Hayat Holding bünyesinde faaliyet gösteren ağaç bazlı panel sektörünün önde gelen üreticilerinden Kastamonu Entegre, yurt içinde 6 ve yurt dışında 5 olmak üzere toplam 11 üretim lokasyonunda, 10 yıldan beri yapay zeka destekli akıllı üretim yönetim sistemi ProManage ile çalışıyor.

Dijital dönüşüm yatırımı ve Doruk iş birliğiyle dünya sıralamasında 7’inci sıradan 5’inci sıraya yükselen, KalDer’den son 5 yılda 4 kez birincilik elde eden, yıllık iş kayıplarının yüzde 2’sini geri kazandıran, arızadan kaynaklı duruşların ve iş kazalarının önüne geçen firma, bugün bu kazanımlarla birlikte 100’ün üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. 

Kastamonu Entegre Global Teknik Direktörü Yusuf İleri, ProManage ve ST Endüstri Radyo iş birliğiyle hayata geçen “Dijitalleşen Sanayicilerden Tecrübe Paylaşımları” programında dijitalleşme yolundaki dönüşüm sürecini anlattı. İleri, ProManage Müşteri Başarı Müdürü Murat Uruş’un sorularını yanıtladı.

Üretimde ilk dijitalleşme adımlarını atarken hangi ihtiyaçlarınız nedeniyle bu adımlarınızı attınız ve bu ihtiyaçlarınızı dijitalleşmeyle çözeceğinizi nasıl fark ettiniz? 

İş yaşantıma başladığım yıllarda çalıştığım işletmede bir muhasebe yazılım programıyla stok hareketleri takip ediliyordu. Maliyet unsurları bu programdan elde edilen verilerin işlenmesiyle operasyon tamamlandıktan sonra kayda geçiyor ve geçmiş zamanlı bir analiz imkânı elde edebiliyorduk. Bu bizim an itibariyle en önemli problemimizdi. Çünkü operasyon bitmiş, üretimin bütün aşamaları tamamlandıktan sonra ne elde ettiğimizi görebiliyorduk. İhtiyacımız, anlık, gerçek zamanlı bir veri analizi yapmamızı sağlayacak çözümlerdi. Öyle ki fiyatlamaya konu olan verinin geriden gelmesi nedeniyle zaman zaman hedeflenen karlılıkların tutturulamadığı ya da karlılık emniyeti dikkate alınarak hazırlanan fiyat listeleri ya da tekliflerin satış ve ciro kaybına yol açtığını birçok kez gördük. Şunu gördük; bizim global anlamda bir oyuncu ve rekabetçi olabilmemiz, rekabette bir adım öne geçebilmemiz için öncelikle anlık, gerçek zamanlı bir veri analizi çözümüne ihtiyacımız vardı. Üretim esnasında oluşan hurdaların ek maliyeti, planlanan ile gerçekleşen üretim ve ortaya çıkan sapmaların neden olduğu ham madde stok sapmaları gibi bunların hepsi operasyonel ciddi sorunlar. Bir diğer konu, ürün ağacında yer alan bileşenlerdeki sapmalar. Birim ürünü elde etmek için ürün ağacında yer alan bileşenlerin dolar sapmaların geçmiş zamanlı olarak önümüze gelmesi maalesef hiçbir işimize yaramıyor. Bu bazen ek maliyet fazla sap, maliyetten düşük sap ve kötü kalite ile verimsizlik anlamına geliyor. En önemli problemlerimizden biri de özellikle plansız duruşlardan kaynaklanan teslim sürelerindeki sapmalar oluyordu. Bir termin var ona göre birçok nakliye organizasyonları yapılmış ama fabrikalarımızda fabrika hatlarında oluşan beklenmeyen ani arıza duruşlarının verdiği duruşlar, teslim sürelerinde yarattığı sapmalar bizi hem müşteri karşısında hem de maliyet yönetiminde oldukça zorluyordu. Dolayısıyla bizim anlık ve gerçek zamanlı veri işleyen, analiz eden, yorumlayan ve yol gösteren bir çözüme ihtiyacımız vardı. Biz 1990’lı yıllarda göreceli olarak yerel ve bölgesel pazarlarda faaliyet gösteren bir yapıydık. Bu şu demek; Türkiye iç pazarı ve komşu ülkelerle olan ticaretleri aktif olarak yapıyoruz. Burada şöyle bir sacayağımız vardı yönetimin, yüksek kaliteli ürünü rekabetçi fiyata ve zamanında teslim etmek. Bu çok iddialı bir sacayağı bunun bir tanesi olmazsa denge bozuluyor ve gördük ki bizim rekabetçi bir fiyat verebilmemiz için çok iyi maliyet yönetimi yapabilmemiz lazım. Zamanında teslim yapabilmemiz için de üretimin bütün aşamalarının online, anlık izlenebiliyor olması gerekiyor. Bu iki gereklilik bizi yerel pazarlardan bölgesel, bölgesel pazarlardan da globale evrilirken önümüzde oluşan çok belirgin ihtiyaçlardandı. Şirketin, yerelden bölgesele, bölgeselden globale olan yolculuk vizyonunda bulunduğumuz yeri korumak değil de bir başka yere gitmek istiyorsak şunu fark ettik: Yaptığımız her şeyi daha hızlı yapmalıyız. Bu iki kavram bizi dijitalleştirme süreçlerinde daha güçlü projeleri hayata geçirmeye, daha adımlarımızı sıklaştırmaya yönelten temel ihtiyaçlar oldu diyebilirim. 

