Yaskawa olarak ciddi bir know-how ve bilgi birikime sahip olduklarının altını çizen Yaskawa Türkiye Robotik Bölümü Satış Mühendisi Berk Alabuğa, gerektiği takdirde yurt dışından know-how transferi yapabildiklerini söylüyor ve ekliyor: “Bizimle çalışmaya başladıktan sonra bizi proje ekibinizden bir üye olarak görün. Çünkü yol arkadaşlığımız başlıyor.”

Alabuğa, robotun sadece robot olmadığını ve aslında temelinde bir know-how olduğunu, uygulama ile anlamlı olduğunu ve uzmanlık gerektirdiğinin altını çiziyor.

Yaskawa olarak kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?

Bu sene Yaskawa, 105. yaşına giren köklü bir firma. Elektrik motorları üreterek yoluna başlayan, 1960’larda da mekatronik ismini tescilleyen, mekatronik kelimesinin mucidi bir firma. Günümüzde dünyada 430 binden fazla robotu olan, globalde robot üreticilerinin arasında ilk 3 içinde yer alan, kendi servo motorunu ve sürücüsünü üreten bir firma. Zaten çıtamız oldukça yüksek, sürekli zirveye oynayan bir markayız. Biz de Türkiye organizasyonu olarak, buna yakışır şekilde devam ediyoruz. Hem böyle bir misyonla hareket ediyoruz, hem de pazarın ihtiyaçları da bizi oraya götürüyor.

Pazarın ihtiyaçları nelerdir? 

Pazarda robotik uygulamalar söz konusu olduğunda en fazla talep gören uygulama, operatör tasarruf edebilme fizibilitesine göre karar veriliyor veya operatörün iş güvenliği konusunda zaafları varsa, bu alanlara müdahale ediliyor. İş güvenliğinden kastım kaldırılmaması gereken yükler, zor kondisyonlu çalışma ortamları gibi durumlarda daha fazla robot tercih ediliyor. Biz de bu alanlarda 100’ün üzerinde robot çeşidimizle bütün bu uygulamalara destek veriyoruz. Ama spesifik bir uygulama olarak bahsedecek olursak, kaynak uygulamaları öne çıkıyor. Çünkü kaynakta iş hem operatörün ustalığına kalıyor hem de kalite ve süreklilik sağlamanız gerekiyor ve burada robotlar devreye giriyor. Doğru projelendirmeyle bunu sağlayabiliyorsunuz. 

Dünyada bir robot nüfusu oluşuyor, robot nüfusu artış talebi var. Bu süreç nereye gidiyor? 

Bu süreci tam anlamıyla değerlendirebilmek için geçmişe bakmak gerekiyor. Dördüncü dalga öncesinde tarımla başlayan toplumsal dönüşümün ardından kültürlerin, devletlerin oluşmasının son dalgası bu dördüncü dalga. Dördüncü dalgada da Endüstri 4.0’dan bahsediyoruz. Endüstri 1.0 buhar makinaları, Endüstri 2.0 elektrik. Elektriğin bulunmasıyla birlikte zaten toplumlarda kültürel anlamda da çok şey değişiyor. Gece hayatı ortaya çıkıyor. Elektrikle birlikte artık farklı bir sosyalleşme yöntemi olarak gece de bir yaşam var. Sanayi, yatırımlar değişiyor ama bunların değişimiyle birlikte kültürler ve toplumlar da değişiyor. Endüstri 3.0 noktasına geldiğimizde artık makinaların daha işlev kazandığı, hız ve üretim odaklı, gerek üretim gerekse proses teknolojilerinde de yenilikler olduğunu görüyoruz. Artık makinalar birbirleriyle konuşmayı, haberleşmeyi öğreniyor. Endüstri 4.0 dediğimizde bir fabrika, robotlu üretim bandı düşünelim. Biz robotların senelerdir birbirleriyle haberleştiğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte ise, robotların ürettiği eşyaların birbirleriyle haberleştiğini göreceğiz.

Yapay zeka devreye giriyor…

Internet of things dediğimiz aslında tam da bu. Bunun sadece fabrikalarda kalacağını öngörmüyoruz. Kişilerin hayatlarına iyice temas edeceği durumlardan bahsediyorum. Örneğin buzdolabında tuttuğunuz süt azaldıktan sonra buzdolabınız sizin için otomatik süt siparişi verecek. Burada karşımıza kişiselleştirme çıkıyor. Şu anda bilgiler toplanıyor. Burada da karşımıza çıkan şey ölçülebilirlik oluyor. Ölçümlediğimizi analiz etme ve tamamen kişiselleştirme. Şimdi böyle bir tablo, böyle bir trend varken dünyada robotların artması da kaçınılmaz. Neden? Çünkü ölçülebilirlik, analiz ve bunun yanında sanayide bütün firmaların ortak amacı standartlaşma. Standartlaşan uygulamalar, operatörlerin ya da orada el emeğiyle çalışan personelin hata yapmasını zorlaştırıyor. Robotlar da süreklilik ve ölçülebilirlik başlıklarında kendilerini öne çıkarıyor.

Artık birim maliyetten verimliliğe kadar birçok şeyi cebe koyuyor.

Biz değişen teknolojilerle artan trend, bilgi toplama, analiz etme onlara göre çözüm üretmeyi hayatın operatörlerden, üst kademe yöneticiler nezdinde bütün alanlarda karar alma mekanizmalarını kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Hatta bunun da ötesinde böyle olacağını net bir şekilde öngörüyoruz. Şimdi bu noktada da karşımıza şu soru çıkıyor: Robot sayısı neden artıyor? Artar, çünkü prosesler artık daha standart. Ancak robotların hala uygulanamadığı alanlar da var. Kamera teknolojileri gelişmeye devam ediyor. Bu alan yükseldikten sonra daha da fazla robotlaşma olacak. 

