14 içme suyu, 22 atıksu arıtma tesisi, 245 parametrenin analizi için akredite onayına sahip 3600 metrekare alana kurulu modern laboratuvarı ile Kocaeli’ne 7/24 uzaktan izleme ile kesintisiz hizmet veren İSU Genel Müdürlüğü, Kocaeli’ye yüzde 99 oranında arıtılmış su sağlıyor. İSU’nun gündeminde olan yenilenebilir enerji, online izleme ve ileri biyolojik arıtma tesisi yatırımlarının detayları üzerine İSU Genel Müdürü Ali Sağlık, SCADA Şube Müdürü Murat Sönmez ve Swan Türkiye Satış Mühendisi Alp Özbekozan ile konuştuk.

İzmit Bölgesi’nin ve İSU’nun gelişimini sizden dinleyebilir miyiz?       

Ali Sağlık: 2004 yılında İzmit’ten ibaret bir belediyeydi. 2004 yılında kanun değişti, İstanbul ve Kocaeli pilot il seçildi ve il sınırları, belediye hizmet sınırları olarak değiştirildi. Buna bağlı olarak bizim de abone sayımız artmış oldu. 2004 yılında 480 bin olan abone sayımızı, 750 bine yükselttik. 2004 yılında kayıp-kaçak oranımız yüzde 72 iken şu kayıp kaçak oranımız yüzde 22 oranında. 2004 yılında çalışan iki adet arıtma tesisimiz varken günümüzde tamamı faaliyette 22 arıtma tesisimiz bulunuyor. Türkiye’nin giren suyu arıtma açısından en iyi sular idaresiyiz diyebilirim. Şu an suyun yüzde 99’unu arıtabiliyoruz.

Kocaeli’nin tamamına arıtılmış su veriyoruz. 14 tane içme suyu arıtma tesisimiz bulunuyor. Ana kaynağımız Yuvacık Barajı fakat Kandra, Namazgah, Karamürsel’de yapımına devam edilen Avcıdere ve İhsaniye Barajlarımız da bulunuyor. Akyazı’da yapılan Ballıkaya Barajı’ndan bize su verilecek.

Kocaeli sanayi konusunda nasıl bir öneme sahip?

Ali Sağlık: Kocaeli Türkiye’nin sanayi başkenti. İrili – ufaklı birçok organize sanayi bölgesi var. Organize sanayi bölgeleri bizim tamamen denetimimizin dışında olan yerler. Bunun bize çok büyük dezavantajları var. En büyük dezavantaj da sanayi kuruluşlarının alıcı deşarj ortamlarının bizde olmaması. Fabrikaların ön arıtma sistemine sahip olanlarının tamamı da alıcı ortama deşarj yapıyorlar. Aslında Kocaeli’nin şu an en büyük sorunu bu yetkilendirme konusudur. Biz alıcı ortamların kontrolünün bizde olmasını istiyoruz. Çünkü denizde bir kirlilik olduğunda ya da alıcı ortamda bir kirlilik olduğunda Belediye Başkanı aranıyor. 29 sanayi kuruluşunu online izlemeye aldık ve bu da caydırıcı bir etki oldu bu sanayi kuruluşlarına. Deşarjlarını takip etmelerini sağladık, etmedikleri zaman da cezai işlem uyguladık. Sorumlusu olduğumuz tesisler haricinde tüm Kocaeli’nin suyu için ciddi çaba harcıyoruz. Bu çabalarımız sonucunda iki yılda bir gerçekleştirdiğimiz dalgıçlı ve kameralı incelemelerde gördük ki; denizde balık çeşitliliğimiz artıyor. Körfezin tamamında arıtma tesislerimiz bulunuyor ve sadece Eskihisar bölgesinde bizim derin deşarjımız vardı.  Bu bölgenin de ihalesini tamamladık ve açılışını gerçekleştirdiğimizde ise yüzde 100 arıtma seviyesine ulaşacağız.

Köylerde de merkezdeki arıtma tesislerinin küçük hali olan modüler arıtma tesisleri kuruyoruz. Köydeki bu tesislerimiz de dahil olmak üzere arıtmalarımızın tamamında geri dönüşüm suyu olan ‘Gri Su’ kullanıyoruz. 2016 yılında Kocaeli sanayi yaklaşık 40 milyon ton su kullandı. Bu 40 milyon ton suyun 15 milyon tonu geri dönüşüm suyu, 13 milyon tonu kuyu suyu, 12 milyon tonu ise arıttığımız şebeke suyuydu. Şu anda sanayide en fazla geri dönüşüm suyu kullanılan bölge bizim bölgemiz. Bu 2014 yılında yaşadığımız kuraklık olayı ile beraber geldi.

