Bu yıl Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi ve Fuarı'nın ikincisi gerçekleşecek. 18-21 Aralık tarihleri aralığında gerçekleşecek olan organizasyonun katılımcılarından YLD Mühendislik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve İnşaat Yüksek Mühendisi Suat Yıldırım sorularımızı yanıtladı.

FOTO: YLD Mühendislik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve İnşaat Yüksek Mühendisi Suat Yıldırım

Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi’nde öne çıkarmayı planladığınız ürün ve uygulamalardan bahsedebilir misiniz? Zirveden beklentileriniz neler?

Firmamızın özelliği ve misyonu Yapı Deprem Mühendisliğinde ve Güçlendirme mühendisliğinde farkındalığı artırmak, klasik problemlerimize yenilikçi (daha hızlı ve ekonomik uygulanabilir) yöntemler ile çözümler üretmek.

Gelişen Sismik İzolasyon ve Yapı Sağlığı İzleme Teknolojilerinin Kullanımının Yaygınlaşmasıyla Birlikte Gelişen Sismik İzolasyon ve Yapı Sağlığı İzleme Teknolojilerinin Kullanımının Yaygınlaşmasıyla Birlikte

Zirvede özellikle 36 yıllık meslek hayatımızda Türkiye ve Dünya’dan en son teknolojileri takip ederek oluşturduğumuz bazen de henüz yok ise o teknoloji ve teknikleri kendimiz icat ettiğimiz! Yenilikçi çözümlerimizi ilgililere göstermek. Bu şekilde bazen problemlerine çözüm arayanlara çözüm sunuyoruz bazen de yeni fikirler peşinde koşan meslektaşlarımıza ilham oluyoruz. Her ikisi de bizim hedeflerimiz arasında. Bilgi sevgi gibidir paylaştıkça büyür. Bu fikre inanıyoruz.

İnşaat Mühendisleri Odası katkıları ile ülkemizde talep eden tüm İnşaat Mühendisleri Odalarında 16’şar saatlik eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerde 36 yıllık tecrübemizi konsantre bir şekilde genç arkadaşlar ve kendisini geliştirmek isteyen tüm mühendis camiamıza aktarmaya çalışıyoruz. Ücretsiz olan bu eğitimler yolu ile bugüne kadar 17 ilde 30 adet bu tip eğitim vermişiz ve bu yol ile binlerce mühendise bir şekilde dokunmuş oluyoruz. Bu biraz üzerime görev olarak yapıştı ve dilimiz döndüğünce buna devam edeceğiz.

Güçlendirme mühendisliği ibaresini özellikle kullanıyorum. Türkiye’de henüz olmayan mühendislikte uzmanlaşma ve yetkinlik konusunu da önceleyerek Güçlendirme mühendisliğinin inşaat mühendisliği içinde özel bir uzmanlık alanı olduğunu vurguluyorum. 2019 yılında kurduğumuz Deprem Güçlendirme Derneği (DEGUDER) in de tüzükte yazan ana hedeflerinden birisi budur. Bu hedef için uygulamaya çalıştığımız birkaç yöntem var. Öncelikle hemen her çalışmamızda ülkemizin önde gelen üniversitelerinden değerli hocalarımız ile birlikte çalışıp bilgi paylaşımı yapıyor, karşılaştığımız problemler ve çözümleri üzerinde bilgi alışverişi yapıyoruz ve hemen tüm özel bulgu ve çözümlerimizi ya kongre makaleleri ya da uluslararası dergilerde yayınlıyoruz. Ayrıca mümkün olduğunda uluslararası firmalar ile ilişkilerimizi ilerleterek karşılıklı bilgi paylaşımı yapıyoruz. Bu şekilde bilginin evrenselleşmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz.

Riskli yapıların dönüştürülmesi, uygun olanların güçlendirilmesi ve yeni yapılacak olan binaların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi sürecini hızlandırarak olası büyük bir depreme hazırlıklı olunması için sizce hangi hususlara öncelik verilmeli?

Ülkemizdeki riskli yapı miktarı maalesef milyonlar ile ifade edilecek rakamlarda.

ÇŞB’ in verilerine göre Türkiye’de riskli yapı sayısı 6.5 milyon adet. Bugüne kadar ise bunun ancak yarısı dönüşüme tabi oldu. Yani takribi 3 Milyon yapı var riskli durumda. Bizim tecrübelerimize göre ise durum biraz daha vahim.

İlk etapta sadece 2000 yılı öncesi binaları risk potansiyeli olarak bakılır ise TÜİK’in verilerine göre 2023 yılında takribi 9.850.000 adet olan mevcut yapı stoğunun yüzde 77’si 2000 yılı öncesi inşa edilmiş yapılar. Bugüne kadar performans analizi yaptığımız yaklaşık 10 milyon m2’yi baz aldığımızda bu yapıların yaklaşık yüzde 10’unun depremi hasarsız atlatacak yeterli dayanıma sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yüzde 10 kadarı da güçlendirilemeyecek kadar kötü durumda. Geriye kalan yüzde 80’in de takribi yüzde 15-20’si ağır hasar görme ve can kaybına yol açma potansiyeline sahip.  

Son 6 Şubat depremlerinde 2000 sonrası yapılmış yapıların da takribi yüzde 6,5 kadarı göçtü veya ağır hasar gördü. Bu da yeni yapılar için çok yüksek bir oran. Yani yapının 2000 yılı sonrası yapılmış olması depreme dayanıklı olduğunun garantisi değil. 2023 sayımlarına göre yaklaşık 2,25 milyon adet yapının da kabaca yüzde 25’i yani 560 bin adeti de toplam riskli yapılara eklememiz gerekiyor.

Bazen 1938 yapımı bir yapı sağlam çıkar iken 1980 yapımı bir yapı ayakta duramaz durumda olabiliyor. Peki bu durumun ana sebebi nedir?

Bunun başlıca tüm deprem problemi olan sebebi gelişmiş ülkelerde olmasına rağmen ülkemizde Yetkin Mühendislik, Yetkin Müteahhitlik ve bunları denetleyen bir sigorta sisteminin maalesef olmaması. Evet acilen riskli yapılarımızın ciddi bir bütçe ayrılıp hızlı bir şekilde öncelikle bir önceliklendirme çalışması sonrasında ise güçlendirilemeyecek durumda olan veya güçlendirilme maliyeti yüksek yapıların yıkılması, diğerlerinin ise güçlendirilmesi gerekiyor. Bu zaten yıllardır ifade ettiğimiz bir konu. Ama bundan sonra riskli yapılar yapmamak için sadece yönetmelikler çıkarmamız yeterli değil. Yukarıda ifade edilen Yetkin Mühendis, Yetkin Müteahhit ve Sigorta sisteminin hayata geçirilmesi.

 Yıl sonu hedefleriniz ve 2025 yılı için büyüme stratejileriniz nelerdir?

Aslında YLD olarak beklentilerimizi üzerinde bir büyüme yaşadık. Müşteri memnuniyetini aksatmayacak şekilde bu büyüme hızımızı korumamız bizim için yeterli olacaktır.

Editör: Merve Kaya