Pandeminin küresel tedarik zincirinde yarattığı kırılganlıklar, Ukrayna-Rusya Savaşı, ABD-Çin gerilimi ve global ekonomideki çalkantılar sonucu daha da belirgin hale geliyor. Böylesi kaygan bir zeminde firmaların tedarik zincirlerindeki risklere karşı yapay zeka ve robotik otomasyon gibi dijital teknolojilere yönelimleri de hızlanıyor.

TEDARİK ZİNCİRİNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM HIZ KAZANIYOR

Yeni nesil teknolojilerin, tedarik zinciri yönetiminin uçtan uca yeniden kurgulanmasına olanak tanıdığını dile getiren Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, tedarik zincirinin veri yoğun ve analitik bir süreç olduğunu, tedarik zincirinde karşılaşılabilecek temel risklerin; tedarikçi kaynaklı, üretici arzı ve talep kaynaklı, lojistik ve çevresel faktörler olabildiğini söyledi. 

Yapay zekanın, daha doğru olarak insanların yapay zeka kullanımı becerisinin gelişmesiyle hataları azaltmak, maliyetleri düşürmek ve karar alma mekanizmalarını hızlandırmak adına tedarik zinciri süreçlerinde dijital bir dönüşümün hız kazandığını söyleyen Erkul; insan emeğine dayalı, sürecin son çıktı verileriyle şekillenen ardışık planlama yaklaşımının yerini, eş zamanlılık ve hız odağında yapay zeka ve blok zincir tabanlı, nesnelerin interneti gibi gelişen teknolojilerin öne çıktığı bir dijital tedarik ağ yapısının almaya başladığını belirtti. Ayrıca bu yeni yaklaşımın, şirketlere tedarik zincirinde optimizasyon sağlayarak rekabet avantajı sunduğu değerlendirmesini yaptı.

CO-BOTLAR YAPAY ZEKA İLE İNSAN ZEKASINI BİRLEŞTİRİYOR

Amerika merkezli bir araştırma kuruluşu olan Gartner’ın açıkladığı analize göre, tüm dünyada şirketlerin tedarik zinciri yönetimlerinde dijital teknolojileri kullanım oranı 2026 yılında yüzde 25 oranına ulaşacak.

LİTUM “DÜNYANIN EN İNOVATİF ŞİRKETLERİ 2024" LİSTESİNDE LİTUM “DÜNYANIN EN İNOVATİF ŞİRKETLERİ 2024" LİSTESİNDE

Yeni nesil dijital teknolojilerin kullanım alanları her geçen gün daha da genişleyecek diyen Dr. Erkul, depo yönetimi, lojistik teknolojileri, navlun yüklerini taşıma kapasitesi ile eşleştirme, uygun maliyetli rotalama benzeri uygulamalar ile uzak mesafeli tedarik zincirlerinin optimize edilebildiğini söyledi. Bu alana yapılan yatırımların neredeyse finans teknolojilerine yapılan yatırımlar seviyesine yaklaştığını belirten Erkul, kısa-orta vadede birçok ürün için mevcut kıtalar arası tedarik zincirlerinin değiştirilmesi mümkün olmadığından, tedarik planlarını etkin yapmanın ve en verimli şekilde bu ürünleri taşımanın firmalar için oldukça kritik bir hal aldığını söyledi.

Depolama ve dağıtım süreçlerinde ise robotlaşmanın öne çıktığını söyleyen Erkul, tesislerde insanlar ile direk etkileşimde olan robotların (Co-Bot) yapay zeka ile insan zekasını birleştirerek iş gücü maliyetlerini düşürdüğünü, insan denetiminin pozitif etkilerini de koruduğunu, tanıma teknolojilerinde son yıllarda yaşanan hızlı ilerlemenin yapay zeka desteği ile birleşerek çalışanların çok karmaşık üretim aşamalarını hata yapmadan tamamlamasına, verimlilikte artışına ve kalite kontrol süreçlerinin iyileştirilmesine olanak sağladığını belirtti.

ÜRETİM SÜREÇLERİNDE DİJİTAL İKİZ OLUŞTURULUYOR

Firmaların tedarikçiler, satıcılar ve lojistik ortaklarıyla eş zamanlı planlama ekosistemleri oluşturmalarının öneminin arttığını dile getiren Dr. Erkul, Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojilerinin, üretim süreçlerinin dijital ikizlerinin oluşturulmasını, böylece eş zamanlı olarak üretim tesisi planının, montaj ve istasyonların tasarımlarının simüle edilebilmesini sağladığını söyledi. Bu şekilde üretim süreçlerinin optimizasyonunun kolaylaştığını, üç boyutlu simülasyonlar ve metaverse uygulamaları ile de iş gücünün eğitimi, tasarım süreçleri ve ürünü müşteriyle buluşturma süreçlerinin hız kazandığını belirtti.

Gelişen 3D yazıcı teknolojileriyle şirketlerin her geçen gün oldukça geniş bir yedek parça, yarı mamul veya mamul portföyünü üretebilme imkanı bulduklarını söyleyen Erkul, bu şekilde çok sayıda ve uzak mesafedeki tedarikçiye bağımlı olmaktan kurtularak üretim süreçlerinin kısaltılabildiğini söyledi. Firmaların bu eş zamanlı dijital ekosisteme ayak uydurmasının çok önemli olduğunu ancak bu dönüşümün tek etapta bir seferde gerçekleşmesinin zor olduğunu söyleyen Erkul, öncelikli alanlar belirlenerek atılacak adımların tespit edilmesiyle her firma kendi ekosistemini oluşturabileceğini dile getirdi.