Zengin mühendislik kadrosuyla, proje yönetimi ve yüksek teknolojiyi öne çıkaran çözümler sunan Manisa merkezli Alp Mühendislik, müşterilerine sunduğu anahtar teslim entegre çözümleriyle adından söz ettiriyor. Proje yönetim sürecini uluslararası standartlara uygun bir biçimde yönetiyor ve köklü markaların taleplerini en iyi şekilde karşılıyor.

Uluslararası global firmalarda büyük projeler devreye aldıklarını ifade eden firmanın Genel Müdürü Emre Özmüş, en güçlü yanlarından birinin proje yönetim modülleri olduğunu söylüyor. 

Özmüş, “Proje yönetim modüllerimizle beraber projelerimizi doğru bir şekilde yöneterek müşterimize doğru tarihte ve kalitede projeyi sunmaya çalışıyoruz.” diyor. 

Emre Bey, firmanızın yapılanmasından bahsedebilir misiniz?

Alp Mühendislik 2012 yılında kuruldu. Kurulduğumuz yıllarda dar bir mühendis kadrosuyla başladık. Yıllar içerisinde hızla büyüyen bir trend izledik ve bu 7 yılın sonunda Alp Mühendislik olarak, Alp Grup bünyesinde bulunan 5 şirketten biri olduk ve yaklaşık 35 mühendisten oluşan 70 kişilik bir kadroya ulaştık. Çoğunlukla uluslararası global firmalarla büyük projeler hayata geçiriyoruz. Bizim en güçlü yanlarımızdan biri, proje yönetim modüllerimiz. Proje yönetim modüllerimizle beraber projelerimizi doğru bir şekilde yöneterek müşterimize doğru tarihte ve doğru kalitede projeyi sunmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar 16 farklı ülkede farklı hatlar ve robotlu, robotsuz çözümler sunduk. İyi bir mühendislik şirketiyiz. Genç ve dinamik bir mühendis kadromuz var. Ekibin uyumu ve birbirleriyle çalışması da son derece verimli. Bu verim sayesinde de herkes ekip içerisinde birbirine yardımcı olarak projeleri tamamlamaya çalışıyor. Alp Mühendislik olarak ilk kurulduğumuz günden beri yaptığımız bütün projelerde çözümü kendi içimizde aradık. Yani biz bütün projelerimizi kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Tasarımları, yazılımları, robot entegrasyonunu, görüntü işleme kısmını hep kendi ekibimizle hayata geçiriyoruz. Bu bize hep birlikte, takım olarak bir proje sunma gücü katıyor. Dolayısıyla müşterimiz sadece bir tek proje yöneticisiyle muhatap oluyor ve projesinin de her adımını tek bir kişiyle konuşuyor. Biz de dışarıdan herhangi bir kaynak kullanımı yapmadığımız için kendi iç kaynaklarımızla projeyi daha iyi yönetiyor ve müşterimize sorunsuz bir proje sunuyoruz. 

Ar-Ge konusunda güçlü olduğunuzu biliyoruz. Bu konuda yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Yaklaşık 2 yıl önce Manisa Celal Bayar Üniversitesi Teknokent bünyesinde büyük bir ofis kurduk. Ar-Ge faaliyetlerimizi hem fabrikamızda hem de Teknokent tarafındaki ofislerimizde yapmaya başladık. Tamamladığımız belli başlı TÜBİTAK projelerimiz oldu. Bununla beraber bu senenin başında T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay alarak Ar-Ge Merkezi statüsüne kavuştuk. Manisa lokasyonunda Ar-Ge Merkezi olan ilk 30 firmadan biriyiz. Bu da bizim yaptığımız projelerin ne kadar yenilikçi ve Ar-Ge kapsamında olduğunu gösteren bir kıstas. Şu anda Ar-Ge Merkezimizdeki kadromuzda normal çalışan personelimizin haricinde önümüzdeki 5-6 yıl içerisinde yatırım yapacağımız sektörler üzerine araştırmalar yapıyor. Her ne kadar endüstriyel fabrikalar için çözümler sunsak da önümüzdeki yıllarda gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurabilmek için de yeni arayışlar ve yeni hatları araştıran ve bu konuda çalışan yaklaşık 6 kişiden oluşan bir mühendis kadromuz var. Bu kadroda ticari hiçbir faaliyeti olmadan sadece Ar-Ge faaliyetleri yürütüyor. Bu da bizi aslında ileriye dönük olarak biraz daha umutla baktırıyor. Aynı zamanda geçen yıl içerisinde bir bilişim şirketinin hisselerinin yüzde 50’sini satın aldık. Bu da özellikle bizim PC tabanlı softwarelerde de müşterilerimize özellikle ERP entegrasyonu ve aşağıdaki bulut yönetimi entegrasyonunu kolaylaştıran bir basamak oldu. Şu an depo yönetim, LES, MES ve CRM programlarımız var. Bunlarla beraber hem bunları müşterilerimizde kullanıyoruz hem de Alp Mühendislik olarak kendi bünyemizde kendi ERP’imizi kullanıyoruz. Kendi proje yönetimimizle projelerimizi yönetiyoruz. Kendi CR’mimizle müşterilerimizi yönetiyoruz ve bunu aynı zamanda müşterilerimize de açıyoruz. Çok şeffaf bir şekilde projelerimizi yönetebiliyoruz.

Bu Endüstri 4.0 süreçlerine katıyor sizi değil mi?

Kesinlikle. Çünkü yaptığımız her makinanın arka tarafında PLC entegrasyonuyla makinanın fiziksel hareketlerini yönetsek de makinalarımızın artık arka tarafındaki haberleşme protokolleriyle makinaya ait tüm verileri yukarıdaki bir sisteme transferini ve bu sistemde yorumlanabilmesini sağlıyoruz. Bunlardan en büyük referanslarımızdan biri Schneider Electric için yaptığımız üretim montaj hatlarından bir tanesidir. Bu da hattın tüm parçalarını tek tek, dakika dakika kalite ve hız olarak yönetmenizi veya izlemenizi sağlayan bir araç. Bu aynı zamanda ERP sistem entegrasyonunu da sağlıyor. Dolayısıyla shopfloor yönetebilmenize bir imkan sağlıyor. Söz konusu altyapı artık bizim bütün makinalarımızda sabit olarak bulunuyor.

Peki makina duruşları ve arızaların takibini sağlayabiliyor musunuz?

Makinanın bütün duruşlarını görebiliyoruz. Hatta makinanın kestirimci bakım süreçlerini bile yönetebiliyoruz. Yaptığımız bir hattın içerisindeki bir silindirin standart olarak tepki süreli sürekli ölçülüyor. Bu tepki sürelerinde yukarıya doğru çıkan bir trend varsa, otomatik olarak o silindir bakım personelinin elindeki el terminaline, ben 3 numaralı hatta 7 numaralı silindirim standart tepki sürem 0,6 saniyeydi ama son bir hafta içerisinde 1,1 saniyelik bir trend izliyorum. Benim için kestirimci bakım talep ediyorum diye iş emirini silindir kendisi otomatik olarak açıyor.

Üniversite-sanayi iş birliği kapsamında gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde Manisa Celal Bayar Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü ile birlikte ortaklaşa yaptığımız TÜBİTAK projelerimiz var. Özellikle enerji sektöründe farklı çözümlerimiz bulunuyor. Yakın gelecekte onlarla da ilgili güzel, önemli haberler paylaşıyor olacağız.