Üretim kapasitesi ve kalitesini artırmak amacıyla boyahane, enjeksiyon, elektronik proseslerinde pek çok robot otomasyon projesine yer veren Alpplastik, şimdi ise 2,5 milyon TL’lik yatırım ile “Akıllı ve Esnek İmalat Sistemi” projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.  

Beyaz eşya sektöründe Arçelik, BSH, Electrolux, Vestel gibi sektörün önemli markaları için çözüm ortağı olarak çalışmalarına devam eden Alpplastik, üretim hattında yer verdiği pek çok robot otomasyon projesiyle örnek çalışmalara imza atıyor. Markanın robotlu üretim vizyonunu ve yakın zamanda hayata geçireceği projeleri konuşmak amacıyla bir araya geldiğimiz Alpplas Ar-Ge, Teknoloji ve Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Halil Bozkurt, “Enjeksiyondan sevkiyat aşamasına kadar hiçbir şekilde manuel işçilik olmadan, plastik, baskı, montaj, kontrol proseslerinin otomatik olarak yapıldığı ve TÜBİTAK tarafından da desteklenen “akıllı ve esnek imalat sistemi” projemizi başlattık. Yaklaşık 2,5 milyon TL’lik bir yatırım projesi ve tamamlandığında pek çok sektör tarafından örnek alınabilecek bir proje olacaktır” diyor.  

Öncelikle okuyucularımız için kısaca firmanızın yapılanmasını anlatmanızı rica ediyoruz. 

Alpplas Endüstriyel Yatırımlar A.Ş. 1989 yılında İstanbul’da faaliyetine başlamıştır. İlk olarak beyaz eşya sektörü için plastik enjeksiyon parçası üretmeye başlayan firma geçen yıllar içinde ürün ve hizmet gamını çeşitlendirmiş, beyaz eşya sektörü için kompleks parça imal eder hale gelmiştir. Yaklaşık 15 yıl önce elektronik alanında yatırım yaparak bu başta beyaz eşya ve otomotiv sektörü olmak üzere birçok sektöre katma değerli ürün ve hizmet tedariği sağlamaktadır.  Beyaz eşya sektöründe Arçelik, BSH, Electrolux, Vestel ve global otomotiv üreticileri ile uzun yıllardır bir sistem tedarikçisi olarak çalışıyoruz. Sistem tedarikçisi sadece bir plastik parça ya da elektronik kart üretiminin ötesinde bir çözüm ortağı olarak çalışmayı gerektirdiği için bunu özellikle vurgulamak istedim. 
Bugün toplamda 27 bin metrekarelik bir alanda Bolu ve İstanbul lokasyonlarında, 3 grup şirketi ile plastik enjeksiyon ve elektronik kart üretimi yapan bir işletme haline gelmiştir. Beyaz eşyalarda dokunduğunuz ve kullandığınız plastik parçaların büyük olasılıkla Alpplas fabrikalarında üretildiğini söyleyebiliriz. 

Ana ihracatımızı başta Almanya, İspanya, Polonya, Fransa gibi AB ülkelerine yapıyoruz. Bunun dışında Rusya, Ukrayna, Çin, Hindistan, Mısır gibi ülkelere de yoğun ihracatımız vardır. Özellikle Çin pazarına yaptığımız elektronik kart ihracatları bizim için bir gurur kaynağıdır. 

