İLTAY Mimarlık Yönetici ortağı ve Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Yönetim Kurulu Üyesi Y. Mimar Ebru Ünver Karer, küresel iklim değişikliği etkilerinin artması, geleneksel enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, suyun azalması ve enerji ihtiyacının artması gibi birçok olumsuz etki ile birlikte Sürdürülebilirlik kavramının öneminin her geçen gün daha da hissedildiğini söyledi. Sürdürülebilir bir dünya elde etmenin öncelikle, yapılı çevreyi yani binaların yanı sıra altyapıyı da sürdürülebilir kılmak ile mümkün olacağını belirten Karer,"Günümüzde, dünyadaki insan nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaktadır. 2050 yılında dünya nüfusunun üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağını ön görülmektedir. Bu durum sürdürülebilir mimarlığın önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.


Dünya Yeşil Binalar Konseyi verilerine göre, kentsel yapılı çevre, yıllık küresel sera gazı salımlarının yaklaşık yüzde 75'inden sorumludur. Binalar ise bunun yüzde 37'sini oluşturmaktadır. Malzeme kaynakların yüzde 40-50'si konut, inşaat ve altyapı için kullanılmaktadır.
Yani şehirlerimizi sürdürülebilirlik ilkeleri ışığında doğru şekilde tasarlayıp, doğru yönetmeliyiz. Sürdürülebilirlik ilkelerini ülke, şehir, mahalle ölçeğinde, yani önce yerleşim ardından bina ölçeğinde uygulamalıyız. Bu noktada, gerek çevresel, gerek ekonomik gerekse sosyal sürdürülebilir sağlamak için yeşil sertifikalı yerleşimlere ve binalara ihtiyacımız olduğu açıktır" dedi.

Yeşil Bina Sertifikalı binaların tüketici/kullanıcı, mal sahibi, çevre, ülke ekonomisi için önemi sizce nedir?
Biraz önce ifade ettiğim gibi, günümüzde sürdürülebilirlik ilkeleri her alanda ön planda tutulmalıdır. Sürdürülebilir mimarlık kavramı ile birlikte ortaya çıkan Çevre Dostu Sürdürülebilir Yeşil Binalar ve Yerleşimler, yapılı çevrenin etkilerini en aza indirmede önemli rol oynamaktadır. Ancak, yeşil binaların olumlu etkileri sadece çevre, doğa üzerindeki etkileri ile sınırlı değildir.
Sürdürülebilir, yeşil bina olgusu, yapının tüm yaşam döngüsü boyunca kullanıcı sağlık ve konforunu gözeten, doğanın koşullarına uygun, su ve enerji verimliliği sağlayan, yenilenebilir kaynakları kullanmayı hedefleyen, çevreci, ekonomik ve sağlıklı binalar oluşturulmasını sağlamıştır.
Yeşil binaların ekonomik faydalarına baktığımızda; enerji, su gibi kaynaklar üzerinde tasarruf ve verimlilik sağlaması ilk akla gelenlerdir. Ayrıca, istatistiksel verilere bakıldığında yeşil binaların işletme ve bakım maliyetlerinin daha düşük, kiralama veya satış gibi gayrimenkul değerlerinin de daha yüksek olduğu söylenebilir. Bu da gerek mal sahiplerine gerekse bina kullanıcılarına ekonomik avantaj sağlamaktadır.
Yeşil Binalar değerli olan doğal kaynaklarımızı korurken, aynı zamanda yaşam kalitemizi arttırmaktadır. Literatürde yapılan birçok araştırmada, yeşil bina kullanıcılarının sağlık ile ilgili sorunlarının azaldığı, performanslarının, verimliliklerinin ve memnuniyetlerinin arttığı ve tespit edilmiştir. Bütün bu olumlu etkiler, yeşil binalara olan talebi arttırmaktadır.
Kısacası, sürdürülebilir yeşil binaların gerek kullanıcı, gerek mal sahibi, gerekse çevre ve ülke ekonomisi açısından pek çok katkısı vardır.



