250 milyon dolarlık yatırımla kurduğu fabrikasında üretime 2016 yılında başlayan Seza Çimento, kısa sürede birçok başarılı çalışmaya imza attı. Bu yıl üretim kapasitesinin yüzde 20’sini ihraç etmeyi hedefleyen markanın gündemini, Genel Müdür Efkan Hayati Eroğlu ile konuştuk. 

Seza Çimento’nun mevcut fabrikası, üretim kapasitesi ve ürün gamı hakkında bilgi verir misiniz?

Fabrikamız 55 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere, toplamda 800 bin metrekare açık alana kurulu. 250 milyon dolarlık yatırımla kurduğumuz fabrikamızda üretime 2016 yılında başladık. Toplamda 500 çalışanımız var. Seza olarak, bölgede çalışanlarımızın aileleriyle birlikte yaklaşık 10 bin kişiye dokunabiliyoruz. Fabrikamızın içinden geçen demiryolu sayesinde iş süreçlerini hızla yönetebilen bir fabrikayız. Fabrikamızın kuruluş aşamasında, yakınımızdan geçen demiryolu hattından fabrika içine, üç hatlı bir istasyon olacak şekilde bağlantı yapmıştık. Bu üç hattın üzerinde torba dolum tesisi, dökme dolum tesisi ve big-bag dolum tesisi bulunuyor. Bu sayede vagonlar, elleçleme işlemi yapılmadan, ray üstünde dolum silosundan doldurularak fabrikamızdan ayrılabiliyor. Dökme ve torbalı dolum işlemlerini ray üzerinde rahatlıkla yapabiliyoruz. Dolum süresini bu sistem sayesinde kısalttığımız için sevkiyat hızımızı da artırmış olduk. Çimento silo kapasitesi ve yükleme alternatifleri ile müşterilerimize alınabilecek en hızlı hizmeti vermeye çalışıyoruz. Ürün gamımızda ise, Portland Çimento, Portland Kompoze Çimento, Puzolanik Çimento ve Sülfata Dayanıklı Puzolanik Çimento bulunuyor. Fabrikamızda günlük 5 bin 500 ton çimentonun yarı mamulü olan klinker üretiliyor. Çimento üretimimiz yıllık yaklaşık 2 milyon ton.

Fabrikanızın proses hattı, öğütme, paketleme sistemleri ve diğer ekipmanları hakkında bilgi verir misiniz?

Fabrika prosesimizin tamamı Avrupa menşeili. Tüm ünitelerimizde Jet Pulse torba filtreleme sistemi kullanılıyor. Baca gazını farin öğütme ve çimento üretmek için geri dönüştürüyoruz. Toz partikül salınım düzeyimiz ise yasal sınırın çok altında. Çimento fabrikalarının çok yoğun tükettikleri kömür ve elektrik enerjisi bakımından fabrikamızı değerlendirdiğimizde ise Türkiye’nin en düşük yakıt ve elektrik tüketimine sahip fabrikasıyız diyebiliriz. Bu durumu sürdürülebilir kılmak için sürekli iyileştirme projeleri yapıyoruz. Ürünlerimizin tümü robotlarca otomatik numune alınarak RoboLAB kalite kontrol sistemiyle analiz ediliyor. Bildiğiniz gibi çimento sanayi, ağır sanayi. Ağır sanayide iş kazalarının önüne geçebilmek ve iş güvenliğini sağlamak ise üretimde birinci önceliğimiz. Robot kullanımı, insan kaynaklı hataları tolere ediyor ve iş kazalarını minimize etmeyi sağlıyor. Çünkü numune aldığımız yerler bazen çok tehlikeli, riskli bölgeler olabiliyor. Bizim fabrikamızda numuneler el değmeden alınıyor ve analiz ediliyor. Türkiye’de bu sistemi kullanan fabrikaların sayısı ise bir elin parmağını maalesef geçmiyor. Robot sistemimizin olması, cihazlarımızın da ekseriyetle robot sistemi ile çalışıyor olması, otomatik numune sistemimizin olması gibi aşamaları bütünlüklü düşündüğümüzde, Seza Çimento olarak üretimin her safhasında kalite kontrol ve standart sapmayı minimize etmiş bir şirket olduğumuzu söyleyebiliriz. 