Esas olarak plastik ve elektronik olarak iki farklı iş kolunu yöneten profesyonel ve yalın bir organizasyona sahibiz diyebilirim. Alpplas’ın kuruluşundan itibaren yenilikçilik, sektörde öncülük, profesyonel yönetim, sürekli büyüme ve yatırım yapma hevesinin olması kurum kültürünü oluşturan temel niteliklerdir diyebiliriz. Elbette kendimizi bir yardımcı sanayi olarak konumlandırdığımız pozisyonumuzda, global müşterilerimize bir çözüm ortağı ve sistem tedarikçisi konsepti ile hizmet veriyoruz. Bu da pek çok farklı alanda know-how sahibi olmak, sürekli yatırım yapma gücüne sahip olmak, karmaşık proseslere ve makinelere sahip olmak, hız, esneklik, çeviklik gibi bugünün beklentilerine kalite seviyesini düşürmeden ve hedef maliyetlerle cevap verebilmek gibi yeteneklere sahip olmayı gerektiriyor. 
Uzun yıllar önce başladığımız tasarım ve Ar-Ge faaliyetlerimizi geçtiğimiz yıl yeniden yapılandırma kararı aldık ve bu kapsamda Sanayi Bakanlığı Onaylı Türkiye’nin 617. Ar-Ge Merkezi olduk. Alpplas Çatı adını verdiğimiz Ar-Ge Merkezimiz, bizlere yeni bir heyecan ve enerji sağladığı diyebilirim. Bu yatırım ile Ar-Ge Merkezimizin fiziksel olanakları arttırarak, işletmemizin diğer bölümleri ile bütünleşik çalışmalar yapabilen ve hepsinden önemlisi farklı disiplinlerden mühendis ve teknisyenlerin bir arada çalıştığı bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. 

Üretim süreçleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz?

Üretim süreçlerimizle ilgili bilgi verirken de yine plastik ve elektronik olarak iki ayrı iş kolunu ayrı ayrı tarif etmem gerekecek. Çünkü gerçekten her iki sektörde üretim yapmak aslında çok karmaşık bir organizasyonu ve birbirinden çok farklı iş kollarını yönetebilme becerisi anlamına geliyor. 

Plastik iş kolu ile ilgili iki farklı firma ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Plastik üretim süreçlerimiz, bu sektörde olmazsa olmaz olan müşteri ile tasarım iş birliği, kalıp tasarımı ve üretimi ile başlıyor. Alpplas’ın tüm işletmelerinde gerek yeni kalıp tasarımı gerek parça tasarımı yapabilecek ve aynı zamanda kalıp imalatı yapabilecek kalıphanelere ve teknik ekibe sahiptir. Bunu sektörümüz için önemli bir avantaj olarak görüyoruz. Kalıp üretimi dışında; özellikle beyaz eşya sektörünün ihtiyaç duyduğu tüm plastik süreçlerine sahibiz. Plastik Enjeksiyon, gaz destekli enjeksiyon, boyahane, pad printing, silk printing, laser marking, ultrasonik kaynak, pek çok farklı alt komponentin montaj ve testlerini yapabilecek montaj hatları hemen ilk aklıma gelen proseslerimiz.

Elektronik iş kolunda ise müşterilerimizle iş birliğimiz, elektronik kart tasarımı, gömülü yazılım, bütünleşik test sistemlerinin tasarlanması ve üretilmesi, prototip üretimi olarak sıralayabiliriz. Aynı zamanda iki ayrı laboratuvarımızda yaşlandırma testleri, RoHs testleri, yanmazlık testleri, Xray gibi otomotiv standartlarında üretim yapabilmek için gereken pek çok testi yapabiliyoruz.
 
Üretim hatlarımızda ise 8 adet SMD makinesi, Panasonic Radial ve Axial dizgi makineleri, Panasonic Glue dispenser, Dek krem lehim makineleri, BTU fırınlar ve esnek üretim için Nutek marka tam otomatik yükleyiciler yer almaktadır. Çok katlı PCB’den BGA komponentlere kadar neredeyse her türlü elektronik kart üretilebilmektedir. Üretim hatlarımızda yüksek kaliteli kesintisiz üretim yapabilmek için hatlara entegre edilmiş SPI (krem lehim kontrol) ve AOI (otomatik görsel kontrol) kullanılmaktadır. 

