Enerjisini Üreten Fabrikalar

RÜZGAR ENERJİ FİRMALARI TEDARİK ZİNCİRİNİ TÜRKİYE’YE KAYDIRIYOR 

Nordex Türkiye ve Orta Doğu Bölgesi Genel Müdürü Habib Babacan: “Kovid-19 salgını ve yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı emtia ve lojistik fiyatlarını artırdı. Bu sebeple Avrupalı rüzgar yatırımcıları üretim üslerini Türkiye'ye doğru kaydırma kararı aldı ve üretim kapasitesini artırdı.”

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen rüzgar sanayisi üretim tesisleri tanıtım gezisinde açıklama gerçekleştiren Nordex Türkiye ve Orta Doğu Bölgesi Genel Müdürü Habib Babacan, “Rüzgar enerjisi dahil olmak üzere birçok sektörün küresel tedarik zincirinde lojistik sorunları yaşanıyor. 
Navlun fiyatları da artış gösterdi. Avrupa’daki Nordex, Enercon gibi rüzgar ekipmanı üreticileri, üretimlerini Türkiye'de artırma kararına gitti. Türkiye'nin diğer ülkelere göre birçok avantajı bulunuyor. Türkiye'nin Avrupa'ya çok daha yakın olması, kimi malzemelerde tırla sevkiyat bulunabilmesi, deniz yolculuğunda da daha kısa mesafelere imkan vermesi başlıca avantajlar olarak öne çıkıyor." diye konuştu.

“TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR REKABET OLUŞTURUYOR”

Babacan, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Fas, Mısır gibi ülkelerdeki işçilik maliyetleriyle ilgili avantaj yaşanıyor lakin Türkiye'de faaliyet gösteren kule ve rüzgar ekipmanı üretimi diğer ülkelere karşı güçlü bir rekabet oluşturuyor. Türkiye'de şu anda dört farklı firma toplam 6 farklı fabrikada kule üretimi yapıyor. Birçok marka için tedarik sağlıyor.  Avrupa ve ABD ihracatları başta olmak üzere, Türkiye'de rekabetçi fiyatlarla kule üretimi yapılabiliyor. Böyle olunca siparişler Türkiye’de yapılan üretimlere doğru kaydı. Biz Nordex olarak, Türkiye'den özellikle Kuzey Avrupa’daki projeler için alımlarımızı gerçekleştiriyoruz. Özellikle salgın döneminde üretim ve lojistikte tüm dünyada sıkıntılar varken, biz sorun yaşamadık. Türkiye'deki firmaların üretim kapasitelerini artırmaları Avrupa’daki alıcıların tercih ettiği bir durum oldu. Küresel anlamda rüzgar ve güneş yatırımları artan şekilde devam edecek. Bu artık öngörülebilir bir trend haline geldi."

“ÇANDARLI LİMAN PROJESİ ÖNEM ARZ EDİYOR” 

Babacan, “İzmir'in kuzeyinde dört tane kanat ve iki tane kule fabrikası bulunuyor. Güney Marmara’da faaliyet gösteren kule üreticileri de İzmir’deki limanları kullanmayı tercih edebileceği yeni bir limanın sektörün gündeminde bulunuyor. İzmir’in merkezinde Alsancak Limanı ve Aliağa bölgesinde de limanlar bulunuyor ama bu limanlar yenilenebilir enerji sektörünün lojistiği için yetersiz kalıyor. İzmir’in merkezindeki liman aslında bir konteyner limanı olduğu için kule, kanat gibi büyük malzemeleri götürmek sorun oluyor. Şehre giriş çıkışlarda belli saatlerin ayarlanması gerekiyor. Şehir trafiğinde Alsancak Limanı’na gitmek zorunda olmak ise hızlı lojistik imkanını ortadan kaldırıyor. Aliağa tarafındaki limanlar ise bölgede üretim fabrikalarına çok yakın olmasıyla avantajlı görünüyor ama bu sefer de limanın içinde stoklama alanının yetersiz olması sorun yaratıyor. Özellikle rüzgar ekipmanlarındaki büyük parçalar alan yetersizliğinden dolayı depolanamıyor.  Söz konusu limanlar oldukça efektif ancak yenilenebilir enerji için düşünüldüğünde başka ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Stoklanma ve hızlı lojistik imkanı gibi. Dolayısıyla, daha geniş stoklama alanı, daha gelişmiş liman altyapılarının sağlanabileceği bu endüstriye özel yeni bir limanın yapılıyor olması tüm endüstrinin faydasına olur. Başta büyük volümlü üretim yapan kanat ve kule firmaları faydalanır. Türkiye'nin rüzgar ve yenilenebilir enerjide üretim üssü olma hedefinde İzmir'in Çandarlı Liman projesi önemli bir yer tutacak." (AA)