4D Endüstriyel Çözümler Genel Müdürü Denizcan Ünlü, son dönemlerde robotik sektöründe yaygınlaşan uygulamalardan bin picking (otomatik parça alımı) konusunda otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren bir firmada başarılı bir deneme yaptıklarını, parçanın bin picking ile kasadan toplandığını ve sonucunda yüzde 98’e varan bir başarı elde ettiklerini vurguluyor.

Ünlü, partner firmalarının Türkiye’ye getirdiği üç boyutlu kamera ile gerçekleştirdikleri projelerinin planlamaya alındığını ve projelerini yakın zamanda sahada hayata geçireceklerini belirtti.

Denizcan Bey, bilhassa son dönemlerde yaygınlaşan bin picking uygulamalarını değerlendirebilir misiniz? Firma olarak, bu prosesin dahil olduğu projelerde deneyimleriniz oldu mu?

Teknolojinin gelişmesiyle beraber kameralar, üç boyutlu kameralar, kameraların yazılımıyla robot entegrasyonu konusunda yeni gelişmeler yaşandı. Aslında üç boyutlu kamerayla bin picking uygulaması ülkemizde başarıyla yeni yeni uygulanmaya başlandı. Bu konuda biz yine zoru seçtik ve proses olarak sac parça üzerinde bin picking projelerine yoğunlaştık. Boyutlu döküm parçalarda bin picking nispeten daha kolay oluyor, ancak sac parça yansımanın da etkisiyle çok daha zor bir proses. Zaten otomotiv yan sanayi ağırlıklı çalıştığımız için de karşımıza ağırlıklı olarak sac parçayla ilgili prosesler çıktı. Partner firmamızın Türkiye’ye getirdiği üç boyutlu kamera ile otomotiv yan sanayinin lider kuruluşlarından biriyle, bir parça üzerinden demo çalışması gerçekleştirdik ve oldukça başarılı bir deneme oldu. Müşterimiz birçok kamera ve entegratörle daha önce denemeler yapmış ama ilk kez yüzde 97-98’lere varan yüksek başarı oranıyla, parçanın bin picking ile kasadan toplandığını görmüş oldu. Müşterimiz memnun kaldı ve proje planlama aşamasına alındı. Şu anda onay süreci devam ediyor. Yakın zamanda da sahada uygulamasını da yapacağız. Bu projelerin aslında çok fazla avantajı var. Pandeminin de etkisiyle hızlanan “karanlık/akıllı fabrikalar” sürecinde önem taşıyor. Çünkü doğrudan lojistik üzerinden gelen kasaları, araya herhangi bir proses, ara bir işlem olmadan üretime alabiliyorsunuz. İşin içinde robotlar, kameralar olduğu için kalite kontrolünü de yapmış oluyorsunuz. Yeni ve güzel bir teknoloji diyebilirim.

Karanlık fabrikalar dediniz. Endüstri 4.0 çerçevesinde ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Size bu anlamda ne gibi talepler geliyor?

Firmamızın kuruluş motivasyonlarından birisi, Endüstri 4.0. Aslında bu üç yılda da sektörü çok gözlemleme fırsatı bulduk. Endüstri 4.0 ekosistemi içinde, müşteriye doğru çözümler sunmaya çalıştık. Sadece göstermelik Endüstri 4.0 uyumlu komponentler değil. Doğru ve ihtiyacı karşılayan ürünler seçmeye çalıştık. Bu kapsamda cobot uygulamaları devreye aldık. Bunları tekil robotik projeler olarak değil de, ilerisi için veri üretebilecek, bulut teknolojisiyle, büyük veriyle uyumlu bir şekilde tasarlanmasına özen gösterdik. Fabrikalarda çalışan hatlardan toplanan verilerin işlenmesi üzerine yazılımlar geliştirdik. Veri toplama konusunda çok fazla çözümümüz var. Bu anlamda biraz daha verilerin işlenmesi üzerine çalıştık. Verilerin toplanması konusunda bulut çözümleri firmasıyla partnerlik anlaşması yaptık. Kurduğumuz robotik hücrelerde de verileri bulutta toplayarak veri tabanı oluşturuyoruz ve müşterilerimizle bu verileri nasıl işleyeceğimizi tartışıyoruz. Fabrikaların optimizasyonu, verimlilik analizleri, operatörlerin çalışma süreleri, robot çalışma süreleri bunlar özelinden geri dönüşler yapmaya, raporlar oluşturmaya çalışıyoruz.

Peki genel olarak ele aldığımızda, sizce Türkiye olarak bu süreci doğru anlayabiliyor muyuz, doğru anlatabiliyor muyuz, uygulayabiliyor muyuz?

