Endüstriyel raf sistemleri ve depo içi taşıma ve iletme ekipmanlarının zorunlu periyodik muayeneleri ve depoların deprem ve yangın dayanıklılıklarının tespiti konusunda faaliyet gösteren Norm Muayene Kurucu Ortağı Ahmet Büyükgöz ile röportajımız sizlerle.

Ahmet Bey, sizi tanımak isteriz…

2002 Erzurum Atatürk Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. Kariyerime büyük bir mekanik tesisat firmasında proje mühendisi olarak başladım. Şantiyelerde yapılan tesisatların kontrolü, test ve devreye alma işlemlerinde uzun yıllar boyunca çalıştım. Şirketi kurmadan 13 yıl önce de Kartal-Kaynarca metro şantiyesinde Teknik Şef olarak görev yaptım. 2017 yılından itibaren fabrikaların ve depolama tesislerinin kurulmasında proje, uygulama ve denetim süreçlerinde aktif rol almaya başladım. Son yıllarda hem sanayi tesislerinin hem de lojistik sektörünün ihtiyacı olan raf sistemlerinin projelendirilmesinden kurulmasına ve muayenesine kadar değişik safhalarda aktif olarak hem danışmanlık hem de uygulayıcı olarak hizmet vermeye başladım. 

Endüstriyel depo raf sistemlerinin tasarımında uyulması gereken kanun ve yönetmelikler hakkında bize bilgilendirme sağlar mısınız?

Bir ürünün tasarım aşaması çok önemli. Bir ürünün tasarım aşamasında olan bir hatasını gidermenin maliyeti bir birim iken, prototip olarak ondaki hatayı düzeltmenin maliyeti 10 birim ama bu ürün üretildikten ve kullanıcıya gittikten sonra ortaya çıkan bir hatayı gidermenin maliyeti 100 birim. O yüzden tasarım aşamasında ilgili standartlara uymak gerçekten çok önemli. Dolayısıyla biz de endüstriyel raf tasarımında standartlara gerçekten çok önem vermeye çalışıyoruz. Bununla alakalı TS EN standartları var. Örneğin TS EN 15512 nolu standart, çelik statik depolama sistemlerinin ayarlanabilir palet raf sistemlerinin yapısal tasarım kurallarını anlatıyor. Yaklaşık 15 tane türk standardı var. Bunun yanında mesela Avrupa Birliği İstif Makineleri Federasyonu’nun çıkarmış olduğu çelik depo raf sistemleri ve sismik tasarım prensipleri var. Çelik statik çelik paletli ağır yük rafın tasarımında yaklaşık 15 tane standart var. Tabii bu standardın yanında yönetmelikler de ana başlıkları sunuyor. Yönetmelikler sizi standarda gönderir, standartta işin detayı vardır. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği var. 2018 yılında yayınlanmış tasarım aşamasında kullandığımız Amerikan Raf Üreticileri Enstitüsü’nün çıkarmış olduğu standart var. Bunlar tasarım ve uygulama aşamasında uyulması gereken standartlar. 

Sizin göreviniz hangi aşama başlıyor ve süreç nasıl işliyor? 

Nihai ürün dediğimiz ürün ortaya çıktıktan sonra bizim asıl görevimiz başlıyor. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çıkarılmış olan bir yönetmelik var. İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği. Bu yönetmelikte Madde 25’de endüstriyel rafların asgari olarak yılda bir kere periyodik kontrollerinin yapılmasını zorunlu kılıyor. Bir tasarım yapıldıktan ve sahada uygulandıktan sonra biz üçüncü bir tarafsız göz olarak hazırlanan projeleri inceliyoruz. Sonra yerinde gidip gerekirse kaynak kontrolleri, malzemeleri, laboratuvara gönderip testler yaptırarak üçüncü bir tarafsız göz olarak bir rapor veriyoruz. Bunun kanuni zorunluluğu var. Dolayısıyla standartlar bu işin olmazsa olmazı. Tasarım aşamasındaki dokunuşlar şirketleri ilerleyen zamanlarda hem zaman hem de parasal olarak maliyetlerden kurtarıyor. 

LOJİSTİKTE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI TEKNOLOJİ YATIRIMI LOJİSTİKTE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI TEKNOLOJİ YATIRIMI

Depo raf sistemlerinin tasarım aşamasında nelere dikkat etmemiz gerekiyor? En çok hangi hatalarla karşılaşıyorsunuz? 

Günümüzde üretim, depolama ve lojistik süreçlerinde firmalar birim zamanda ve alanda daha fazla üretim ve depolama yapabilmeyi hedefliyor. Eski dönemde şirketler depolayacakları ürünleri fabrikanın bahçesine koyuyordu; alan genişti. Ama günümüz İstanbul koşullarında depolama alanı çok büyük bir problem ve maliyetler de artıyor. Bu doğrultuda depolanan ham madde ve ürünlerin daha az yer kaplaması için dikey çok katlı istifleme sistemleri kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla ihtiyacın doğru bir şekilde tespit edilmesi en önemli konu. Hangi tür ürünlerin istifleneceği ve bu istiflenecek ürünlerin hangi şekilde istifleneceği çok önemli. Diğer bir önemli konu da tasarımın amaca uygun olarak yapılması. Gerçekten bu noktada doğru sorular sorarak firmadan doğru bilgileri almanız gerekiyor. Bu noktada bu soruların cevaplarını aldıktan sonra mühendis olarak olaya fayda maliyet analizi yaparak başlanılması gerekiyor. Çünkü işin parasal boyutu da önemli  ve mevcut ihtiyacın da giderilmesi gerekiyor. Müşterinin ne depolayacağı, hangi ebatlarda ürünleri depolayacağını, hangi mesafelerde ne kadar sıklıkla değiştirileceği bilgileri alındıktan sonra açık alanda depolama yapılacaksa rüzgar yükü gibi değişkenler hesaplanıyor. Bizler bu bilgileri aldıktan sonra statik ve dinamik yükleri hesaplıyoruz. Açık alanda ise yine kar yükü bizim için önemli ve deprem yükü. Rafların çarpma yükü, maksimum palet ve ürün ağırlığı da yine çok önem arz ediyor. Bizim karşılaştığımız problemlerden birisi raf sistemleri kurulurken detaylı bir bir araştırmanın yapılmaması. Kurum 2 tonluk bir raf tasarımı yaptırıyor ancak zamanla 3 tonluk bir depolama alanına ihtiyacı oluyor ve 2 tonluk rafa 3 tonluk ağırlık yüklemeye başlıyor; ancak hesaplamalar 2 tona göre yapıldı. Dolayısıyla müşteriye doğru soruları sorup doğru cevapları almak bu işin püf noktalarından bir tanesi. 