Robotlaşmak isteyen bütün işletmeler için soruyorum. Ulaşılabilir seviyede mi veya bunu doğru kurgulayarak ve yöneterek ulaşmak mümkün mü?

Kesinlikle mümkün. Robot tek başına tamamlanmamış bir ürün, hiçbir anlam ifade etmiyor. Robotun o altıncı eksen dediğimiz kısmına hangi ekipmanı takarsanız robot o işi yapıyor. Bu noktada iş şuna giriyor. Bir malzeme seçme, imal etme, tasarlama. Burada mühendislik devreye giriyor. Robot nereyi söylerseniz oraya gidiyor. Belli sinyalizasyon ve haberleşme protokolüyle de sisteminiz işler hale geliyor. Sisteminizde önemli bir enstrüman haline geliyor. Önemli bir enstrüman ama sistemin kendisi değil.  Sistemi, projeyi bir orkestra gibi düşünmek lazım. Robotta bu elemanlardan bir tanesi. Eğer diğer ekipmanlarla doğru haberleştirirseniz, robotun yapabileceklerini robottan isteyebilirsiniz. Bu projeleri hayata geçirebilmeniz mümkün. Siz proseslerinizi standart hale getirdikten sonra yapamayacağı iş yok. 

Maliyetler bazında ulaşılabilir hale geldi mi teknoloji?

Türkiye’de ve dünyada maliyette şöyle bir konu var. Maliyette aslına bakarsanız bir mühendislik kalemi. Burada kriter şu: Fizibıl mı, değil mi? Sizin şirketinizdeki yatırımlara, önünüze koyduğunuz plana göre kaç senede robot yatırımı kendini amorte ediyor ve size ne katıyor? Kattıkları; kalite, sürdürülebilirlik, verimlilik ya da operatörden tasarruf. Bunlar kalemler arasında ama diğer tarafları bazen kaçırıyoruz. Bunlar ölçülebilir parametrelerse eğer, yatırım yaparken değerlendirebiliyorsunuz. Ama ölçemediğiniz bir tane parametre var. O da şirketinizdeki vizyonunuza robotun kattığı değer. Bünyesinde 10 kişinin çalıştığı bir müşterimiz, şirketine bir tane robot almak istiyordu. Robotu verdik, devreye alınması gibi konularda destek verdik. Şu anda robotu çalışıyor. Müşterisi, sahasını ziyaret etmiş ve robotlu imalata geçiyor olmasını oldukça beğenmiş. Ben ikinci bir robot daha almayı planlıyorum dedi. Bu fazla ölçülebilecek bir şey değil ama gerçekten robotlu üretim yönteminin sahanızda bulunması potansiyel müşterileriniz için de seçim yaparken çok belirleyici bir faktör. Özellikle ihracat yapıyorsanız, müşterilerinizin kalite standartları belli bir seviyenin üzerindeyse kesinlikle bu aranıyor. Tam bir prestij unsuru. Bunun yanında bir de iş güvenliği var. Sürekli 20 kg kaldırıp bir yere bırakan operatörden verim almanız mümkün değil. Zaten o çalışmayı iş güvenliği açısında ayrıca değerlendirmek gerekir. Şimdi bu uygulamalar için de robot yatırımı yapmak gerekiyor. Burada da robotun amortismanını ya da “robot geldi operatörden tasarruf sağladım” konusunu biraz daha farklı değerlendirmek gerekiyor. Sadece kendini amorte edecek, üretim standartlarını artıracak bir durum değil. Bu noktada çalışanlarınıza konfor sunuyorsunuz. Ağır, kirli, tehlikeli işlerde/ortamlarda çalışmasının önüne geçiyorsunuz.

Teknik bir konu olduğu için zorlandıkları durumlarda müşterilerinize bilgi paylaşımında bulunuyor musunuz veya yol arkadaşlığı yapıyor musunuz?

Biz müşterilerimize şunu diyoruz; “Bizimle çalışmaya başladıktan sonra bizi proje ekibinizden bir üye olarak görün.” Çünkü yol arkadaşlığı başlıyor. Çünkü markamız Yaskawa, servo motor, AC sürücü ve robot alanında dünyada öncü bir firma. Ciddi bir know-how ve bilgi birikimi var. Türkiye’de yapamasak bile bir uygulamayla ilgili Almanya’dan, İsveç’ten, Japonya’dan ya da Güney Afrika’dan bile bilgi alabiliyoruz. Aldığımız bilgileri de müşterilerimizle, entegratörlerimizle veya partnerlerimizle paylaşarak projenin başarılı bir şekilde tamamlanması için en hızlı ve en efektif çözüme ulaşmaya çalışıyoruz. Biz, Yaskawa Türkiye olarak 45 kişilik bir ekibiz. Servo motor, AC sürücü, HMI ve kontrolör ürün gamının bulunduğu Hareket Kontrol Bölümü (DMC) ve bir de Robot bölümümüz bulunmakta. Burada da ağırlıklı olarak teknik ekibimiz mevcut. 25 kişilik ekibimizin 14’ü teknik personelden oluşuyor. Türkiye’de anahtar teslim proje yapmasak da bünyemizde kaynak mühendisimiz var. Dolayısıyla robot sadece robot değildir. Aslında bir know-how, bir uygulama var ve uzmanlık gerektiriyor.