Çimento denilince çevre ve insan sağlığı gibi temel kavramlar öne çıkıyor. Sizin bu konudaki yaklaşımınızı öğrenebilir miyiz?

Öncelikli hedeflerimiz arasında “sürdürülebilir bir geleceğe emin adımlarla ilerlemek” anlayışı yer alıyor. Bu nedenle sürdürülebilirlik ilkemizden ödün vermeden faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’nin çevreci fabrikası misyonuyla faaliyet gösteriyoruz. Tamamıyla çevre dostu bir fabrika yatırımı gerçekleştirdik ve çevre standartlarımızı yasal zorunlulukların da üzerine çıkardık. Buna göre çimento üretiminde, ülkemizdeki toz emisyon değerinde yasal sınır olan 50 miligram/Nm3 değerinin çok altında, 1 miligram/Nm3’ü geçmeyen bir oranla çevre dostu üretime imza atıyoruz. Yatırımımız yaparken, sadece ana bacaya değil, tüm ara ünitelere de torba filtre sistemi kurduk. Klinkerimizi, katkı malzemelerimizi, kömürümüzü kapalı alanlara koyuyoruz. Bütün stok sahalarımız kapalı. Çevre konusunda toz emisyonunu minimuma düşürmek için her türlü yatırımı yaptık. Seza olarak öncelikli hedeflerimizden biri de bölgemize sosyal ve ekonomik boyutlarıyla değer katmak ve bölgenin gelişmesine katkıda bulunabilmek. Bu kapsamda yatırımımızda çevreyi ve insan sağlığını odağımıza aldık. 

Bu yıl gündeminizde hangi çalışmalar var? Hedef ve planlarınızı öğrenebilir miyiz?

Demiryolu hattımız sayesinde ürünlerimizi İskenderun Limanı’na hızla ulaştırabiliyoruz. Demiryolunun sağladığı bu hız avantajını, bölge ülkelere olan ihracatımızı artırmak üzere önümüzdeki süreçte çok daha etkin kullanmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda bu yıl üretim kapasitesinin yüzde 20’sini ihraç edeceğiz. Ayrıca bölgemizde stratejik planımız kapsamında pazar payımızı korumak da önceliklerimizden. Özellikle Malatya, Elazığ ve Bingöl’de süren kamu yatırımları ve inşaat projeleri bu noktada itici gücümüz olacak.

Türkiye çimento sektörü Avrupa’nın en büyük dünyanın ise beşinci büyük üreticisi konumunda. Siz sektörün gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Türkiye’den yaklaşık 80 ülkeye ihracat gerçekleştiriliyor. Yıllara göre değişkenlik gösterse de Türkiye için dünyanın en büyük 5. çimento ihracatçı ülkesi diyebiliriz. En fazla ihracat yapılan ülkeler ise Suriye, Libya, Batı Afrika ülkeleri ve ABD olarak öne çıkıyor. Ancak Türkiye’nin ihracatta bu seviyeleri önümüzdeki yıllarda da koruması önemli. Son 5-6 yıl içinde ihracat, bölgemizdeki sosyo-ekonomik ve politik istikrarsızlıktan bir miktar etkilendi; ancak Türkiye’de sektör, bu gelişmelerden çok da yıpranmadan yoluna devam etme başarısı gösterdi. Önümüzdeki süreçte, bölgenin istikrara kavuşmasıyla ve yeni pazarlarla ihracatta yukarı yönlü ivmede yine istikrara kavuşulacağını düşünüyorum. İç pazarda da inşaat projeleri, kamu ve altyapı yatırımları nedeniyle talebin artarak süreceğini ve bunun da sektörümüze olumlu yansıyacağını öngörüyoruz.