Yenilenebilir enerji ile hayatımıza daha çok dahil olan verimlilik ve tasarruf kavramları günlük yaşamsal zamanımızın önemli bir kısmını kaplıyor. Bireysel hayatlarımızda da enerjiden tasarruf etmek için kalıcı ve etkili eylemlerde bulanarak hem bütçemize katkı sağlıyor hem de çevreye daha az zarar veriyoruz. Endüstri dünyasının da odak noktası olan yenilenebilir enerji ve verimlilik başlıkları birçok işletmeyi dönüşüme sokuyor. Yeni bir dünya düzeni oluşurken tüm dünya hakları yeni kurallarla ve başlıklarla enerjide değişimi destekliyor. Bu kavramdan biride yeşil binalar, bu binaların en temel özelliği yenilenebilir enerji kullanımının ön plana çıkmasıdır. Güneş, rüzgâr gibi kendini yenileyebilen enerji sistemleri binanın işleyişine dahil edilerek kaynakların korunması sağlanır. Gün ışığından en iyi şekilde yararlanmayı sağlayacak nitelikte olan bina tasarımları elektriğin daha az tüketimine imkân tanır.

Altensis Kurucu Ortağı Dr. Emre Ilıcalı; Yeşil binalar, yenilenebilir enerjinin kullanıldığı çözümler ve sürdürülebilirliğin binalardaki önemine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Yeşil binalarda sürdürülebilirlik aslında çok geniş bir bağlam da yer alıyor, herkesin kendi pozisyonuna göre yorumladığı konular arasında.  Çevrecilik kavramı üzerine bir şeyler söylemek istiyorum; geçmişten günümüze çevreci olmak marjinal olmakla ilintiliydi saklı kalmış, soyu tükenmekte olan bitki veya hayvanlarla ilgilenenler ve onları korumakla eşdeğer bir kavramdı. Günümüzde çevreci kavramı anlamsal birçok değeri içinde barındırıyor daha kapsamlı ve daha geniş bir bakış açısına sahip oldu günümüzde. Yeşil bina denilince akla ilk gelen gayrimenkul sektörüdür, özellikle de bu sektör özelinden bakarsak bu konuda şunları söyleyebilirim, yeşil binalar günlük şehir yaşantımızda karşılaşmış olduğumuz sorunlara çözüm getiriyor diyebilirim. Evlerimizden çıktığımız da karşılaştığımız şöyle bir manzara bina, grilik, yeşil alan yokluğu, aşırı sıcaklık yaşadığımız bütün bu sorunlar sürdürülebilirlikle ilgili.

Yeşil bina nedir, hayatımızı nasıl etkiliyor dediğimizde; ilk olarak şunu anlamamız gerek bina kavramını sadece konutlar için kullanılmıyor. Ticari ve endüstri amaçlı kullanılan binalarında çevreye etkisi çok ve bu etki konutlarınkinden daha fazladır.  Bu etkiyi yönetebilmek çok önemli bu amaçla yeşil binalar, yeşil ofisler, yeşil alışveriş merkezleri gibi birçok alt konsepte var. Bu yapılardan birçoğu sürekli kullanım halinde örnek vermek gerekirse; endüstriyel yapıların bir prosesinde, normal bir binanın harcayacağından çok daha fazla su ve elektrik tüketiliyor ayrıca daha fazla ve farklı türde atık oluşumu da var.  Bu atık durumu ve tüketilen fazla enerjiden kaynaklı endüstri veya ticari binaların yeşil olması çok daha büyük bir önem arz ediyor. Bu sebeple bu alanları kontrol etmek ve değişimi buralardan başlatmak gerekiyor.

Sanayi sektöründe çevrecilik ve sürdürülebilirlik kavramına verilen önem hem istenilen aynı zamanda birazda zaruri koşullardan kaynaklı oldu diyebiliriz. Sürdürülebilirlik artık olmazsa olmazlardan bunu çok net görebiliyoruz. Yeni yönetmelikler, yeni kurallar, yenilenebilir enerjiye yönelim dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de büyük bir öneme sahip. Koşullar değiştikçe ve kontrol mekanizması sıkılaştıkça sanayide yönünü hem enerjide verim sağlamak hem de çevreye daha az zarar vermek için belirli kavramları ön plana aldı.  Burada önemli noktalardan biri işletmelerin yarattığı kurumsal imaj, açıkçası hem  sürdürülebilirlik hem enerji- su gibi değerli ham maddeleri verimli kullanmak ekonomik ve ticari açıdan fayda sağlamak adına önemli.  

ATLAS COPCO İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER ATLAS COPCO İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER