Tıbbi teknoloji uygulamalarında pazar lideri olarak Staubli, milimetrenin yüzde biri aralığında hassasiyetle çalışan altı eksenli robotlar tedarik edebiliyor. Hiçbir insan eli, cerrahi bir aleti bu robotlar kadar doğru bir şekilde yönlendirme kabiliyetine sahip değildir.

Stäubli robotların hassasiyetinin öne çıkan örneklerinden biri de, beyin, diz ve omurga operasyonlarına yönelik ROSA cerrahi sistemidir. Omurga operasyonlarında, Stäubli TX altı eksenli bir robotu temel alan cihaz, zorlu anatomik koşullarda dahi, sabitleyici implantların milimetre hassasiyetinde planlanmasına ve omuriliğe veya sinirlere zarar vermeyecek şekilde yerleştirilmesine olanak tanıyor. Operasyon sırasında robot, en ufak hareketi veya hastanın pozisyonunda, istemsiz hareketinden kaynaklanabilecek değişiklikleri gerçek zamanlı olarak telafi ediyor.

Sistem Avrupa’daki birçok klinikte halihazırda kullanılmakta ve etkinliğini pratikte kanıtlamış durumda.

KANSERLE YAN ETKİSİZ MÜCADELE

Kanserle mücadeleye yönelik umut vadeden bir yöntem, Erlangen Üniversitesi Hastanesi’nde test edilmekte. Burada Profesör Christoph Alexiou ve ekibi, SEON adı verilen proje kapsamında, onkolojide ve uzmanlık gerektiren diğer disiplinlerde robotların kullanımı üzerine araştırma yapıyor. Amaçları, hedefli tümör tedavisinin, insanın enerjisini tüketen kemoterapinin yerini almasını sağlamak.

Bu amaç doğrultusunda Erlangen’de, uygun ilaçlar yüklenmiş manyetik nanoparçacıklar geliştirildi. Parçacıkların, hastanın vücuduna enjekte edildikten sonra, tümöre maksimum hassasiyetle taşınmaları gerekir. Günümüze kadar bu işlem, hasta vücudunun hatları boyunca hareket ettirilerek nanoparçacıkları hedeflerine yönlendiren ve manuel olarak çalıştırılan bir mıknatıs tarafından yapılıyordu.

Fakat Profesör Christoph Alexiou’nun da açıkladığı gibi, manyetik parçacıkların manuel kontrolü yeterince hassas değil: “Açıkçası insanın motor becerileri sınırlıdır. Artık manyetik alanın tamamını kontrol altına alan altı eksenli bir robotumuz var. Yalnızca tam otomasyondan değil, aynı zamanda ilave serbestlik derecelerinden de faydalanıyoruz. Elbette tüm bu çalışmalar halen devam eden araştırma projeleri kapsamında.”

Ayrıca gelecekte, tümörün görüntüleme ile elde edilen kesin parametrelerindeki verileri doğrudan robot kontrolörüne aktarabileceğimizi öngörebiliriz. Güçlü bir mıknatısa sahip büyük Stäubli TX200, böylece tümörün kesin pozisyonunu bilecek ve nanoparçacıkları basit fiziksel manyetizma kanunları doğrultusunda yönlendirebilecek. Robot, önceden hesaplanmış bir yolu takip ederek hastanın vücudunu takip ediyor ve nanoparçacıklar içeride bu yolu izliyor.

Stäubli robot tümör koordinatlarına en doğrudan yoldan gittiğinden, nanoparçacıklar taşıdıkları değerli yükleriyle birlikte, herhangi bir sapma olmaksızın tümöre ulaşıyor ve etki göstermeye başlıyor. İlaçların ilgili hücrelere ulaşmak için organizmanın tamamından geçmesinin gerekmemesi, hasta üzerindeki yükü önemli ölçüde azaltıyor ve sürecin çok daha az enerji tüketmesini sağlıyor.

YENİ BAKIŞ AÇILARININ ÖNÜNÜ AÇIYOR

Öncülük eden diğer bir gelişme de Avusturya’dan, 2016 yılında kurulmuş olan BHS Technologies GmbH şirketinden geliyor. Bu, dünyanın ilk RoboticScope’u. RoboticScope, cerrahların yeni bir boyutta görmelerini sağlayan ileri teknoloji bir gelişme. Sistem, yüksek hassasiyete sahip bir Stäubli TX2-60L robottan, yüksek çözünürlüklü bir 3D kameradan ve cerrahın doğrudan operasyon alanına bakabileceği, başa takılan yenilikçi bir ekrandan (kısaca HMD) oluşuyor.

Doğrudan cerrahın gözlerinin önünde bulunan HMD’ye entegre olan iki dijital mikro ekran, robot başındaki iki kamera tarafından iletilen yüksek çözünürlüklü, gerçek zamanlı 3D görüntüleri gösteriyor. Dolayısıyla robot kolunun pozisyonu, görünür görüntüyü belirleyen tek etken. Bu da cerrahın serbestçe seçebildiği ve tamamen rahat bir baş pozisyonunda çalışmasını mümkün kılıyor.

Üstelik cerrah, yüksek hassasiyetli Stäubli robotu, temas olmadan baş hareketleriyle otomatik olarak yönlendirerek tam görüntü alanı ve görüş açısı üzerindeki kontrolü elinde tutuyor. HMD ve robot kamera varsayılan olarak ayrı olduğundan, robotu baş hareketleriyle kontrol etmeyi sürdürmek için cerrahın bunu bir ayak pedalıyla yönetmesi kılması gerekiyor. Aynı şekilde cerrah, 8x yakınlaştırma ile lenslerin görüş açısını seçebiliyor. Bu amaçla, mikro ekranların birinde, cerrahın yine baş hareketleriyle kolayca gezinerek diğer fonksiyonları etkinleştirebileceği ve kontrol edebileceği sofistike bir menü yer alıyor.

ROBOTİCSCOPE’UN ARDINDAKİ TEKNOLOJİ

AMP’nin hassas ve sarsıntısız hareket sekanslarının ardında, yüksek hassasiyetli bir Stäubli TX2-60L robot var. Bu robotun ait olduğu yeni altı eksenli seri, IP 65 koruma sınıfına özgü kapalı bir yapıya sahip (hatta bilek kısmı IP 67 uyumlu). Dolayısıyla bu robotlar, katı kurallara tabi temiz oda ortamlarında kullanım için ideal.

Esasen BHS, L modelinde uzun kollu standart bir makina kullanıyor. 920 milimetrelik erişimi, ameliyathanede kullanım için fazlasıyla yeterli. Bu altı eksenli makina şu anda bile ISO 5 temiz oda sınıfına uygun. Böylece BHS, temiz oda versiyonuna yükseltmenin getireceği ekstra maliyetten tasarruf edecek. TX2-60L ameliyathanede her ihtimale karşı, her türlü parçacık emisyonunu önleyen steril bir kılıfla kaplanıyor.

BHS Genel Müdürü Michael Santek, “RoboticScope için sadece en iyi bileşenleri kullanıyoruz” diyor. Santek, ekliyor; “Bunlar arasında oldukça hassas Stäubli altı eksenli robot, mümkün olan en yüksek çözünürlüğe sahip mikro ekranlar ve tescilli yakınlaştırma lenslerine sahip yüksek çözünürlüklü 3D kameralar yer alıyor. Bunun sonucunda üstün görüntü kalitesi elde ediyoruz ve bu, mikrocerrahi alanında kesinlikle hayati önem taşıyor.”