Sunduğu sağlık çözümleriyle insan yaşamına sürdürülebilir katkılar sunan Sanofi, Lüleburgaz’da yer alan fabrikası ile dünya gelindeki üretim merkezlerinin arasında 3’üncü sırada yer alıyor. 

Fabrikada hayata geçen enerji verimliliği projeleriyle ilgili kapsamlı bilgiler veren Sanofi Türkiye Lüleburgaz Fabrika Direktörü Rüştü Bahar, “2017 yılında 100’den fazla enerji analizörü monte ederek tükettiğimiz enerjiyi takip edip raporlamaya başladık.  Enerji verimliliği projelerimizin çıktılarını takip etmede ve enerji verimliliğini arttıracak projeleri önceliklendirmede bu raporların büyük faydasını gördük.  2022 yılında Sanofi Global Enerji Takip Sistemi ile entegrasyonu sağlayarak Enerji Verimliğimizi arttıracak fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Projeyi 2021’de pilot analizörlerde denedik ve yapılabilirliğini teyit ettik” dedi. 

Sanofi’nin sektördeki faaliyetlerinden ve Türkiye’deki yapılanmasından kısaca bahsedebilir misiniz?

Sanofi olarak, sağlık çözümlerimizle insan hayatına anlamlı ve sürdürülebilir katkılar sağlamaya kendisini adamış, küresel bir ilaç şirketiyiz. Bu misyonla, Türkiye’de de 60 yılı aşkın bir süredir ilaç sektörünün öncü şirketlerinden biri olarak ülkemizin sağlıklı geleceği için üretim ve yatırım yapıyor, durmaksızın çalışıyoruz.

Lüleburgaz’daki fabrikamız, bugün Sanofi’nin dünya genelinde bulunan 69 üretim merkezi arasında üretim kapasitesi bakımından 3’üncü büyük üretim tesisi konumunda. Fabrikamızda dünya sağlık standartlarına uygun, en yüksek kalitede ve birçok farklı formda üretim yapıyoruz. Çok kompleks bir üretim organizasyonunu son derece başarılı ve verimlilik açısından da oldukça rekabetçi bir şekilde gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Bununla birlikte, fabrikamız 21 farklı ülkenin sağlık otoritesinin denetiminden başarılı bir şekilde geçerek sahip olduğu “İyi Üretim Uygulamaları” (GMP) Belgeleriyle üretimdeki güvenilirliğini ve yüksek kalitesini kanıtlıyor. Toplam üretimimizin %11’ini aralarında Almanya, İngiltere, Fransa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin de bulunduğu 49 ülkeye ihraç ediyoruz.  Fabrikamızda ürün portföyümüzün kutu bazında %86’sını gerçekleştiriyor ve 22 uluslararası ve yerli ilaç şirketi için üretim yapıyoruz. Fabrikamızın yüksek üretim kapasitesi sayesinde Türkiye üretilen her 7 kutu ilaçtan birinin üretim tesisimizden gelmesi ve Türkiye’nin dış ticaret bütçesine katkıda bulunmak bizler için başlı başına bir gurur kaynağı.  

Ülke ekonomimize ve sağlık alanına yaptığımız katkıları daha da derinleştirmek üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yerli üretim oranımızı arttırmanın yanı sıra, yatırımlarımızı ve ihracatımızı artırarak ülkemizde olan katkılarımızı arttırmak her zaman önceliklerimiz arasında olacak.

Yeni üretim hattı, Ar-Ge, tesis, makine ya da teknoloji yatırım kararı nasıl veriliyor? Yakın dönemde ne tür bir yatırıma imza attınız? 

İlaç sektörü özelinde değerlendirirsek, ülkemizde ve dünyada sağlık hizmetlerine erişimde anlamlı bir artış yaşanıyor. Toplum sağlığını korumak ve devamlılığını sağlayabilmek adına sektörümüze büyük bir sorumluluk düşüyor. Sanofi olarak, insanların yaşamlarını daha sağlıklı sürdürebilmesi için çalışıyor, dünya genelinde insanların karşılanmamış ihtiyaçlarına çözüm bulmaya kendimizi adıyoruz. Tüm üretim ve Ar-Ge yatırımlarımızı da bu misyonla gerçekleştiriyoruz.

