Dünyanın politik ve ekonomik koşulları duraksamadan değişiyor, küresel tedarik zincirleri her dönem kendi dinamiklerini ve çözümlerini yaratıyor. Bu durumu avantaja çevirmeyi seçen yöneticilerin %85'i düzenleyici ve jeopolitik baskıların sürdürülebilir tedarik zinciri çözümlerine geçişi hızlandırdığını ve teşvik ettiğini öne sürüyor. Uzak Doğu–Avrupa hattında Türkiye merkezli alternatif bir lojistik model üzerinde çalışmalar sürdüren Yeniay Lojistik ve Daimon Gümrük Müşavirliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Çimer, tedarik ve lojistik sektörünün güncel zorluklarını aktarırken, projelerinin detaylarını da açıkladı.
“TÜRKİYE MERKEZLİ ALTERNATİF BİR LOJİSTİK AKS OLUŞTURDUK”
Çimer, “Son dönemde küresel ulaşım koridorlarında yaşanan sıkıntılar, özellikle deniz yolu taşımacılığı üzerinden Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki lojistik süreçlerde ciddi daralmalara yol açıyor. Çin ve çevresinden Avrupa’ya uzanan ticaret rotalarında artan navlun maliyetleri ve uzayan transit süreleri, sadece üretim planlamalarını değil, aynı zamanda maliyet enflasyonu üzerinde de belirgin bir baskı oluşturuyor. Özellikle Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz ulaşımındaki riskler, Körfez ülkelerine, Akdeniz üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya ulaşımda ciddi aksaklıklar ve maliyet artışları meydana getirdi. Biz de bu kapsamda Türkiye merkezli alternatif bir lojistik aks oluşturduk.” dedi.
“DENEME SEVKİYATLARINI BAŞARIYLA TAMAMLADIK”
Uzak Doğu çıkışlı yüklerin Kazakistan üzerinden demiryolu ile taşınarak, oradan da karayolu veya havayolu ile Türkiye’ye ulaştırılmasını planladıklarını aktaran Çimer, “Türkiye'de kurulan lojistik merkezler aracılığıyla ise hem iç pazara hem de Avrupa ülkelerine hızla ulaştırılmasını hedefliyoruz. Bu bağlamda deneme sevkiyatlarını başarıyla tamamladık. Orta vadede başka alternatif yollar üzerinde de çalışmalar yaparak müşterilerimizin tedarik zincirinin aksamadan işlemesine olanak tanıyacağız.” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL TİCARETTE RİSK YÖNETİMİ VE STRATEJİ ANLAYIŞI DA YENİDEN ŞEKİLLENİYOR”
Küresel çaptaki gerginliklerin enerji, gıda ve kritik hammadde ticaretini daha stratejik hale getirdiğinin altını çizen Çimer, değerlendirmelerini şu sözlerle sonlandırdı:
“Ticarette bölgeselleşme ve yakın coğrafyaya üretim eğilimleri arttı. Bu bakımdan küresel ticarette risk yönetimi ve strateji anlayışı da yeniden şekilleniyor. Artık bazı sektörlerde “Just in Time” ("Tam Zamanında) yerine, “Just in Case” (Her İhtimale Karşı) tedarik zinciri yönetim modellerine geçiliyor. Özellikle gıda, ilaç ve savunma sanayi alanlarında bu duruma sık rastlıyoruz. Her dönem kendi dinamik ve çözümlerini yaratan tedarik sektörünün gelecek dönemde nelerle karşılaşacağını takip edeceğiz.”