Supsan, bir Borusan Holding kuruluşu olup, 3 Eylül 1970 tarihinden itibaren Eaton SRL lisansı ile her türlü içten yanmalı motorlar için motor supabı üretmektedir. Supap, gayd, tırnak, tij ve supap başlığı ürünlerinde araç üreticilerinin orijinal parça tedarikçisidir. 2014 yılında kendi tesislerinde eksantrik mili ve turbo üretimine başlamış olan Supsan; bayileri kanalıyla supap, gayd, baga, tırnak, tij, takım conta, eksantrik mili, supap fincanı, silindir kapak, krank, şim, supap lastiği, silindir kapak saplaması, motor yatağı, turbo, EGR valfi, hava akış metre, supap yayı ve eksantrik zinciri ürünlerini dağıtmaktadır. Kalite yönetimi sisteminin ISO/TS 16949 gereksinimlerine uygunluğu, uluslararası bir denetleme kuruluşu olan TÜV CERT tarafından onaylanmıştır. Supsan, kendi alanında Türkiye'nin en büyük üreticisidir. Ford Otosan, Oyak Renault, Tofaş, Türk Traktör, Iveco, Anadolu Isuzu, Başak Traktör, Karsan, Otokar, Daf Tırsan, Yavuz Mühendislik ve Temsa firmalarının supap ihtiyaçları Supsan tarafından karşılanmaktadır. Yurt dışı müşterileri ise Ferrari, Mercedes Benz, BMW, Aston Martin, Bentley, Porsche, Volkswagen, Fiat, JCB, Ford, Iveco, Daf, Volvo, Renault, Dacia, Nissan, Peugoet, Volvo Penta, Isotta Fraschini, VM Motori, Detroit Diesel, GM, Chrysler, John Deere firmalarıdır.

Supsan’ın üretim parkuru hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretim prosesi nasıl işliyor?

Bizim işimiz temelde supaplardır. Supapların yanı sıra turbo, itici çubuk (tij), eksantrik son taşlama yapıyoruz. Bunların arasındaki en büyük faaliyetimiz kuşkusuz supaptır. Biz fabrikamızda çok yüksek serileri yapabildiğimiz gibi çok ufak serileri de üretebiliyoruz. Supsan’da 500 adet supap yapabildiğimiz gibi, 3 milyon da üretebiliyoruz. Bizi zaten dünyada eşsiz kılan bu esnekliğimizdir. Bu kabiliyete sahip olmanız için çok fazla makinaya sahip olmanız gerekir. Bizim parkımızda da bu sebeple en az 130 makina bulunmaktadır. 
Bizde iki türlü teknoloji bulunuyor: Taşlama ve tornalama. Supaplar yüksek seride isteniyorsa taşlama ile yapılır. Alçak seriler isteniyorsa torna kullanmak zorundasınızdır. Ancak hepsinin önceki safhaları aynıdır. Yani ilk önce dövülür, sonra ısıl işlem görür, sonrasında şayet varsa stelit kaplanır. Daha sonra bunlar finish hatlarına geçiyor. Finish hatlarına geçtiği zaman ya taşlama hatlarından geçmesi gerekir ya da tornadan geçmelidir. Taşlamada neredeyse saatte 500 supap üretilir, tornalamada ise saatte 250’den bahsediyoruz. Şayet kamyon supapları gibi büyük supapların üretilmesi gerekiyorsa bu rakamlar elbette çok daha düşecektir. Ancak her hâlükârda finishe geçtiğinde her iki teknoloji de aynı kalite kontrole geliyorlar. 

Makina parkınızda yerli makinaları mı yoksa yabancı markalar mı hakim?

Biz de pek yerli makina yok. 

“YERLİ SANAYİ, BU MAKİNALARI ÜRETMİYOR”

Supap üretimi için gerekli olan tezgahların Türkiye’de üretilmediğine dikkat çeken Supsan Genel Müdürü Salih Alson; ülkemizde bu makinaların üretimine çok da gerek olmadığını söyledi: “Yani yerli sanayinin bunlar yapamadığından değil. Üretse satabileceği pazar çok dar!”

Yerli sanayi, ihtiyacınız olan makinaları üretemediği için mi parkurunuzda yok?

Bizde tezgahlar üniversal değil, bizde supaba yönelik tezgahlar bulunuyor. Bu tezgahları da her marka yapmıyor. Aslına bakarsanız da yapmamakta haklı, yani yapamadığından değil. Üretse satabileceği pazar çok dar!  Yoksa isteseler ben yerli makina sanayinin bu tür makinaları üretebileceğini düşünüyorum… Bu işlerin uzmanları genellikle yabancı makinalar hatta Avrupa menşeliler. Taşlama örneğin; taşlama makinaları her yerde yapılıyor. Ama bunun yükleme gibi birçok prosesi buradaki taşlamadan farklı çünkü supaplara özel dizayn edilmiş. 

