Röportaj: Göksal Serdar

“KULLANICININ MEKÂNDA ÖZGÜN DENEYİMLER YAŞAMASINI DESTEKLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Mimari tasarım anlayışınız, ilke ve prensipleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Her projede tespit edip ortaya çıkarmaya veya güçlendirmeye çalıştığımız potansiyeller ve dolayısı ile yaklaşımlarımız farklı olabiliyor. Ancak ana hedefimiz, tasarladığımız mekânların çevresiyle iletişimini kurarak, farklı kamusallıklar tasarlamak ve insanların mekânla ve birbirleriyle iletişimini ve temasını arttırmak. Kullanıcının mekânda diğer kullanıcılarla özgün deneyimler yaşamasını desteklemeye çalıyoruz. Malzeme denemeleri ve mekânsal verimlilik de uğraşmaktan keyif aldığımız konular.

NİSAN AYINDA KİRA ARTIŞLARI: TİCARİ YÜZDE 57, KONUT YÜZDE 25 NİSAN AYINDA KİRA ARTIŞLARI: TİCARİ YÜZDE 57, KONUT YÜZDE 25

"MİMARLIK KENDİ BİLGİSİ ÜZERİNE ETKİLEŞİME GİRDİĞİ DİSİPLİNLERDEN VE DÜNYADAN SÜREKLİ BESLENMELİ"

Günümüzde mimarlık konusunun önemi ve karşılığı fazlasıyla değişime uğradı. Sizce mimarlık nedir? Nasıl olmalıdır?
Mimarlık geçmişte de bugün de dünyadaki sosyolojik, kültürel ve ekonomik değişimlerin mekânsal karşılıklarını arayan ve bu sebeple dönüştürücü gücü de olan bir disiplin. Bu yanı ile de dünyadaki önemli kültürel kırılma noktalarını okumak ve anlamlandırmak adına söz sahibi temel disiplinlerden birisi. Dolayısı ile kırılma anlarında verdiği cevabın gücü oranında toplumsal algısı güçlü oluyor. Ancak son dönemde, bilginin erişiminin dönüşümü ile mimarlık bilgisi de tüm disiplinler ve içerdikleri bilgi gibi bir miktar değersizleşti. Ancak başta ifade ettiğim tanımından dolayı mimarlık her zaman toplumsal değişimlerin merkezinde yer alacaktır ve fazla güçlü veya hırpalanmış olsun kültürel ve sosyal alanın baş aktörlerinden olacaktır.
Bu bağlamda mimarlık kendi bilgisi üzerine etkileşime girdiği disiplinlerden ve dünyadan sürekli beslenmeli, onun bilgisini anlamalı, kullanmalı ve dinamizmini kaybetmemelidir.

“İŞÇİLİK HATALARINI EN AZA İNDİRECEK MALZEMELERİ TERCİH ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Yapı malzemeleri tercihinizi etkileyen temel kriterler nelerdir? Özellikle tercih ettiğiniz yapı malzemeleri var mı?
Genel olarak büyük yapılarda işçilik hatalarını en aza indirecek malzeme ve teknikleri tercih etmeye çalışıyoruz. Ancak genel olarak doğal taş, tuğla, beton ve ahşap gibi malzemeler ilk tercihimiz oluyor.

Ofisinizde projelerin tasarım süreçleri nasıl gerçekleşiyor? Konsept oluşturulurken yatırımcı ve mimar açısından süreç nasıl işliyor?
Açıkçası bu durum yatırımcının yaklaşımına göre ve zaman baskının olup olmamasına göre şekilleniyor. Yatırımcının süreçte olmak istemesi bizim istediğimiz, tercih ettiğimiz bir durum. Konsept aşamasından önce ihtiyaç listesinin ve mekânın genel niteliklerinin birlikte konuşulduğu toplantılar düzenliyoruz. Bu toplantılardan çıkan sonuçlara göre biz ofiste fikirler geliştiriyoruz. Olabildiğince tüm yaklaşımlara dair şemalar üretiyoruz. Bu şemalardan en iyi bulduklarımızı işverenle paylaşıp görüşlerini aldığımız bir toplantı daha düzenliyoruz. Sonuçları değerlendirip konsept projeyi tamamlıyoruz.

