Kalyon Robotik Otomasyon Kurucu Ortağı ve Proje Koordinatörü Seçkin Kalyoncu ve Şirket Ortağı ve Genel Koordinatörü Batu Toktaş, firmalarının son dönemde hayata geçirdikleri uygulama örneklerini, yurt dışı hedef pazarları ile faaliyetlerini ve gelecek hedeflerini anlattı.

Kalyoncu ve Toktaş ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızın ikinci bölümünü sunuyoruz. 

Ürün gamınızda güvenlik kafesleri, kapı ve kapı kilitleri, sabitleyici ve tutucular bulunuyor. Bunları müşterilerinize sağlamaya devam edecek misiniz?

S.K.: Evet, ayrı bir ürün gamımız bulunuyor. Axelent markasının Türkiye distribütörlüğünü yürütüyoruz. Marka, muadillerine kıyasla önemli özellikleriyle öne çıkıyor. Örneğin, panelin 6 saniyede sökülüp yerinden ayrılması. Normalde cıvata bağlantısı olan paneller Axelent’ta klipslerle bağlanmış ve akıllı anahtarla (X-Key) yerinden sökülüp kolayca alınabiliyor. Plastik, orijinal kapaklarıyla güvenlik prosedürlerine uyum sağlamak açısından kapatılıyor, keskin köşe bırakılmıyor. Bir firma bunu satın aldığında, herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan kendisi kurabiliyor. Üzerinde kapı kilitleri ve uygun braketleri mevcut. Bunlara ek olarak, bizim sunduğumuz hizmetler arasında ekibimiz müşteri sahasına gidip robota ve emniyet standartlarına uygun bir şekilde montajını gerçekleştirebiliyor. Kalite standartlarına göre belirtilmiş fensin robota uzaklık mesafesi gibi standartları zaten bildiğimiz için yerleşim planına uygun olarak yerleşimini yapıp, anahtar teslim sunabiliyoruz. Beyaz eşya sektöründe bazı büyük firmalar, bu ürünleri stoklarında tutuyorlar. Bir üründe problem çıktığında, aynı ürünü aynı kodla yerine koyabiliyorsunuz. Üründe herhangi bir hata ile karşılaşılması durumunda, stoklarımızdan karşılayabiliyoruz. 

Son dönemde devreye aldığınız örnek uygulamaları, sonuçlarıyla birlikte paylaşabilir misiniz?

S.K.: 2019 yılının sonlarında devreye aldığımız projelerden biri, Robotlu CNC yükleme ve kontrol. Proje, Endüstri 4.0’a entegrasyonu hazır olması açısından da önem teşkil ediyor. Uygulamada iki robot, 12 metrelik bir slider üzerinde birbirlerine temas etmeden, tanımlayarak parça yükleme işlemini gerçekleştiriyor. Bir robotun diğerinin alanına girmesi halinde, diğer robot ona alan tanımlayarak yüklemesini yapıyor. Birbirlerinin hareketlerini hiçbir suretle sınırlamıyorlar. Çıkan ürünün ölçümleri yapılıyor. Eğer ölçümlerde herhangi bir hata var ise, tezgahtaki uçtan kaynaklanıyor düşüncesiyle tezgaha uzaktan veri gönderiyoruz ve tezgah veri doğrultusunda ucu tolerans değerlerine getirip işleme devam ediyor. Böylece ikinci çıkacak ürün tolerans haricinde çıkmıyor. Üretim içerisinde inline olarak kontrollerini, ölçümlerini yapabiliyoruz. Dolayısıyla hata oranını minimuma indiriyoruz ve kaliteli ürün çıkmasını sağlıyoruz. Ölçümle birlikte tüm sistem birbiriyle haberleşip tezgahlara geri yüklemeler yapıyor, yeni referanslar veriliyor. Sistem kendi içerisinde bunların kayıtlarını tutuyor, üretim bilgilerini saklıyor. Bütün altyapısı kontrol ediliyor. Ayrıca firmanın taşıma işlemini yaptığımız paletleri çok uygun değildi. Robot üzerindeki kamera sistemiyle, palette uygun olan yerlerden parçayı alarak yerine bırakabiliyor. Özetlemek gerekirse, 12 metre slider, birbirine çarpmadan hareket edebilen iki robot, 6 tane tezgah besleniyor, ölçüm yapılıyor ve paletten kamera kontrolüyle alım gerçekleştiriliyor. 