Müşterimizin talep ve ihtiyaçlarına göre plastik ve elektronik kart üretiminden sonra, montaj ve kontrol prosesleriyle aynı zamanda son kullanıcıya sevkiyat yapabilecek bir işletmeyiz. 
Daha önce söylediğim gibi sistem tedarikçisi olarak aynı zamanda müşterimize çözüm üretme sorumluluğumuz olduğu için; yeni projelerde gerekli yeni proseslerin kurulması konusunda da ayrıca çalışan bir proje ekibimiz var. 

Robotlu sistemi devreye almada en riskli kısım entegratör firma seçimi. Bu konuda nelere dikkat ettiniz?

Bana göre Robot-Otomasyon projelerindeki riskin en büyük nedeni; entegratör seçiminden ziyade, projeyi doğru belirleyememek. Çünkü beklentileri ve çıktıları doğru tespit edemediğimizde o projeyi düzgün bir şekilde gerçekleştirmeniz mümkün olmayacaktır. 

Ancak tabi ki entegratör firmaların özellikle karmaşık projelerde önemi çok büyük. Tecrübesi, iş birliği yapma kapasitesi, sermaye yapısı, kurumsal bir firma olması en önemli faktörler. Çünkü bir otomasyon projesindeki öne çıkan en önemli faktör iş birliği ve teknik desteğin sürekli sağlanıyor olmasıdır. Eğer iş birliği yaptığınız firmanın bu gücü eksikse proje ya tamamlanamıyor ya da hedeflenen maliyetin çok üzerinde tamamlanıyor. Tabi bir de sonuçların beklentileri karşılaması ve hayal kırıklığı yaratmaması gerekiyor. 

Alpplas olarak bu bölümdeki temel stratejimiz, doğru firmalarla uzun vadeli iş birlikleri kurmak. Çünkü biz bir yandan da kurumsal hafızamızı robot-otomasyon konularında daha fazla yetkinlik ile doldurmaya ve bu konularda ki know-how’ımızı arttırmaya çalışıyoruz. O yüzden içinde olmadığımız projelerden, kapalı, paket çözümlerden uzak duruyoruz. Yaptığımız projelerde bu konuyu birinci öncelik olarak alıyoruz diyebilirim 

Kendi Ar-Ge Merkezimiz içerisinde bir entegratör firma kadar mekanik, elektro-mekanik, elektronik bilgimiz var diyebilirim. Örneğin kendi tasarladığımız çok eksenli bir robot projesinde, tüm enterpolasyon, kinetik hesapları kendimiz yaparak, bu proje için tasarladığımız özel bir elektronik kart ve gömülü yazılım ile sistemi çalıştırıyoruz. Tabi ki bu çok büyük bir avantaj bizim için. Entegratör firmalarla proje konuşurken ne istediğimizi iyi bildiğimiz için hata yapma ihtimalimiz daha az oluyor ve proje tamamen bizim kontrolümüzde yönetiliyor.     

Robotlaşmaya giderken fizibilite çalışmaları yaptınız mı? Robot yatırımı yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? Söz konusu süreçte ne tür kriterleri dikkate aldınız?

Şu anda Türkiye’de irili ufaklı tüm firmalar kaynak sıkıntısı çekiyor. Bir yandan robot-otomasyon yatırımları ile maliyetleri düşürmeye çalışırken bir yandan da bu yatırımlar içerisinden en doğru olanı seçerek, yatırım için kaynak yaratmaya çalışıyoruz. Bunun içinde fizibilite ve maliyet-fayda analizleri yapıyoruz.

