Leuze Electronic Türkiye ve Ortadoğu Genel Müdürü Tolga Çorman, önümüzdeki dönemi, “Akıllı evler, akıllı fabrikalar, akıllı mobil servisler ve akıllı hizmetler” sözü ile özetliyor. Endüstri 4.0’a, 2020’de, bugüne kıyasla 10-11 kat daha fazla bütçe ayrıldığına işaret eden Çorman, lojistik sektörünün, yükselişine dikkat çekiyor.


IOT  /  ENDÜSTRİ  4.0’A  BÜTÇESİ  NE  KADAR  ARTTI?

Endüstri  4.0  çok  geniş  bir  alan  ve  bu  konuya  odaklanarak  eğilmekte  fayda  var.  Geçenlerde  elime  geçen  bir  data  da  Asya  pasifik  bölgesinde  2017  yılına  göre  2020’de  konuyla  ilgili  yapılan  Ar-Ge  çalışmaları  için  ayrılan  bütçenin  10-11  kat  artmış  olacağını  görüyoruz.    Bu  arada  en  büyük  payı  lojistik  ve  taşıma,  endüstriyel  üretim,  ve  tüketici  elektronik  alacak.  Ar-Ge  harcamaları  bütçelerinden  en  büyük  payı  bu  alanlar  alacak. 
IOT  yada  endüstri  4.0  daha  akıllı  ve  kendi  içinde  iletişime  geçen  sistemlerin  geliştirilmesi  ve  günlük  hayatımızda  kullanılmasına  odaklanıyor.  Akıllı  evler,  Akıllı  fabrikalar,  Akıllı  mobil  servisler,  Akıllı  sağlık  hizmetleri  gibi…
Leuze  electronic  olarak  biz  daha  çok  akıllı  fabrikalar  alanında  çözümler  sunmaya  çalışıyoruz.    Şu  anda  fabrikalarda  4  seviye  mevcut. 
Birinci  seviye  Componentler  yani  aktuatörler,  sensörler  ve  veri  aktarım  cihazları,   
ikinci  seviye  kontrol  ve  haberleşme  seviyesi  PLC,HMI  ,  arayüzler  arası  iletişim  gibi. 
Üçüncü  ve  dördüncü  seviye  MES  ve  ERP  yani  üretim,  stok,  tedarik  yönetimi  yani  operasyon  aşaması 
Buradan  alınan  bilgiler  ise  yönetim  ve  işletme  kararları  için  kullanıyor. 
Leuze  komponent  bazındaki  bilgiyi,  datayı  bu  seviyeleri  aşarak  direkt  olarak  Microsoft  Azure,  OPC  UA  gibi  standard  protokoller  ile  buluta  taşıyabiliyor,    yönetim  ve  işletmenin  kullanımına  sunuyor.   
Tabii  ki  bu  arada  hala  çözülmesi  gereken  bazı  konular  var. 
Hangi  datalar  buluta  taşınacak.  İşletmenin  gizli  ve  özel  bilgilerinin  taşınmasında  ve  başka  kaynaklara  transferinde  hangi  önlemler  alınacak.    World  Wide  Web  yani  internet  ortamında  taşınan  bilgilerin  güvenliği  nasıl  sağlanacak  gibi.. 
Bu  konuların  üzerinde  bir  süre  daha  çalışılması  gerekiyor  ve  tüm  firmaların  belirli  konspetlerin  üzerinde  hem  fikir  olması  zorunlu.  Bundan  sonra  uygulama  ve  kullanımın  daha  hızlı  artacağını  düşünüyorum. 

