FOTO: Makine Mühendisi Gültekin Güngör
Makine Mühendisi Gültekin Güngör, depremlerden sonra yaşanacak en kritik krizlerden birinin su yönetimi olacağını belirterek, mevcut sistemlerin büyük risk taşıdığına dikkat çekti. Güngör’e göre, binalarda kullanılan prizmatik modüler su depoları deprem güvenliği açısından ciddi sorunlar barındırıyor.
“Prizmatik depolar yapısal olarak riskli”
Gültekin Güngör, “Binaların altında bulunan prizmatik modüler su depoları, paslanmaz, GRP ya da galvaniz malzemeden yapılsa bile hiçbir sismik koruma standardına sahip değil. Bu depoların tamamı, deprem sırasında yapısal olarak patlayacak şekilde tasarlanmış durumda. Bu durum yalnızca binalarda su kaybına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda binanın taşıyıcı sistemine de zarar verebilecek” dedi.
Güngör, özellikle hastane, okul ve toplanma alanları gibi hayati öneme sahip yapılarda bu tip depoların büyük tehlike oluşturduğunu vurgulayarak, “Deprem anında patlayan depolar, acil müdahale ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini imkânsız hale getirebilir. Hastanelerde suyun kesilmesi demek, ameliyatların, sterilizasyonun ve yaşam destek sistemlerinin durması demektir. Bu da doğrudan can kaybına neden olur,” diye konuştu.
“Deprem sonrası şehir şebekesi çökecek”
Su yönetimi sistemlerinin yalnızca depolardan ibaret olmadığını belirten Güngör, olası bir büyük depremde pis su ve temiz su hatlarının birbirine karışacağına dikkat çekti:
“Şehir şebekesi tamamen çökecek. Pis su ve temiz su hatları birbirine girecek, içme suyu kaynakları kirlenerek kullanılamaz hale gelecek. Depremden sonra suya erişim imkânsız olacak. Bu durum, sadece altyapı hasarı değil, ciddi bir halk sağlığı sorunu da yaratacak.”
“Sismik korumalı depolar zorunlu hale getirilmeli”
Güngör, çözüm olarak NFPA 22 standartlarına uygun, sismik korumalı silindirik modüler su depolarının hızla devreye alınması gerektiğini söyledi. “Bina altına yerleştirilen prizmatik depolar iptal edilmeli, su depoları bina dışına taşınmalı ve sismik korumalı sistemlerle yeniden tasarlanmalı. Bu sadece bir mühendislik önlemi değil, hayati bir zorunluluktur” dedi.
Ayrıca, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve fabrikaların da yangın suyu tanklarını acilen sismik korumalı şekilde yenilemesi gerektiğini vurgulayan Güngör, “Sanayi tesisleri depremde büyük yangın riskine maruz kalır. Eğer yangın suyu depoları da patlarsa, müdahale şansı kalmaz. Bu nedenle sanayi tesislerinde güvenli su sistemlerinin kurulması şart” ifadelerini kullandı.
“Su güvenliği, deprem yönetiminin ayrılmaz parçasıdır”
Gültekin Güngör, suyun deprem sonrası yaşamın sürdürülebilirliği için en kritik kaynak olduğunu belirterek, şu sözlerle uyardı:
“Bugün binaların dayanımı konuşuluyor, ama suyun güvenliği neredeyse hiç konuşulmuyor. Oysa su, afet sonrası hayatın devam etmesi için olmazsa olmaz bir unsurdur. Eğer suyu kaybedersek, yaşamı da kaybederiz.”
Son olarak, toplumun bu konuda farkındalık kazanması gerektiğini belirten Güngör, sözlerini çarpıcı bir cümleyle tamamladı:
“Bir gün her şey sudan ucuz olacak. O güne çok az kaldı.”