Peki bu ihtiyaçlarınızı belirledikten sonra nasıl bir sistemle hedeflerinize varabileceğinize ilişkin ve bu sistemin satın alınma aşamasında nelere dikkat edilmesiyle ilgili tecrübelerinizi paylaşabilir misiniz?

Öncelikle ihtiyacın net olarak tanımlanması ve masaya konulması lazımdı. Biz bunu net olarak tanımladık, bir harita yaptık. Bizim eğitim kitaplarında öğrendiğimiz iki temel kavram var. İlki niçin buradayız? Bu soruyu kendimize sorduk. Niçin bu süreçleri talep ediyoruz? İki, şimdi yapılması gereken nedir? Bu süreçlerin sistemimize entegre edilebilmesi için yapılması gereken nedir? İlk etapta bizim dijitalleşmeyle ilgili işletmedeki duruş sürelerinin yönetimine destek olacak, etkin maliyet çalışmasına fırsat sağlayacak, firelerimizi ve hurdalarımızı azaltacak, kalite standardizasyonumuza ve tesislerimizin verimliliğini aynı dilden ölçmemize yardımcı olacak tool’ları aramaya başladık. Albert Einstein’e atfedilen bir söz var: “Öğrenmek deneyimlemektir, gerisi bilgi sahibi olmaktır.” Biz de çözüm ortağı arayışımızla ilk olarak referans arayışı yaptık. Bu süreçte yaptığımız görüşmelerde gerek bilgi birikimleri gerek tecrübeleri gerekse insan kaynağı potansiyeli ve vizyonları itibariyle Doruk CTO’su Cengiz Bey (Özden) ile çok iyi bir bağ kurduk ve çözüm paydaşı, yol arkadaşı olabileceğimizi gördük. Bu her iki tarafın birlikte başarma, yeni ufuklara hareket etme kararlılığı bizi ProManage ile tanıştırdı. Neticede Promanage, Kastamonu Entegre’nin Türkiye’de 6 ve yurt dışında 5 olmak üzere toplam 11 üretim lokasyonunda geçtiğimiz 10 yıllık süre içerisinde kuruldu, işletiliyor. Tesislerimizin OEE parametreleri, tesislerimizdeki üretim programları ve üretim programı akışlarının artık geleceğini izliyoruz. Daha önce bize geçmiş analizler geliyordu ve bizim için çok geç kalıyordu. Biz o süre içerisinde anlık veri analizini kullandıktan sonra artık önümüzdeki saatleri, günleri planlamaya ve öğrenme algoritmaları yaparak üretime başlanmadan simülasyonlarla ne üretebileceğimizi tahminleyecek çalışmalar noktasına doğru ilerledik.

Sanayicilerimize yaşadığınız tecrübelerden, sorunlardan ve bunları nasıl aştığınızdan bahseder misiniz? Sanayicilerimiz, dijitalleşme aşamalarında nelere hazırlıklı olmaları gerekiyor? 

