Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle her gün yüzleşiyoruz. Ancak sanayi sektörü için bu gerçek, sadece can güvenliği endişesi değil, aynı zamanda "iş sürekliliği" ve "maliyet" kaygılarını da beraberinde getiriyor. Bir fabrika sahibi veya tesis yöneticisi için binanın hasar görmesi; sadece yapısal elemanların çatlaması demek değildir. Üretim bantlarının durması, taahhütlerin yerine getirilememesi, pazar payının kaybedilmesi ve yetişmiş insan kaynağının riske atılması demektir.
Peki, çözüm her zaman binayı yıkıp yeniden yapmak mıdır? Kesinlikle hayır. Günümüz mühendislik teknolojileri, sanayi yapılarını yıkmadan, hatta çoğu zaman üretimi tamamen durdurmadan güçlendirmeyi mümkün kılıyor.
YAPINIZ SİZE SİNYAL VERİYOR OLABİLİR: KOROZYON GERÇEĞİ
Sanayi yapıları, konutlara göre çok daha zorlu koşullara maruz kalır. Ağır makinelerin yarattığı titreşimler, üretim prosesinden kaynaklanan kimyasal buharlar, yüksek sıcaklık farkları ve nem; betonarme yapıların en büyük düşmanı olan "korozyonu" hızlandırır.
Korozyon, sinsi ilerlese de aslında yapınızda size kendini çok net bir şekilde belli eder. Kolon, kiriş veya döşeme yüzeylerindeki beton kabuklarının (paspayı) çatlayarak dökülmesi, paslı donatının görünür hale gelmesi basit bir sıva tamiratı gerektiren kozmetik bir sorun değildir. Bu durum, içerideki demirin oksitlenerek hacminin arttığının, betonu patlattığının ve en önemlisi donatı kesitinin azaldığının kanıtıdır. "Demir göründü, üzerini sıvayıp boyayalım" demek, kanserli bir hücrenin üzerini yara bandıyla kapatmaya benzer. Bu işaretler görüldüğünde, profesyonel bir korozyon onarımı ve güçlendirme süreci başlatılmalıdır.
YIKIP YAPMAK VS. GÜÇLENDİRMEK: MALİYET TERAZİSİ
Bir sanayi tesisini yıkıp yeniden inşa etmek; hafriyat, kaba inşaat, ince işler ve ruhsat süreçleri düşünüldüğünde devasa bir bütçe gerektirir. Ancak asıl görünmeyen maliyet, tesisin kapalı kaldığı süre boyunca kaybedilen üretimdir.
Güçlendirme (Retrofitting) ise binanın ömrünü uzatan, varlığınızın değerini koruyan stratejik bir yatırımdır. Tekin Mimarlık Mühendislik olarak biz, "güçlendirme" kavramını sadece betonarme mantolama olarak görmüyoruz. Karbon elyaf (FRP) teknolojileri, çelik çaprazlar ve sönümleyiciler gibi modern yöntemlerle; kullanım alanınızı daraltmadan ve işletmenizin fonksiyonelliğini bozmadan binanızı güncel deprem yönetmeliklerine uygun hale getiriyoruz.
NASIL BİR YOL İZLEMELİSİNİZ?
Süreç profesyonel bir ekiple yönetildiğinde aslında atılacak adımlar oldukça nettir:
- Binayı Tanıma: Önce binanızın beton kalitesine ve demirlerinin durumuna bakarak mevcut "sağlık durumunu" netleştiriyoruz.
- Risk Hesaplama: Binanızın olası bir depremde nasıl davranacağını, nerelerden hasar alabileceğini bilgisayar ortamında hesaplıyoruz.
- İşinize Uygun Çözüm: Sürecin en önemli kısmı burasıdır. Fabrikanızın çalışmaya devam etmesi gerektiğini biliyoruz. Üretiminizi ve günlük işleyişinizi en az etkileyecek, binanızın mimarisine en uygun güçlendirme yöntemini size özel olarak belirliyoruz.
- Uygulama: Belirlenen yol haritasını, uzman ekiplerimizle ve sizlerle birlikte planlayıp hayata geçiriyor, yapılarınızı güvenli hale getiriyoruz.
HAREKETE GEÇMEK İÇİN GEÇ KALMAYIN
Beklemek, riski yönetmek değil, riski kabullenmektir. Olası bir Marmara depreminde işletmenizin ayakta kalması, sadece sizin değil, ülke ekonomisinin de ayakta kalması demektir.
Tekin Mimarlık Mühendislik olarak, statik proje, güçlendirme ve eski eser restorasyonu konularındaki uzmanlığımızla sanayicimizin yanındayız. Binanızın mevcut durumunu merak ediyorsanız, ilk adımı birlikte atalım.
ST ENDÜSTRİ OKURLARINA ÖZEL DAVET: Tesisinizin deprem güvenliği ve yapısal sağlığı konusunda endişeleriniz mi var? İstanbul içindeki sanayi yapılarınız için ÜCRETSİZ ÖN KEŞİF ve GÖRSEL İNCELEME hizmetimizden yararlanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Gelin, işletmenizi geleceğe güvenle taşıyalım.