Arıtma Daire Başkanımız ileri biyolojik arıtma tesislerinde arıtılan suyun denize dökülmemesine karar verdi. Sonrasında bu sayede geri dönüşüm suyu kullandırmaya başladık. Başişkale Kullar bölgesinde yapılan yeni arıtma tesisinin kapasitesini 10 bin metreküp/günden – 15 bin metreküp/güne çıkartıyoruz. İzmit’in doğusunda Kocaeli Spor Stadı ve Organize Sanayi Bölgeleri dahil olmak üzere geri dönüşüm suyu kullanımını artıracağız. Böylece su kıtlığı baskısından kurtulmuş olacağız. Sakarya ile Sapanca gölünün kullanılması konusunda bir sıkıntı yaşadık. Su yönetimi ve bakanlık devreye girerek bizim de Sapanca gölünde söz sahibi olduğumuz kabul edildi. Şu an sanayine arıtılan suyun 3’te 1’i oranında geri dönüşüm suyu kullanıyoruz.

Peki, mevcut tesislerde ne tür modernizasyon yatırımlarınız bulunuyor?

Ali Sağlık:  Şu anda Kullar’da 81 milyon liralık bir ihale gerçekleştirdik. Mevcut biyolojik arıtmayı ileri biyolojik arıtmaya çeviriyoruz. Biyolojik arıtmada azot ve fosfor giderimi yoktu. Çamaşır suları gibi kirleticiler giderilemiyordu. Hedefimiz 2019 yılında projenin yüzde 80’ini tamamlamış olmayı hedefliyoruz. İller bankasının yaptığı 5 adet arıtma tesisini ileri biyolojik arıtma tesisine çevireceğiz. Bunu yaparken biyolojik tesisi sadece ileri biyolojiğe çevirmiyoruz, bu arıtma tesisini dönüştürürken aynı zamanda geri dönüşüm tesisini kuruyoruz. Buna ek olarak havuzların üzerine güneş panelleri yerleştiriyoruz. 2017 ve 2018 yıllarında yatırımlarımızda özellikle üzerinde durduğumuz konu yenilenebilir enerji konusu. Kullar’ı bitirdikten sonra Körfez Arıtma Tesisi, Yeniköy Arıtma Tesisi ve Karamürsel Arıtma Tesislerini biyolojikten ileri biyolojik tip arıtmaya dönüştüreceğiz. Bu sayede körfez çok daha temiz olacak.

Şu anda körfezde yüzülebiliyor. Karamürsel’de, Kandıra’da, Darıca’da ve Cebeci’de mavi bayrak aldık.

Arıtma sonrası çamurun bertarafı konusunda ne tür çalışmalarınız bulunuyor, İSU olarak?

Ali Sağlık: Şu an en önemli konularımızdan bir tanesi de bu. Uzun süre bu konuyu araştırdık. Kocaeli bertaraf konusunda sıkıntılı bir bölge. Çünkü biz Anadolu’daki gibi büyük alanlara sahip değiliz. Çimento tesisleri ile görüştük fakat fabrikada arıza olduğunda çamuru alamayabiliyorlar. Bu nedenle kendi yakma tesislerimizi oluşturmayı hedefledik. Yurtdışında ve yurtiçinde bir takım araştırmalar gerçekleştirdik fakat yakma tesisleri konusunda Türkiye’de yeterli çalışma yapılmadığını fark ettik. Bursa’da iki sanayi bölgesinde bu işin yapıldığını öğrendik ve bu tesisleri yerinde inceledik. Sonrasında bir ihaleye çıkarak hem Kullar Arıtma Tesisi içinde hem de Gebze Arıtma Tesisi içinde iki tane günlük 95 ton kapasiteli arıtma tesisi olmuştur. Bu yıl içinde bunların ikisini de bitireceğiz ve bitirdiğimiz zaman artık Kocaeli’nin çamur bertarafı derdi olmayacak.  Şu anda çimento tesisine verdiğimiz çamurun tonuna 160 lira para ödüyoruz. Dolayısı ile toplamda yılda 12 milyon lirayı sadece çamur bertarafı için harcıyoruz. Biz yakma tesisini bitirdiğimiz zaman bizim çamur yakma maliyetimiz ton başına 50 liraya düşecek. İleriki dönemde de çamurdan enerji üreteceğiz. Bu sayede işletme maliyetlerini düşürmüş olacağız.  

