Tezmaksan İnovasyon ve İleri Teknoloji Çözüm Mühendisi Muhammet Bozkır, Sivas’ta kam mili üreten ve dünyada 80 ülkeye ihracat yapan bir firmanın fabrikasında gerçekleştirdikleri projeyle akıllı fabrikanın temellerinin atıldığını ifade ederek, toplamda 11 robotun ve yaklaşık 34 makinanın bir noktadan birbirleriyle sanal olarak haberleşebildiğini belirtiyor.

Bozkır ile fabrikaların operatörsüz çalışmasına olanak tanıyan, özellikle gece vardiyalarında üretici şirketlere yüzde 50 verimlilik sağlayan ve bir günde kurulup devreye alınan Cubebox ve işletme sahiplerinin internet olan her ortamdan makinalarını takip edebilmelerine olanak tanıyan üretim takip yazılımı Kapasitematik ile robotlu otomasyon alanındaki çalışmalarını konuştuk. 

Yerli ve milli yeni iki ürününüz Cubebox ve Kapasitematik’in yurt dışındaki ürünlere göre farkları nelerdir?

Biz geliştirdiğimiz sistemde benchmark (fiyat karşılaştırması) yapıyoruz. “Yaptığımız sistem Avrupa’da nasıl bir cevap alır, fiyat beklentisini karşılar mı, aynı kalitede olabilir mi?” gibi sorularla hareket ediyoruz. Kullandığımız ürünler ve yaptığımız işçiliklerin bir Alman, İtalyan veya Fransız firmasının ürettiği ürünlerden farkı yok. Hatta daha da iyi diyebilirim. Bu nedenle fiyat-performans açısından aşağıda kalıyor. Şöyle ki benzer sistemler robotuyla beraber 100 bin avro civarlarında iken, işçiliğimiz biraz daha uygun ve know-how’ımız da kattığımız için maliyetlerini indirip 50 bin avro gibi bir fiyat rekabetiyle ortaya çıktık. Bu fiyat rekabetinin bize sağladığı avantajla pazarda büyük bir pasta almayı hedefliyoruz. Projemizi sürekli geliştiriyor, güncellemeler yapıyoruz. Daha farklı neler yapılabiliriz, nasıl geliştirilebiliriz konusunda sürekli kafa yoruyoruz, çalışıyoruz.

Cubebox ve Kapasitematik nasıl bir Ar-Ge sürecinden geçti?

Ar-Ge Birimimiz yaklaşık 4 yıl önce kuruldu. Teknoloji kiralama modeline başladığımız, teknoloji transferi yaparak makina kiraladığımız için bununla birlikte müşterilerimize Ar-Ge hizmeti vermemiz gerektiğini düşündük. Kiraladığımız makinaların yedek parçalarını, servislerini bütün hizmetlerini kiraladıklarında biz müşterilerimize bunu sağlıyoruz. Bununla beraber makinaların takibini de yapmanız gerekiyor. Müşterimiz nasıl kullanıyor, ağır bakımlarını beşinci ayda mı yoksa rutin olarak altıncı ayda mı yapmamız gerekiyor gibi bilgileri önceden geribildirim alarak aksiyon almamız gerekiyor. Bu işi kolaylaştırmak adına bununla ilgili yönetimimiz bir adım attı ve Tezmaksan Ar-Ge Bölümü’nü oluşturdu. Ar-Ge Birimimiz, alanında uzman ve değerli ekip arkadaşlarımızdan oluşuyor. Ardından ekibimizi büyüterek bu makinalarda öncelikle Kapasitematik sistemini devreye aldık. Bir müşterimiz kiraladığı makinadan yola çıkarak, diğer makinalarını da sisteme entegre etmek istediğini söyledi. Talebi yönetime sunduk ve bunun bir ürün haline gelmesi gerektiğiyle ilgili bir karar aldık. Ekibimizi daha da büyüttük. Yerli firmalarımızdan da tam destek aldı ve ilgiyle karşılandı.

Bu noktada neleri hedefliyorsunuz?