Ülke olarak Endüstri 4.0’ı çok doğru anladığımızı düşünmüyorum. Şu anda Endüstri 4.0 uyumlu komponentler özelinden Endüstri 4.0 komponent satmaya çalışan firmalarla, Endüstri 3.0’a geçerek Almanya ile aynı yerde olduğunu düşünen firmaların arasında bir yerdeyiz. İnsanlar ilk zamanlardaki heyecanlarını, motivasyonlarını da kaybettiler. Örneğin bir komponent firmasının yıllar önce seminerine gitmiştim. Seminer Endüstri 4.0 değil, sadece ürün tanıtımlarından oluşuyordu. O üründe ne kadar Endüstri 4.0 ile bağdaştırılır orası tartışılır ancak sunuma katılan bir kişi söz alarak; “Ben Endüstri 4.0’ın ne olduğunu anlamaya geldim. Siz yıllardır fabrikamda kullandığım ürünü bana tekrar tanıtıyorsunuz. Endüstri 4.0 bunun neresinde?” diye sordu. Sunum yapan kişi bozuldu, soruyu soran kişi salonu terk etti. Bu örnekte olduğu gibi insanlar ya motivasyonlarını kaybediyorlar ya da göstermelik yatırımlarla Endüstri 4.0’ı tamamlandıklarını düşünüyorlar. “Endüstriyel robot kullanılacakken ben kolaboratif robot istiyorum. Çünkü yöneticilerime bunun Endüstri 4.0’a uyumlu olduğunu kanıtlayacağım.” diyorlar. Yani sadece bir cobot ile Endüstri 4.0 yatırımı yaptıklarını düşünüyorlar. Son zamanların moda tabiriyle konuyu “Endüstri 4.0 trenini kaçırmak” olarak değerlendirdiğimizde, ülke olarak treni kovalamak yerine başka bir hatta geçme zamanımızın geldiğini düşünüyorum. Kendi rotamızı belirlememiz ve o rota üzerinden yol almamız gerekiyor. Halihazırda sadece küçük bir resme bakarak ekosistem içinde üretilen ürünleri alıyoruz ve kullanıyoruz. Kendi rotamızı kar amacı gütmeyen kurumsal, güncel siyasetten uzak bağımsız oluşumlarla, kuruluşlarla tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu oluşumlar üzerinden uzun vade programlar yapılması ve sektörün bilinçlendirilmesi lazım. 10 yıl önce kalkan bir trenden bahsediyoruz ve biz halen sektörün bilinçlendirilmesinden, “cobot nedir, Endüstri 4.0 nedir?” gibi çok daha temel konuları konuşuyoruz. Açıkçası o anlamda karamsarım.

Siz aynı zamanda bu konularda danışmanlık da veriyorsunuz…

Evet, ama sadece Endüstri 4.0 özelinde değil, üretim teknolojileri özelinde de müşterilerimizin ihtiyaçlarını öğrenip, sonrasında da ne geliştirilebileceği üzerinde ilerliyoruz. Firmaların göstermelik Endüstri 4.0 taleplerine girmemeye çalışıyoruz, ihtiyaçlarını belirleyip kendileri için en uygun sistemi öneriyoruz. Bazen de tamamen ham bir problem üzerinden Endüstri 4.0 uyumlu ya da uyumsuz, yeni üretim teknolojileri geliştiriyoruz. Bir yandan danışmanlık hizmeti bir yandan da proses tasarım hizmeti veriyoruz.

Şu sıralar üzerinde çalıştığınız başka yenilikçi projeleriniz var mı? 

Yapmış olduğumuz incelemelerde, özellikle otomotiv yan sanayisinin otomatik parça besleme sistemleri ile büyük sıkıntılar yaşadığını gördük. Genellikle manuel ya da otomatik kaynak sistemlerinde somun civataların beslenmesi için ‘sarsak’ta denilen titreşimli besleme sistemleri kullanılıyor. Bu sistemler hem çok fazla arıza veriyor hem de parçaya özel imal ediliyor. Bir parçada birbirinden farklı somun olduğunda, her somun için ayrı besleme sistemi kullanılmak zorunda kalınıyor ya da aynı kaynak makinasında başka parça kaynatılmak istendiğinde besleme sistemlerinin değiştirilmesi gerekiyor. Bu konu esnek ve değişken üretim adetlerinde, firmalar için ciddi sıkıntı oluşturuyor. Çözüm için yurt dışından bir ekipman getirdik ve aynı anda birden fazla somunun beslenebileceği bir sistemin demo hücresini kurduk. Çözümümüz ile hücre içinde başka parçaya geçildiğinde ya da aynı parça içinde farklı somun-cıvata bulunduğunda bile tek bir makina ile besleme sağlanabiliyor. Müşterilerimizi davet ettik, olumlu geri dönüşler aldık. Yeni yatırımların konuşulduğu ve pandemi gibi sebeplerle üretim sayılarının çok değişkenlik gösterdiği bugünlerde, bu tür çözümler ile firmalara kaliteli ve esnek üretim metodları geliştirmeye çalışıyoruz.