Peki, sizin makinaları modernize edip kendi makinalarınızı üretmeniz hakkında bilgi verir misiniz?

Biz makina yapabilme kapasitesine sahibiz. Belki parkurumuzda bulunan makinaların yüzde 20’si bizim kendi üretimimize dahil olmuştur. Biz kendi mühendislik becerimizi kullanarak bu çalışmalara imza atıyoruz. Mesela Avrupa’dan gövde alıyoruz, genellikle bunlar kullanılabilir halde olmayan tezgahlar oluyor… Sonrasında ekibimizle beraber ihtiyaçlarımız doğrultusunda son teknolojiye sahip bir tezgah formuna sokabiliyoruz. Tabi elbette çok büyük makinalarda dışarıdan da yardım alabiliyoruz. Çok büyük firmalar geliyor, PLS sistemlerini yerleştirip, burada çalışmalarını sağlıyorlar. Ancak bütün makinanın panolarının dizaynı bizde... 

Otomotiv sektörüyle çalışmak nasıl? Onların ‘Just in Time’ anlayışı sizi nasıl etkiliyor?

Açıkçası bizi işin operasyon kısmı zorlamıyor. Bunlar bizim için aşılmış konulardır. Buradaki en büyük handikap dünya oyuncusu olabilmek. Çünkü artık Türkiye fiyatı gibi bir klasman kalmadı. Dünyada bu iş belirli bir rakama yapılıyor; siz bu oyunda mısınız, değil misiniz? Önemli olan konu bu! Bir de orijinal parça mı yoksa yedek parça mı? Bu da çok önemlidir.

Peki, otomotiv sektörünün tolerans değerlerini zorlaması sizi nasıl etkiliyor?

Fiyat noktasında zorlaması hep var. Bu hiç bitmiyor… Ancak sürekli verimlilikle çalışması sizi de bu alanda düşündürmeye sevk ediyor. Şayet siz buna uyuyorsanız dünya piyasasında yeriniz var. Uymuyorsanız dünya piyasasında da yoksunuzdur… Elbette bu orijinal parça için geçerli… Ancak yedek parça kısmı bu sene bizi daha fazla zorlayan taraf oldu ama ihracat çok iyi gitti. Hepsi birbirinden farklı dinamikler sergiliyor. Hazır bahsi geçmişken söyleyeyim. Biz mesela bu konu için kendi Ar-Ge Merkezimizi kurmaya karar verdik. Tüm alt yapı ve çalışmalarını oluşturduk. Şu anda onay aşamasındayız. Gerekli sertifikalarımızı aldıktan sonra biz de bu alanda daha fazla Ar-Ge’ye yönelmeyi hedefliyoruz. 

Çoğu firma ihracatın bu sene çok olduğunu ifade ediyor. Siz ise iyi gittiğini söylediniz…

Mesela Rusya pazarına çok satıyoruz, keza Avrupa da öyle… Bu anlamda 2017 bizim için iyi bir sene oldu. Oysa Türkiye pazarında orijinal parça kötü değil ama beklenenden de iyi olmadı. Tüm bunlar düşünüldüğünde en çok ürünü bu yıl ürettiğimizi ve pik satış yaptığımızı ifade edebilirim. 

Siz bu sene yatırım da yapmıştınız…

Kendi yaptığımız makinalarla yeni bir hat oluşturduk. Bu hatla beraber kapasitemizi 12’ye çıkarttık. 12 de aslında çevre ülkeler baz alındığında oldukça iyi bir rakam, ciddi bir büyüklük. Kapasitemizi buna göre doldurup hatta geçmeyi bile düşünüyoruz. 

Bu sene bir yatırım olacak mı?

Aslına bakarsanız evet bir yatırım planımız var. Endüstri 4.0’a doğru yol almayı düşünüyoruz. Çünkü Endüstri 4.0 hakikaten zamanında yakalanması gereken bir şey. Yakalayamıyorsanız bir fazı daha kaçırmış olursunuz. Dünyada dönem dönem dalgalar gelir. O dalgaları ya yakalarsınız ya da kaçırırsınız. Kaçırırsanız takipçi konumuna düşersiniz. Bu konuda önder olabilmek için de şimdiden dünyada diğer firmalarda olduğu gibi kafa yormak lazım. Çok da detay vermek istemiyorum ama robotlaşmaya doğru ilerlemek istiyoruz. Robotlarla bu işi devam ettirmek istiyoruz. Muhtemelen ilk aşamamızda robot alacağız, ikinci aşamada işimiz bunları konuşturmak olacak. Biz bu nedenle ilk aşamadan başlamak istiyoruz. Bu noktada da önümüzdeki sene ilk etapta preslerden başlamak istiyoruz. Ön supaplara şekil verme noktasında çalışmalara başlayacağız.