Dijitalleşme süreci; bir ihtiyacı karşılamak üzere tasarlanmış, bir amaca yönelik olmalıdır. Bu süreç, bir moda ya da bir PR olarak adlandırılmamalıdır. İş planı, yol haritası ve kaynak kontrolünün belli aralıklarla güncellemesi yapılmalıdır. Çünkü günümüzde teknoloji çok hızlı ilerliyor, ihtiyaçlar çok hızlı değişiyor. En önemli konu, özellikle kurulum ve ilk bir yıllık dönemde üst yönetimin kayıtsız desteği başarı için temel bir faktördür. Çünkü bu tür sistemlerin başarılı sonuçlarının gözlenebilmesi için bir miktar veri toplanması lazım. İşletmenin database’inde geçmişe dönük sisteme aktarabilecek güçlü veritabanı yoksa ve eğer yeni başlanıyorsa verilerin oluşması, analizi ve ileriye doğru yürümesi için 6 ay-1 yıl gibi bir zamana ihtiyaç var. En çok yaşadığımız dirençlerden biri de, özellikle sahada bu sistemi kurduktan sonra, elle tutulan raporlar, Excel tabloları gibi eski alışkanlıkları devam ettirme gayretini kırmak oldu. Eski alışkanlıkları kaldırdık, tek yol bu sistemi işletmek olarak gösterdik. Bu süre içerisinde de İnsan Kaynakları Direktörlüğümüz ile “Eğitim ve Çalışan Güçlendirme Projesi” başlattık. Çünkü iki aşamada hem bunu tasarlayan, çıktılarını, projesini yapan beyaz yaka hem de sahada doğru verilerin girilmesini sağlayan mavi yaka, gri yaka operatörlerine ne için bunu yaptıklarını anlatmaya çalıştık. Mesela yaşadığımız en büyük problemlerden birinin set-up süreleri ve küçük duruşların oluşturduğu verimsizlikler olduğunu, sistemi devreye aldıktan sonra net bir şekilde gördük. En önemli kazanımlardan biri, çalışanlara bu projeyi niçin sahiplenmeleri gerektiğini örnekleriyle, sonuçlarıyla göstermekti. İlk bir yıllık süre içerisinde özellikle koruyucu, kestirimci bakım çalışmalarında sahadan toplanan datalar, bunların analizi, elde edilen verilerin bakım programlarında planlı bakımlarda dönüştürülmesiyle, bakım personeli artık gece yarısı arızalarını unuttu. Hafta sonu arızalarını, gecenin vakti fabrikaya gelmeleri unuttuktan sonra fabrikada yönetimden fazla onlar süreci sahipleniyorlar, yaşatıyorlar. Dolayısıyla ilk bir yıl önemli, insan kaynaklarıyla iş birliği önemli, üst yönetimin desteği ise olmazsa olmaz.

Belli bir süreyi aştıktan sonra sektörel bazda da değerlendirdiğinizde kazanımlarınız neler oldu?