Türkiye de, global düzeyde kaliteli insan kaynağı, avantajlı coğrafi konumu ve nispeten makul maliyetler sunması nedeniyle pek çok sektör için küresel rekabette gücünü hissettiren bir merkez konumunda ve Sanofi için de önemli bir yere sahip. Bu doğrultuda, sağlık sektöründe Türkiye'nin “güçlü ve güvenilir bir çözüm ortağı” olarak hareket ediyoruz. Lüleburgaz’daki fabrikamızın Sanofi'nin dünya genelinde bulunan üretim tesisleri arasında ilk üçte yer alması da bunun bir göstergesi. 

1 milyar doların üzerindeki yatırımımızla Türkiye'deki global ilaç şirketleri arasında en yüksek yatırımı yapan ilaç şirketi konumundayız. Lüleburgaz fabrikası için yaptığımız 700 milyon dolarlık yatırım ve buna ek olarak 100 milyon dolarlık kapasite arttırımı (CAPEX) ve diğer iş birliklerimiz kapsamında yaptığımız yatırımlar sayesinde Sanofi, Türkiye'nin en çok yatırım yapan uluslararası ilaç şirketi konumunda. 

Aşılar konusunda uzman iş birimimiz Sanofi Pasteur de, Türkiye’de yerli aşı üretimine yatırım yapan ilk şirket ve Türkiye de bu tür bir teknoloji transferi yapılan ilk Sanofi ülkesi. Bu teknoloji transferi sayesinde 68 milyon doz kombine çocukluk çağı aşısı Türkiye'de üretildi ve Türkiye’deki 27 milyon çocuk aşıyla önlenebilir hastalıklardan korundu. Bu aşı aynı zamanda alanında Türkiye’nin ilk biyoteknoloji üretimi olma özelliğini de taşıyor.

Şirket olarak, inovasyon alanında hiç hız kesmeden yerel yatırımlara devam ediyoruz. Yakın zamanda Sanofi Lüleburgaz fabrikamızdan jenerik molekül ihracatı yapmayı başardık. Ar-Ge merkezimizde bugüne kadar 138 ürün için 71 yeni jenerik molekül geliştirildi. 2020 yılında 3 yeni molekülün ilk ticari üretimi gerçekleştirildi. Başta Avrupa ve Brezilya olmak üzere çeşitli pazarlara 7 ürün sunuldu. Nisan 2021 itibarıyla da ülkemizdeki hastaların hizmetine sunulmak üzere kardiyoloji alanında geliştirilen kan basıncının düşürülmesinde etkili olan bir ilacımızın üretimini de fabrikamızda yapmaya başladık. 

Sanayinin Dijital Dönüşümü vizyonunuz nedir? Varsa pilot uygulamalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

Dijitalleşme, endüstrilerdeki üretim şekillerini tamamen değiştiriyor. Sanofi‘nin globaldeki tecrübesi ve ülkemizin bu alandaki altyapısı sayesinde biz de dijital sanayi devriminin getirdiği üretim süreçlerine hızla uyum sağlıyoruz. Yakın zamanda, “Athena” adlı sistem ile Global Sanofi SAP sistemine entegre olduk. Bununla birlikte, Inova sistemini devreye sokarak hammadde tartım sistemimizi bu entegrasyon sürecine dahil ettik.

Bu yıl ayrıca, üretim ve ambalaj ekipmanlarımızın operasyonel verimliliğini anlık olarak takip edip, gerekli raporlara ulaştığımız “e-OEE dijital çözümü” nü başarıyla devreye aldık. Bu uygulamayla fabrikadaki operasyonel performansımızı global ağımızda yer alan diğer Sanofi fabrikalarımızın performansları ile kıyaslayabiliyoruz. Böylelikle, iyileştirmeye açık alanlarımızı ortak bir platformda belirlemenin yanında, güçlü yanlarımızla diğer fabrikalara da yardımcı olmayı hedefliyoruz. 