Yatırım ve Ar-Ge faaliyetlerimizi planlarken ve proje seçimi yaparken; kendi içimizde koyduğumuz iddialı bir hedef var aslında. Biz diyoruz ki içinde bulunduğumuz sektörler dünyadaki en dinamik, en esnek ve en hızlı hareket eden sektör ve firmalar.  Sanayi tarihi boyunca görülmeyen bir hızda piyasaya yeni ürünler çıkıyor, yeni ürünlerde pek çok yeni özellik hayatımıza giriyor. Bu nedenle yatırım kararı verirken eskisi gibi düşünmememiz gerekiyor. Çünkü bugün yaptığınız bir robot yatırım değişen ürün profili ve piyasa koşulları nedeniyle bir yıl sonra atıl bir proses haline gelebilir. O yüzden bizim hedefimiz robot-otomasyon projelerinde 1 yıl içerisinde kendini amorti edebilmesini sağlayacak projeler üretmek. Bu hepimiz için zorlayıcı bir hedef olsa da önümüzdeki yıllarda ayakta kalabilmek ve piyasa koşullarına adapte olabilmemiz için bu hedefe uygun kararlar vermemiz gerekiyor. Bunun dışında Türkiye’yi bir robot otomasyon çöplüğüne de çevirmemek gerekiyor. Bu da yine doğru proje ve doğru ihtiyacı belirlemekten geçiyor. 

Yatırım kararı verirken bence en önemli karar “ihtiyacı doğru belirlemek”. Eğer ihtiyacı doğru belirleyemezseniz fayda sağlamanız tesadüflere bağlı oluyor ve tesadüflerde sürdürülebilir başarıya ulaştırmıyor bizi. 

Sanırım robot otomasyon projesi seçiminde karar verirken sadece bugünün ihtiyaçlarını değil biraz yarının gereksinimlerini de anlamaya çalışmak gerekiyor. Yarının gerçeği de “bağlanabilirlik”, “esneklik-çeviklik”, “Sensörlerle doğru veriyi yönetmek” ve “bu veriden karar vermenizi sağlayacak raporlar alabilmek” gibi birkaç başlıkla anlatılabilir. Daha uzun vadede ise kendi kendine karar verebilen otomasyon sistemleri günlük hayatımıza girecek. Yapılan robot-otomasyon projelerini hep bu açıdan tekrar tekrar değerlendirmek gerekiyor. 

Ne zaman robotlu üretime geçtiniz? Bünyenizde hangi proseslerde, kaç adet robot kullanıyorsunuz?

Şu anda boyahane, enjeksiyon, elektronik proseslerimizde pek çok robot otomasyon projemiz çalışıyor. Örneğin 2005 yılında boyahanelerimizde %100 oranında manuel uygulama yaparken şu anda neredeyse %100 boya robotları ile üretim yapıyoruz. Enjeksiyon makinelerimizin tamamına yakınında parça alma, taşıma, aktarma robotları mevcut. Şimdi ilave yatırım ve projelerle daha katma değerli, daha karmaşık ve bütünsel çözümler üretebileceğimiz projelere çalışıyoruz. Örneğin enjeksiyondan sevkiyat aşamasına kadar hiçbir şekilde manuel işçilik olmadan, plastik, baskı, montaj, kontrol proseslerinin otomatik olarak yapıldığı ve TÜBİTAK tarafından da desteklenen “akıllı ve esnek imalat sistemi” projemizi başlattık. Yaklaşık 2,5 milyon TL’lik bir yatırım projesi ve tamamlandığında pek çok sektör tarafından örnek alınabilecek bir proje olacaktır. 

Robot yatırımı firmanıza ne gibi katkılar sağladı? Robot yatırımından sonra elde edilen avantajlar (verimlilik, işçilik, genel üretim maliyetleri, kalite vb.) neler oldu?

Elbette dikkatlice seçtiğimiz ve gerçekleştirdiğimiz her bir robot otomasyon projesi, verimlilik, OEE, kalite ve iş güvenliği seviyesinin artışı gibi somut ve ölçülebilir başarılara ulaşmıştır. Örneğin 2018 yılı içerisinde devreye aldığımızı çok eksenli dik enjeksiyon insertin robotu ve besleme sistemi projesi ile üretim süresini 90 saniyelerden 50 saniyelere düşürdük. Bu başarı ile Alpplas daha verimli ve sürdürülebilir kaynaklara sahip bir işletme olarak rekabetçiliğini koruyacaktır. 

