Ana faaliyet konusu ve uzmanlık alanı endüstriyel otomasyon ve robotik sistemler olan HTS Mühendislik, 2011 yılında yerli sermaye ile kuruldu.

İsveç menşeli bir robot üretici firma tarafından satın alınan yine İsveç menşeli bir robot entegratörü firmasının geliştirdiği sistemlerden uyarladıkları ve kendi Ar-Ge yetenekleriyle geliştirdikleri CNC besleme uygulamasına ilişkin HTS Mühendislik Genel Müdürü Onur Hanlıoğlu, “Türkiye’de bu kapsamda bir ilk olma özelliğini taşıyan uygulamayı düşük maliyetlere müşterilerimize satabiliyoruz. Avrupa’da benzer firmaların uygulamayı yaklaşık 100 bin Euro’nun üzerine satarken, biz 70-80 bin Euro bandında satabiliyoruz. Bu da bizi Türkiye’de rekabetçi hale getiriyor. Bu konuda oldukça fazla talep aldık, 1 yılda yaklaşık 4 tane hücre satışı gerçekleştirdik.” diyor.

Onur Bey, HTS Mühendislik olarak rakiplerinizden nasıl ayrışıyorsunuz?

Sektördeki oyuncuları belli sınıflara ayırabiliriz. Mesela piyasanın çantacılar diye adlandırdığım bir ekip var. Bu kadro açıkçası sektörde tamamen amatör ruhla çalışan belki de firması olmayan, bir veya iki kişilik ekipler. Bunlardan ayrılmamızın nedeni şu; biz bir ekip olmayı başarmış bir firmayız ve hepimizin bir sorumluluğu ve bir uzmanlığı var. Bu noktada daha kaliteli bir hizmet verebiliyoruz. Bir de bizim gibi orta segmentte çalışan firmalar var. Oturmuş, altyapısını oturtturmuş, belli bir deneyim kazanmış, kadrolaşmaya çalışan 8 ile 20 kişi arasında kadrosu olan firmalar var. Bu firmalardan bizi ayıran özellik şu; biz elimizdekiyle yetinmiyoruz, sürekli kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz ve daha iyi ürünler ortaya koymaya çalışıyoruz. Her zaman bir iki adım ilerisini düşünüyoruz. Avrupa’yı sürekli takip ediyoruz. Yurtdışındaki fuarlara devamlı ziyaretçi olarak gidiyoruz. İlişkilerimizi sıcak tutuyor, yurt dışındaki teknoloji firmalarından bilgi ve ürün alıyoruz. Bu bizim için büyük bir avantaj. Birde uluslararası çok büyük proje firmaları var. Bizi bu büyük firmalardan ayıran noktada iş açlığımız. O firmalar müşteri memnuniyeti adına bazı müşterinin talep ettiği şeylere katlanmıyorlar, kendilerinden ödün vermiyorlar. Biz bunu yapmıyoruz. Müşteri memnuniyeti bizim için en önemli şey. Sözün özü biz farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.

Firmanızın Ar-Ge faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ar-Ge faaliyetleri bizim işimizin merkezinde. Biz yenilikçi olmak zorundayız hatta müşterilerimize bununla ilgili en yeni çözümü sunmak zorundayız. Bizim mottomuz, endüstriyel otomasyonda çözüme giden yol. Bu noktada çözüm odaklı bazı Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Özellikle şu anda dünyada yeni trend Endüstri 4.0 olmaktadır. Endüstri 4.0 aslında insanı tamamen üretimden arındırmak. Yani kas gücünü daha doğrusu insanı üretimden alarak sadece beyin gücü harcayarak üretim yapılmasıdır. Bu da nesnelerin interneti üzerinden giden bir terminoloji. Türkiye’de her şey karıştırıldığı gibi bu da karıştırılıyor. Firmalar, Endüstri 4.0 ile ilgili çalışma yapıyorum deyip, size Endüstri 3.0 ile veya Endüstri 2.0 ile yaptığı çalışmaları anlatabiliyor. Bu noktada bir anlam karmaşası var. Biz bunu önlemek adına ve yenilikçi çözümleri tam anlamıyla oturtmak adına çalışmalar yapıyoruz. Nesnelerin interneti dediğimiz zaman aslında bizim amaçladığımız şu olmalı, fabrikalardaki makinaların kendi kendine bazı şeyleri çözmesi veya üretim yapabilmesi amaçlanmalıdır. Bizde bu bağlamda Türkiye’deki en büyük ERP firmalarından Alman-Japon ortaklı Itelligence ile bir konsorsiyum yaptık. Bizim endüstriyel otomasyon bilgimiz ve tecrübemiz ile onların öngörü konusundaki bilgi ve deneyimlerini entegre ederek bir Ar-Ge çalışması gerçekleştirdik. Şu anda ERP programlarıyla saha haberleşmesini her türlü yapabiliyoruz.