Bunun yanında “kâğıtsız üretim” vizyonumuz doğrultusunda laboratuvar ekipmanlarımızın gelişimini dijital araçlarla desteklemeye devam ediyoruz. Laboratuvarlarımızın dijital dönüşümünü tamamladıktan sonra üretim şarj kayıtlarımızı da “elektronik şarj kaydı” projemizle tamamen dijital ortama taşıyacağız. 

Fabrikamızın tüm süreçlerinde otomasyon ve dijitalizasyon projelerimize yoğun bir şekilde odaklanarak endüstriyel verimliliğimizi, çevikliğimizi ve ilk seferde doğru yapma oranımızı daha da artırma hedefimize emin adımlarla yürüyoruz.   

Faaliyet gösterdiğiniz sektörü enerji tüketimi açısından değerlendirebilir misiniz? En yoğun enerjiyi hangi proseslerde tüketiyorsunuz? 

İlaç üretimi, enerji tüketiminin yoğun olduğu bir alan olmakla beraber sektör özelinde baz yükümüz %50’nin üzerinde. Baz yükümüzün ana kaynağı, üretim olmasa dahi, fabrika alanlarının sürekli olarak, yerel ve global ilaç üretimi kılavuzları gereklilikleri (sıcaklık, nem, fark basınç, partikül, su sistemleri gibi) doğrultusunda belirli limitler dahilinde korunmasıdır.

En yoğun enerji tüketimimiz olan şartlandırma prosesleri toplam enerji yükümüzün yaklaşık %50’sini (elektrik + gaz) oluşturuyor. Bunların başında; soğutma sistemleri, nem alıcı sistemler, klima santralleri gelmekte. Ek olarak bir diğer ana enerji tüketim noktası ise basınçlı hava sistemleridir. Bu da tüketimin yaklaşık %10’unu oluşturmakta.

Enerji verimliliği projeleri son dönemde üretici firmaların odağındaki bir konu. Siz enerji verimliliği ile ilgili nasıl bir strateji izliyorsunuz? 

Daha yaşanabilir bir çevre için somut adımlar atmak şirketimizin küresel öncelikleri arasında olan önemli bir konu. Üretimde kullandığımız hammaddelerden başlayarak ürün ve hizmetlerin yaşam döngüsü içinde çevreye doğrudan ve dolaylı etkilerini azaltmak üzere çalışmalarımızı büyük bir gayretle yürütüyoruz. 

Özellikle Lüleburgaz üretim merkezimizin Çevresel Yönetim Sistemi, Atık Yönetimi ve Enerji Yönetimi en yüksek standartlarda gerçekleştiriliyor. Yaptığımız iyileştirme çalışmaları sayesinde çevresel etkimizi her yıl daha da azaltıyoruz.

Bu yönde önemli bir adım atarak ve yatırımlarımızın sonucunda, Lüleburgaz fabrikamızda yüzde 100 yenilenebilir elektrik enerjisi kullanımına geçtik. Bu sayede üretim merkezimizde yıllık ortalama 27 bin MWh'e eşdeğer enerji (yaklaşık 1540 konutun bir yıllık elektrik tüketimi) yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılandı. Fabrikamızda gerçekleştirdiğimiz bu inisiyatif sayesinde, fosil yakıt kaynaklı yaklaşık 170 akaryakıt tankeri dolusu (7 bin ton) linyit veya 57 akaryakıt tankeri dolusu (2.322 ton) fueloil kullanımı engellendi.

Projemizle paralel olarak Sanofi’nin Tuzla Deposu’nda ve Sanofi Merkez Ofis’te de yüzde 100 yenilenebilir elektrik enerjisi kullanımına başladık.  İş yapış biçimlerimizi, gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak üzere şekillendirmeye devam edeceğiz.

Sürdürülebilirlik konusunda hedefleriniz nelerdir? Karbon nötr hedefi doğrultusundaki çalışmalarınız nelerdir? 

Sanofi olarak, dünya üzerinde yaşayan tüm insanları hayatları boyunca karşılarına çıkabilecek sağlık sorunlarında desteklemek ve hayatlarına güç katma sorumluluğuyla çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik anlayışımız, gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak üzere tüm iş süreçlerimize entegre edilmiş durumda.

