Dünyanın içinde bulunduğu iklim krizinin ciddiyeti ile ilgili araştırma yapan ve jeotermal enerji ile ilgili doğru bilinen yanlışları ele alan Gelecek Yenilenebilir Enerjide Platformu, önemli konulara değindi. Platform, atmosferdeki karbondioksit oranının gün geçtikçe arttığına dikkat çekerken Mayıs 2019 itibariyle karbondioksit miktarının en yüksek noktaya eriştiğini açıkladı. Platform, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “İçinde bulunduğumuz iklim krizinin ciddiyeti ortada, çözüm için de bütün yollar yenilenebilir enerji kaynaklarına çıkıyor. Türkiye, dünyanın jeotermal enerjiden elektrik üreten ilk beş ülkesi arasında bulunuyor. Yalnızca altı aylık dönemde 1 milyon hanenin tükettiği elektriği üreten jeotermal enerji, doğadan aldığını yeniden doğaya veriyor.” 

Gelecek Yenilenebilir Enerjide Platformu, jeotermal enerji hakkında doğru bilinen yanlışları ele alarak detaylı araştırmaları açıkladı. 

1.    YANLIŞ: Jeotermal enerji, yenilenebilir bir kaynak değildir. 

DOĞRU: Jeotermal kaynaklar, yeryüzü katmalarındaki magmadan, buhardan, sudan ve sıcak kayalardan elde ediliyor. Dolayısıyla bu kaynaklar dünya yaşandığı müddetçe kullanılabiliyor. Jeotermal, sürdürülebilir, güvenilir, çevre dostu ve yerli bir enerji kaynağıdır.  

2.    YANLIŞ: Jeotermal enerji sürekli enerji sağlayamaz.

DOĞRU: Jeotermal kaynaklar haftanın 7 günü elektrik üretebiliyor. Üstelik hava şartlarına bağlı kalmadan elektrik üretimi gerçekleştirilebiliyor. JES yatırımlarının en önemli avantajı ise üretilecek enerjinin önceden belirlenebilmesidir. Dış etkenlerden etkilenmemesi sayesinde de enerji planlamalarını daha kolay bir hale getirilebilmektedir. 

3.    YANLIŞ: Jeotermal enerji su kaynaklarını kirletiyor.

DOĞRU: JES projelerinden elektrik üretilirken doğaya herhangi bir zararı olmuyor. Ayrıca yer altı suları ile jeotermal sular birbirine karıştırılmıyor. Jeotermal sektöründe kanunların ve denetmelerin sıkı prosedürlerle gerçekleştirilmesinden dolayı da jeotermal enerji ile doğadan alınan yine doğaya aynı şekilde geri bırakılıyor. 

4.    YANLIŞ: Jeotermal enerjiden elektrik üretmek çevre kirliliğine yol açar.

DOĞRU: JES projelerinin modern tekniklerle inşa edilmesi durumunda kapalı devre santrallerin sera gazı yayması engelleniyor. 30 yıl boyunca üretim yapan ortalama bir jeotermal santrali yalnızca yaklaşık 0.05 kilogram karbon salınımına neden oluyor. Bir otomobilin ise sadece bir depo benzin ile atmosfere bıraktığı karbon salınımı 8.91 kg.

5.    YANLIŞ: Jeotermal üretiminde zehirli duman havaya karışıyor.

DOĞRU: Jeotermal, yeryüzü tabakasının altında ısınan sulardan elde edildiği için havaya salınan duman da sadece su buharı. Barajlarda ve sulama yapılan tarlalarda da benzer su buharı çıkışı oluyor, ancak bunun jeotermal santrallerinde daha yoğun ölçekte görülmesi yanlış anlaşılıyor.

6.    YANLIŞ: Jeotermal enerji yeni duyulan ve geleceği belirsiz bir enerji kaynağıdır.

DOĞRU: Dünya tarihinin ilk dönemlerinden beri jeotermal kaynaklar kullanılıyor. Özellikle Hintlilerin jeotermal enerjiden ısı ve mineral elde ettiği ve bunların kaplıcalarda kullanıldığı biliniyor. Benzer durumlar Anadolu coğrafyasında ve Roma imparatorluğunda da kullanıldığı görülüyor. Bireysel kullanım projelerinin ise 1890’lı yıllarda başladığı biliniyor. 

7.    YANLIŞ: Jeotermal enerjiyi günlük hayatımızda kullanamayız.

DOĞRU: Jeotermal enerji, çevreyi korumasının yanı sıra ekonomimizi de olumlu etkiliyor. Türkiye’de geçen yıl, ilk altı ayda bir milyona yakın hanenin elektrik ihtiyacı jeotermal ile karşılandı. Jeotermal kaynaklardan elektrik üretilebildiği gibi ayrıca evleri ısıtmak hatta soğuk ülkelerde yolları ısıtmak için bile kullanılıyor. Turizmin yaygınlaşmasında da etkin bir rol oynuyor. 

8.    YANLIŞ: Jeotermal santraller tarım faaliyetlerine ve ağaçlara zarar veriyor.

DOĞRU: Dünyada kuraklığın artmasının nedenleri arasında; karbondioksit oranları, küresel sıcaklık, hava sıcaklık dereceleri yer alıyor. Jeotermal kaynaklardan elektrik üretimi e yönetmeliklere uygun şekilde gerçekleştiğinde doğal yaşama zarar vermiyor. Jeotermal enerjinin en önemli etkisi ise tarım faaliyetlerinin artmasını sağlamak. Özellikle ülkemizde tarım faaliyetleri arasında önemli bir yeri olan seracılıkta kullanılıyor ve dört mevsim ürün elde edilmesini kolaylaştırıyor.