Robotik CNC besleme uygulamasında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğiniz çözümleriniz olduğunu biliyoruz. Detay paylaşır mısınız?

Avrupa’daki çağdaşlarımız olan firmaları, dünyadaki trendleri çok yakından takip ediyoruz. Avrupa’da bizim gibi entegratör olan robotlu otomasyon projeleri hayata geçiren İsveç menşeli bir firma var. Biz onların projelerini değerlendirdik, çünkü Avrupa’da en çok robot satan firmaydı. Hatta bu nedenle bu firmayı robot üreticisi bir firma satın aldı ve çözümlerini standart ürün olarak kataloğuna koydu. Ama bu ürünler gerçekten çok pahalı ürünler. Bizde bu firma tarafından Avrupa’da hayata geçirilen bir uygulamayı daha uygun çözümler ile Türkiye de uyarladık. Bu çözümü diğerlerinden farklı kılan şey, operatör CNC de işlenecek olan yarı mamulleri bir konveyöre veya herhangi bir yere dizmiyor. Sadece malzemeler operatör tarafından kasaya dökülüyor.  Ardından bu kasadan da yarı mamuller, elevatör ayraçlı konveyör sistemine kademeli olarak akıyor.  Parçalar besleme konveyörü üzerinden de ana konveyöre geliyor. Ayraç ve bariyerler ile parçalar düzenli formda ana konveyörde akarken otomatik olarak diziliyor. Dizilmeyenler ise kamera sistemi ile geri besleme konveyörüne atılıyor. Geri besleme konveyöründe akan parçalar ise kasaya tekrar dökülüyor. Doğru bir şekilde dizilenler robotun önüne geliyor ve robot bunları CNC tezgahlarına besliyor. Operatör uğramadan yaklaşık 1 gün boyunca CNC besleme işleminin gerçekleştirildiği uygulamada, malzeme toplamak için sadece tek 1 operatöre ihtiyaç duyuluyor ve operatör işlemi 10 saniyede tamamlayabiliyor. Ayrıca uygulamada şarjöre dizme, ayrı ayrı fikstür yapma gibi işlemlere gerek kalmıyor. Bu sayede işçilik maliyeti minimuma çekiliyor. Türkiye’de bu kapsamda bir ilk olma özelliğini taşıyan uygulamayı, biz kendi Ar-Ge yeteneklerimiz ile geliştirdik ve bu nedenle düşük maliyetlere satabiliyoruz. Avrupa’da benzer firmaların söz konusu uygulamayı yaklaşık 100 bin Euro’ya satarken, biz 70-80 bin Euro bandında satabiliyoruz. Bu da bizi Türkiye’de rekabetçi hale getiriyor. Bu konuda oldukça fazla talep aldık, 1 yılda yaklaşık 3-4 tane bu tip robot hücresi satışı gerçekleştirdik.

Otomotiv sektörüne yönelik hayata geçirdiğiniz projeler nelerdir?

Otomotiv sektörüne yönelik, gazaltı kaynak ve tezgah besleme konusunda uzmanız. Aynı zamanda punta kaynağında da iyi bir firmayız. Fikstür tasarımları ve imalatı yapıyoruz. Çeşitli alanlarda da çalıştık açıkçası ama en başta kaynak ve tezgah besleme olarak söyleyebilirim.

Her ürüne özel çalışabilen çözümleriniz olduğu biliyoruz.