Mimari açıdan Yeşil Bina Tasarımının temel kriterleri nelerdir?
Sürdürülebilir yeşil binalar, belirli sürdürülebilirlik kriterlerine uyarak tasarlandığı ve yapıldığı için yaşayanlara ve çevreye diğer binalara göre daha az zarar veren; kullanıcılara sağlıklı, konforlu yaşam ortamları sunan, yüksek performanslı, sürdürülebilir yapılı çevre üreten tasarım ve inşaat uygulamaları olarak tanımlanmaktadır.
Sürdürülebilir yeşil binaların temel amaçları; enerji, su, malzeme vb. kaynakları verimli kullanmak, kullanıcının konforunu sağlamak, sağlığını korumak ve verimliliğini arttırmak, atık üretimini azaltmak olarak örneklenebilir.
Bu bağlamda, sürdürülebilir bina tasarımının arsayı doğru kullanmak, enerji korunumu ve verimliği sağlamak, su verimliliğini arttırmak, malzeme kullanımını uygun hale getirmek, iç ortam kalitesini arttırmak, işletme ve bakımı kolaylaştırmak olmak üzere temel ilkeleri bulunmaktadır.
Sürdürülebilir, yeşil bina tasarımı interdisipliner bir bilim alanı olduğu için bütünleşik bir tasarım süreci gerektirir. Yeşil bina süreci konusunda uzman mimar ve mühendislerin bir araya gelerek ele alınan projeye özgü en uygun çözümü üretmesini gerekli kılar.
Mimari açıdan sürdürülebilir yeşil bina, arazi planlaması ile başlayarak, su tasarrufu, enerji verimliliği ve tasarrufu, malzeme ve kaynak kullanımı, iç ortam kalitesinin sağlanmasına kadar pek çok konularda titizlikle ele alınmalıdır. Bu bağlamda, yerleşme, bina ve bina öğesi ve malzemesi ölçeklerinde tasarım kararları doğru alınmalıdır.
Projeye başlarken mimari açıdan binanın veya yerleşimin coğrafi konumu, topoğrafya, iklim verileri, arazi koşulları, yapıların arsa içindeki konumu, komşu yapılar ile ilişkisi vb. pek çok parametre değerlendirilmelidir. Çevresel verilerden yararlanarak iklime duyarlı tasarım yapılması, pasif tasarım stratejiler ile ısıtma, soğutma ve aydınlatma enerjisi taleplerinin azaltılmasına ve istenilen kullanıcı konforunun sağlanmasına katkı sağlayacaktır.
Bunların yanı sıra çevre dostu ve kullanıcı sağlığını koruyan yapı malzemesi seçilmesini de sürdürülebilir mimari tasarımın bir parçasıdır. Malzemelerin hammadde/kaynak temini, üretimi, nakliyesi, kullanımı/tüketimi, kullanım dışı olması ve yeniden kullanımına kadar geçen sürenin tümü yaşam döngüsü olarak adlandırılır. Binanın yaşam döngüsü boyunca sürdürülebilir olması mimari tasarım aşaması temel kriterlerinden biridir.

DOSİDER YÖNETİM KURULU ANKARA'DA ISITMA SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNİ GÖRÜŞTÜ DOSİDER YÖNETİM KURULU ANKARA'DA ISITMA SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNİ GÖRÜŞTÜ

Yeşil Bina Sertifikalı Projelerde yapı malzemesi seçiminde dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir?
Sürdürülebilir yeşil binayı oluşturmada kullanılan yapı malzemeleri, yapıların enerji tüketimini, doğal kaynakların korunumunu, çevre ve kullanıcı sağlığını doğrudan etkilediği için doğru yapı malzemesinin seçimi çok önemli bir kriterdir.  Yapı malzemeleri olmadan binaları, yerleşimleri yapamayız, yani yapı malzemelerini, yapılı çevremizi oluşturan temel bileşenler olarak tanımlayabiliriz.  Bina üretiminde kullanılan doğal ve yapay yapı malzemelerinin özellikleri bina enerji verimliliği, kullanıcı sağlık ve konforu, doğal kaynakların kullanımı, başta CO2 olmak üzere sera gazları salımı, vb. konularda doğrudan etkileri vardır.
Biz de, İLTAY Mimarlık olarak, sürdürülebilir yeşil bina tasarımı ilkelerini hem proje hem de uygulamalarımızda kullanıyoruz. Bu bağlamda, yapı malzemesi seçiminde yaşam döngüsüne ve döngüsel ekonomi kuralarına özen gösteriyoruz.
Bir başka anlatımla, hammadde çıkarımı, üretimi sırasında yani yaşam döngüsü boyunca doğaya ve insan sağlına en az zarar veren,  gömülü enerji ve karbon değerleri düşük olan, yerel kaynaklardan ve üreticilerden elde edilen, geri dönüştürülebilen veya tekrar kullanılabilen, vb. özelliklere sahip sürdürülebilir/çevre dostu yapı malzemelerini kullanmaya dikkat ediyoruz.  