Öncelikle herkes makina alıyor, iş yapıyor ama kullanılan, satın alınan makinaları verimli kullanabiliyor mu? Operatörler doğru, verimli kullanabiliyorlar mı ya da işletme prosesinden kaynaklı olarak operatörler verimsiz kalıyor mu? Firmanın verimiyle alakalı operatörler doğru çalışıyor fakat iş planlaması ve iş akışında hata olduğunda verimsiz olabiliyor. Biz bu gibi sorunların önüne geçebilmek için müşterilerimize böyle bir çözüm sunduk. Aslında mevcut makinalarımızla ne kadar kapasitemizi ölçüp gerçekten makina yatırımına ihtiyacınız olup olmadığıyla ilgili müşterilerimizden geribildirimler alarak önden kestirimci faaliyet yardımıyla işin devamına yönelik bir yazılım platformu geliştirdik.

Cubebox kullanıcısına ne gibi avantajlar sağlıyor?

Bu projeyi satın alan firmalara şu avantajı sağlıyor. Genelde robotu projelendirdiğinizde, bir otomasyon sistemine daha sonra tekrardan yeni bir parçaya veya yeni bir setup’a geçtiğinizde süreç uzayabiliyor. Biz bu süreci nasıl üretime katarız, kayıp zamanı nasıl verimli hale getirebiliriz diye çalışmalar yaptık. Bu çalışmalarda aynı zamanda robotu kullanan, programlayan çalışanların da eğitimli, üst düzey kişiler olması gerekiyor ki, bu konuda piyasada büyük bir açık var. Robotu programlayan kişilere çok fazla erişemiyorsunuz veya çok fazla işinizde kullanamıyorsunuz. Bu nedenle firmalara çözüm üretmek amacıyla robotu programladığınız cihazı kullanmadan, bunu daha kolay, keyifli hale nasıl getirebiliriz noktasında kafa yorduk. Bu kapsamda endüstriyel bpc diye bir yazılım geliştirdik ve içine de 2,5 eksen CAD yazılımını dahil ettik. Böylece kullanıcıların makina, PLC, Cubebox ve bütün sistemi bir yerden yönetebilmelerine, kolay bir şekilde programlayabilmelerine imkan sağlamış olduk. Müşterimiz yeni iş parçasına geçtiğinde hiçbir otomasyon firmasını veya bizi çağırmadan, 5 dakika gibi kısa bir sürede kendi işini çözebiliyor. Bu konuda hem yerli hem de yabancı firmalardan çok olumlu dönüşler aldık. Belli ölçülerde, 30 ve 150 çaplarda herhangi bir parçayı işleyebilirsiniz. Projenin ikinci kısım çalışmalarına devam ediyoruz. Şimdi daha büyük çaplar için çeşitler geliştiriyoruz. Sanayide çalışması için gereken tüm belgeleri tamamlandı. Patenti, CE sertifikasyonu alındı. Artık bir ürün haline gelip satışa sunma aşamasına geldi.

Hem zamandan tasarruf ediliyor hem de üretimde devamlılık sağlanabiliyor. 

Elbette, 24 saat çalışabiliyorsunuz. Kurulumu da çok kısa sürüyor, 1 günde devreye alabiliyorsunuz. Uzun yıllar sektörde olduğumuz, nasıl devreye alacağımızı bildiğimiz ve prosesi nasıl yapmamız gerektiğine hakim olduğumuz için kolaylıkla devreye alabiliyoruz.

Kapasitematik ile nasıl bir noktaya varmayı hedefliyorsunuz?

Birinci önceliğimiz, yazılım sistemimizi daha da güçlendirmek. Bu süreçte akademisyenler de çalışsın, ekibimize katacağımız yeni mühendislerle süreci daha da büyütme niyetindeyiz. Bir sonraki adımımız ise, yapay zeka. Yani karar alıp, akıllı fabrikaların temelini atması gereken konuda yürüttüğümüz çalışmalar için devletten destek almak ve o güçle yolumuza devam etmek istiyoruz. İlgili kurumlara başvurduk. İlk görüşmeler olumlu geçti. İlerleyen dönemlerde onay sonrasında geliştirerek projenin çok daha iyi yerlere geleceğini öngörüyoruz. Örneğin makina çalışırken biz makinaya diyeceğiz ki; “Bu şartlarda bu parçayı işlerken bu haliyle devam ettiğinde makinanız şu tarihte ve saatte arıza verecek, x ekseni rulmanı bozulabilir.” Elektronik ömrünü doldurmuş bir cihazın ömrünün ne zaman dolacağını söyleyip, neler yapılması gerektiğiyle ilgili fikirler de vereceğiz. Dolayısıyla müşterimiz kendi sorununu daha görmeden, yani sorun daha oluşmadan önceden harekete geçecek ve bu harekete geçme sayesinde planlı duruş sağlayacak. Plansız duruş fabrikada oluşmayacak. Bu plansız duruşların hepsi üretimin içinde bir planlı duruş haline gelecek.

