Türkiye’nin en büyük yenilenebilir enerji yatırımcılarından biri olan GÜRİŞ Holding’in ev sahipliğinde düzenlenen Güriş Energy Talks etkinliği gerçekleştirdi. ENERCON Türkiye Genel Müdürü Arif Günyar moderatörlüğünde düzenlenen toplantıya TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım, HESİAD Başkanı Fahrettin Arman, GARANTİ BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finans Müdürü Emre Hatem, GÜRİŞ Enerji Grup CEO’su Ali Karaduman ve GÜYAD Başkanı Cem Özkök yer aldı. Toplantıda YEKDEM’den beklentiler ele alınırken yenilenebilir enerjinin geldiği nokta ve gelecekteki gücü konuşuldu. 

“YEKDEM OLMASAYDI BU GÜCE ULAŞAMAZDIK” 

GÜRİŞ Enerji Grup CEO’su Ali Karaduman:  İdris Yamantürk’ün kurduğu ve geçmişten günümüze kadar sayısız projeye imza atmış GÜRİŞ A.Ş’yi temsilen bu panelde yer alıyorum. Panelimizin pozitif enerji yaymasını ve milli enerjimize katkı sağlamasını diliyoruz. Güriş A.Ş enerji sektörüne uluslararası standartları taşıyarak sektörün büyümesini sağlamayı hedefliyor. Tüm projelerimizi de bu hedefle gerçekleştiriyoruz. Fizibilite çalışmalarımızın neticesinde hayata geçirdiğimiz tüm projelerimizde Türk mühendisliğin gücünü dünyaya göstermeyi misyon edindik. Kendi kaynaklarımızın doğru yerde işinin ehli firmalar tarafından hayata geçmesi oldukça önemlidir. 644 MW güce sahip RES projelerimiz, 104 MW güce sahip HES projelerimiz ve 210 MW JES projelerimiz toplam 958 MW kurulu gücümüz bulunuyor. Elde ettiğimiz bu güçle Türkiye ve dünyaya temiz enerji sağlıyoruz. Santrallerin yurt içinde olanları YEKDEM alım garantisi sayesinde kurduk. Bu üretimimizle yılda 1,5 milyon konutun enerji ihtiyacına cevap veriyoruz.  Biz bu portföyü 10 sene içerisinde oluşturduk. YEKDEM olmasaydı, böyle bir teşvik yapısı oluşturulmasaydı bu kapasiteye asla ulaşamazdık çünkü özellikle jeotermal enerji santrali projeleri oldukça maliyetli yatırımlardır. Biz mühendisliğimizi kullanarak ve en doğru yatırımı yaparak bu noktaya geldik. Amacımız, YEKDEM’i doğru kullandığımızı göstermek ve 63 yıllık birikimimizle bu santralleri hayata geçirmektir. 

“RES PROJELERİNDE YERLİLİK ORANI YÜZDE 75'E YÜKSELDİ"

TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım: Rüzgar enerjisi, dünyada oluşan megatrendlerden biri haline geldi. Dünyada rüzgar enerjisi ile elektrik üretimi yapan 100'den fazla ülke bulunuyor. En fazla rüzgar enerjisi kurulu gücüne sahip olan ülkelere bakıldığında ise ilk iki sırada Çin ve Amerika yer alıyor. Türkiye ise ilk 10 ülke içerisinde sayılıyor. Biz elde ettiğimiz bu gücü Güriş A.Ş gibi firmalara borçluyuz. 24 Mayıs tarihinde bakanımızın attığı tweet’e göre tükettiğimiz enerjinin yüzde 90’ını yenilenebilir kaynaklar elde ettik. 2018 yılında 518 MW, 2019 yılında 700 MW güce ulaştık ve 2020 yılında bu rakamın 1500 MW’a ulaşmasını hedefliyoruz. 3000 MW kurulu güce sahip santral ise şu anda inşa halinde ve 2021 yılında bir kısmının tamamlanması bekleniyor. Türkiye’nin rüzgar alanında 48.000 MW potansiyeli olduğu her zaman dile getiriliyordu ancak şu noktada altını çizmek istiyorum. Bu rakam 10 sene önce yapılan bir çalışmanın neticesinde belirlenmişti ve tam gerçeği yansıtmıyordu. Bu süreç içerisinde teknoloji ilerledi, kullanılan türbinlerin verimi artırıldı ve gücü yükseldi. Tüm bu gelişmeler neticesinde Türkiye’nin potansiyel gücünün 120.000 MW olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ki bu rakam Türkiye’nin kullanamayacağı kadar yüksek bir potansiyel olduğu anlamına geliyor. Teknolojinin ilerlediği süre boyunca Türkiye’de üretim noktasında elini taşın altına koydu. Türkiye’de kurulan rüzgar projelerinde yerlilik oranı yüzde 75’e yükseldi ve istihdam anlamında büyük bir sektöre dönüştü. 