Ürettiğiniz enerjiyi, kendiniz kullanırsanız fiyat yüksek oluyor. Fakat siz bu enerjiyi ürettikten sonra satıp kullandığınız zaman daha avantajlı hale geliyorsunuz. Bu yüzden önce enerjiyi üretip satacağız sonrasında kullandığımız kısmın ücretini ödeyeceğiz.

Merkez laboratuvarda ve sahadaki laboratuvarda faaliyetler yürüten İSU ekibini de tanıyabilir miyiz?

Ali Sağlık: 14 içme suyu, 22 atıksu tesisimiz bulunuyor ve tamamında laboratuvarlar yer alıyor. Musluktan su içilebileceğini söylüyor ve en kaliteli su bizim suyumuz diyoruz. Türkiye’de genelinde yapılan araştırmalarda görüldü ki; Türkiye’de içilebilir suya sahip 3 ilden bir tanesi de Kocaeli. Bunun üzerine bu kalitenin sürdürülebilirliği ve takibi için laboratuvar ihtiyaçlarımız hakkında bir süre araştırmalar gerçekleştirdik. Sonrasında yaklaşık 3600 metrekare kapalı alanı olan; Türkiye’nin en modern laboratuvarını dizayn ettik. Bu projeyi hayata geçirmeden önce de yaklaşık 30 parametre için akredite onayı aldık. Laboratuvarımız ile birlikte 245 parametrenin akredite onayını alma hakkı kazandık.

İçme suyu, atıksu, mikrobiyoloji laboratuvarlarımız bulunuyor ve bu laboratuvarların tamamında şu an dünyada kullanılan son teknoloji cihazları kullanıyoruz. En son Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ekibi ziyaretlerinde laboratuvara ve çalışmalara hayran kaldılar. Aynı zamanda TÜBİTAK ile birlikte yalnızca bizim laboratuvarlarımızda olan cihazlar da var.

Laboratuvar analizi talepleri alıyor musunuz bu merkez için?

Ali Sağlık: Bizim kanal sistemimize bağlı bütün sanayi kuruluşları bizden deşarj izni ve ruhsat alıyorlar. Şu an bizden ruhsat alan 2000 tesis var İzmit’te. Biz her ay bu 2000 tesisten numune alıyoruz. Aynı zamanda fabrikalar kendi üretimleri için referans su çalışmalarını yaptırıp bu suyu üretimde kullanırlar. Okullar, gıda sektörü bu analizler için bize başvuruyorlar. Bunun haricinde Kocaeli genelinde yaklaşık 340 noktadan her ay 1000 ayrı numune alıyoruz. Suyu kontrol ettiğimiz için de halkımıza suyu musluktan içebileceklerini söylüyoruz. Her ay analizlerimizle birlikte depo bakımlarını da yapıyoruz. Bu depoları uzaktan izliyoruz. Depoları, içme suyu terfilerini ve içme suyu arıtma tesislerini SCADA’mız üzerinden izliyoruz ama biz Türkiye’nin ilk atıksu arıtma SCADA’sını da devreye aldık. Şu anda kollektör hatlarını da uzaktan izliyoruz. Bütün terfi istasyonlarının gaz ölçümlerini bile uzaktan yapıyoruz.

Kaç adet tesis SCADA merkeziniz tarafından izleniyor ve analiz cihazlarının bu izleme için önemi nedir?

