FOTO: DEGÜDER Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Mustafa Görkem Yıldız

Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleştiği bir dönemde, yapı güvenliği her zamankinden daha kritik. DEGÜDER Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Mustafa Görkem Yıldız, sahada sıkça karşılaşılan yapısal zafiyetlerden, özellikle eski binalarda beton kalitesi, donatı detayları ve taşıyıcı sistem hatalarına kadar pek çok teknik soruna dikkat çekti.

Uygulama sahasında en sık karşılaşılan yapısal zafiyetler neler? Özellikle eski binalarda hangi detaylar sorun yaratıyor?

Bu konuda eski yapılarda risk taşıyan birçok konuyu sıralayabiliriz. Taşıyıcı sistem kurgusunun deprem gibi yanal yükleri dikkate almadan oluşturulmasından başlayarak, yapısal elemanlarda hatalı donatı (inşaat demiri) detaylarına kadar birçok zafiyeti sayabiliriz. Bunun yanında hazır beton kullanılmadığı ve şantiyede elle karılan betonların kullanıldığı binalarda beton sınıfı da çok düşük oluyor genellikle. Burada bir parantez açmak isterim. İnsanlar çoğunlukla beton sınıfına odaklanmış durumda. Beton sınıfının düşük olması da çok önemli bir kriter ancak tek başına belirleyici etken değil. Betonununuz iyi olsa bile yapınızda taşıyıcı sistem deprem yükleri dikkate alınmadan kurgulandıysa maalesef binalar yıkıma gidebiliyor.

6 Şubat Kahramanmaraş depreminde henüz yeni inşa edilmiş birçok prefabrik fabrika yapısının yıkıldığını veya kullanılmaz hale geldiğini gördük. Bu yapıların birçoğunda beton kalitesi yeterli olmasına rağmen kolon-makas birleşimlerindeki detayların hatalı uygulanması, ya da etriye kancalarının 135° yerine 90° bükülmüş olması gibi basit hatalar tespit ettik. Dolayısıyla belirtmek istediğim nokta, yapıların risk durumunu belirleyen tek bir etken yoktur.

Vefa Group Sektörün Geleceğini İnşa Ediyor
Vefa Group Sektörün Geleceğini İnşa Ediyor
İçeriği Görüntüle

Yapı sahiplerine ya da müteahhitlere güçlendirme konusunda en temel uyarınız ne olurdu? Hangi adımla başlamalarını önerirsiniz?

Kaybettiğimiz her saniye altımızdaki saatli bombanın patlamasına daha da yaklaştırıyor bizi. Bu deprem er ya da geç olacak. Bundan kaçışımız yok. Başka gündemlerle oyalanmadan acilen bu konuya odaklanmamız gerekiyor. Depremler dünyanın her yerinde oluyor ama bir tek bizim ülkemizde felakete dönüşüyor. Artık bu konuda aklımızı başımıza alıp, sorumlu davranıp bundan sonraki depremlerin felaket olmaması için çalışmamız lazım. Bu bizim tek şansımız. İkinci bir şansımız olmayacak büyük ihtimalle. İstanbul Türkiye’nin hem finansal hem kültürel hem de nüfus olarak kalbidir. İstanbul’da yaşanacak bir felaket tüm Türkiye için felaket olur.

Vatandaşlarımıza uyarım şu olacaktır; ivedilikle bir uzman kuruluşa başvurarak yapılarının deprem performansını belirletsinler. Gerekli önlemleri belirleyip acil önlem alsınlar.