Dünya genelinde otomotiv sektörü, karbon nötrlük hedefleri doğrultusunda tarihinin en kapsamlı dönüşümünü yaşıyor. Elektrikli araçların (EV) yaygınlaşmasıyla birlikte, ulaşım yalnızca çevreci değil, aynı zamanda dijital bir ekosisteme dönüşüyor. ZES Ülke Müdürü Cüneyt Tınaz’a göre, Türkiye elektrikli araç altyapısında son iki yılda önemli bir ivme yakaladı.

Sürdürülebilir Enerji Yolculuğunda Stratejik Anlaşma
Sürdürülebilir Enerji Yolculuğunda Stratejik Anlaşma
İçeriği Görüntüle

“2025 Haziran ayı itibarıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine baktığımızda ülke genelinde toplam şarj soket sayısı 30 bin 680’e ulaştı.” diyen Tınaz, “Bunun 18 bin 143’ü AC, 13 bin 290’ı DC şarj noktası. Bu tablo, Türkiye’nin yalnızca araç sayısında değil, aynı zamanda altyapı yatırımlarında da Avrupa ortalamasına yaklaşmaya başladığını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

ZES olarak bu dönüşümün hem teknolojik hem de operasyonel tarafında aktif rol aldıklarını belirten Tınaz, yüksek güçlü DC şarj istasyonlarının yaygınlaşmasının kullanıcı deneyimini tamamen değiştirdiğini vurgulayarak, “Artık 400 ila 720 kW aralığında ultra hızlı şarj istasyonlarıyla sürücüler, birkaç dakika içinde menzil kaygısı yaşamadan yola devam edebiliyor. Bu, sadece konfor değil; aynı zamanda Türkiye’nin uzun yolculuklarda elektrikli araç geçişini hızlandıran bir etken.” dedi.

Plugged Chargers Into Two Electric Cars Charge Station

“YÜKSEK GÜÇLÜ ŞARJ İSTASYONLARI, E-MOBİLİTE’NİN LOKOMOTİFİ OLACAK”

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2024 raporlarına göre, hızlı şarj altyapısının yaygınlaşması, e-mobilite’nin benimsenmesinde en kritik unsur. Tınaz bu konuda yaptığı değerlendirmede, “Küresel trend, şarj altyapısının araç sayısının önünde gitmesi gerektiğini gösteriyor. Çin’de yalnızca son bir yılda şarj noktası sayısı %50 arttı, Avrupa’da bu oran %60 seviyesinde. Türkiye de bu ivmeyi yakaladı. Şu anda Avrupa’da büyüyen şarj altyapısı haritasının önemli bir parçasıyız.” şeklinde konuştu.

Altyapı planlamasında AC ve DC sistemlerinin birbirini tamamlayan iki unsur olduğunun altını çizen Tınaz, “Ev ve iş yerlerinde AC şarj istasyonlarıyla uzun süreli park süreçlerinde enerji yönetimi sağlanırken, DC istasyonları özellikle otoyol ve dinlenme noktalarında zaman kazandırıyor. Ancak DC istasyonların şebeke üzerindeki yükü daha yüksek olduğu için, bu iki sistemin uyumlu planlanması çok önemli.” dedi.

“GELECEĞİN ALTYAPISI AKILLI ŞARJ, DİNAMİK FİYATLAMA VE V2G TEKNOLOJİLERİ”

Tınaz, yakın geleceğin yalnızca şarj noktası sayısıyla değil, akıllı teknolojilerle tanımlanacağını belirterek, “Önümüzdeki yıllarda, akıllı şarj sistemleri, dinamik fiyatlandırma modelleri ve araçtan şebekeye (V2G) teknolojileri, şarj altyapısının sürdürülebilir yönetimi için temel araçlar olacak. Bu teknolojiler, şebeke üzerindeki yükü dengeleyerek, elektrikli araçların enerji sistemlerine entegrasyonunu kolaylaştıracak. Bununla birlikte, gelişmiş batarya sistemleri de bu dönüşümde kritik bir rol oynuyor. Daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip bataryalar, araçların menzilini artırırken aynı zamanda şebeke ile enerji paylaşımı için daha verimli çözümler sunuyor. Enerji depolama teknolojilerindeki ilerlemeler, hem elektrikli araçların performansını hem de şebeke istikrarını güçlendirecek.” diye konuştu.