Ali Sağlık: 46 atıksu terfi istasyonuna, 8 adet yağmur suyu terfi istasyonuna, 28 adet atıksu kollektör hattına, 5 adet yağmursuyu kollektör hattına, 16 adet atıksu arıtma tesisi, 28 adet sanayi arıtma tesisi olmak üzere toplam 131 adet atıksu istasyonunun izlenip kontrol edildiği bir SCADA sistemine sahibiz. Aynı zamanda 99 adet içme suyu terfi istasyonu, 166 adet içme suyu su deposu ve bir tane de aktarım noktası olmak üzere 277 adette içme suyu istasyonu uzaktan izleniyor. Bunlar izlenirken pH, klor, bulanıklık değerlerinin 7 gün 24 saat esasına göre takip edilmesi lazım. Burada güvenilir markalara ihtiyaç duyuyoruz. 59 noktada Swan marka olmak üzere toplamda 93 noktada su kalitesi parametreleri ölçüm cihazları kullanıyoruz. Bu noktalarda ölçülen su kalite parametresi bilgileri anlık ve kesintisiz olarak SCADA kontrol merkezine aktarılıyor ve set edilen değerin aşımı veya altı değerlerde sistemin alarm vermesi sağlanıyor. Bu bizim sistemimizde kullandığımız cihazların son derece kaliteli ve son derece güvenilir markalar olduğu anlamına geliyor. Swan bizde bu aşamada öne çıkıyor. Çünkü Swan cihazları daha stabil çalışma ortamı sağlıyor. Bu cihazların kalibrasyon ve bakım ihtiyacı duymaması, yüksek oranda doğrulukta çalışmaları ise bize sağladığı en büyük avantajlar arasında yer alıyor. Bu güvenilir cihazların tedariki için Swan markasına çok teşekkür ediyoruz.

Ürün satın aldığınız markalardan sonrası için ne tür beklentileriniz oluyor?  

Ali Sağlık: Bir firmanın ürününün arkasında olması lazım. Bütün aletler kalibrasyona tabi olan cihazlardır. O nedenle burada önemli olan cihazı almak değil ürünü aldıktan sonra bunu işletmek ve kullanabilmek, bakım ve kalibrasyonlarını sorunsuz şekilde gerçekleştirebilmek. Bu konuda bizim için satış sonrası hizmetleri önemli hale geliyor. Bu yüzden biz her aldığımız ürün için 1-2 yıl kalibrasyonunu ilgili markadan istiyoruz fakat sonrası bizim için önemli. Bir firmanın cihazının arkasında durup durmadığını önemsiyoruz. Bu konuda Swan’dan oldukça memnunuz. Sıkıntı yaşadığımız markalardan da uzaklaşmaya çalışıyoruz.

Murat Bey, birimizin çalışmaları nelerdir?

İSU SCADA Şube Müdürü Murat Sönmez: 2007 yılından beri gerçekleştirdiğimiz SCADA çalışmalarımız için günümüze değin ciddi tecrübelerimiz oluştu. Önce İçme Suyu SCADA Sistemi’ni geliştirdik ve daha sonra da Atıksu SCADA Sistemi’ni 2012 yılında devreye aldık. Yaklaşık 300 içme suyu ve 170’in üzerinde atıksu arıtma olmak üzere 450-500 noktada kesintisiz tesislerin uzaktan yönetimi işini yapıyoruz. Burada arkadaşlarımızın önünde kurulu monitörlerden izleme işlemi gerçekleştiriliyor. Daha önce eski binanın yıkımı öncesinde geniş ekranlarla izleme işlemini gerçekleştiriyorduk. Yeni sistem odamız çok daha iyi bir şekilde dizayn edilmiş olacak yeni binamız tamamlandığında. Orada sadece içme suyu ve atıksu da olmayacak. Bizim bölgesel basınç yönetim sistemleri ve kamera sistemlerini oraya taşıyacağız. Dolayısı ile geçmiştekinden çok daha iyi olacağını düşünüyoruz, yeni sistem odamızın. Burada bahsettiğimiz üzere ekranlardan içme suyunun ve atıksuyun yönetimini buradan sağlıyoruz. İçme suyunda her bir istasyon seviye ekranı olarak listelenmiş. Su deposu olarak baktığınızda da iki göz üzerinden seviyeler ekrana yansıyor. Operatörümüz şu an bir tesise girip mimik diagramını görebiliyor. Ön tarafta bir vanamız var, o vanadan sonra su iki gözlü bir havuza giriyor ve sonrasında bir üst noktaya çıkabilmek için 4 motorlu bir sisteme girip üst istasyona çıkıyor.  Sonrasında yine iki gözlü bir depomuz var ve terfi istasyonuna geçilip yeniden su bir üst koda bakılıyor.

