Ekonomi, iklim ve sürdürülebilirlik alanlarında birçok faydalar sunan sıfır enerji binaların yakından tanıtımı için bu yıl 26-29 Nisan 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen ZeroBuild Summit’23 Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi'nde sıfır enerji binalar mimari, mühendislik ve teknoloji gibi birçok açıdan ele alındı. 4 gün boyunca 100’e yakın yerli ve yabancı konuşmacının ağırlandığı zirvede Mevzuata Uygun Depreme Dayanıklı Sıfır Enerji Bina işinin nasıl mümkün kılınabileceği, mimari, yapı malzemeleri ve teknolojik dönüşümün nasıl sağlanacağı konuları işlenirken sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, teknoloji ve inovasyon konularına odaklanıldı.
Zirvede “Sıfır Enerji Bina Mümkün-ZeroBuild Possible” sloganıyla değişimi başlatmak üzere dört gün boyunca 17 oturumda 100’e yakın konuşmacı daha iyi bir gelecek hedefiyle bir araya geldi. Sıfır Enerji Bina bileşenleri, binalarda enerji verimliliği uygulamaları, mevzuatlar ve yönetmelikler, finansman, ısı yalıtımı ve insan sağlığı ilişkisi, enerji etkin tasarımlar ile sürdürülebilir mimari, alternatif enerji sistemleri ve uygulama örnekleri gibi pek çok konu üzerinde çalışan bakanlık yetkililerinin yanı sıra, politika yapıcılar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, bina profesyonelleri, üreticiler ve tedarikçiler etkinlikte konuşmacı veya katılımcı olarak yer aldı. Çeşitli sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, belediyeler, birlikler ve derneklerden de isimler zirveye katılım sağladı. 


Zirvede Sıfır Enerji Binaların hem çok daha düşük enerji tüketimi için hem de yenilenebilir enerji sayesinde daha az karbon salımı için insan kaynaklı iklim krizine karşı önemli bir katkısı olacağına dikkat çekildi. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon taahhüdünün gerçekleştirilmesi adına, ekonominin taşıyıcı sektörleri arasında yer alan yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri sektörüne düşen görevlerin detaylıca konuşulduğu ZeroBuild Summit’23-Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi'nde gerektirdiği az miktardaki enerjiyi kendi kendine üretebilen, enerji, iklim, sürdürülebilir kentleşme gibi alanlarda pek çok katkı sunan Sıfır Enerji Bina’ların konuşulurken hem yeni inşaatların Sıfır Enerji konseptiyle üretilmesinin hem de halihazırdaki binaların bu konseptte yenilenmesinin gereklilikleri üzerinde duruldu. Bu dönüşümün nasıl mümkün olacağını mühendislik, mimarlık gibi farklı disiplinlerle ele alındı. 
 Zirvede; ısıtma, soğutma, aydınlatma gibi bir yapının ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda çok düşük miktarda enerjiye ihtiyaç duyan, bu ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden Sıfır Enerji Binalar’ın Türkiye, bölge ve dünyadaki potansiyel uygulama alanları, örnek uygulamaları ve küresel ekonomi ve çevresel faydalar detaylandırıldı.
Sıfır Enerji Binalar enerji ihtiyaçlarını son teknoloji mimari ve mekanik tasarım, bileşen seçimleri ve uygulama yöntemleri sayesinde azaltan ve enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlayan binalar olarak tanımlanıyor. Bu binaların sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu alanında katkılarının yanı sıra, enerji fazlaları şebekeye de satılabilir. Böylece giderleri azaltmanın ve enerji tasarrufu yaratmanın yanında, gelir dahi getirebilirler. 
Yapı mevzuatına uygun şekilde depreme karşı dayanıklı olarak inşa edilmesi gereken Sıfır Enerji Binalarda, deprem gibi bir afet sonrasında elektrik, ısınma gibi sistemler çalışmayı bırakmaz. Bu sayede, gelecekte de yaşayabileceğimiz olası afetlerde hem içindeki insanları koruyacak hem de afetten zarar gören diğer insanlara daha insancıl koşullar sağlayacak olan Sıfır Enerjili Binalar beslenme, ısınma, dinlenme gibi temel ihtiyaçlara da alan yaratacak. Depremin ardından pek çok binanın onarılacağı veya yeniden yapılacağı bir sürecin içerisindeyken, Sıfır Enerji Bina dönüşümünü gündeme getirmek ve yetkilileri bu konuda aksiyon almaya çağırmak için çok doğru bir zamandayız. Bu nedenle zirvede, hasar görmüş ve onarılacak ya da sıfırdan üretilecek binaların Sıfır Enerji Bina şeklinde veya en azından daha sonra dönüştürülebilecek şekilde, A enerji sınıfında inşa edilmesi gerektiği savunuldu. Bu tür bir dönüşümün her sene 20 milyar dolara yakın tasarruf yaratacağının öngörüldüğü de ifade edilerek Sıfır Enerji Binalara tam geçişin imkansız olmadığı vurgulandı. 

İNŞAAT FAALİYETLERİ POZİTİF TARAFTA SEYREDİYOR İNŞAAT FAALİYETLERİ POZİTİF TARAFTA SEYREDİYOR


Zirvede, depremden sonra Türkiye’nin çok büyük bir bölümü için yeniden yapılanma sürecinin hızlı bir şekilde başladığına ve bunun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek bu binaları yeniden yaparken verimsiz olacakları şekilde inşa edecek lüksümüz veya bahanemiz olmadığı vurgulandı. 
Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinin ardından, afetlerden sonra insanlara güvenli ve konforlu barınma alanları sağlayabilecek yapı konseptinin Sıfır Enerji Bina (SEB) olduğu gerçeğini bu zirvede bir kez daha anladık. Yapı sektörünün gündemine oturan bu yeniden yapılanmanın, kendi enerjisini şebekeden bağımsız olarak kendisi üretme potansiyeline sahip Sıfır Enerji Bina’larla yapılmasının önemine dikkat çekilen zirvede,ülkemizde Sıfır Enerji Bina sayısının artması gerektiğinin de önemle altı çizildi. 


Türkiye’de her binanın kentsel dönüşüm kapsamında bulunmadığı gibi eski bina sayısının da oldukça fazlaolduğu, bu nedenle tüm binaların sıfır enerji hedefine ulaşması için zaman ve maliyet gibi zorluklar devreye girdiği ifade edilirken kısa vadede önceliğin binaların yalıtımına yatırım yapılması olduğu aktarıldı. Mevcut binalar için bina kabuklarının ısı yalıtımını gerçekleştirmekle yola çıkabilceğimize dikkat çekilerek maliyet hesaplama hususunda ise çok fazla parametre olduğundan net bir rakam verilemeyeceği ancak geri dönüş sürelerinin dört yıla kadar indiği belirtildi. Devletin yalıtım motivasyonuyla ilgili mevcut bir Yalıtım Kredisi'nin de bulunduğu, bu kredinin, kişilerin ısı yalıtımı ile sağlayacağı enerji tasarrufuyla kredi taksitlerinin büyük bir kısmını veya tamamını ödeyebildiği bir uygulama olarak; düşük faizli (yüzde 0,99), 60 aya kadar vade seçeneklerinin sunulduğu ve hane başına 50 bin TL üst limiti içeren bir finansman çözümü sunabildiğine de dikkat çekilerek mevcut binalarımızın ısı yalıtımıyla enerji verimli ve çevreye duyarlı olabilmesi ile bu sayede enerjide daha az dışa bağımlı bir ülke olmamız adına Yalıtım Kredisi'nin yapıcı bir uygulama olduğu ifade edildi. Ülkemizin tümünde Sıfır Enerji Bina’lara tam bir geçişin asla imkansız olmadığı, böyle bir geçişi 2053’e kadar başarabileceğimiz de özellikle ifade edildi. 


Türkiye’nin enerjide büyük oranda dışa bağımlı olması, ekonomiye enerjinin cari açığın yüzde 70’i olması şeklinde yansıyor. Sıfır Enerji Bina’lar, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini ve bu anlamda ekonomimizi destekleyebilir. TEİAŞ verilerine de bakabiliriz. Bu verilere göre konutlarda harcanan enerji, Türkiye’deki toplam enerji tüketiminin yüzde 30’u. Öte yandan Sıfır Enerji Binalar ise, diğer binalara göre yüzde 70 ile yüzde 90 arasında daha düşük enerji harcıyor.
İklim krizi ile mücadele için karbonsuz şehirler oluşturulması gerekiyor. ZeroBuild verilerine göre, sıfır enerji konseptiyle üretilmeyen binalar, küresel ısınmaya neden olan ve sera gazını oluşturan karbondioksit salınımının yüzde 40’ına denk geliyor.Öte yandan su kullanımını da önemli bir konu. Ulaştığımız bir başka veri de su kullanımının yüzde 12, atıkların yüzde 65, elektrik tüketiminin yüzde 71’lik oranının standart binalardan kaynaklandığı yönünde. Ülkemizin daha önce imza attığı 2053 Net Sıfır Karbon taahhüdüne göre de Sıfır Enerji Bina’lara dönüşüm yönünde bir çerçeve çizilmişti, dolayısıyla buradan da bakacak olursak bir an önce bu yöndeki adımları hızlandırmalıyız.
Yapı sektörünün yapısal değişiklikler ve yaptırımlarla daha profesyonel bir noktaya ulaştırılması gerektiğine vurgu yapılarak bu anlamda farklı alanlardan mühendisler, oda yetkilileri, üniversiteler, sektör profesyonelleri, STK’lar, dernekler gibi değişik grupların birlikte çalışmalar yapmaları gerektiğine değinildi. Mevcut tespit ve önerilerin kararlılıkla uygulanması ve içinde bulunduğumuz yapı sektörünün daha profesyonel bir hale getirilmesi için yeni yaptırım ve sorumluluklar ile ilerlenmesi gerektiğine dikkat çekilriken hem arz hem talep tarafının bilinçlenmesi ve doğru tercihler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiği de ifade edildi.