2025 yılında kentsel dönüşümün hız kazanması, yapı güvenliği ve enerji verimliliği başlıklarının gündemin merkezine yerleşmesiyle birlikte, yalıtımın artık tamamlayıcı bir uygulama değil, yapının performansını belirleyen ana unsur olarak ele alınmaya başladığını belirten Green Associate, YesTR Uzmanı, Kentsel Dönüşüm Uzmanı, Çevresel Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği Uzmanı Nil Tiritoğlu, bu dönüşümü yalnızca izleyen değil, sahada yön veren bir yaklaşımla karşıladıklarını vurgulayarak, “Tedarik süreçlerinde dönemsel maliyet ve termin baskıları yaşansa da, güçlü sermaye yapımız ve teknik önceliklerimizi merkeze alan duruşumuz sayesinde kalite çizgimizi koruduk. Özellikle bilinçli yatırımcıların artmasıyla birlikte, yalıtım malzemelerinin fiyat odaklı değil; standartlara uygunluk, uzun ömür ve performans kriterleri üzerinden değerlendirildiğini görmek, sektör adına önemli bir eşik oldu.” ifadelerini kullandı.

Endüstriyel Yapılar İçin Yeni Nesil Güvenlik Standardı
Endüstriyel Yapılar İçin Yeni Nesil Güvenlik Standardı
İçeriği Görüntüle

“2026’DA DA PROJELERE DEĞER KATAN ÇÖZÜM ORTAĞI OLMAYI HEDEFLİYORUZ”

2025 boyunca inşaat sektöründe yaşanan teknolojik gelişmeler ve mevzuat değişiklikleri, iş yapış biçimlerini kökten etkiledi. Dijitalleşme, akıllı şehir uygulamaları ve sürdürülebilirlik odaklı planlama yaklaşımlarının malzeme seçiminden uygulama detaylarına kadar daha yüksek bir teknik yeterlilik gerektirdiğini ifade eden Tiritoğlu, “Revize edilen TS 825 Isı Yalıtım Yönetmeliği ile birlikte yalıtım kalınlıklarının artması, sahadaki uygulamaların nitelik kazanmasını zorunlu hale getirdi. Bu durum, sektörde bilgi birikimi olan, mevzuatı doğru okuyan ve uygulamaya doğru aktaran firmalarla yol alınabileceğini net biçimde ortaya koydu.” dedi. Yeşil bina, kentsel dönüşüm ve akıllı şehir alanlarındaki uzmanlıklarının yanı sıra, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden aldıkları Su Yalıtımı Uzmanlığı’nın bu süreci yalnızca ticari değil; teknik ve etik bir sorumluluk çerçevesinde ele almalarına imkan tanıdığını kaydeden Tiritoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“2026 yılına girerken sektör açısından son derece kritik bir eşikte olduğumuzu düşünüyoruz. 1 Ocak 2026 itibarıyla yapı ruhsatı alan 10.000 m² ve üzeri kamu binalarının yeşil sertifikalı olma zorunluluğu, kamuda başlayacak yeşil dönüşümün özel sektör için de güçlü bir emsal teşkil edeceği çok önemli bir gündem maddesidir. Bu düzenleme, yalnızca bir sertifika zorunluluğu değil; malzeme kalitesi, uygulama disiplini ve iç mekân sağlığı açısından da yeni bir standart seti anlamına geliyor. Özellikle iç ortam hava kalitesinin giderek daha fazla önem kazandığı bu dönemde, yapı malzemelerinin insan sağlığıyla olan ilişkisi artık göz ardı edilemez bir kriter haline gelmiştir.

Bu noktada, yalıtımda doğru ürün seçiminin ve doğru uygulamanın fark yarattığı bir döneme giriyoruz. Sahip olduğumuz uzmanlıkları 2026 yılında sahaya daha güçlü biçimde yansıtmayı, teknik rehberlik rolümüzü derinleştirmeyi ve projelere değer katan bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz. “Yalıtımda fark yaratır” söylemini bir slogan olmanın ötesine taşıyarak, bilgiyle, uygulamayla ve sahadaki sonuçlarla altını doldurmaya devam edeceğiz. Güçlü sermaye yapımız ve sektörde edindiğimiz lider konum sayesinde, birlikte çalıştığımız öncü firmalarla karşılıklı değer üreten bir ekosistemi büyütmeyi önemsiyoruz.

Yeşil dönüşüm sürecinde tercih edilecek yapım malzemelerinin milli ve yerli ürünler olması, bizim için stratejik bir önceliktir. Özellikle su yalıtımı gibi yapının ömrünü ve güvenliğini doğrudan etkileyen alanlarda, ithal ürün kullanımına karşı net bir duruş sergiliyoruz. Yerli üretimin teknik yeterlilik, sürdürülebilir tedarik ve ülke ekonomisine katkı açısından taşıdığı değerin, önümüzdeki dönemde çok daha iyi anlaşılacağına inanıyoruz. 2026 yılına, sektörde yalnızca takip eden değil; yön veren, standart koyan ve güven inşa eden bir yapı olarak giriyoruz.”