İçme suyu kaynaklarımız; Yuvacık Barajı, 2014 yılında faaliyete aldığımız Namazgah Barajları. Namazgah Barajı genelde körfezin kuzeyindeki kaynak depoları ile beraber Kandra bölgesini besliyor. Bizim temel kaynağımız Yuvacık Barajı. Bu barajdan gelen su İzmit Büyük Arıtma Tesisi’nden geçtikten sonra üç kola ayrılıyor. Bu kollardan bir tanesi, İzmit Körfezinin Kuzey Kolu olan İstanbul ile sınırlı yere, Darıca’ya kadar geliyor. Bir diğer kol Yalova sınırından Karamürsel Kaytazdere tarafına doğru geliyor. Bir kolda Sapanca havzasını besliyor. Bu bölgelerin tamamında irili ufaklı su depoları görüyorsunuz. Kocaeli arazisi deniz seviyesinin üstünde ama üst noktalara arazi durumundan dolayı suyun terfi edilmesi gerekiyor. Şehir merkezinden deniz seviyesine götürdüğünüz suyu yukarıdaki tüketicilere taşımak zorundasınız. Bu durumda terfi sistemleri gelişiyor. Üçlü – dörtlü gruplarla aslında bir üst istasyona basıyorsunuz suyu. Bu suyu basarken enerji maliyetleri önümüze geliyor. Bu yüzden biz yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi bütçe ayırıyoruz. SCADA sistemi de bunları bütünleştirici bir özelliğe sahip. İçme Suyu SCADA Sistemi’nde temel mantık şu: Suyu kayıp su olarak Yuvacık Barajı’ndan tüketicinin istediği en üst seviyedeki noktalara taşımak. Taşırken pH, klor seviyelerini de düzenli olarak çek ediyoruz. Bu seviyeleri gördüğümüz ekranlardan yine Yuvacık Barajı’nda belli içme suyu standartlarında klor, bulanıklık değerlerine sahip suyun üst kodlarda hangi değerlere ulaştığını izleyebiliyoruz.  Biz ana hat üzerinden değil de daha ziyade üst kodlarda pH, klor seviyelerine bakıp gerektiğinde müdahalelerimizi yaparak suyumuzu içilebilir standarda ulaştırmaya çalışıyoruz. Yine üst noktalarda pH, klor ve bulanıklık seviyesini 7,79/ 0,04 ve 013ppm seviyesinde tutmaya çalışıyoruz. Bu değerlerde sapma 0,2 ile 0,5 arasında kabul edilebiliyor. Buradaki SCADA sisteminin getirisi de; 100 e yakın analiz cihazı ile suyun kimyasal parametrelerinin anlık olarak izlenmesi oluyor. Olası bir limit aşımında ise SCADA ekranına alarm düşerek ekiplerimizi yönlendirmemiz için bizi uyarıyor. Müdahale için bazen kendi ekibimizi yönlendiriyoruz bazen de satın ekipmanı aldığımız markanın ekibinden destek alıyoruz. 

Atıksu izleme tarafında çalışmalar nasıl şekilleniyor?

Murat Sönmez: Atıksu kavramı bizim için şöyle gelişti: 2011 yılında biz, deşarjı 10 bin metreküpün üzerinde olan tesisleri çevre bakanlığının talimatı üzerine sürekli atıksu izleme sistemi SAİS kapsamında izliyoruz. Bu kapsama giren 7 tesisimizi nasıl SCADA sistemimiz ile bütünleştirip Çevre Bakanlığı’na veri sağlayacağımızı araştırdık.

17 atıksu arıtma tesisimiz ve bölgelerdeki modüler arıtma tesislerimiz ile birlikte toplamda 22 arıtma tesisimizden 15 tanesini SCADA sistemi üzerinden izliyoruz. Daha sonra bu arıtmalara yine içme suyunda olduğu gibi sebeplerden dolayı terfi sistemleri geliştirdik. Dolayısı ile konsept biraz büyüdü. Önce arıtma tesisi çalışmaları sonrasında terfi istasyonları ve sonrasında da yağış durumuna göre değişen kollektörün durumunu takip etme çalışmalarına başladık.

Suyunu sanayinin alıcı ortamı dediğimiz kollektör hattına oradan da bizim arıtma tesisimize ulaştırmasını sağladığı 28 çıkış noktasında aynı arıtma tesislerinde olduğu gibi belli kimyasal ve atıksu parametrelerini izler hale geldik. Bunlarla ilgili olarak da söz konusu tesiste arıtma tesislerinin yaptığı işleme ek olarak otomatik numune alma sistemi geliştirdik. Kendi arıtma tesisimi kurduğumda online arıtma sistemi ile arıtmamı denetliyorum aslında. Bu durumda yükümü bozmadan arıtma tesisini ne kadar iyi çalıştırabilirim, sanayi tesisi bana ne kadar yük vermiş, bunun kollektöre deşarj yönetmeliğinde belirtilen sınırı ne kadar aşmış sorularına yanıt bularak arıtma tesisimi daha verimli çalıştırabilirim. SCADA sisteminin bize en büyük getirisi bu oldu. Bunun akabinde de daha verimli işletme ile Karamürsel’de, Darıca’da, Cebeci’de mavi bayrak alarak körfezdeki mavi bayrak sayısını artırmış olduk. Bunlar ayrı ayrı çalışmalar gerektiriyor ve baktığınızda teknoloji, SCADA, atıksu kavramı da bu derece önem taşıyor.

