Mimari tasarımda malzeme seçimi yalnızca estetik bir karar değil, aynı zamanda yapının kimliğini ve çevresiyle kurduğu ilişkiyi de belirleyen bir tercih. GOOA Architects Dizayn Koordinatörü Mimar Esra Atasever, doğal taş ve mermerin projelerinde nasıl konumlandığını, bu malzemelerin işlevselliğini, sürdürülebilirlik açısından sağladığı katkıyı ve geleceğin mimarisindeki yerini bizimle paylaştı. Atasever’e göre doğal taş, mimariyi zamansızlaştıran doğayla bağ kuran ve çevresel sorumluluğu taşıyan güçlü bir karakter malzemesi.

FOTO: GOOA Dizayn Koordinatörü Mimar Esra Atasever,

GOOA Architects olarak projelerinizde doğal taş ve mermeri nasıl konumlandırıyorsunuz? Bu malzemelerin mimari dilinizdeki yeri nedir?

Doğal taş, yapının dış ve iç tüm mekânsal kurgusunda zeminden duvara, hikâyeye uygun olarak tasarlanmış hareketli ve hareketsiz mobilyalarına kadar birçok noktada bize eşlik eden bir malzeme. Tasarıma başlarken ilk olarak yapının ne söylemek istediğini anlamaya çalışıyoruz. Bu yapı, doğal çevresiyle mi bağ kurmak istiyor, tarihi bir referansı mı var, yoksa daha bağımsız, hatta anarşik bir duruş mu sergiliyor? Bu soruların cevabına göre malzeme seçimimiz de yön buluyor.

Doğal taşın farklı yüzey işlemleri ve yapım teknikleri, bize mimari dili kurmakta büyük kolaylık sağlıyor. Aktif olarak üretim yaptığımız bölgenin Bodrum olması da doğal taşı neredeyse vazgeçilmez kılıyor. Bodrum, her ne kadar kireç badanalı evleriyle bilinse de tarihsel olarak bakıldığında geleneksel Bodrum evleri aslında taş evlerdir. Bu nedenle biz de genellikle yöresel taşları tercih ederek, bu tarihi bağlamı tasarımlarımıza taşıyoruz.

Doğal ve yapısal çevreyle kurduğumuz bu bağın yanında yerel malzeme tercihinin sürdürülebilirlik anlamında da çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Başka bir açıdan da toprağın rengiyle en uyumlu taş rengi yine yakın çevreden çıktığı için yapılarımızı daha çevreyle bütünleşebilen, silüet ritmini bozmayan yapılar olarak tasarlayabilmemizi sağlıyor. Bunların yanında taşın örme veya karolaj tekniği de çok farklı etkiler yaratabildiğinden buna da önem verdiğimizi söylemeliyim.

Doğal taş ve mermer kullanımında estetik kadar işlevselliği de nasıl değerlendiriyorsunuz? Malzeme seçimini yaparken hangi kriterler ön planda oluyor?

İşlevsellik bizim için estetikten bile daha öncelikli bir konu. Çünkü yanlış seçilmiş bir taş ya da yanlış bir yüzey işlemi, ilk başta estetik görünen bir mekânı kısa sürede tam tersi bir noktaya taşıyabilir.

"Çevre ile Dost Ürünler Önceliğimiz Olmalı"
"Çevre ile Dost Ürünler Önceliğimiz Olmalı"
İçeriği Görüntüle

Bazı durumlarda doğal taş kullanımından da özellikle kaçınıyoruz. Örneğin havuz içlerinde kullanılan bazı mermerler, sürekli suya, güneşe ve kimyasallara maruz kaldıklarında hızla yıpranabiliyor. Aynı durum mutfak ya da bar tezgahlarında da geçerli; buralarda daha dikkatli bir şekilde doğru mermeri arıyoruz veya güçlendirilmiş malzemeleri tercih ediyoruz.

Islak hacimlerde ise emiciliği düşük, kaydırmazlık işlemi uygulanmış doğal taşlar kullanılmalı. Özellikle spa, hamam gibi ortak kullanım alanlarında bu kriterlere ekstra dikkat etmek gerekiyor. Malzemenin estetik görünmesinin yanı sıra, uzun ömürlü ve güvenli olması bizim için temel öncelik.

Yurt içi ve yurt dışı projelerinizde doğal taş tercihleriniz farklılaşıyor mu? Bölgesel ya da kültürel etkiler bu kararda nasıl rol oynuyor?

Kesinlikle farklılaşıyor. Sadece yurt içi ve yurt dışı değil; hatta şehirler bile değiştiğinde malzeme tercihlerimiz değişebiliyor. Bizce doğal taş dâhil olmak üzere tüm malzeme kararları, yapının yeri, ölçeği, kullanıcı profili ve fonksiyonu ile doğrudan bağlantılı olmalı.

Örneğin Bodrum’da tasarladığımız bir otelde, cephede ve iç mekânda yöreye özgü taşları mümkün olduğunca doğal halleriyle kullanmayı tercih ederken; büyük şehirdeki bir iş ya da kültür yapısında bu taşların daha pürüzsüz, işlenmiş versiyonlarını tercih edebiliyoruz. Ancak her iki durumda da sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda yerel taşlara öncelik veriyoruz.

Röportajın tamamı ST İnşaat Yapı & Malzeme Dergisi'nin Haziran sayısında!