Robotik otomasyonda boya uygulamaları da var ama boya uygulamalarına kesinlikle girmiyoruz. Belki gelecekte girebiliriz ama şu an için uzmanlık alanımız boya değil. Müşterilerimiz, bizim ürünlerimizle boya yapmak isterse, belki başka firmalardan çözüm alarak yapabilir ama firmamızın ekibi ile boya uygulamalarında proje yapmayız. Çünkü bizim asıl sattığımız şey kutuda ürün değil, çözüm. Kutuda ürün bizim için bir anlam ifade etmiyor. Bu ürünleri birbirine entegre ediyor, birleştiriyor ve bir proje olarak veya özel makina olarak müşterimize anahtar teslim sunuyoruz. Bu noktada proses bilgisi en önemli şey. Bu yüzden bazı uygulamalara giremiyoruz. Çünkü boya gibi bazı proseslerde hala bilgi eksikliğimiz var ki eksik bilgi ile müşteriyi üzmek istemiyoruz. Bizim müşteri memnuniyetini korumak esas amacımızdır. Her zaman kaliteli hizmetler sunuyoruz. Bu sayede bugüne kadar kazandığımız bütün müşterilerimizi neredeyse bir önceki müşterimizin referansıyla kazandık.

Hizmet verdiğiniz firmalarda işin başından sonuna dek yaşadığınız süreci, iş yapış şeklinizi betimler misiniz?

Biz özel makina imalatları ve müşterinin üretimine yönelik proses çözümleri sunduğumuzdan dolayı her müşterimize aslında farklı bir çözümle gidiyoruz ve her müşterimize farklı bir hizmet veriyoruz. Aslında terzi usulü iş yapıyoruz ve bunu yapmamız içinde gerekli olan altyapıyı oluşturmak adına ilk önce müşterimizi ziyaret ediyor, onları dinliyoruz. Müşterimizin üretimini keşfediyoruz. Üretimde nelere ihtiyacı var? Nasıl bir talebi var? Üretimdeki hangi proseste ne gibi iyileştirmeler istiyor veya ne gibi kazançlar elde etmek istiyor? Kalite, işçilik maliyetlerini düşürme, üretim adetlerinin artması mı veya hepsi mi? Bunların takibini yapıyoruz ve bu takibi yaptıktan sonra da açıkçası müşterinin manuel olarak yaptığı prosesi izliyoruz. Sahada işçilerle iletişime geçiyoruz. Ne gibi zorluklar yaşadıklarını, ne gibi handikaplar olduğunu, hatalı ürünlerin oluşmasına sebebiyet veren unsurların neler olduğunu vb. hepsini inceliyoruz. Ardından bununla ilgili keşif ve beyin fırtınası yapıyoruz. Bununla ilgili ön tasarım sırasında kestirimci mühendislik yapıyoruz. Bir öngörüyle çözüm arayışımız oluyor. Tabii geçmişte yaptığımız çözümlerden oluşan bir tecrübemiz de var. Bu tecrübe birikimini de değerlendiriyoruz. Bu noktada müşteriye yönelik bir çözüm üretiyoruz ve bunun ön tasarımını, ön maliyetini, analizini ve ön planlamasını yaparak buna göre bir teklif hazırlıyoruz. Çok kapsamlı bir teklif sunuyoruz. Teklifin içerisinde A’dan Z’ye her şey oluyor. Bunu yapmak zorundayız; çünkü hayal satıyoruz aslında. Bu noktada onun hayalindeki bir şeyi onun hayalinden çıkartıp realiteye dönüştürmemiz lazım. Onu teklifimize çok iyi yansıtıyoruz. Müşterimizin onaylaması durumunda o teklifi sonra projeyi başlatıyoruz. Projede de şöyle bir şey var ilk önce tasarım ekibimiz giriyor işin içine mekanik tasarımlar, analizleri yapılıyor. Ondan sonra elektrik ekibi geliyor. Elektrik ve otomasyon ekibiyle bir gözden geçiriyorlar. Eğer içimize sindiyse imalata geçiliyor. Talaşlı imalatı yapılırken bir taraftan elektrifikasyonu, panosu ve yazılımı oluşturulmaya başlanıyor. Bu arada talaşlı imalatın hepsini dışarıda yapıyoruz. Çünkü terzi usulü bir şey yaparken sanayide bütün tezgahları kendi içinizde tutmanız imkansız. Mekanik montaj ekibimiz var gelen parçaların montajını yapıyor ve sonra işin içine elektrifikasyon ve otomasyon kısmı giriyor. Tabi bu arada programlama yazılımı yapılmış ve denemeye hazır oluyor. Denemeleri de yaptıktan sonra müşteriye naklediyoruz ve finalde sahada kurulumunu gerçekleştiriyoruz.