Artan nüfus, sanayileşme, teknolojide yaşanan gelişmeler ve plansız kentleşme sonucunda her geçen yıl artan gürültü kirliliği sağlığımızı tehdit ediyor. Modern yaşamın en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı uyarılarda bulunan İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) güncel verilerine dikkat çekerek ses yalıtımının sadece konfor açısından değil, halk sağlığı açısından da yaşamsal bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Avrupa Çevre Ajansı’nın yayımladığı son rapora göre ulaşım kaynaklı gürültü kirliliğinin Avrupa genelinde ciddi bir halk sağlığı krizine dönüştüğünü belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “EEA’nın raporuna göre Avrupa’da her beş kişiden biri, sağlığı tehdit eden seviyede ulaşım gürültüsüne maruz kalıyor. Bu durum, gürültüyü hava kirliliği ve aşırı sıcakların ardından Avrupa’daki en ölümcül üçüncü çevresel tehdit haline getiriyor. Ulaşım kaynaklı gürültünün en büyük sebebini yaklaşık 92 milyon kişiyi etkileyen karayolu trafiği oluşturuyor. Demiryolu trafiğinden kaynaklanan gürültü 18 milyon kişiyi etkilerken havacılık kaynaklı gürültü ise 2,6 milyon kişiyi rahatsız ediyor. Gürültünün insanın psikolojik ve fizyolojik sağlığı üzerinde pek çok olumsuz etkisi bulunuyor. Uzun süre gürültüye maruz kalmak; dikkat bozuklukları, duyma kayıpları, kulak çınlamaları, baş ağrısı, kan basıncında yükselme, sinirlilik, yorgunluk, uyku bozuklukları, hipertansiyon, stres gibi hastalıklara yol açabiliyor. Bu etkiler, Avrupa’da her yıl 66 bin erken ölüme ve artan kronik hastalıklara neden oluyor. Durum bizim ülkemizde de maalesef farklı değil. TÜİK tarafından açıklanan 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri çalışması sonuçları; kurumsal olmayan nüfusun yüzde 21,7’sinin trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştığını gösteriyor. Nüfusun yüzde 16,2’si ise komşulardan veya sokaktan gelen gürültüden dertli.”
Gürültü kirliliğinin sağlık sorunlarının yanı sıra öğrencilerin eğitimdeki başarısına ve çalışanların iş verimliliğini de olumsuz etkilediğini dile getiren Emrullah Eruslu, “Gürültüye alışıp onu hayatın olağan akışının bir parçası olarak görmek insan sağlığına büyük zarar veriyor. Sinsi bir tehlike olan gürültü kirliliğini artık bir halk sağlığı sorunu olarak ele almak ve önlem almak gerekiyor. Özellikle çocuklarda gürültüye maruz kalma beraberinde öğrenme becerilerinde gerileme, dikkat eksikliği ve okul başarısında düşüşü getiriyor. Yine çalışanların iş verimliliğinin düşük ya da yüksek olmasında gürültüye maruz kalma oranı büyük bir paya sahip” diye konuştu.
Ses Yalıtımı Zorunluluğu 2018’den Bu Yana Yürürlükte
Ses yalıtımının yaşam kalitesini yükselten ve hastalık risklerini azaltan en önemli araçlardan biri olduğunu belirten Eruslu, açıklamalarını şöyle bitirdi: “01 Haziran 2018’de yürürlüğe giren Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Bu düzenlemeye göre şehir hayatının en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı binalarda kullanılan yalıtım sistemlerinin teknik kuralları belirlendi. Yönetmelik; yapı içinde oluşan TV, müzik, konuşma gibi komşulardan gelen gürültülerin yanı sıra darbe sesleri, mekanik sistem ve servis ekipmanlarının gürültülerinin kontrol altına alınmasına yönelik önlemleri içeriyor. Konutlardan okullara, hastanelerden fabrikalara tüm yaşam alanlarında yönetmeliğe uygun yapılacak bir ses yalıtımı gürültüyü dışarıda bırakarak yaşam kalitesi ve konforunu yükseltecek, toplum sağlığına katkı sağlayacaktır.”