ST Endüstri Radyo’da yayınlanan “Depreme Dayanıklı Binalar” programına konuk olan Tekin Mimarlık ve Mühendislik Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi Sadi Özsaraç, Türkiye'nin deprem riskine karşı yapısal dönüşümünde güçlendirmenin rolünü detaylarıyla anlattı. Özsaraç, yapıların yeniden inşasından önce performans analizleri ile güçlendirme potansiyelinin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
FOTO: Tekin Mimarlık ve Mühendislik Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi Sadi Özsaraç
Sadi Özsaraç, "Yıkmak değil, güçlendirmek öncelik olmalı diyerek “Ülkemizdeki yapıların yüzde 70’ine yakını güçlendirme ihtiyacı taşıyor. Bunların önemli bir kısmı çok düşük maliyetlerle can güvenliği sağlayacak seviyeye getirilebilir.” açıklamasında bulundu.
"KOROZYON SESSİZ BİR YIKICIDIR"
Programın ilk bölümünde yapıların zaman içinde karşılaştığı en büyük problemlerden biri olan korozyon konusu ele alındı. Özsaraç, “Korozyonun olduğu yerde yapı taşıyıcılığı zayıflar, donatı şişer, beton çatlar ve yapı ömrü kısalır. Ne yazık ki bu durum genellikle ihmal ediliyor” diyerek, bina sahiplerini periyodik kontroller yapmaya davet etti.
Özellikle bodrum katlar gibi gözden uzak alanlarda oluşan nem ve su kaçaklarının zamanla büyük risklere yol açtığını belirten Özsaraç, “Bir binayı ayakta tutan taşıyıcı sistemdir. Taşıyıcıyı korumazsanız, estetik ne kadar iyi olursa olsun o bina sizi korumaz” dedi.
"PERFORMANS ANALİZİ ÇOK ÖNEMLİ"
Özsaraç, yapı güvenliğinde ilk adımın performans analizi olduğunu belirtti. Bu analiz ile binanın taşıyıcı sisteminin mevcut durumu, beton dayanımı, donatı düzeni ve deprem karşısındaki performansı değerlendirilerek güçlendirmeye ihtiyaç olup olmadığı belirleniyor.
“Her bina için performans analizi şart. Bu bir tür check-up. Hastalık varsa teşhis koyarsınız, yoksa içiniz rahat olur.”
"YIKIM YERİNE GÜÇLENDİRME: 400 MİLYAR DOLARLIK FARK"
Programda dikkat çeken bir diğer konu ise kentsel dönüşüm ve maliyet karşılaştırması oldu. Özsaraç’ın açıklamasına göre sadece İstanbul'daki 2000 öncesi yapıların yıkılıp yeniden yapılmasının ülkeye maliyeti yaklaşık 470 milyar dolar. Aynı yapıların güçlendirilerek yaşatılmasının maliyeti ise yalnızca 70 milyar dolar.
Bu devasa farkı ortaya koyan Özsaraç, “Güçlendirme sadece ekonomik değil, çevreci de bir çözüm. Bu yüzden Türkiye’nin geniş kapsamlı bir güçlendirme seferberliğine ihtiyacı var” dedi.
YENİ NESİL TEKNOLOJİLERLE GÜÇLENDİRME DAHA ETKİN
Özsaraç, klasik yöntemlerin yanı sıra günümüzde kullanılan yeni nesil güçlendirme tekniklerine de değindi. Fiber takviyeli polimerler (FRP), yüksek dayanımlı harçlar, cam ve bazalt elyaflar, sismik sönümleyiciler gibi gelişmiş malzemelerin mühendislik çözümlerini daha hızlı ve etkili hale getirdiğini belirtti.
“Doğru ekip, doğru yöntem ve mühendislik disipliniyle yapılan her güçlendirme binayı kurtarır.”
VATANDAŞ DA SORUMLULUK ALMALI
Programın sonunda Özsaraç, sadece kamu otoritelerinin değil, bireylerin de güçlendirme konusunda bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Bina sahiplerinin bodrum katları düzenli kontrol etmesi, çatlakları takip etmesi ve uzmanlara başvurması gerektiğini belirtti. Ayrıca ruhsat süreçlerinin sadeleştirilmesi ve mali desteklerin sağlanması gerektiğini söyleyen Özsaraç, “Güçlendirme sadece mülk sahibinin değil, toplumun güvenliği açısından da kritik bir konu” diyerek çağrısını yineledi.