Buna ek olarak yağmur yağdığında kollektörün durumunu da tek bir merkezden, uzaktan izleyerek kontrol edebilmek de ayrı bir artı.

Haberleşme yöntemleriniz neler oldu?

Murat Sönmez: İçme suyunda GSM ve ADSL yöntemiyle haberleşme sağlarken 2012 yılında atıksuda ilk defa mikrodalga haberleşmeyi kullandık. Atıksu terfilerinde kamera görüntülerini almak ve bu kameraları insansız çalıştırabilmek adına yaptığımız çalışmayı nasıl içme suyuna entegre edeceğimiz sorusuna yanıt aramaya başladık. Körfezin sahil kısmında konuşlanan atıksu terfi ve atıksu arıtma tesislerini, paralel olarak körfezin yüksek kodlu alanlarında içme suyu tesisleriyle buluşturduk. Körfezin de geçiş noktalarını kullanarak aslında İSU Genel Müdürlüğüne, batıda İstanbul sınırından doğuda Yalova sınırına kadar birbirini görmek suretiyle ve zikzak çizerek haberleşme yapısını kurduk. Yaklaşık 170 noktada bu haberleşme sistemi var. Kamera Sistemi gibi çok yüksek boyuttaki verileri bir GSM alt yapısı üzerinden kablosuz iletmek pek mümkün değil. Bunun birtakım ekonomik getirileri de söz konusu. Dolayısı ile sistemi bütün olarak düşündüğünüzde mikrodalga sistemi ile kendi özel alt network’ünüzü kullanmış oluyorsunuz. Dolayısı ile yalnızca kurulum maliyeti vererek işletme maliyeti olmayan, tüm denetimi sizde olan bir sisteme sahip olmuş oluyorsunuz. GSM tarafında kesintiye maruz kalmanız bir başkasının elinde. Fakat burada kendi altyapımızı kurmayı tercih edip içme suyundan atıksuya da aynı sistemi taşıdık. Bunların getirileri ile kamera görüntülerini aldık ve insansız çalıştırma fırsatını elde ettik.

600’ün üzerinde kameramız var. Bir bütün olarak baktığınızda bir terfi istasyonunu insansız olarak nasıl çalıştırabileceğiniz, yağış koşullarına ve mevsim koşullarına uyumlu hale nasıl getirebileceğiniz sorularına bu sistem çok rahat yanıt verebiliyor.

Atıksu terfisinde gaz ölçümünü pilot olarak 7 noktadan tamamladık. Gaz dedektörleri dışında tesise girerken de SCADA üzerinden alarmı görüyoruz. Bunlara ek olarak su deposu veya terfi istasyonu yatırımı geliştiğinde içine SCADA, kamera ve mikrodalgayı da entegre ediyoruz. Bu işi yaparken de kendi özel kaynaklarımızı kullanıyoruz. Dışarıdan sadece malzeme alıyoruz ve o bizim ekibimiz bu malzemelerin SCADA’ya entegre işini en iyi şekilde gerçekleştiriyorlar.

Swan ürünleri ile hangi parametreler ölçülüyor ve SCADA ile bu ekipmanlar nasıl haberleşiyor?

Murat Sönmez: Swan marka pH, bulanıklık ve klor cihazlarımızın sayısı, 59. Bunları Kocaeli’nin değişik noktalarında suyun kalitesini uzaktan izlemek için kullanıyoruz. Bu cihazlar, bizden istenen pH’ın 6 ila 9 değerleri arasında kalma şartını sürekli izlememizi sağlıyor. Cihazlar oldukça hassas ölçüm yapabilen cihazlar. Yine klorun 0,2-0,5 ppm değerleri arasında olup olmadığını yine bu cihazlar sayesinde kontrol ediyoruz. Suda herhangi bir değişiklik olduğunda da alarm alıyoruz. Burada bahsettiğim mikrodalga haberleşme sistemi kullanıyoruz. Yine bazı noktalarda mikrodalga haberleşme sistemi ya da GSM kaybı üzerine alternatifli hibrit yapıları da kurduk.  