Yeşil bina sertifikası nedir? Yeşil bina sertifikalı projeleri tasarlarken dikkat ettiğiniz temel hususlar nelerdir?
Bir mimar olarak tekrar ifade etmek gerekirse, sürdürülebilir yeşil binayı, yapılı çevrenin doğa üzerindeki olumsuz etkisini olabildiğince azaltan ve bu amaçla, çevre dostu, yüksek verimli, sağlıklı ve kullanıcı konforunu dikkate alan bina olarak tanımlayabilirim.
Dünya’da 1990’lı yıllardan bu yana, belirli yeşil bina kriterlerini karşılayan yapıları ve yerleşimleri değerlendirmek için değişik ülkelerce oluşturulmuş çeşitli sürdürülebilir yeşil bina derecelendirme sistemleri daha yaygın adı ile sertifika sistemleri geliştirilmiştir. Yeşil bina değerlendirmesine yönelik sertifika sistemleri, iklim değişikliğinin ve yapılı çevrenin, binaların doğa, insan ve kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ve de yeşil binaların yaygınlaşması gibi ortak bir amaca hizmet etmektedir.
Günümüzde birçok ülke, kendi koşullarını dikkate alan “yeşil bina değerlendirme sistemi”  geliştirmiştir. Bunlardan, Avrupa ülkesi kaynaklı olanlar BREEAM/İngiltere, DGNB/Almanya, HQE/Fransa, MINERGIE/İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı LEED ve EDGE, Japonya kaynaklı CASBEE olarak örneklenebilir. Ülkemizde ise ÇEDBİK’in geliştirdiği B.E.S.T ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan “Binalar ile Yerleşmeler için Ulusal Yeşil Sertifika”, kısa adıyla YeS-TR ulusal yeşil bina sistemleri kullanıma sunulmuştur.
İLTAY Mimarlık olarak, projelerimizi her zaman sürdürülebilirlik prensipleri doğrultusunda tasarlıyoruz. Sürdürülebilir yeşil bina sertifikası almayı hedefleyen bir projeye başlarken, öncelikle hangi sertifika sistemine başvurulacağı konusu belirlenmelidir. Yeşil bina sertifika sistemleri ilkesel olarak sürdürülebilirlik açısından benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte, sertifikaya hak kazanmak için yerine getirilmesi gereken kriter ve koşullarda farklılıklar olabilmektedir.
Tüm sertifika sistemlerinin ortak noktası, biraz önce de ifade ettiğim gibi, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun, öncelikle kullanıcısının sağlık ve iş veriminden ödün vermeden konforlu ortamlar sunan, enerji, su, malzeme vb. kaynakları verimli kullanan, atık tüketimini en aza indiren, içinde yer aldığı yapılı ve doğal çevreye diğer binalara göre daha az zarar veren, yüksek performanslı yapılardır. Bu nedenle yeşil sertifikalı projeler tasarlarken, İLTAY Mimarlık olarak şimdi değindiğim konulara özen göstererek çalışmalara başlıyor ve bütünleşik tasarım üzerinden ilerliyoruz.

Yeşil Bina ve ESG arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendirmek gerekir? Bazı şirketlerin ESG’yi yeterli görüp Yeşil Bina Sertifikası ile uğraşmak istememesi konusunda neler söylemek istersiniz?
Biraz önce sürdürülebilir yeşil bina tanımı ve özelliklerini konuşmuştuk. Son yıllarda kurum ve kuruluşlar için ESG (Environmental Social Governance) Çevresel, Sosyal ve Yönetişim konusu gündeme gelmiştir. ESG kuruluşların çevre, toplum ve yönetim organları üzerindeki olumsuz etkileri sınırlamak ve olumlu etkiyi yaratmak için uyguladığı politikalar olarak tanımlanmaktadır.
ESG raporlaması kapsamında bir kurum veya kuruluşun çevresel, sosyal ve yönetişim uygulamaları, etkileri ve bu değerlendirmelere göre ilerlemesi ele alınmaktadır. Örneklemek gerekirse, ESG raporlarında kurumun,
•             çevresel çerçevede doğal kaynakların korunması, iklim değişikliği, enerji tüketimi/kullanımı, vb.,
•             sosyal çerçevede yönetim, çalışan ve paydaş ilişkileri, vb.,
•             yönetişim çerçevede ise kurumsal şeffaflık, hesap verilebilirlik vb.
konulardaki durumları belgelenmektedir.
Yeşil bina değerlendirme sistemleri/sertifikaları ile ESG raporları bazı noktalarda paralellik göstermekte, örtüşmektedir. Yeşil bina daha iyi binalar/yapılar ve ESG ise daha iyi kurumlar/ kuruluşlar yaratmayı hedeflemektedir. Yeşil bina sertifikaları ve ESG raporları günümüzde yerel ve küresel ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için önemli birer araçtır.