Çok önemli faydalarını gördük. Biz son 10 yılda program akışında, dünya sıralamasında 7’nci sıradaydık. 2022 yılı itibariyle dünya sıralamasında ilk 5’e gelecek volümü yakaladık. Ticarette; “ciro”, “sürdürülebilir karlılık” ve “param nerede” olmak üzere çok önemli bir üçlü var. Bu üçlüyü biz de çok önemsiyoruz. Sabah ilk işe geldiğimizde bir önceki günün, anın sevkiyatlarına, satış rakamlarına, trendlerine bakıyoruz. Ardından bu işin elde ettiği gelir, kazanım sürdürülebilir bir getiriyle mi ilerliyor diye bakıyoruz ki bu çok önemli. Bu iki faktörü tutturabilmek için şu anda ProManage’dan aldığımız veriler, doğru planlama, planlama uyum oranları yüzde 99,7’lerde. Geçmişte üretim adetlerinde az ya da çok üretirken, bugün bir üründen 1000 adet planlandıysak, 1000 adet çıkıyor. Bazen bir tane ıskarta yapılmışsa bir tane yerine yapılıyor ve bunun bize çok ciddi bir stok ve yönetimi optimizasyonu, zamanında teslim, marka değeri güçlendirilmesi anlamında ciddi global kazanımları oldu. Bunun yanı sıra Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi, özellikle son 20 yılda Kaizen projeleri yapma konusunda önemli gelişimler sağladı. Biz yıllar içerisinde KalDer’in ülke genelinde düzenlemiş olduğu yarışmalara katıldık. Çok enteresan bir şey son 5 yılda 4 kez birincilik aldık. Bu standartlaşma, komple yalın üretim, 5S’i, Kaizen’i, sürekli iyileştirme projeleri ayağı bunların tamamını bir çatı altında ama çalışanlarımıza eğlenceli bir şekilde, bunlarla yaşamaktan keyif alabileceği, işin konforunu ve sonuçlarını yaşayabileceği bir tasarıma dönüştürdük. Bugün mesela iş kazalarında son 10 yılda çok önemli gerilemeler oldu. İş kazaları neden oluyor? Zamansız olan arızaların, zamansız olarak giderilme gayretiyle bazen doğru personelin, bazen doğru aletlerin olmayışından oluyor. Ama biz neredeyse 5 yıldır arızi duruşu unuttuk. Biz bugün vibrasyon, sıcaklık izliyoruz, değişik parametreleri topluyoruz. Hem müşteri bağlılığı, zamanında teslimat anlamında hem de yönetimin yaptığı işi rapor etme anlamında çok önemli kazanımları oldu. Bugün beyaz yaka çalışanlar şu anda üretim parametrelerini, internet erişimi olan istedikleri yerden mobil cihazlarından ulaşabiliyorlar. Artık iş yapmayı “Tom Sawyer etkisi” diye tabir edilen, eğlenceli bir hale de dönüştürmüş olması anlamında da kazanımlar sağladı. Biz şunu gördük; ProManage ile ilgili olan uygulamalarımızın çalışanlar tarafından sahiplenme derecesi yükseldiğinde 15 senedir gidip katılıp döndüğümüz KalDer etkinliklerinde sonra 5 yıl üst üste birincilik aldık.

Dijitalleşmenin yalın üretime kazandırdıkları neler oldu? Örneğin sürekli iyileştirme faaliyetlerine ne gibi katkıları oldu ya da hatların OEE’sinin artırılması veya yalın üretim tool’larına ne gibi faydaları olduğunu düşünüyorsunuz?

Süreç içerisinde yıllık çalışılabilir süreyi, uygulama öncesindeki yıllara göre yüzde 2 oranda artırdığımızı gözlemledik. Biz 365 günün 330 günü çalışmayı planlıyorsak, daha önceki yıllarda o 330 gün içerisindeki kayıplarımızın yüzde 2’sini üretime geri kazandırdık. Bu da çok ciddi bir kazanım. Üretilmesi istenilen miktarla, üretilen miktar arasındaki eşlenmenin getirdiği çok önemli maliyet kazanımları var. Artık üretim bileşenleri büyük volümlerle, birim zamanla üretime akıyor. Bizim akış tipi üretim tesislerimiz var. Günlük binlerce ton, binlerce metreküp üretimler gerçekleşiyor. Bir flowmetre’nin, sıcaklık ölçerin, tartının anlık yapabileceği hatalar bazen vardiya gün bazında çok önemli maliyetler oluştururken, şimdi bunlar çoğu kez olmadan bize uyarı veriyor. Örneğin flowmetre’nin akışında bir dalgalanama varsa, henüz tıkanıklıklar olmadan ilk sinyallerin bozulduğu anda bize uyarılar gelmeye başlıyor. O uyarılar sayesinde bugün Kastamonu Entegre’nin yurt içi ve yurt dışı yerleşkelerinde 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapabiliyoruz. Yapılacak hataların çok önemli geri dönüşleri, maliyetleri var. Ama sistemi iyi kurgular, bu sistemin izlenmesini de yine teknolojik imkanlarla tasarlarsanız çok iyi sonuçlar alabiliyorsunuz. 

Dijitalleşmenin karar destek mekanizması olarak anında raporların, verilerin alınması bunların üretimdeki herkese ulaşması konusunda ne gibi kazanımları olduğundan bahseder misiniz? 