Alp Bey, İSU ve Swan’ ın yolunu hangi gereksinimler bir araya getirdi?

Swan Türkiye Satış Mühendisi Alp Özbekozan: Öncelikle ISU ve Swan ‘ın tanışma süreci, idarenin minimum bakım ve kalibrasyon ihtiyacı olan bir ölçüm cihazı araştırma sürecindeyken, aynı süreçte Swan olarak içme suyu pazarına girdiğimiz zamana dek uzanıyor. İSU nun bu arayışa girdiği süreç, Türkiye pazarında çok daha yeni olan firmamız Swan Türkiye’ nin, ilk kademedeki hedefi olan Su – Buhar Çevrim santrallerindeki hedefine hızlı bir şekilde ulaşması ile yeni bir pazarda, belediyelerin içme suyu arıtma tesisleri ve su depolarındaki ölçüm cihazları ile ilgili koyduğu yeni hedefi için güzel bir başlangıç olarak kariyer basamağımızın ilk adımı olarak yer almakta.

Birlikte yürütülen proje sürecini bizimle paylaşır mısınız?

Alp Özbekozan: Özellikle bulanıklık ölçüm analizörümüzün ölçüm sırasında suyla, sensör temasının herhangi bir şekilde olmaması ve bu nedenle herhangi bir kalibrasyon ve değişim parçası gereksinimi bulunmamasından ve de Klor Ölçüm analizörümüzün sensöründen membran vb. gibi değiştirilebilir uç olmaması ve sensörün kendi kendini sürekli temizleyebilir özellikte olmasından dolayı, idarenin bu özelliklerimizi kullandıkları Demo analizörler ile deneyimlemesi ile Swan olarak İSU ile güzel bir projeye imza attık.

Ürün ekipmanları seçiminde belirlenen kriterler nelerdi?

Alp Özbekozan: İlk soruda da belirttiğim gibi, bu kriterler tamamen idarenin minimum bakım ve maksimum performans talebini karşılanması üzerine belirlenmiş kriterlerdi. Analiz cihazları kelimenin tam anlamıyla bebek gibi cihazlardır, bir bebeğe ne kadar iyi bakarsanız, o kadar sağlıklı büyür ve gelişir. Analiz cihazları da aynı şekilde sürekli ilgi isterler ancak Türkiye de her bir Su ve Kanalizasyon idaresinde minimum 100 su deposu olmak üzere toplam 55.000’ e yakın depo bulunmakta. Ve bunların yaklaşık %70’ lik kısmı şehirden oldukça uzak lokasyonlarda bulunmakta. Dolayısıyla İSU tamamen güvenebilecekleri ve yanlış hatırlamıyorsam kendi hedefleri olan ayda 1 cihazların kontrolü ve temizliği ile cihazın doğruluğunu sağlayacakları, böylece hem iş gücü hem de zaman kaybı yaşamayarak klor ve bulanıklık ölçümlerini güvene alıp, başka projelere yoğunlaşmalarını sağlamak idi.

Swan nasıl bir ürün-çözüm uyguladı?  Çözümün teknik özelliklerini tanıyabilir miyiz? Söz konusu çözüme İSU tesislerinde neden ihtiyaç duyuluyor ve bu çözüm tesislere ne gibi avantajlar sunuyor?

Alp Özbekozan: Swan Türkiye olarak İSU ile ilk tanışma sürecimizde, kendimizi tanıtırken vadettiğimiz cihaz özelliklerini kanıtlamak adına Demo uygulaması yaptık. Az önce de bahsettiğim gibi, tamamen minimum bakım ve maksimum performans ile çalışan, Amperometrik Ölçüm Prensipli Klor/Ph Ölçüm Analizörümüz ve Temassız Tip Ölçüm Prensibine sahip olan Bulanıklık Ölçüm Analizörümüzü idarece seçilmiş en zor koşuldaki su deposuna takarak, çalışmasını gözlemlemelerini sağladık. Bu süreçte sürekli idare ile diyalog halinde kalarak, olumlu dönüşler almamız ile güzel bir şekilde devam ettik. Aslında bu çözüm sadece İSU için değil, tüm Türkiye için ihtiyaç duyulan bir çözüm. Ancak ülkemizde maalesef ilk yatırım maliyeti oldukça önemli bir konum teşkil ettiğinden dolayı idareler özellikle klor ölçümünde ORP ile çözüm yolu aramaktalar. Ancak ORP sensörleri, milivolt(mv) cinsinden değer verdiği için aslında doğru bir klor ölçüm yöntemi değil ve bu sensörler boruya direkt saplama ya da depo içerisine sallandırma metoduyla bağlandığından ve de ölçüm dediğim gibi milivolt cinsinden olduğu için değerlerde kelimenin tam anlamıyla sapıtmalar oluyor. Bu nedenle sürekli sensör değişim ihtiyacı ve bakım ihtiyacı doğuyor. Swan analizörlerinde bu durum böyle değil, ölçüm yapılmak istenen numune suyu önce bir filtreden geçirilip, sonrasında da bir akış hücresinde sabit akışta alınarak, klor ölçüm sensörüne geliyor. Ve bu sensörde direkt suyun kendisi ölçülebiliyor.

