Adıyaman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Teber Soft’un Kurucu Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Pala, yapı güvenliğini tehdit eden en büyük sorunlardan biri olan donatı uygulama hatalarına karşı geliştirdikleri yazılım çözümlerini anlattı.

Whatsapp Image 2025 07 18 At 16.32.41

Albayrak Beton ‘Teraphill 15’ Projesinde Kampanya Başlattı
Albayrak Beton ‘Teraphill 15’ Projesinde Kampanya Başlattı
İçeriği Görüntüle

FOTO: Adıyaman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Teber Soft Yazılım İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin Kurucu Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Pala

Öncelikle sizi ve firmayı tanıyabilir miyiz?

Firmamız, Gaziantep Üniversitesi Teknopark bünyesinde kurulmuş bir firmadır. Faaliyetlerimizi özellikle inşaat sektöründe karşılaşılan problemlerin çözümüne odaklanan yazılımlar geliştirerek sürdürüyoruz. Şu ana kadar donatı kesim optimizasyonu ve seramik firelerinin azaltılmasına yönelik iki farklı yazılım hayata geçirdik. Bunun yanı sıra, patent başvuruları tamamlanmış otomatik etriye makinesi ve donatı kesim makinesi tasarımlarımız da bulunmaktadır. Yakın gelecekte bu makinelerin prototiplerini üretip seri üretim aşamasına geçmeyi planlıyoruz.

Depreme dayanıklı yapılar için çözümleriniz nelerdir?

Deprem dayanımlı yapılar için en kritik unsurlardan biri betonarme binalardaki donatı uygulamasıdır. Projelendirmeye uygun olmayan donatı uygulamaları, yapının performansını ciddi ölçüde etkileyebilmektedir. 6 Şubat depremlerinde ve daha öncesinde gözlemlenen hasarların büyük bir bölümü, projeye uygun yerleştirilmemiş ya da eksik donatı kaynaklıdır. Ne yazık ki bu durum bazen maliyeti azaltmak adına bilinçli olarak tercih edilmektedir.

Firmamız, donatının eksiksiz ve projeye uygun şekilde yerleştirilmesini teşvik edecek bir yazılım geliştirdi. Yazılımımız sayesinde, 12 metrelik standart boydaki donatılardan minimum fire ile kesim planları oluşturulabilmektedir. Geleneksel yöntemlerde %10-15 civarında olan fire miktarı, yazılımımız ile herhangi bir azaltma yapılmadan %2 - %4- aralığına getirilebilmektedir. Hatta bazı projelerde %1'in altına kadar da indirilebilmektedir.

Tasnifer adını verdiğimiz programımız, tasnifer.com adresi üzerinden internet tabanlı çalışmaktadır ve çeşitli formatlardaki (İde-statik, Sta4 Cad, Dxf, Dwg, Excel vb.) veri kaynaklarından otomatik veri aktarımı sağlamaktadır. Ayrıca bina tipi olmayan köprü, viyadük, su yapısı, istinat yapıları gibi geniş bir yelpazedeki tüm yapılara da uyarlanabilir kesim planları hazırlanabilmektedir. Sonuç olarak; minimum sipariş, minimum fire, azalan işçilik, zaman tasarrufu, projeye uyum ve karbon salınımında azalma gibi çok yönlü kazançlar elde edilmektedir. Böylelikle projeye uygun kesim yapılarak yapının deprem dayanımı ile ilgili önemli bir kriter yerine getirilirken, demirci, şantiye şefi, yapı sahibi gibi birçok paydaşa da çeşitli kolaylıklar ve kazançlar sağlanmış olmaktadır.

Depreme dayanıklı bir yapı tasarlanırken en kritik mühendislik ve mimarlık kriterleri sizce nelerdir?

Zemin: Doğru zemine uygun yapı tasarımı kritik öneme sahiptir.
Proje: Statik ve mimari projelerin disiplinler arası koordinasyonla doğru hazırlanması gerekir. Statik projelerin yönetmelik şartlarını hatta bazen daha fazlasını sağlaması gerekmektedir.
Malzeme: Kaliteli ve standartlara uygun malzeme kullanılmalıdır. Özellikle Beton ve donatı kalitesi hayati öneme sahiptir.
İşçilik: Uygulamadaki her aşama, ehliyetli personel tarafından doğru ve projeye uygun bir şekilde yürütülmelidir.
Denetim: Bağımsız ve etkin denetim mekanizmaları vazgeçilmezdir.

Türkiye'de mevcut yapı stoğunun depreme dayanıklılığı açısından en büyük riskleri neler olarak görüyorsunuz ve bu risklerin azaltılması için nasıl bir yol haritası izlenmeli?

  • Öncelikle tüm Türkiye’de riskli yapı tespitinin sistematik ve kurumsal bir şekilde ivedi bir şekilde yapılması gerekmektedir.

  • Deprem açısından riskli şehirler ve bölgeler başta olmak üzere kentsel dönüşüm çalışmalarına öncelik verilmelidir. Yerinde dönüşüm parsel bazlı olmak yerine mahalle bazlı olarak planlanmalı.

  • 2000 öncesi inşa edilmiş yapılar, malzeme kalitesi, denetim ve yürürlükteki deprem yönetmeliklerine göre eksiklikler ve yetersizlikler barındırdığından öncelikli olarak ele alınmalıdır.

  • Deprem açısından zayıf zeminlerin imara açılması durdurulmalıdır. Bu zeminler üzerine inşa edilmiş yapılar, kontrol edilip, güçlendirme, kentsel dönüşüm gibi çeşitli alternatifler açısından ivedi bir şekilde değerlendirilmelidir.
  • Yapılardaki malzeme kontrolleri sadece betondan alınan karotlar üzerinden değil, donatı adet çap, bindirme boyları ve bunun yanında, korozyon açısından da yapılmalıdır.
  • Mevzuat düzenlemelerinin kentsel dönüşümü hızlandıracak şekilde yapılması, aksayan yönleri takip eden birimlerin hızlı aksiyon alması temin edilmelidir.
  • Denetim mekanizmaları yetki ve sorumluluk bakımından tam olarak tanımlanmalı, daha şeffaf ve kamu adına hesap sorulabilir uygulamaların önü açılmalıdır.

Sonuç olarak; Yapılarda depreme dayanımın artırılması için tüm paydaşların; proje, uygulama, malzeme ve denetim boyutlarında sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi elzemdir. Teknolojik çözümler ve yerli yazılım desteğiyle hem yapı kalitesinin artırılması hem maliyetlerin aşağı çekilmesi hem de çevresel etkilerin (karbon ayak izinin) azaltılması mümkün hale gelebilir.