Ayrıca bazı projeleri ana sanayi firmalar ile gerçekleştirdiğimiz için, ortaya çıkan iyileştirmeler de karşılıklı kazançlar olmuştur. Örneğin 2017-2018 yılında bir müşterimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz projeler sonucu yaklaşık 3 milyon TL’lik bir iyileşme sağlamıştır. 

Bu sayısal performans göstergeleri dışında, yapılan her bir robot otomasyon projesi işlememizin mühendislik kabiliyetlerini arttırıyor, know-how birikimini hızlandırıyor ki asıl önemli olan sürdürülebilir bir mühendislik için buna sahip olabilmektir. İşletmemizdeki mühendis ve teknisyen arkadaşlarımızın motivasyonunu, bilgi birikimini arttıran her proje daha iyi ve karmaşık projelere kapı açtığı için bu bile önemli bir başarıdır.

Karmaşık projeler için entegratör, yazılımcı firma, üniversite ve teknoloji merkezleri ile iş birliği yapmayı öğrenmiş olmamız hatta bu iş birliğini uluslararası boyutlara taşımış olmamız, proje yönetimi kabiliyetlerini ve teknik birikimimizi de yıllar içinde daha fazla arttırmamız ile birlikte Alpplas sektöründe yine önemli dinamiklerden birisi olarak dijitalleşme ve endüstri 4.0 uygulamalarında öne çıkan bir firma olmasını sağlayacaktır. 

Potansiyel robot yatırımcılarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Söylediğim gibi bu konudaki ilk adım ihtiyacı doğru belirlemek olmalıdır. İhtiyacı belirlemek için mevcut proseslerin fotoğrafını doğru çekmek ve iyi analiz etmek gerekiyor. Bana göre yalın ve optimize edilmiş bir prosese sahip olmadan yapılacak her robot-otomasyon yatırımı beklenen faydayı sağlamayacaktır. Dolayısıyla ilk önce prosesin mevcut haline odaklanmak, oraları düzeltmek ve iyileştirmek, yalınlaştırmak gerekiyor. Bu yapıldıktan sonra ihtiyaçlar daha doğru ortaya çıkıyor ve analiz edilebiliyor. Örneğin sizin plastik enjeksiyon kalıbınız hatalı bir parça üretiyorsa ve bu hata bir operatör tarafından makine başında yapılan bir işçilik ile düzeltiliyor ise öncelikle kalıptaki bu problemi düzeltmeniz lazım. Yoksa bunu düzeltmeden yaptığınız yatırım sonucunda evet bir robot ile siz o parçayı kalıptan alabilir, paketleme yaptırabilirsiniz; ama sonra başka bir proseste yine manuel işçilik harcayarak o hatalı parçaları rework yapacaksınız demektir. Yani aslında 1 işçi ile yaptığınız işi hatalı yatırım yaparak 1 işçi artı 1 robot ile daha pahalı üreteceksiniz demektir.

Dolayısıyla robot yatırımcılarının ilk yapacakları proseslerine odaklanmak ve iyileştirmek olmalıdır. Bunun dışında daha önce belirttiğim gibi robot-otomasyon projelerinde, geri dönüşüm süresi için agresif hedefler belirlemek ve bu projelere bir de bu gözle bakmak gerekiyor. Sadece robot satın alan bir firma olmak, işletmelerimizi daima tüketici olarak kalmak gibi pasif bir duruma sokacaktır. Tüm teknik bilgiler robot üreticisi ya da entegratör firmada kaldığı sürece; bağımlılık, teknik bilgi eksikliği, yüksek servis maliyetleri gibi risklere bizleri daha açık hale geliyor. Bu nedenle yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek, teknik birikimi işletme içerisinde tutabilmek adına sadece satın alan değil; proje üreten, projeye ortaklık yapan, tasarım ve devreye alma kabiliyetlerini geliştiren, proje yönetim disiplinine sahip olan bir mühendislik takımına sahip olmak; robot yatırımcısı olmak adına çok önemli yetkinlikler olacaktır. Aksi durumda hem çok dışa bağımlı hem de statik-pasif bir konumda kalarak, yaptığınız yatırımın karşılığını görmeden yaptığınız yatırımın “çöp” haline gelmesini seyrediyor olabiliriz. 