Sanofi'nin küresel Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) taahhütlerini ülkemizde de gerçeğe dönüştürüyor ve KSS alanındaki öncü rolümüzü #dahafazlasımümkün diyerek büyük bir gayretle sürdürüyoruz. Sağlığa Erişim, Karşılanmamış İhtiyaçlar için Ar-Ge, Sağlıklı Gezegen ve Kapsayıcı İş Yeri başlıkları altında şekillenen yeni yol haritamız ve taahhütlerimiz, Birleşmiş Milletler'in ilan ettiği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı'nın 13'üne doğrudan katkı sunuyor.

Sanofi Türkiye olarak uzun yıllardır sürdürdüğümüz öncü KSS programlarımızla toplumsal ihtiyaçlara çözümler sunuyoruz. Okulda Diyabet Programımız ile öğrenciler, veliler ve öğretmenler arasında diyabet farkındalığını artırmayı, diyabetli çocukların okullardaki yaşam kalitelerini yükseltmeyi hedefliyoruz.  KAGİDER iş birliğinde yürüttüğümüz Geleceğin Kadın Liderleri projemiz ile genç kadınların iş gücüne donanımlı bir şekilde katılımına destek oluyoruz. Her iki projemizi de Türkiye'de 10 yılı aşkın süredir yürütüyoruz.

Şirketimizin sürdürülebilirlik önceliklerinden biri olan “Sağlıklı Gezegen” başlığımızda dünyamızın ekolojik gereksinimlerini desteklemek büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda, küresel olarak operasyon ve üretimlerimizin çevresel etkilerini en aza indirmek üzere; 2027 yılına kadar %100 blistersiz aşılar üretmeyi, 2025 yılına kadar tüm yeni ürün ambalajlarımızda %100 ekolojik tasarımlar kullanmayı, 2030 yılına kadar tüm üretim tesislerimizde %100 yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmeyi ve 2030 yılına kadar tüm dünyada araç filomuzu %100 karbon nötr hale getirmeyi, ulaşacağımız somut hedefler olarak belirledik.

Lüleburgaz fabrikamızın öncü olarak, üretim faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 salınımını azaltarak 2020 yılında yüzde 100 yenilenebilir elektrik enerjisi kullanımına geçmesi bu vizyonun bir parçası. Bu sayede fabrikamızda son bir yılda 11 ton CO2 salınımını engelledik.

Enerji izlemeyle ilgili nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

2030 yılı küresel hedefimiz olan “0 karbon ayak izi” doğrultusunda enerji tüketim noktalarındaki sürekli enerji izleme sistemlerimizi geliştiriyoruz. Bu yaklaşımı desteklemek amacıyla şirketimizin küresel Enerji Biriminin başlattığı “Enerji İzleme” projesine Lüleburgaz fabrikası olarak ilk katılım gösteren tesis olma özelliğini taşıyoruz. 

İzleme ve değerlendirme çalışmalarına ek olarak ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi gereklilikleri doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2023 yılına kadar Enerji Yönetim Sistemine dahil olup Enerji etütlerimizi bu yönde gerçekleştireceğiz.

Enerjinin dijitalleşmesi konusu sektörün önemli bir gündem maddesi olarak öne çıkıyor. Siz dijitalleşme konusuyla ilgili nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?

2017 yılında 100’den fazla enerji analizörü monte ederek tükettiğimiz enerjiyi takip edip raporlamaya başladık.  Enerji verimliliği projelerimizin çıktılarını takip etmede ve enerji verimliliğini arttıracak projeleri önceliklendirmede bu raporların büyük faydasını gördük.  2022 yılında Sanofi Global Enerji Takip Sistemi ile entegrasyonu sağlayarak Enerji Verimliğimizi arttıracak fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Projeyi 2021’de pilot analizörlerde denedik ve yapılabilirliğini teyit ettik.  

ENERJİ YATIRIMLARI RÜZGÂRA YÖNELDİ ENERJİ YATIRIMLARI RÜZGÂRA YÖNELDİ