Nachi Türkiye Genel Müdürü Gökhan Kırmacı, otomotiv yan sanayide faaliyet gösteren bir firmada devreye aldıkları robot sisteminin 9 ay gibi rekor bir sürede kendini karşıladığını ifade ediyor.

Kırmacı ile Nachi’nin otomotiv sektörüne yönelik robotlarını, Nachi robotlarının sektöre sunduğu katkıları ve otomotiv sektöründeki robotlaşmayı konuştuk.

Robot yatırımının geri ödeme sürelerinden yola çıkarak otomotiv sektöründe rekor zamanda kendini karşılayan bir projeniz var.  

Evet. Öncelikle şunu söylemek isterim. Robot yatırımlarında tüm sistemin kendini geri ödeme süresi (return on investment/ROI) geçtiğimiz yıllarda ortalama 3-5 yıl idi. Gelişmiş olan entegratör firmaların yanı sıra eski modellere göre çok daha hızlı çalışan robotlar ve çok hızlı düşen robot maliyetleri nedeniyle artık geri ödeme süreleri 2 yıl mertebelerine indi. Belirttiğiniz gibi otomotiv sektöründe hayata geçirdiğimiz bir projede, sistem kendini 9 ay gibi rekor bir zamanda karşıladı. Dünyada böyle bir yatırım yöntemi yok! Otomotiv yan sanayide faaliyet gösteren, Volkswagen Almanya’ya yedek parça, ekipman üretimi yapan bir müşterimizdi. Üç vardiya çalışan müşterimizde, bir robotla altı işçinin işini yapmaya başladık. Üç vardiya sebebiyle otomatik beslemeler sayesinde tamamen insansız şekilde hattı gerçekleştirebildi. Bu şekilde müşterimizin ihracat yapmasına destek verdik. 

Otomotiv sektörüne özel robotlarınız ve özellikleri nelerdir?

Ürün yelpazemizde sahip olduğumuz en büyük robotumuz MC1700DL, robot endüstrisindeki en yüksek taşıma kapasitesine sahip robotlardan biri olarak öne çıkıyor. Genellikle otomotiv üretim hatlarında araç gövdelerini taşımak için kullanılan ve bu bağlamda otomotiv ve yan sanayi üreticilerini sağ kolu olarak görev yapıyor. Otomotiv endüstrisinde alt gövdenin (underbody) ve montaj öncesi tamamlanmış gövdenin (BIW) taşınması ve transferi uygulamaları için en uygun robot serilerinden biri. Dikey strokun sınıfının en yükseklerinden biri olması sebebiyle transfer hatlarında ve yüksek bilek tork kapasitesi sayesinde çatal tipi taşıma uygulamalarında kullanıcısına önemli bir kolaylık sağlıyor. Robotun nakliyesinde ise, boyutları nedeniyle yalnızca lowbed adı verilen düşük gövdeli römorklar kullanılabiliyor. Robotumuzun özellikleri ise; erişimi üç bin 972 mm, taşıma yükü 1700 kg, robot gövde ağırlığı 11 ton, tekrarlanabilirliği ±0,3mm ve enerji tüketimi 23.0kVa. 

Otomotiv haricinde de pek çok sektörde robotlarınız aktif olarak çalışıyor…

Hemen hemen bütün sektörler artık robot yatırımı için fizibıl hale geldi. Son dönemlerde satış yaptığımız uygulamalardan örnek vermem gerekirse; gıda sektöründe çuval taşıma un veya şeker çuvalları taşıma onları paletleme uygulamalarında kullandık. Buralarda LP serisi dediğimiz dört eksenli paletleme robotlarımızı kullandık. LP serilerinin en önemli özelliği 1. eksenleri çok hızlı, robot kendi ekseni etrafında çok hızlı dönüyor. Ne kadar kısa sürede palete yerleştirip, paleti boşaltıp veya paleti doldurma uygulaması yaparsanız, robot o kadar yüksek verimlilikte çalışıyor demektir. Bunun gibi SRA166 robotlarımızı da çalıştırıyoruz. Bu robotlar genelde soğuk odalarda da çalışabiliyor. Kesimhanelerde veya tavukçuluk sektöründe de robotlarımız çalışıyor. Bunun yanı sıra elektronik sektöründe vidalamasından, lehimine kadar her şeyi yapabiliyor. Buralarda da genelde çok hassas ve çok hızlı olan, 0,01 milimetre hassasiyetle lehim, vidalama veya montaj uygulaması yapılabilen MZ serileri (4, 7, 12 kg) modelleri kullanıyor. En büyük robotumuzda 1700 kg taşıyabilen MC serisi. MZ serileri insan kolunu taklit edecek şekilde tasarlanmış robotlar 723 mm erişime sahip, 7 kg taşıyor. Bir insan kolu kadar taşıyabiliyor, yüksek hassasiyette 0,02 milimetre robotun tekrarlanabilirliği. Türkiye’de en çok sattığımız uygulamaların başında CNC ve pres besleme uygulamaları geliyor. 2-3 m erişim mesafesi olan robotlarla, pres besleme uygulamaları yapıyoruz. Yaklaşık 50-60 cm erişimi olan MZ04 robot modelimi ile beslediğimiz çok küçük torna veya pres makina uygulamalarımız oldu. Ağır sanayide ise, kaynak taleplerinde gazaltı kaynak veya spot kaynak uygulamaları yapıyoruz. Ancak ağırlığı taşıma, paletleme ve paketleme uygulamalarına veriyoruz. 