Karar destek sistemleri özellikle büyük ekonomilerin döndüğü üretim tesislerinde operatörlerin mental anlamda işe olan adaptasyonlarına da yardımcı oluyor. Bizim 10 megavat saatlik elektrik tüketen, çok büyük elektrik motorlarımız var. Bunlar bazen küçük bir kasabayla birim zamanda aynı elektriği çekiyor. Ürettiğimiz ağaç liflerinin belli teknik özelliklerde olması üretim prosesi açısından gerekiyor. Operatörün bir deneyimi var, ağaç türüne ve proses şartlarına göre bunu gözlemliyor. Son yıllarda şunu yaptık: Kamera görüntüleme işleme sistemleriyle lifleri görüntüleyerek olması gereken aralığı tanımladık. Elektrik motorunun akımıyla, üretilen segmentler arasında bir ilişki var ve ihtiyaç olduğu kalitede lif üretimi yapılsın dedik. Bu da bazen binlerce kilovatsaat elektrik tasarrufu anlamına gelebiliyor. Operatör kendisinden kaynaklanan bir hata olmaması için makinayı tamamen emniyetli ve en kapalı pozisyonda çalıştırıyor. Oysaki benim o üretim tipinde daha uzun lif üretmem gerekiyor, proses onu gerektiriyor. Ama şu anda kamera tarafından alınan veriler anlık olarak operatörün ekranına geldiğinde, o artık tamamen yeşil alan içerisinde durdurmaya çalışıyor ve bundan büyük bir keyif aldığını gözlemliyoruz. Bu anlamda karar destek sistemleri, yazılımların sarfiyatları konusunda da oldukça önemli. Ürettiğimiz paneller mobilya endüstrisinde kullanılıyor. Su dayanımı, çizilme dayanımı, belli kimyasallara karşı kullanım yerinde dayanımları var. Proses esnasında pek çok kazanımı ürünün içerisinde kimyasal olarak yüklerken dijital izleme sistemleri, ölçme sistemleri, değerlendirme sistemleri operatörlere sürekli olarak bir veri getiriyor. Diyor ki; “Şu anda yapılan iş olması gereken aralıkta gidiyor ya da şu anda bir şeyler yolunda gitmiyor ve geçmiş verilere bakarak yolunda gitmeyenleri kontrol et.” Haliyle artık operatör çok kolaylıkla ne yapabileceğini biliyor. Dolayısıyla karar destek sistemlerinin getirdiği kullanım kolaylıkları, iş sonuçlarına katkıları hem üst yönetimin hem çalışanın hem de maliyet, zamanında teslim, rekabetçi fiyat verebilme anlamındaki katkıları da müşteri memnuniyeti olarak sisteme geri dönüyor.

MAXION WHEELS'İN DİJİTAL DÖNÜŞÜM STRATEJİLERİNİ AÇIKLADI MAXION WHEELS'İN DİJİTAL DÖNÜŞÜM STRATEJİLERİNİ AÇIKLADI

Öncesi ve şu anı düşündüğünüzde, dijitalleşmenin tüm çalışanlarınız için kurumsal kültür ve çalışma kültürüne nasıl etkileri olduğunu düşünüyorsunuz? 

Dijitalleşme özellikle iş hayatındaki şeffaflık ve izlenebilirliği çok gözler önüne seren, çalışanın çalıştığı iş istasyonundaki performansını doğru olarak ekrana monitörize eden bir sistem. Örneğin 5 tane yan yana çalışan üretim hattı var. Bu hatlardan birinin üretim eni 2100 mm bir üretim paneli gerçekleştiriyor. Diğeri o gün gelen talebe istinaden 1950 milimetrelik panel üretiyor. Günün sonunda buna metrekare olarak bakarsanız; operatörün gerçek performansını görme, karşılaştırma ve adil davranma, adil ücretlendirme, adil takdir etme haklarını da doğru yönetebilirsiniz. Geçmişte en iyi üretimi yapan operatör en çok takdir edilendi. Ama aslında operatör geçmişte akım sinyalleri yanıltarak kendisi iyi yapmak için problemi bir sonraki mesai arkadaşına devretmeye çalışmış.  Sanayide 20-25 yıllık deneyime sahipseniz, artık “İlk sinyal hangi dakikada geldi?”, “İlk müdahale hangi dakikada yapıldı?”, “Sonuç ne zaman alındı?” gibi parametreler çok kolay izleniyor. Çalışanlar şu anda yaptıkları işin sonuçlarının şeffaf ve adil olmasından elde ettikleri bir motivasyon var. Bu da kurum kültürünü olumlu etkiliyor.  

