COVID-19 ‘un hemen hemen tüm dünyayı gerek günlük hayatlarımız gerekse iş hayatımız açısından ciddi şekilde etkilediğini dile getiren TMS Grup Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Tüfekçi, hereks için kişisel bazda sağlıklı kalmak ve aynı zamanda ticari olarak da ayakta durabilmek savaşına dönüştüğünü belirterek, şu açıklamada bulundu:
“Bu savaş tabii bizler için mikro seviyede olduğu kadar, devletlerin toplum sağlığı ve genel ekonomi yönetimi anlamında makro seviyelerde de verildi, gözümüzde büyüttüğümüz kimi devletlerin bile süreci iyi yönetemediğine şahit olduk. Üretim açısından, iki farklı lokasyonda fabrikalarımızın olması TMS olarak bizim şansımızdı. Herhangi bir pandemik bulaşma durumunda tesislerin zorunlu olarak üretime ara verme riskine karşı, fabrikalarımızdan birini kısa süreliğine tatil ettik. Bu bize acil durum halinde beklemede olan fabrikamızı problemsiz üretime açmak için olanak sağladı. Tabii ki üretimde ve ofislerimizde alınabilecek tüm önlemleri alarak çalışmaya devam ettik. Ofis çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 90 mertebesinde evden çalışmaktadır. Yurt dışından dönen ekiplerimiz de 14 günlük karantina sürelerine tamamen uydular. Çok şükür şu ana kadar çalışanlarımız arasında herhangi bir vaka görülmedi. Pandeminin hızla düzelmesi halinde bile toparlanmanın çok hızlı olamayacağı kanaatindeyim. Muhtemelen piyasa yapıcıları için de bir bekle gör dönemi yaşanacaktır. Ekonomik olarak güçlü ülkeler şirketlerinin bu süreçte yaşadıkları finansal kayıpların sancısını azaltmak için ciddi büyüklüklerde destek paketleri açıkladılar, bu tabii o ülke şirketleri için büyük avantaj sağlayacak ve belki yeni pazar payı kazanımlarında diğer gelişmekte olan ülke şirketlerine karşı onlara avantaj sağlayacaktır. Sektörümüzü olumsuz etkileyecek faktörlerden birisi de petrol fiyatlarında yaşanan ciddi gerilemedir, ihracat yaptığımız petrol üreten ülkeler pazarları özellikle devlet yatırımları açısından kısa vadede bir daralma yaşayacaktır.

“AYAKTA KALMAYI BAŞARIRSAK BU SÜREÇTEN HEP BİRLİKTE GÜÇLÜ ÇIKABİLİRİZ””

Türkiye’de ve dünyada daha önce de defalarca yaşadığımız krizlerden en iyi öğrendiğimiz şey likiditenin önemidir. TMS olarak geçmişte depremde fabrikamızın yıkılması dahil pek çok krizle yüzleştiğimiz için bir bakıma bağışıklığımız olduğunu ve kriz yönetimini becerebildiğimizi söyleyebilirim. Tabii ki küçük ve kıvrak bir şirket olmanın avantajları ile kriz durumuna göre yeni rotalar çizmeyi defalarca başardık, ancak bu pandeminin getirdiği kriz diğerlerinden farklı olarak çizilebilecek bir rota, gidilecek bir hedef bırakmadı, her yer aynı anda karardı. Krizlerden öğrendiğimiz bir başka şey de krizlerin ne kadar derin olurlarsa olsunlar neticede geçici olduklarıdır. Nietzsche’nin “Seni öldürmeyen şey, seni güçlü kılar” sözüne atıfla, derin yaralar alsak bile, ayakta kalmayı başarırsak bu süreçten hep birlikte güçlü çıkabiliriz.

COVID-19’a bir aşı veya ciddi bir tedavi bulunmadan sürecin rahatlamayacağı kanaatindeyiz, haliyle bununla yaşamayı öğreneceğiz. İnsanların sosyal izolasyon halinde çok uzun süre bu duruma dayanmaları mümkün görünmüyor. Benzer şekilde ekonomilerin de belirli bir direnç noktası vardır ve farklı ülkeler kendi dinamiklerinin baskısı ile farklı açılım kararları almaya başlayacaklardır.

TMS olarak bizim hedefimiz daha önceki krizlerde de yaptığımız gibi mavi yaka, beyaz yaka ayrımı olmaksızın insan kaynağımıza sıkıca sarılıp, tedarikçilerimiz dahil hiç kimseyi mağdur etmeden süreci aşmaya çalışmak olacaktır.
Dijitalleşme zaten günümüzün bir gerçeği, buna adapte olamayan şirketlerin ileride varlıklarını sürdürmede ciddi sıkıntıları olacaktır. Bizim sektörümüzün veya işimizin yapısında dijitalleşme daha ziyade destekleyici bir unsur olarak yer alacaktır. Sistemlerimizin tanıtımı, uygulanması, çözüm alternatifleri ve hesaplamalar anlamında önemli yeri olmakla birlikte nihayetinde ürünlerimiz şantiyede işçilerin emek gücü ile kullanılmaya uzunca bir süre daha devam edecektir. Daha önceden de kullanmakta olduğumuz online toplantı formatını kriz döneminde daha sık kullanır olduk. Bu alışkanlığın yerleşmesi belki süreç sonrasında da uluslararası seyahat gereksinimlerimizi azaltabilecek hem zamandan hem de paradan tasarruf sağlayabilecek gibi görünüyor.

“KRİZ DÖNEMLERİ FIRSAT DÖNEMLERİ DE YARATIYOR”

Kriz dönemleri gerçekten fırsat dönemleri de yaratıyor. Günlük koşuşturma içinde göremediklerimizi görme, düzeltemediklerimizi düzeltme fırsatı veriyor. Yeni rotalar çizmek, yeni stratejiler geliştirmek ve hatta yeniliklerin hep yeni bir ihtiyaçtan çıktığını da kabul edecek olursak, Ar-Ge için bile bulunmaz bir fırsat aslında. Son zamanlarda tesadüfen aldığım, Harvard Business Review’dan “Mental Toughness” kitabını okuyorum, kısa örnek hikayelerle bir anlamda mental dayanıklılığın aynen fiziksel dayanıklılık gibi çalışarak, acıya direnerek kazanılacağını anlatıyor, tabii kriz ortamları acıya direnme anlamında da önemli fırsatlar yaratıyor.”