LEUZE TÜRKİYE: TÜRKİYE’NİN  PRATİKLİĞİ ALMANLARIN  DİSİPLİNİ

Türkiye  de  son  yıllarda  sektörel  ve  akedemik  kuruluşlarla  daha  fazla  işbirliği  yapmaya  başladık.  Bunu  da  önümümüdeki  yıllarda  daha  da  arttırmayı  planlıyoruz.  Bizim  gibi  sektördeki  firmaların  sanayi,  üniversite  ve  sektörel  dernek  ve  kuruluşlarla  daha  fazla  işbirliği  yapması  gerekiyor.  Bu  şekilde  Türkiye  de  daha  fazla  katma  değerli  iş,  proje,  makina  ve  üretimin  yapılması  söz  konusu  olabilir.  Burada  da    otomasyon  ciddi  şekilde  ön  plana  çıkıyor  bence.  Çünkü  bir  çok  endüstride  verimlilik,  izlenebilirlilik,  hız  ve  kalite  daha  çok  otomasyonun  kullanılması  ile  mümkün.    Bizim  de  üyesi  olduğumuz  ENOSAD’  ın  burada  önemi  çok  fazla.  Son  yıllarda  Enosad  ‘da  bu  konuda  çok  aktif  bir  şekilde  faaliyet  gösteriyor.  Enosad  başkanımız  Hüseyin  Halıcı  bey  çok  yoğun  bir  şekilde  farklı  sektörlerde  STK  ‘larda,  üniversite  gibi  dernek  ve  kuruluşlarla  çok  aktif  olarak  görüşüyor.  Bizde  Enosad  ‘a  Leuze  olarak  bu  aktivitelerinde  destek  olmaya  çalışıyoruz.    Özellikle  devletin,  teknoloji  ve  Sanayi  bakanlığının  otomasyonu  daha  özel  bir  yerde  değerlendirmesi  ve  ele  alması  gerektiğini  düşünüyorum.  Çünkü  bir  çok  sektörde  gelişimin  temelinde  endüstriyel  otomasyon  yatıyor.

LEUZE TÜRKİYE, SANAYİ  DEVRİMİNİN  EKSİKLERİNİ  NASIL  TOLERE  EDİYOR?

Bence  bizim  gibi  bu  sektörde  faaliyet  gösteren  yabancı  firmaların  mümkün  olduğunca  dünya  da  diğer  ülkelerde  gördüğümüz,  tecrübe  ettiğimiz    teknolojik  gelişmeleri  Türkiye’deki  firmalara  anlatıp  göstermemiz  ve  Türkiye’nin  bu  trendleri  yakalamasını  sağlamamız  gerekiyor.  Bu  tür  yabancı  firmalarda  çalışan  biz  Türk  yöneticilerin  bu  yaklaşımı  biraz  da  Türk  milliyetçiliğini  öne  çıkartarak  yapması  gerekiyor.  Benim  hayalimde  Türkiye‘nin  de  özellikle  elektronik  ve  otomasyon  alanında  daha  fazla  global  alanda  faaliyet  gösteren  firma  yaratabilmesi  ve  bu  konularda  belli  birkaç  alanda  bütün  dünya  da  uzman  firmalar  çıkarabilmesi.  Bunun  için  de  belli  bir  konuya  belli  bir  alana  odaklanmamız  gerektiğini  düşünüyorum.  Bu  odaklanmanın  yerli  firmalar,  devlet  ve  üniversiteler  tarafından  da  desteklenmesi  lazım.  Topyekün  bir  hedefe  hep  birlikte  odaklanılması  ve  5-10-20  senelik  planlarla  bu  hedefe  doğru  sürekli  ilerlenmesi  gerekiyor. 
Ancak  malum  Türkiye  koşullarında  maalesef  uzun  dönemli  hedeflere  aksamadan,  tökezlemeden  gidebilmek  pek  mümkün  olmuyor.  Bu  da  sürekli  bir  gelişimin  ve  refahın  önündeki  en  büyük  engel  oluyor. 

TEKNOLOJİNİN  DÖNÜŞTÜRDÜĞÜ MESLEKLER… 

Biliyorsunuz  Leuze  tekstil  sektöründen  otomasyon  sektörüne  geçmiş  köklü  bir  firma… Tekstil  sektörü  1900’lü  yılların  ortasında  Avrupa ‘da    çok  yaygındı.  Tekstil  ürünleri  üretiminde  bir  çok  işci  çalışıyordu  ve  bu  sektör  ciddi  bir  istihdam  sağlıyordu.  Ancak  daha  sonra  tekstil  makinalarının  artması  ile  1970-80  li  yıllar  itibarı  ile  Avrupa’daki  bir  çok  tekstil  fabrikası  kapanmak  zorunda  kaldı.  Bunun  nedeni  kalifiye  işçiye  daha  az  ihtiyaç  duyulması  oldu.  Bu  nedenle  düşük  işçilik  maliyetleri  nedeni  ile  tekstil  ürünlerinin  üretimi  daha  doğuya  yani  Çin,  Malezya  Hindistan,  Türkiye    gibi  ülkelere  kaydı.  Şimdilerde  bu  ülkeler  bile  yüksek  maliyetli  ülkeler  olduğu  için  Bangladeş  gibi  yada  Afrika’daki  ülkeler  öne  çıkıyor. 