Tecrübelerinize göre dijitalleşme öncesi ve şuanı karşılaştırdığınızda kurumsal ve çalışma kültürünüze nasıl etkileri oldu?

Dijitalleşme özellikle iş hayatındaki şeffaflık ve izlenebilirliği çok gözler önüne seren, çalışanın çalıştığı iş istasyonundaki performansını doğru olarak monitörize eden bir sistem. Bu sistem ile operatörün gerçek olarak performansını görme, karşılaştırma ve adil davranma, adil ücretlendirme, adil takdir etme haklarını doğru yönetebiliyorsunuz. Eskiden en iyi üretimi yapan operatör en çok takdir edilendi ama şimdi bakıyoruz ki, aslında operatör geçmişte akım sinyalleri yanıltarak kendisi iyi yapmak için problemi bir sonraki mesai arkadaşına devretmeye çalışmış. Çalışanlar şu anda yaptıkları işin sonuçlarının şeffaf ve adil olmasından elde ettikleri bir motivasyon var. Bu da kurum kültürünü olumlu etkiliyor. Kurum kültürü birçok şekilde oluşuyor. Bir adalet duygusu yani insanlar adaletli davranıldığını hissetmek istiyorlar. 

Dijitalleşme yatırımlarının bazen kendisi çok uzun sürede geri ödediği, yatırımların yüksek meblağda olduğu ya da geri ödemesinin belirsiz olduğunu söyleniyor. Siz bu yatırımların geri ödeme süresi hakkında ne söylemek istersiniz?

Firmamızdaki tecrübelerimizden yatırımın geri dönüş süresinin 2-3 yıl aralığında olduğu tespitlerimiz, ölçümlerimiz oldu. Burada ilk etaptaki kurulum süresi ve ilk bir yıllık süre önemli. Ancak hepsinden önemlisi bu bir kültür ve zamana ihtiyaç duyuyor. En nihayetinde çok güçlü bir insan kaynağı, üst yönetimin bu iş için planlanan kaynak tahsisini sağlaması lazım. İşletme yönetiminin o kaynak tahsisini ilgili zamanda ilgili istasyonlara aktarmış ve bunların hayata geçirilmiş olduğundan emin olması lazım. İK’nın da bu proje içerisinde bir sosyal sponsor olarak çalışanları motive etmesi, desteklemesi gerekiyor. Çünkü biz bu sistemi kurduktan sonraki dönemde çalışma barışına, maliyet, mühendislik uygulamaları konusunda çok önemli kazanımlarımız oldu. Ama bunlar ikinci ya da üçüncü yıldan sonra çok güçlü bir şekilde izlenmeye, gözlenmeye başlıyor. Biz bu yatırıma karar verdiğimizde, şirketimizin CEO’sundan başlayarak tüm direktörlerine, fabrika üretim bakım müdürlerine, üretim mühendislerine uzman seviyesine kadar sıkı bir şekilde sahiplenmelerini sağlayacak bir politikayı hayata geçirdik.

Stratejik olarak dijitalleşme sürecini nasıl yönetiyorsunuz?

Dijitalleşme süreci hem bizim için hem sanayici için hem de bu konuda fayda üretmek isteyen tüm iş kolları için bir deniz feneri, yol gösteren bir kılavuz kaptan gibidir. Geminin sağ salim bir şekilde doğru zamanda, doğru limana varmasına kılavuzluk yapan bir sistemdir. İlk başta çok kompleks bir yapıya mı giriyorum gibi endişeler olabiliyor. Ama aksine eğlenceli, gelişime açık bir yapı. Sanayiciler; önce ürettiği ürünün, hizmetin satılıp satılmadığına, talep görüp görmediğine ve bu doğrultuda rekabet edip edemediğine bakar. Ardından ürünün, hizmetin karşılığında sürdürülebilir bir kazanım elde edip edemediğine bakar. Bunlar hep bir işletmenin varlık sebepleridir. Bu ikisini sağlama noktasında dijitalleşme projeleri de günümüzün olmazsa olmazı ve getirdiği yarar, sağladığı kazanımlar karşısında da makul bütçelerle hayata geçirilebilen çözümlerdir. Ben dijital çözümleri iş yerlerini, sanayiyi, ülkeyi bir yerden bir yere taşıyacak bir aracı olarak görüyorum ve bu anlamda da çok önemsiyorum.