Geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 53,8 milyon TL, yılsonunda ise 91 milyon FAVÖK kaydeden Akça Kimya, 2022 yılında halka açılarak büyümeyi hedefliyor.

Akaryakıt dağıtım, enerji, kimya ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren, 2020 yılı itibariyle konsolide cirosu 4 milyar dolara yaklaşan Zülfikarlar Holding çatısı altında yer alan firma, Yarımca tesisine ek olarak, Türkiye genelinde pazar payını artırmayı hedefliyor.

Pandemi etkilerine rağmen karlılıkta yukarı yönlü bir grafik çizen şirketin 2021 yılı brüt karı yüzde 173 artışla 38,6 milyon TL oldu.

LOJİSTİK AVANTAJLARI İLE YÜKSEK KARLILIK HEDEFLİYOR

Kimya sektöründe ticaret yapan birçok firmadan köklü geçmişi ve lojistik avantajları ile öne geçen Akça Kimya’nın Yarımca’da antrepo ve milli depo olarak işlev gören tesisi sayesinde yüksek miktarlarda (gemi bazında) ürün getirebilmesi ve depolayabilmesi, soda ve kostik gibi belirli ürünlerde marka bilinirliğinin yüksek olması ve global firmalarla uzun yıllara dayanan iyi tedarik ilişkileri geliştirmiş olması karlılığına katkı sağlıyor. 2021 yılının Temmuz ayında Aliağa şubesini hizmete açan firma, Türkiye’nin güney bölgelerindeki satışlarını artırmak için ise ithal edilen kimyevi maddelerin depolanmasını sağlamak üzere Hatay ilinde lojistik çözüm merkezleri ile sıvı ve kuru yük depolama konusunda anlaşmalara vardı. 

Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı, küresel pazarda beklenen emtia fiyatlarındaki artışlar ve sununun düşmesi ile önümüzdeki iki yıl içerisinde kimyasal hammadde pazarının hemen hemen tüm ürünlerde yüksek karlı olmasını beklediklerini dile getirdi. Sarıcı, “Büyük miktarlarda hammadde tedariki sağlayan bir firma olarak satın alma gücümüz, köklü kurumsal geçmişimiz, yüksek stoklama kapasitemiz, lojistik avantajlarımız ve geniş ürün portföyümüzle büyük karlılık oranları hedefliyoruz.” dedi.

2021 YILINDA YURT İÇİNDE BÜYÜME KAYDETTİ

Pandemi sürecinde önemi artan gıda, temizlik, hijyen ve tarım sektörlerinin portföylerinde önemli yer tutması sebebi ile tüm kısıtlamalarda dahi faaliyetlerine aralıksız devam ettiklerini söyleyen Sarıcı, “2021 yılını bir fırsat yılına çevirerek bölgesel genişlememizdeki ilk adımları attık. Türkiye’nin güney ve batı bölgelerinde oluşturduğumuz satış organizasyonu ve lojistik merkezlerimiz ile müşteri portföyümüzü genişlettik. Bağlı bulunduğumuz Zülfikarlar Holding’in sağladığı imkanlar, Yarımca tesisimizin sıvı-kuru yük elleçleme kapasitesi ve limanımızın sağladığı lojistik avantajlar sayesinde ürün tedarikinin bu kadar zorlaştığı bir dönemde bile müşterilerimize kesintisiz ürün sağladık.” ifadelerini kullandı.

Sarıcı, yapılandırmaya devam ettikleri İş Geliştirme Departmanı ile Türkiye kimya sektöründe bulunmadıkları segmentlere de hizmet vermeye devam edeceklerini belirterek, “Tedarik ettiğimiz ürünler ile endüstriye farklı sektörlerde de çözüm üretmeye devam edeceğiz.” dedi.