Endüstriyel raf sistemlerinde gerekli prosedürlere uyulmadığında hangi sonuçlarla karşılaşıyorsunuz? 

Statik ve dinamik yük hesaplamaları yapılmadan kurulumu gerçekleştirilen endüstriyel raflarda kullanımlara başlandıktan sonra raf ayaklarında burkulmalar oluyor. Belli bir noktadan sonra ayakların yan tarafında, raflarda ve traverslerde yanlış yüklemeden kaynaklanan deformasyonlar meydana gelerek tehlikeli durumlar oluşuyor. Oluşan hasarın durumuna göre operasyonlar etkileniyor. Yani özellikle lojistik firmalarında bu durum ciddi krizlere neden oluyor. Bizim yaptığımız teknik ve kontrollerin amacı da tasarım aşamasındaki yanlışlıkları ortaya çıkarmak ve oluşabilecek riskleri önceden tespit etmek. Biz TS EN 15635’e göre gerekli kontrolleri yapıyoruz ona göre bir rapor veriyoruz. O raporda eğer uygunsuzluk varsa, siz o depoyu kullanamıyorsunuz. 

Türkiye’deki depoların deprem ve yangın dayanıklılıkları konusunda nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz? 

Bizim muayenesini, kontrolünü ya da tasarımını yaptığımız endüstriyel rafın depreme dayanıklı olup olmamasının yanı sıra rafın içinde bulunduğu deponun betonarme ya da çelik kısmının da depreme uygun olması gerekiyor. Çünkü depremde yapılar yıkıldıktan sonra yangın çıkıyor ve bu yangınlar gerçekten öldürücü oluyor. Dolayısıyla hani deprem olmasa bile depolanan ürünün niteliğine göre doğru bir yangın söndürme sisteminin ve algılama sisteminin yapılması gerekiyor. Bu da gerçekten çok önemli bir konu. Deprem kadar önemli bir konu. Biz hem yangın denetimleri yaptığımız için hem de endüstriyel raf kontrolleri yaptığımız için yangınla alakalı eksiklikle gördüğümüzde gerçekten müşterimizi uyarıyoruz.

Sahada karşılaştığımız durumlardan biri ise maalesef tasarım aşamasında imalat maliyetlerini düşürmek için depremle alakalı analizlerin ya da deprem çaprazı dediğimiz uygulamaların opsiyonel olarak bırakılması ve müşteriye de yeterli bir bilgi verilmemesi. Müşteri konuya ilişkin bilgi sahibi değilse deprem hesabı yapılmıyor. Maalesef bizim sahada gördüğümüz en büyük eksiklerden bir tanesi bu. Dolayısıyla böyle bir çalışma yapılmadan önce firmanın iyi araştırma yapması gerekiyor ya da bir danışmanla çalışması gerekiyor.

İstanbul depremine sizce depolar hazır mı? 

Lojistik firmalarının depolarında bu anlamda bir sıkıntı yok. Onlar gerekli çalışmaları yapıyorlar. Özellikle son deprem felaketinden sonra tedbirler sıklaştı. Ancak diğer fabrika ve atölyelerdeki raflarda maalesef tam bir hazırlık yok. 

Transpaletler, istif makineleri ve forkliftlerin kontrollerinde nelere bakıyorsunuz? Nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kaynak uygulaması bulunuyor mu, hareket halinde sesli ışıklı uyarı veriyor mu, frenleri tutuyor mu, hidroliğinde herhangi bir kaçak var mı, zincirlerinde herhangi bir yıpranma var mı, maksimum yükü kaldırabiliyor mu yük diyagramına uygun olarak gibi kıstasları değerlendiriyoruz. Burada standartlara göre istenilen kontrolleri yaptıktan sonra yük tespit testleri yapılarak araçların güvenilirliğinin kontrolü sağlanmış oluyor. Bu şekilde yaptığımız testlerle hatalar ortaya çıkmış oluyor. 

2024 yılı için hedefleriniz neler? 

2024 yılında periyodik muayene sektöründe bir dernek kurmak istiyorum. Bu derneği kurarak bizimle aynı işi yapan insanları bir araya getirip örgütlenerek isteklerimizi yetkililere iletmek istiyorum. 

Son olarak eklemek istedikleriniz….

Yaptığımız işin katma değeri çok yüksek. Çünkü biz direkt insan hayatına dokunuyoruz. Umarım periyodik muayene sektörü Türkiye'de hak ettiği yere gelir.