Kapasitematik ve Cubebox için hedef sektörleriniz nelerdir? 

Genelde otomotiv sektörüne ağırlık veriyoruz. Otomotiv sektöründe bu sistemin çok kullanışlı olduğunu düşünüyoruz. Butik çalışan firmalar için de çok özel olduğunu söyleyebilirim. Çünkü genelde bazı müşteriler robot projesi yaparken her zaman seri iş ararlar. Otomatik olarak çok ağır bir ürün değil, 250 kg ağırlığı var. Forklift ile çekip diğer makinanın geçme yerlerine bırakıp çalıştırdığınızda kaldığı yerden devam edebiliyor. Üstelik çok kullanışlı, önde robot çalışırken arkada da yükleme yapabiliyorsunuz. Robot çalışma esnasında Cubebox’ın kendi içindeki çekmeceleri dönmezken, siz arkada otomatik olarak malzemeleri yükleyebiliyorsunuz. Bu da size 24 saat çalışmanızı varsayıyor. Zaman çok değerli olduğu için, zamanı verimli kullanıp rekabetçi olmamız gerekiyor. 

Hem yatırımcılara hem de entegratör firmalara danışmanlık hizmeti sunuyorsunuz. Bu kapsamda nasıl bir iş birliğiniz var?

Evet, entegratör firmalara destek veriyoruz. Sektörde 40 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğimiz için makina tarafında ciddi bir know-how’ımız ve deneyimimiz var. Kendi know-how’ımız ile beraber firmaya makinanın nasıl prosesinin bağlanması gerektiği, robotun nasıl olması gerektiği, hangi sinyalleri alması gerektiği, nasıl bağlantısı olursa daha sağlıklı ve iş güvenliğine uygun olarak devreye alınması kısmında bir nevi partner gibi çalışıyoruz. Çünkü oradaki entegratör de sektöre hizmet ettiği için biz de onlara çözüm üretmek zorundayız. Bizim makinamızın markası olsun veya olmasın her entegratöre destek sağlıyoruz. Çalıştığımız entegratör firmalar var. Bize herhangi bir taleple geldiklerinde, geri çevirmeyip destek oluyoruz ve onlar adına çalışmalar düzenleyebiliyoruz. 

Robotlu otomasyon konusunda ne tür projeler devreye alıyorsunuz?

Birçok firmada projeler gerçekleştiriyoruz. Örneğin Sivas’ta kam mili üreten ve dünyada 80 ülkeye ihracat yapan bir firmanın fabrikasında robot kurulumumuz var. Akıllı fabrikanın temelleri atıldı. Projede, 11 robot ve yaklaşık 34 makina bir noktadan birbirleriyle sanal olarak haberleşebiliyor. I/O link dediğimiz bağlantı modeliyle makinanın, robotun sanki bir argümanı gibi çalışabiliyor. Burada projelendirirken müşterimizin nasıl bir proje istediği, neler yapmamız ve müşteriye bu konuda sürecin nasıl devam etmesi gerektiği, hangi prosesi nasıl yaparsak çok daha hızlı ve verimli olacağı gibi konularda da öngörülerde bulunuyoruz. Karşılıklı fikir alışverişinde bulunarak en iyi çözümü sunuyoruz. Biz partner gibi değil, artık akraba gibi çalışıyoruz. Projenin ardından teknik destek, eğitim, güncelleme gibi her türlü desteği veriyoruz. Herhangi bir arıza halinde anında müdahale ediyoruz.