“ENERKİ SEKTÖRÜNE 50 MİLYON DOLAR YATIRIM YAPILDI"

GARANTİ BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finans Müdürü Emre Hatem: Son 10 yılı değerlendirdiğimiz zaman enerji sektörüne 50 milyon dolar yatırım yapıldığını ve en büyük payı 35 milyar dolarla yeşil enerji projelerinin aldığını söyleyebiliriz. Bu yatırımların hayata geçmesi noktasında bankalar elini taşın altına koydu ve projelerin hayata geçmesiyle ilgili önemi bir rol üstlendi. Türkiye’nin 2012 yılındaki kurulu gücü 12 bin MW seviyelerindeyken 45 bin MW’a yükseldi. Türkiye’deki enerji projelerinin yarısını yenilenebilir kaynaklar oluşturuyor. Bu başarının arkadaşındaki en büyük mekanizma ise YEKDEM’dir. YEKDEM mekanizması sayesinde bu kadar büyük projeler hayata geçti ve bizim gibi bu işin finansman ayağını üstlenen bankalara güvence sağladı. Biz Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı olarak elektrik fiyatlarıyla ilgili projeksiyon çalışmaları ve simülasyonlar hazırlıyoruz. Hazırladığımız bu raporları da sektör paydaşlarımızla paylaşıyoruz. Hazırladığımız rapora göre; YEKDEM olmasaydı HES, GES ve RES projeleri yerine termik santralleri ve doğalgaz kombine çevrim projeleri yapılacaktı. Piyasadaki spot fiyatlar ise 1,5 cent daha yukarıda olacaktı. EPDK’nın verilerine göre 2018 – 2019 yıllarında tüketicinin cebinden 4,5 milyar dolar ödeme yapıldı. Eğer YEKDEM olmasaydı ve bu projeler hayata geçmeseydi tüketicinin cebinden 4,5 milyar dolar yerine 7 milyar dolar maliyet çıkacaktı. Dolayısıyla YEKDEM, tüketicinin elektrik faturasını 2,5 milyar dolar düşürerek önemli bir kazanç sağladı. Tüm hamleler ve yatırımlar sayesinde elektrik fiyatlarının ucuzlamasında ve cari açığın kapatılmasında önemli avantajlar elde edildi.  Biz banka olarak analizlerimizi hazırlarken türbinlerin üretimi, teknik özelleri, lokasyon avantajları ve sermaye gücüne bakarak finansman modelleri ortaya koyuyoruz. Proje finansmanında risk arttıkça sermaye oranı da artıyor. Kısaca elimizde iyi çalışışmış bir proje varsa, fizibilite raporları tamamsa, fiyat garantisi sunuluyorsa yüzde 20 özkaynakla o projeyi finanse edebiliyoruz. Şayet elimizdeki proje için çok çalışılmadıysa, fiyat garantisi yoksa yüzde 50 özkaynakla finansman sağlayabiliyoruz. Her proje finanse edebilir ancak projenin riskini minimize ederek kaynakları artırabiliriz.  

“GÜNEŞ SEKTÖRÜNÜN GÜNDEMİNDE YEKA İHALESİ VAR”

GÜYAD Başkanı Cem Özkök: YEKDEM bir alım garantisi mekanizmasıdır ve görevini çok iyi şekilde yerine getirmektedir.  YEKDEM, 657 MW proje için sağladığı alım garantisi mekanizmasıyla Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarından santral yapılmasını sağlıyor. Bu sayede de Türkiye’nin enerji alanında dışa daha az bağımlılığımızın olmasına yardımcı oluyor. Ayrıca yerli üretimin gelişmesine de olanak tanıyor. Bugün güneş enerji santralleri yüzde 80 yerli sanayi tarafından kuruluyor. Hatta üretim kalitesinde ulaştığı güçle yurt dışına ihracat gerçekleştiriyor. Güneş enerji sektörü, yan sanayiyle birlikte yaklaşık 100 bin kişiye istihdam sağlıyor. Sektörün en önemli gündem maddesi Ekim ayında düzenlenmesi planlanan 1000 MW YEKA ihalesidir. YEKA ihalesi, alım garantisi olan bir ihaledir ve Türkiye’deki güneş sektörü YEKDEM’e benzeyen model olarak YEKA ihaleleriyle büyümeye devam edecektir. Biz dernekler olarak YEKA ihalesinin kapasitesinin 2000 MW’a çıkartılmasını arz edeceğiz. Türkiye, güneş enerjisi açısından şanslı bir ülkedir. Bu şansımızı doğru kullanmak için paydaşlarımızla birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Koronavirüs salgının dolayı güneş enerji sektörü oldukça etkilendi. Yurt dışından malzeme gelmediği ve tedarik sürecinde aksama yaşandığı için yapımlarda duraksama yaşandı. 2020 yılı sonuna kadar bitirmeyi planladığımız projeler bu nedenden dolayı devam edemedi. Biz 6 dernek temsilcisi olarak bakanlığa bir yazı sunduk, konuyu anlattık ve görüntülü bir görüşme gerçekleştirdik. Ayrıca yine dernekler olarak yeşil sertifika konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.   

“YEKDEM’İN 6 AY UZATILMASINI TALEP EDİYORUZ" 

HESİAD Başkanı Fahrettin Arman: Hidroelektrik yapılması zor ve meşakkatli santrallerden biridir. Yatırım maliyetinin yüzde 30’unu ekipman, yüzde 70’ini ise inşaat oluşturuyor. Hidroelektrik santrallerinin yatırım maliyetlerinin azalması için inşaat teknolojinin gelişmesi gerekiyor. Teknik olarak verimin artmasında da inşaat sektörü önemli bir rol oynuyor. Türkiye, hidroelektrik santrali alanında önemli bir güce ulaşmıştır. YEKDEM olmasaydı bugün bu noktaya gelemezdik. YEKDEM sayesinde Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli kullandık ve projelerimizi devreye aldık.  2020 yılı sonunda YEKDEM’e giriş müracaatı tamamlanıyor. Yatırımcıların en önemli sorunu yaşadığımız koronavirüs salgınından dolayı yıl sonuna kadar projelerini yetiştiremeyecek olmalarıdır. Bu da finansal planlarının aksaması anlamına gelmektedir. Biz bu süreçte sorun yaşamamak için YEKDEM’in 6 ay kadar uzatılmasını talep ediyoruz.