Gelecek dönemde hangi alanlarda robot yatırımı yapmayı planlıyorsunuz?

Alpplas olarak şu anda, önümüzdeki 3 yılın robot-otomasyon projelerini belirledik ve çalışmalara başladık. Sonuç olarak biz bir sanayi kuruluşuyuz. Özellikle boyahanelerimizde, elektronik proseslerimizde, montaj proseslerimizde hızlı bir şekilde dönüşüm sağlayacak projeler üzerinde çalışıyoruz. Bizim bu konuya bakışımız, bir robot alıp prosese adapte etmek veya işletme içerisinde kullandığımız robot sayısını arttırmak gibi bir yüzeysel hedef yok. Biz proseslerimizi dönüştürmek, basitleştirmek, daha yalın ve güvenli hale getirmek, uzaktan erişim, online data takibi yapabilecek daha komplike robot-otomasyon projeleri üzerinde çalışıyoruz. 

Bünyenizde kullanılan depolama sisteminin özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

Alpplas’ın bünyesinde çok farklı dinamiklere göre üretim yapan farklı bölümler var. O nedenle tek bir depo yapılanması üstünden gitmek çok mümkün değil. Örnek olarak plastik tarafında ağırlıklı olarak büyük parça üreten işletmemizde klasik adresli depo sistemini kullanırken elektronik işletmemizde üretim sistemi ile entegre Kardex tipi otomatik dikey depolama sistemlerini kullanıyoruz.  

2018 yılı için hedefleriniz nelerdir?

Bilindiği üzere 2017 yılında beyaz eşya sektörü ÖTV teşviğinin hayata geçmesiyle planlarımızda olmayan bir üretim temposuna girdik. Bu nedenle 2017 yılında kapasite kullanım anlamında çok yüksek değerleri yakaladık.  Aynı dönemde daha önce planlanan yatırımlarımıza da devam etti. Kapasite artışı için yapılan yatırımların haricinde özellikle verimliliği hedefleyen teknolojik yatırımlar, robotik sistem yatırımları ön plana çıktı.  2018 yılı için en azından beyaz eşya sektörünün büyümesine devam edeceğini öngörüyoruz ve buna uygun olarak bütçe ve yatırım planlarımızı oluşturduk diyebilirim. Tabi 2018’in hatta 2019’un dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmelerin çok yakından takip edilmesi gereken, hassas bir yıl olacağını öngördüğümüzü de söyleyebilirim. 

2018 yılının neredeyse yarısını geri de bıraktık. Artık 2019 hedeflerinden konuşmak gerekiyor sanırım. Geçtiğimiz 3 yıl boyunca fabrika, arsa gibi alt yapı yatırımlarımıza ve yeni lokasyonlar açılması gibi yatırımlara odaklanmıştık. Önümüzdeki yıllarda elbette Alpplas’ı organik olarak büyütecek yurt içi ve yurt dışı yatırım planlarımız mevcut. Ancak asıl odaklanacağımız fabrikaların ve proseslerin yalınlaştırılması, bugünün ihtiyaçlarına göre dönüştürülmesi yenilenmesi, dijitalleştirilmesi, robot-otomasyon seviyesinin arttırılması olacaktır diyebilirim.

Bunun dışında devam eden ulusal ve uluslararası Ar-Ge iş birliği projelerimizin artarak devam edeceğini söyleyebilirim. Bu tarz uluslararası projelerin şirket kültürüne ve know-how biriktirilmesine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.