B.T.: Sonuçlarıyla ilgili işgücü ve zaman tasarrufuna imkan verdiğimizi söyleyebilirim. Manuel olarak yapılan tezgah yükleme-boşaltma süreleri çok uzundu, robotla bu süreyi azalttık. Ayrıca parça başına üretim süresinin de kısaldığını eklemek isterim ki bu direkt olarak parça başı maliyetini düşüren ve firmayı daha rekabetçi kılan bir etken.  

Yurt dışında hedef pazarlarınız hangi ülkeler olacak? Hangi pazarlara odaklanmayı planlıyorsunuz? 

B.T.: Halihazırda ihracat faaliyetlerimiz yüksek oranda olmamasına rağmen var. Şu ana kadar Türkiye pazarı daha önemliydi, ki hala önemli ancak yurt dışındaki varlığımızı daha da güçlendirmeyi ve büyütmeyi amaçlıyoruz. Öncelikle hedeflediğimiz pazarlar, Avrupa’da yan sanayinin, üretimin olduğu Romanya, Polonya, Slovakya ve Rusya gibi Doğu Avrupa ülkeleri olacak. Bu ülkelerde ciddi yatırımlar var. Almanya’daki yan sanayi firmalarının birçoğu sanayi tesislerini bu ülkelerde kurdu. Dolayısıyla Almanya merkezli değil de oradaki üretimi destekleyen ülkeler hedeflerimiz arasında yer alıyor. Almanya, Fransa gibi ülkeleri tercih etmememizdeki neden ise, işlerin verildiği ana firmalar bu ülkelerde bulunuyor. Bu ülkelerde iş yapmanız için lokalize olmanız, o bölgelerde şirketleşmeniz gerekiyor. İlk etapta böyle bir planımız yok. Belki ileride düşünebiliriz. Bunun yanı sıra Dubai merkezli robotlu otomasyon projelerine de teklif verebiliriz. 

2020 ve sonrası için hedef ve beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

S.K.: Açıkçası beni daha çok yurt dışı projeleri heyecanlandırıyor. 2020 yılının sonlarına, dördüncü çeyreğine doğru güzel bir yurt dışı projesiyle yılı tamamlarız diye öngörüyorum. Piyasaların kendini toparlayacağını ve bununla birlikte hareket geçme zamanının geldiğini düşünüyorum. Uzun vadeli olarak da geleceği öngörerek, önümüze bakarak temkinli adımlarla ilerleyeceğiz. Bir de yurt dışı ayağımız olacak. Yurt içinde olası dalgalanmalar veya zorluklar yaşadığımızda, bu noktada yurt dışında devam eden bağlantılarımızın devreye girmesini ve oradaki boşluğu, eksikliği doldurmasını bekliyoruz. 

B.T.: Bildiğimiz, duyum aldığımız bazı yatırım planları var. Yerli otomotivin yanı sıra ana sanayide Volkswagen, Ford ve Tofaş gibi firmaların yatırımları gündemde. Bunlar yan sanayilerle birlikte gelecek, yatırım yapacak. Elbette, önceliğimiz yatırımların biran evvel başlaması ve bizim de Kalyon Robotik olarak projelerde yer almamız. Dolayısıyla 2020’den beklentimiz, yatırımların başlaması yönünde. Açıkçası kendimize, ekibimize güveniyoruz. Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ekonomiyi olumsuz etkilemesi beklenen Koronavirüs salgını gibi dış etkenlerin bir an önce bitmesini umut ediyoruz. 

Röportajımızın ilk bölümü için lütfen tıklayınız.