Bu sistemler üretimin kalitesine, maliyetine ve verimliliğe ne tür katkılar sağladı?

Alp Özbekozan: Su kalitesini yanlış ölçen bir cihaz ile beraber, belki de hiç klor ihtiyacı olmayan ya da oldukça fazla klor içeren bir suya yine klor verilebiliyor. Ya da bulanıklığı oldukça yüksek olan bir su, analiz cihazının düşük göstermesinden dolayı direkt şehire verilebiliyor. Su da direkt insan sağlığı ile alakalı olduğu için, bu cihazlar bir su deposuna giren ve çıkan suyun can damarı olarak yer almaktalar ve doğrulukları üretim kalitesi için en önemli cihazlar. Maliyet ve verimlilik açısından baktığımızda da, idare personeli her gün cihazın kontrolüne gitmek zorunda kalmadığından, en önemli kazanç olan zamanı ve ikinci aşamada da oraya giderken kullanacakları aracın benzini, kullanacakları malzemelerin değerleri vb. gibi maddi etmenlerden de kara geçiyorlar.

Swan satış sonrasında ne tür hizmetler sunuyor bu marka için?

Alp Özbekozan: Swan olarak Türkiye de çok yeni bir firma olmamıza rağmen toplamda 3.500’ e yakın analizörümüz bulunmakta. Ve bu cihazlardan bir tanesinin bile çalışmıyor durumda olması bizim için oldukça üzücü bir durum. Bu nedenle biz Swan olarak sürekli her müşterimiz ile irtibat halinde olmayı tercih ediyoruz. Ve yaşadıkları bir sorun var ise telefon desteği ile çözemezsek direkt yerinde müdahale ederek analiz cihazını tekrardan çalışır hale getiriyoruz.

Bu projeye ek olarak başka hangi sektör ve alanlarda kullanıldı bu çözüm?

Alp Özbekozan: Swan olarak sadece Su Analiz Cihazları ölçümü üretimi yapan İsviçre menşeili bir firmayız. İsviçre Menşeili olmamızın getirdiği bir takım sorumluluklarımızda bulunmakta. Öncelikle her bir analiz cihazımız fabrikada sensörlerine dek elde üretilmekteler. Tamamen İsviçre Kalitesini korumaya ve sağlamaya yönelik bir üretimimiz var. Bu nedenle sadece Su Buhar Çevrim Santralleri, Kojenerasyon Tesisleri ve İçme Suyu Arıtımında, Temiz Su bulunan her yerde aktif olarak çalışmaktayız. İSU ile yaptığımız ilk proje bizim de amiral gemimiz olduğu için en büyük referanslarımızdan biri olarak şu anda gururunu yaşadığımız bir proje. Belediyelerde referanslar ile çalışmak daha doğru olduğu için, şu anda Türkiye’de yaklaşık 30 Belediye ile çalışmamızın en büyük etkeni İSU’ dur.

Önümüzdeki dönem için birlikte yürütülmesi planlanan, sıradaki çözüm ortaklıkları nelerdir?

Alp Özbekozan: Önümüzdeki süreçte elbette İSU ile tekrar çalışmayı istemekteyiz. İhale süreçlerinde bir çok firma rekabet halinde olduğu için biz İSU ile sadece kaliteli cihazların kullanılabileceği bir yola çıktık. Bu yolda yeni projeler de tabi ki hedefimiz ancak İSU’ nun bize ilk başta güvenerek, bir çok depolarına taktıkları Swan analizörlerin sorunsuz ve uzun soluklu çalışması daha önde geliyor.