TÜRK TELEKOM AR-GE BİNASI VE KONYAALTI SAHİLİ KENTSEL TASARIM PROJESİ

Daha önce yaptığınız işlerden ve projelerden biraz bahseder misiniz?
ODTÜ Teknokent’teki Türk Telekom AR-GE binası bizim ilk önemli yapımız. Aynı alan için açılan davetli masterplan yarışmasında da birinci olduk. Umarız o da uygulanır. Bunun yanı sıra ulusal yarışmada birinci olarak tasarladığımız Konyaltı Sahili Kentsel Tasarım Projesi Türkiye’nin uygulanmış en büyük kentsel tasarım projelerinden birisi. Kocaeli Kongre Merkezi, İstiklal Caddesi/İstiklal Senin, Libya Ankara Büyükelçiliği, Atakent-Kocasinan-Bağcılar yurtları, büyük ölçekli konut projeleri gibi farklı nitelikte ölçeklerde uygulanmış projelerimiz var. Ayrıca açılmak üzere olan Fener Balat Evleri, Süleymaniye Cami altı sıra dükkânların restorasyon projesi ve inşaatı devam etmekte olan Kocaeli Fuar Alanı ve Milli İrade Meydanları projelerinin de sonuçlarını görmeyi heyecanla bekliyoruz.

Bu projelerin içinde sizi en çok heyecanlandıran veya en özel dediğiniz bir proje var mı?
ODTÜ Teknokent’teki Türk Telekom AR-GE binası kendi okulumuzda olması ve ilk yapılarımızdan olması açısından, Konyaaltı Sahili Kentsel Tasarım Projesi ise kent hayatında önemli bir iyileşmeye yol açması açısından özel. Bu iki farklı nitelik ve ölçekteki işleri başarıyla yapabilmiş olmak ayrıca ofis açısından önemli gördüğümüz bir durum.

“İSTANBUL’UN FARKLI ALANLARINDA SAHİL MEYDANLARI VE CADDELER TASARLIYORUZ”

Devam eden projelerinizden bahseder misiniz?
Şu anda büyük bir konut ve okul projesi üzerinde çalışıyoruz. İstanbul’da birçok okul için İBB ile yürüttüğümüz spor salonları projesi de var ayrıca. Bunun yanı sıra İstanbul’un farklı alanlarında sahil meydanları ve caddeler tasarlıyoruz.

Proje sürecinde en çok keyif aldığınız aşama hangisidir?
Bizim için tüm aşamalar keyifli. Konsept aşaması sancılı bir süreç. Zaman baskısı altında en iyiyi arıyorsunuz. Bu çalkantılı süreci yönetebilmek ve sonunda hem bizi hem işvereni mutlu edecek sonuçlara ulaşmak en keyifli aşama diyebiliriz.

Meslek hayatınızda mutlaka yapmalıyım dediğiniz bir mekân veya yapı tasarımı var mı?
Şu anda bir cami üzerinde çalışıyoruz. Bize göre tasarlaması en zor mekân. Ancak bu zorluğundan ötürü de hep denemek istediğimiz bir yapı. İşverenimiz bize gerekli özgürlüğü sağladı. Deneyimin ve eylemin kendisine odaklandığımız bir tasarım yapıyoruz. Umarız sonuçları da iyi olur.

KENTSEL DÖNÜŞÜM, KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL AYAKLARINDAN BİRİSİ OLARAK GÖRÜLMELİ”

Ülkemizde kentsel dönüşüm projelerine mimari açıdan bakıldığında kentsel planlama da dahil olmak üzere genel bir değerlendirme anlamında neler söylemek mümkün?
Kentsel dönüşümün planlama ayağı olmadan nasıl hedefinden saptığını, ana hedefi olan sağlıklı ve dirençli kentler üretmek yerine ekonomi odaklı niteliksiz dönüşümlere yol açtığını İstanbul örneğinden biliyorduk. Son deprem ile de aslında ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Ülkemizin birinci önceliği kentsel dönüşümü bir ekonomik modelin bileşeni olmaktan çıkarıp aslına döndürmek, kentsel planlamanın temel ayaklarından birisi olarak görmek olmalıdır.

“DEPREM KONUSU, İNŞAAT SEKTÖRÜNDEKİ TÜM AKTÖRLERİN BİRLİKTE ELE ALMALARI GEREKEN ÇOK AKTÖRLÜ BİR SÜREÇ”

Projelerinizde sürdürebilirlik ve deprem dayanımı noktasında nelere dikkat ediyorsunuz?
Sürdürülebilirlik bir malzeme veya makine meselesi olmaktan daha çok bir tasarım meselesidir. Mekânsal kullanım, yönlenme, kullanıcıların mutlu ve konforlu olması gibi birçok faktör sürdürülebilirliğin öncelikli meseleleridir. Biz mimarlık yaklaşımımızı zaten bu temeller üzerine kurgulamış bir ofisiz.
Deprem ise daha farklı bir mesele. Bu inşaat sektöründeki tüm aktörlerinin birlikte ele almaları gereken çok aktörlü bir süreç. Bizlerin şartnamelere uymak dışında sınırlı etki alanımız var. Ancak biz proje aşamasında koordinasyonu da sağladığımız için tüm projelerin süperpozesini yaparken mekânik ve elektrik aksamlarının yapısal elemanlara zarar vereceği hataların yapılmamasına ve yapının ilerideki dönüşümlerde rahat servis alabilecek rezervasyonlara sahip olmasına dikkat ediyoruz.