Türkiye’nin ve otomotiv sektörünün robotlaşmadaki yeri nedir? Buradan yola çıkarak Nachi’nin Türkiye’de endüstride toplam kaç robotu çalışıyor?

Uluslararası Robot Federasyonu (IFR) tarafından açıklanan verilere baktığımızda, 2018 yılında 400 bin civarında robot satıldı. Türkiye’de ise 2019 yılında 2100 adet robot satılmış. Bunun yaklaşık %55 ‘i otomotiv sektöründe olduğu düşünülüyor. Türkiye, robot yoğunluğu yani 10 bin çalışan başına düşen robot sayısı sıralamasında 33. sırada bulunuyor. Ancak Türkiye en büyük 18. ekonomi ve 19. büyük otomotiv üreticisi. Dolayısıyla bu aradaki fark, Türkiye’deki robotik otomasyon sektörünün ciddi bir potansiyel içerdiğini bize gösteriyor. Nachi olarak bizim Türkiye’de yaklaşık şu anda bin 200 civarı robotumuz aktif olarak çalışıyor. Sektörel olarak baktığımızda, ana ve yan sanayiler de robotlarımız var. Otomotiv, gıda, elektronik ve makina besleme gibi birçok sektörde robotlarımız çalışıyor. Ancak robotlaşmadaki asıl domino etkisini başlatan ya da en büyük etkiyi yaratan sektör otomotiv diyebilirim.

Bunun nedeni nedir? Sizce neden hala ağırlık otomotiv sektöründe?

Dünya genelinde de en fazla robot kullanan sektör hala otomotiv. Ancak bu trend değişmeye başladı. 10 yıl önceki otomotiv piyasasındaki yeri toplamı yüzde 75’lerdeyken şu anda yaklaşık yüzde 50’ler civarına geriledi. Bu daha da gerileyecek, hatta 10 yıl içerisinde bu sayının yüzde 25’lere geleceği öngörülüyor. Bu otomotivdeki robot sayısının azalacağı anlamına gelmiyor. Onlar artırmaya devam ediyor ama elektronik, gıda, paketleme, paletleme, ağır sanayi gibi otomotiv dışı sektörler ve buralardaki uygulamaların artmasıyla birlikte, otomotiv sektörünün toplam robot piyasasındaki yerinin gittikçe azalmasını bekliyoruz. 

Otomotiv sektörünün otomasyon ve robot yatırımları ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Otomotiv hala sektör olarak ilk sırada yer alıyor. 10 yıl önce otomotiv firmalarının Türkiye’ye verdiği siparişlerle, bugünküler çok farklı. Artık elektrikli ve hibrit otomobilleri, otonom sürüşü konuşuyoruz. 10 yıl sonra çok daha farklı talepler olacak. Ancak genel olarak değerlendirme yapmak gerekirse, Türkiye ekonomisinin otomasyona yatırım yapmaktan başka çaresi yok. Bunu Türkiye’nin geleceği için milli mesele olarak görüyoruz. Türkiye’nin ihracatını devam ettirebilmesi için rekabetçiliğini koruması gerekiyor. Rekabetçiliğini koruyabilmesi için de otomasyona yatırım yapılması şart! Eğer Türkiye olarak rekabet gücümüzü koruyamazsak, ucuza mal edemezsek, kar oranımızı artıramazsak ve yatırımlarımızı daha da büyütemezsek artık büyük üreticiler tedarikini Türkiye’den gerçekleştirmeyecek. Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin temelinde yatan şey verimliliğimizi arttırmak, verimliliğimizi arttırmanın temelinde yatan şey ise otomasyondur.