İster  istemez  üretim  miktarlarının  artışı,  seri  ve  hızlı  üretim  ihtiyaçları,  makinelerin,  robotların  ve  otomasyon  sistemlerinin  yaygınlaşmasına  ve  burada  da  tekrarlanan,  yani  kalifiye  olmayan  işlerde  insan  gücünün  kullanımı  azalttı.  Bence  bu  trend  hızlanarak  devam  edecek. 
Şimdilerde  hiçbir  insanın  çalışmadığı  karanlık  depolar,  karanlık  fabrikalar  söz konusu,  artık  robotlar,    AGV’ler  fabrika  ve  depolarda  insanlardan  daha  çok  yer  alıyor. 

DÜNYA  VE  KOŞULLAR  NEYE DÖNÜŞÜYOR? 

Mesela  son  5-10  yılda  gelişen  meslekler  var.  Bunlar  10  sene  önce  bilmediğimiz  meslekler…Sosyal  medya  uzmanı  gibi  yada  siber  polisler  gibi…Geçenlerde  organ  imalatçısı  diye  bir  şey  duydum. 
Mesela  Singapur’da  görmüştüm  ve  duymuştum.  Dikey  çiftçi  diye  bir  meslek  var.  Artık  Asya’  da  çiftlikler  sadece  yatay  alanlara  kurulmuyor.  Gökdelenlere  yüksek  binaların  üstüne  de  kuruluyor.  Yada  Londra’  da  yerin  altında  çiftlikler  geliştiriyorlar.

ŞİMDİDEN  YARINI  YAŞIYORUZ

Bence  geleceği  şimdiden  yaşamaya  başladık. 
Geleceğe  dönük  mesleklere  örnek  verecek  olursam,  mesela  Nano-medikal  mühendisliği,  Genetik  Ekonomist,  sanal  market  işletmeciliği  Simülasyon,  Oyun  Uzmanlığı  gibi  hayal  gücümüzü  zorlayacak  meslekler  olabilir. 


GELECEĞE  ÇOK  İYİ  HAZIRLANMALIYIZ

Bazı  temel  bilime  odaklanan  ve  teknolojik  meslekler  mutlaka  gelişerek  ve  değişerek  devam  edecektir.  Fizik,  kimya, biyoloji,  matematik  belki  değişecek  ve  gelişecek  ancak  100  sene  sonra  da  önemli  ve  çok  değerli  olacaktır. 
Bu  nedenle  geleceğe  çok  iyi  hazırlanmak  gerekiyor.  Bilgisayar,  cep  telefonu  kullanmak  teknolojiyi  bilmek  anlamak  gelmiyor  artık.    Bilimsel  ve  fütüristtik  düşünmek  gerekiyor.    Temel  bilimlere  eğitim  sistemimizde  ağırlık  vermek  gerekiyor.  Dünya  insanı  olabilmek  ve  farklı  kültürlere  oldukça  açık  olabilmek  gerekiyor. 
Ne  iş  yapılırsa  yapılsın  teknoloji,  bilim  ve  farklı  kültürler  ile  bütünleşme  şart!   
Dünya  bundan  sonra  “teknolojiden,  dijitalleşmeden,  nano  ve  genetikten  anlayanlar  /  anlamayanlar”  diye  ikiye  ayrılacak.
Anlamayanlar  oyun  dışı  kalacak.
Bence  diplomalar  ve  meslek  isimlerinden  daha  çok,  kişinin  hangi  işi  iyi  bildiği,  yaptığı,  yaratıcılığı,  gelecek  vizyonu,  ve  bunu  farklı  kültürle  paylaşma  kabiliyeti  önemli  olacak.
Bu  koşullarda  gençler  bir  hayal  peşinde  koşarlar  ve  bu  hayelleri  için  çok  çalışırlarsa  mutlaka  başarılı  olurlar. 
Benim  gençlere  tavsiyem,  kendilerini  geliştirmeleri,  büyük  hayaller  kurmaları  ve  büyük  hedefler  belirlemeleri  ve  hayalleri  için  azimle  ve  çok  çalışmaları.  Bunu  yapabilen  gençler  her  şekilde  başarılı  olacaklardır.