FOTO: SERDAR URFALILAR

RÖPORTAJ: MERVE KAYA

 

Kalıp ve iskele sektöründe global bir marka olan URTİM, 1980 yılından bu yana 66 farklı ülkede 4.000’den fazla projeyi tamamlamanın gururunu yaşıyor. URTİM, büyük çaplı konut ve endüstriyel yapılarla, uluslararası rafineri projelerine üstün kalitede ve güvenlikte çözümler üretiyor. 1980 yılında İstanbul’da bir aile şirketi olarak kurulan URTİM’in amacı, yüksek standartta, üstün kaliteye ve ileri teknolojiye sahip sistemlerini; konusunda uzman ve Ar-Ge mühendisleri ile tasarlamak ve en son teknolojiye göre düzenlenmiş robotik tesislerinde üretmektir.

Sistemler, Avrupa ve Türk standartları ile diğer uluslararası standartlara göre üretiliyor ve sertifikalandırılıyor. Dünya çapında endüstriyel uygulamalar için yüksek yetkinliğe sahip ve onaylı bir kuruluş olan URTİM, Avrupa, Amerika, Orta Doğu, Afrika ve Asya’ ya yüzde 80 oranında ihracat yapmaktadır. URTİM, Engineering News-Record, ENR listesinde yer alan birçok büyük inşaat ve petro-kimya firmalarının onaylı kalıp ve iskele tedarikçi firmasıdır.

İskele ve Kalıp sektöründe, faaliyet gösteren tüm firmaların, uluslararası standartlara uygun ürün ve hizmet sunmak üzere bilinçlendirmeyi misyon edinen KALİSDER; sektörde faaliyet gösteren firmalar arasında güç birliği sağlamak, üyeleri adına daha etkin ve güçlü lobi faaliyetleri yürütmek, teknolojik gelişim odaklı bilgi paylaşımında bulunarak sektörel değişimleri, standartları ve gelişimleri yakından izlemek, standartlara uygun ürünlere yönelik piyasada farkındalık yaratmak, piyasa denetimi ve gözetimi sağlamak, haksız rekabeti önlemek ve doğru üretim yapan üyeleri korumak, üreticilerin hammadde, aksesuar, makine ekipman üreticileri ile daha avantajlı şartlarda anlaşmalar yapmalarını sağlamak için kurulmuştur.

URTİM’in yapı sektörüne katkısı hakkında açıklama yapan Serdar Urfalılar, ihracat ve ithalat konusuna da değindi. Urfalılar,URTİM, yüzde 80 ihracat yapan bir firma. Yapı Fuarı’ndan da yakın coğrafyalardan da çeşitli ziyaretçiler ve yabancı firmalar ziyaret ediyorlar. Türkiye’nin hinterlandında olan Kuzey Afrika, Orta Doğu, Balkanlar gibi bölgelerden ziyaretçiler geliyor. Hem ihracatta hem de iç piyasada hayatla iletişim ve bir araya gelmek zorlaştı. Bu yönden Yapı Fuarı’nın, iç piyasada Türkiye’nin içerisinde iş yapan firmalarla da bir araya gelip projelerini konuşmak için ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla ihracat adına çok memnunuz.” diye konuştu.

 

Sektör konusunda düşüncelerinizi alabilir miyim?

Ben uzun yıllardır sanayi odasında görevler yaptım, geçen dönem de başkan yardımcısıydım. Bu sene de meclis üyesiyim. Tüm sanayicileri çok yakından biliyorum. Türk Sanayisi, kendisini çok hızlı geliştiren ve yeniliklere adapte eden bir sanayi. Bizim hinterlandımızda da etrafımızda da çok ciddi bir ekonomi var ama şu anda etrafımızda ciddi bir sıkıntı var. Ukrayna-Rusya savaşı, Orta Doğu’daki savaşlar… Ben, yine ilerleyen dönemlerde sektörün çok iyi olacağını düşünüyorum. Ayrıca teknik olarak da hiçbir eksiğimiz yok.

YEŞİL HOLDİNG'DEN İNŞAATTA EZBER BOZAN TEKNOLOJİ:"RENCO KOMPOZİT YAPI SİSTEMİ" YEŞİL HOLDİNG'DEN İNŞAATTA EZBER BOZAN TEKNOLOJİ:"RENCO KOMPOZİT YAPI SİSTEMİ"

 

Peki, gelişmemiz gereken bir durum var mı?

Türkiye’nin yapay zekâya adapte olması lazım. Gelişmemiz gereken yönü o. Çünkü gelecek tamamen yapay zekâ olacak.

 

URTİM olarak yapay zekâ ile alakalı bir gelişmeniz var mı?

Bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz, yapay zekâdan korkmuyoruz. Onun nimetlerinden nasıl yararlanabiliriz diye düşünüyoruz. Her departmanımızda yapay zekâ konusunda çok ciddi çalışmalarımız var.

 

Yapı Fuarı’na katılımcılar hakkındaki düşünceleriniz neler?

Bu yıl Yapı Fuarı’nın 46’ncısı yapıldı ve biz de 25 senedir Yapı Fuarı’na katılmış bir firmayız. Ben her zaman hem bulunduğum STK’lardaki görevlerde hem de şirketimiz münasebetiyle Yapı Fuarı’nın gelişmesini desteklemeye çalıştım. Çünkü Yapı Fuarı’na geçmiş yıllarda çok fazla yabancı ziyaretçi katılıyordu.

Konu ile alakalı eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Açıkçası, sanayicilik ayrı bir kültür. Babamızdan gelen bir kültür ve bu böyle devam edecek. Herkes, kendi firmasına evladı gibi bağlı ve çocuğu gibi seviyor. Dolayısıyla biz çocuğumuz nasıl ki gelişsin istiyorsak fabrikalarımız, şirketlerimiz de gelişsin istiyoruz.