Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, Endüstri 4.0 ile başlayan bilgi ve teknoloji döneminin Toplum 5.0’da toplumun refahı ve uyumu için dönüştürmeyi amaçladığını ifade ederek, yaşanan gelişmelerin sosyal problemlere odaklanacağını ve çözüm sunmaya çalışacağını söyledi.

"İNSAN VE DİJİTAL DÜNYA ARASINDA VERİM VE UYUM İÇİN" 

Toplum 5.0 ya da “süper akıllı toplum” terimi endüstriyel ve teknolojik gelişmişlik seviyesinde dünyanın gelmiş olduğu son noktayı açıklamak için kullanıldığını aktaran Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, “Dijitalleşme, yapay zeka ve robot bilimi gibi kavramların gelecekte insanlığa nasıl bir katkı sağlayacağını, hatta insan ve dijital hayat arasında nasıl daha verimli ve uyumlu bir toplum inşa edilebileceğini ortaya koyan bir modeldir.” diye konuştu.

"İNSAN MERKEZLİ TOPLUM KURMA İDEALİDİR"

Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, ilk insanların tarih sahnesinde avcı ve toplayıcı olarak rol aldıklarını anımsatarak sözlerine şöyle devam etti:
 
"Ardından takip eden binlerce yıl içinde toplumsal yaşama geçiş, yerleşik hayat, tarım, ilk kentlerin kurulması ve daha yakın bir geçmişte ise sanayi toplumuna evrildik. Küresel ekonomiler, internetin yaygınlaşması ve bilişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte bugün içinde bulunduğumuz enformasyon yani bilgi toplumuna geçiş yaptık. Elbette, dünyadaki her ülkenin ekonomik, sosyolojik, politik ya da teknolojik olarak aynı gelişmişlik seviyesinde olabilmesi mümkün değil. Çünkü teknoloji dünyasındaki yenilikler hız, altyapı, donanım, büyük veri gibi ekonomik gelişmişliğe oldukça bağımlı kavramlardır. Öte yandan günümüzde toplumların tarihte hiç olmadığı kadar fazla sayıda risk, güvenlik ihlali ve eşitsizlik ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Toplum 5.0 ise bireyi, bireyin ve toplumun beklenti ve ihtiyaçlarını gözeten bir felsefe ve ‘insan merkezli bir toplum’ kurma ideali olarak karşımıza çıkıyor."

"TEKNOLOJİ BİR TEHLİKE DEĞİL, İŞ BİRLİKÇİ MODEL"

Söz konusu kavramın ilk kez 2017 yılında Japonlar tarafından ortaya atıldığını söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, "Keidanren yani Japonya İş Federasyonu Raporu olarak isimlendirilen bu rapor, geleceği yeniden yaratma fikrinden doğdu. Teknolojinin toplumlar tarafından bir tehlike değil, iş birlikçi bir model olması gerektiğini savunuyor. İnsanı merkeze koyan bu yeni toplum anlayışı, bireysel reformları geliştirmek, şirketlerin dönüştürülmesi ve daha da önemlisi sosyal sorunlar konusunda daha iyi bir gelecek tasarlamakla ilgilidir." şeklinde konuştu.

Endüstri 4.0 ile başlayan bilgi ve teknoloji döneminin Toplum 5.0’da bu gelişmeleri toplumun refahı ve uyumu için dönüştürmeyi amaçladığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, bu kavramın sosyal problemlere odaklanarak dünyadaki nüfus hareketleri, hızla yaşlanan nüfus, küresel afet ve hastalıklar, enerji kullanımı, sağlık sistemlerinin iyileştirilmesi gibi konularla ilgilendiğini belirtti.

"İNSAN ODAKLI KALKINMA MODELİNE GEÇMEMİZ GEREKİYOR"

Süper akıllı toplum ile birlikte sosyal bilimler ve sosyal bilim uzmanlarının önemini ortaya çıktığını dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, sanayileşme ve yoğun teknoloji kullanımının avantajlarının yanı sıra dezavantajları da olduğuna değindi.

Çevre kirliliğinden ekolojik dengenin bozulmasına, doğal afetleden küresel hastalıklara bu tür sorunların tüm toplumların mücadele etmesi gereken ortak sorunlar olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Öztürk, "İnsanlık olarak bu risk faktörlerini en aza indirmek ve insan odaklı sürdürülebilir kalkınma modeline geçmek zorundayız. Çünkü iyi bir gelecek ancak ki gezegenimizi koruyarak ve toplum refahını gözeterek gelecek." diyerek sözlerini noktaladı.