SEKTÖR İHRACATINI YÜZDE 38 ARTTIRDI

Türkiye’nin dünya ihracatındaki payının da hızla artığını ifade eden Sarıcı, “Ülkemizde, kimya sektöründe yaklaşık 2 bin 600 kimyasal madde ve müstahzarları üretiliyor ve bu üretimlerde kullanılan teknolojilerin büyük bir kısmı küresel rekabete ayak uydurabilecek seviyede. 2021 yılında 25,3 milyar dolarlık ihracatla en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektör olan Türk kimya sektörü, 2021 yılı Aralık ayında ise ihracatını 2020'nin aynı dönemine göre yüzde 38 oranında artırdı. Sektörümüzün 2022 yılında Türkiye’nin toplam ihracatına yaptığı katkıyı daha da artıracağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan, pek çok sektöre ara mal ve hammadde temin eden kimya endüstrisinin 2021 yılında dünya çapında üretim, lojistik ve tedarik gibi konularda problem yaşadığını belirten Akça Kimya Genel Müdürü Sarıcı, 2021 yılında kimya endüstrisinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Sarıcı, stratejik önemi daha çok anlaşılan ve 30 civarında farklı sektöre üretim yapan kimya sektörünün, bazı sektörlerde yaşanan daralmalar, lojistik problemler ve hammadde fiyatlarındaki artışlara rağmen konumunu güçlendirdiğini ifade etti.

YAPAY ZEKA DESTEKLİ PROSES KONTROL PROJESİNDE SON AŞAMADA YAPAY ZEKA DESTEKLİ PROSES KONTROL PROJESİNDE SON AŞAMADA

Pandemi sebebi ile tedarik zinciri yöneticileri ve lojistik firmaları, uzun yıllardır görmedikleri gelişmelere şahit olduklarını dile getiren Sarıcı, “Arz talepteki yüksek dalgalanmalar, tedarik zincirinde aksamalara sebebiyet verdi. Bunun sonucunda hava kargo taleplerinde patlama yaşandı, denizyolunda iptal seferler, ekipman ve liman sıkışıklıkları oluştu. Karayolunda ise sınır kapılarında zaman zaman yığılmalar yaşandı. Tüm bunların sonucunda, navlunlar son yılların en yüksek seviyelerine ulaştı. Başta bizim de içinde bulunduğumuz kimya sektörü olmak üzere, stoksuz çalışmayı tercih eden birçok firma hammadde tedarikinde zorluklar yaşadı." dedi.

TÜRKİYE, AVRUPA’NIN YENİ HAM MADDE LOJİSTİK ÜSSÜ OLABİLİR

Uzakdoğu’da yaşanan navlun artışı ve uzayan sevk sürelerinin özellikle Avrupa ülkelerini yeni tedarik zinciri arayışına ittiği hususunda da açıklamalar yapan Sarıcı, Türkiye’nin bu anlamda Avrupa için bir can simidi olacağını belirtti.

Toplam ülke ihracatının yüzde 10’unu gerçekleştiren, yaklaşık 300 bin kişiye istihdam sağlayan kimya sektörünün, Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında en fazla katkı yapacak sektörlerin başında geldiğini anlatan Sarıcı, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

2022’DE İHRACATTA ARTIŞ ÖNGÖRÜLÜYOR

Özellikle lojistik maliyetlerin henüz tırmanmamış oluşu, kısa transit süreleri ile hızlı teslimat yapılabilmesi, iş gücü kalitesi ve alternatif ulaşım kanallarının varlığı gibi nedenlerle 2022 yılında kimya alanında ihracatta artış yaşanacağını ortaya koyan Sarıcı, pek çok sektöre girdi sağlayan kimya endüstrisinin üretim ve pazar çeşitliliğinin de yüksek olduğunun altını çizdi.

Ek olarak AB mevzuatına uyumlu yüksek kalitedeki ürünlerin tedarik noktasında daha da güçlenmelerine sebep oldukları, Türkiye’nin de gelişen pazarlara yakınlığı ve coğrafi konum avantajları ile bu durumu iyice güçlendirdiği dile getirildi.

“YENİ MÜŞTERİ GİRİŞLERİ YAŞANACAK”

Sarıcı, Türkiye’nin güçlü yanlarına da dikkat çekerek, yeni müşteri potansiyeli ile ilgili şunları söyledi:

“Ülkemizi sadece 80 milyon nüfuslu bir pazar olarak değil; etnik bağları ile Türki Cumhuriyetlere olan yakınlığı, Orta Doğu’daki bilinirliği, Afrika için oluşturmaya başladığı projeleri ve Avrupa ile olan gümrük birliği mevzuatı çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. Tüm bu gelişmeler ışığında Türk ihracatçılarına gelen taleplerde artış olacağı, yeni müşteri girişlerinin yaşanacağını öngörüyoruz. Ülkemizin ve firmamızın gücüne güvenerek emin adımlarla büyümeye devam edeceğiz.”