Günümüzde 6 farklı kategoride tekstil makina hattı üreterek dünyanın dört bir yanına ihraç eden Has Group Makina, üretim yelpazesinde bulunan tüm makinaların otomasyonlarını Schneider Electric ile birlikte gerçekleştiriyor.  Yakın dönemde son kullanıcı isteklerine paralel olarak Schneider Electric ile birlikte gerçekleştirecekleri projelerle, müşterinin çalışan makinanın verimini, üretkenliğini, duruş ve arızasını uzaktan hatta evinden takip edebileceği, makinalarının ne zaman arıza yapabileceğini de öğrenebileceği çalışmalara imza atacaklarını söyleyen Has Group Makina Ar-Ge Müdürü Murat Sevilmiş ve  Schneider Electric EcoStruxure Machine Expert Yılmaz Karakaya ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.  

Has Group Makina’nın yapılanmasından bahseder misiniz?

Murat Sevilmiş: Has Group, 1991’de Has Ticaret adı altında İstanbul’da kuruldu. İtalyan Lafer S.P.A adlı bir firmanın mümessilliği bünyesinde çalışmalara başladık. 1991 – 1995 yılları arasında yalnızca mümessillik anlamında hizmetler verdik. 1995 yılında Çorlu’da küçük bir servis istasyonu ve Lafer – Türk ismiyle birlikte hizmet vermeye başladık. Ben de 1995 yılından beri bu firmada çalışmaktayım. Bizler 1991 yılından 2006 yılına kadar çeşitli kademelerden geçerek, daha önce İtalya’dan getirttiğimiz ürünlerin yavaş yavaş burada imalatını yapabilecek seviyeye geldik. İtalyanların çalışma yöntemlerini öğrenip, uygulamaya çalışıp, onların desteğini alarak bunları yapmayı başardık. Yani mevcut bir makinayı kopyalayarak almaktansa işin mantığını anlayıp, nasıl yapıldığını öğrenerek, tüm tekniğe hakim olarak işlerimizi bu raddeye kadar getirdik. 2004 yılında kendi Ar – Ge’ mizi kurduk. Tekstil finisaj makinaları konusunda daha fazla neler yapabileceğimizden hareket ile Türkiye ve dünyadaki tekstil sektörüne paralel ilerleyen işlere Ar-Ge bölümümüzle birlikte önem vermeye başladık. Aynı zamanda 2004 yılından beri TÜBİTAK ile birlikte Ar-Ge projeleri de yapmaktayız. Sonrasında 2016 yılında Türkiye’de tekstil makinaları üzerine kurulan tek Ar-Ge merkezi ünvanını kazandık. 1,5 – 2 yıldır çalışmalarımız son hızla devam ediyor, tek tip tekstil finisaj makinalarından şu anda 6 farklı kategoriye ayırabileceğimiz tekstil makinası üretimimiz var. Günümüzde, örgüden dokumaya, teknik tekstillerden hatta halıya kadar hitap edebileceğimiz bir yelpazeye sahip olduk.

Ar-Ge merkeziniz kurulmadan önce hangi aşamalardan geçtiniz? Sonrasında da size kazanımları neler oldu?

Murat Sevilmiş: Biraz önce de bahsettiğim gibi işe İtalyanlar ile başladığımızda ilk önce bu işin mantalitesini öğrendik. Bu iş için teknik ofisin ve mühendislik kısmın ne kadar önemli olduğunu fark ettik ve buralarda kendimizi geliştirmeye başladık. Bünyemize yeni arkadaşlar katarak onları işi daha iyi öğrenebilmeleri adına İtalya’ya gönderdik. İtalya’daki firmada onları eğiterek, özellikle mühendislik alanında yetiştirmeye başladık. 2004 yılında kendi Ar-Ge bölümümüzü kurduğumuzda da artık kendi makinalarımızı yapma kısmında önümüzü açmış olduk. İtalyan partnerimizin yapmadığı makinaları biz artık kendi Ar – Ge’ mizle ve etrafımızdaki tekstil fabrikalarının da desteğiyle, beraberce bu işe atıldık. Kendi bünyemizde bu makinaları yapmaya başladık. Burada da TÜBİTAK destekli projelerle işlerimizi götürdük. Şu ana kadar da TÜBİTAK ile birlikte yürütüp, tamamladığımız 13 tane projemiz var.

Tekstil makinaları alanında ilk Ar-Ge merkezini kurdunuz ancak onun dışında Has Group’un Türkiye’ye kazandırdığı ilkler de var. Bu ilkleri biraz anlatır mısınız?

Murat Sevilmiş: Servis istasyonumuzu 1995 yılında kurduktan sonra 1997 yılında biz ilk makina imalatlarına yavaş yavaş başladık. Bölüm bölüm, planlı bir şekilde de çalışmalarımızı sürdürdük. Türkiye, ilk tekstil finisaj makina imalatına bizimle birlikte başlamış oldu, ardından çalışan sayılarımız artmaya başladı. Şu anda biri montaj diğeri parça imalatı konusunda faaliyet gösteren iki tane fabrikamız var. Her ikisi de 9 -10 bin metrekare kapalı alanda ve her ikisinde de ortalama 150 kişi çalışıyor. 

Bünyenizde yeni tesis, teknoloji yatırım kararları nasıl veriliyor ve yakın dönemde ne gibi yatırımlarınız var?

Murat Sevilmiş: Şu andaki makinalarımızın üretimini gerçekleştirirken teknolojiyi de yakından takip edip başka ne gibi makinalara ihtiyacımız var, yeni teknolojiler nelerdir konularında araştırmalar yapıyoruz. Bizi ne öne geçirir, ne hızlandırır konusunda sürekli bir arayış içerisindeyiz. İlk başladığımız zamanlarda İtalyan partnerimizin elinde bulunan makinaları kendimize bir yol haritası belirleme konusunda referans alarak bu makinalara sahip olduk. Bu makinaların çoğunu yurtdışından getirttik çünkü o zamanlar Türkiye’de bu tarz makinalar yoktu. Şu anda imalat fabrikamız yaklaşık 60 adet imalat makinasını barındırıyor. Bu makinaların ancak yüzde 20 kadarı yerli üretimdir. Bunun haricinde kalanlar ise bizim makinalarımızı yapabilecek özellikteki makinalardır. Özel olarak bu iş için üretilmiş makinaları seçtik ve yurt dışından getirttik. Bunlarla birlikte büyümeye başladık. Fabrikaları ayırmamızın sebeplerinden biri,  bu makinaların; tekstil finisaj makinalarına hizmet ettiği gibi OEM olarak da dışarıdan farklı firmalara da hizmet etmesidir. Bu iş kolu da şu anda orada yürüyor.  

Has Group’ta ham madde girişinden Ar-Ge çalışmalarına, makinaların sevkine kadar olan üretim süreçlerini anlatır mısınız?

Murat Sevilmiş: İlk olarak satış – pazarlama bölümüyle sipariş alınmadan önce müşteri ziyaretleriyle çalışmalara başlıyoruz. Terzi usulü çalışıyoruz. Standart bir makinamız yok. Müşterilerimizin prosesine göre bu üretim hatlarını tasarlıyoruz. Aslında bizim yaptığımız her bir makina bir üretim hattı. Biz bunları daha müşteriyle konuşurken, sipariş aşamasına gelmeden önce, konuşup aldığımız verileri içeride kendi ekibimizle tartışıyoruz. Bir makina nasıl yapılır, tasarım süremiz nedir, neler gereklidir, yeni tasarlanacak ünite var mıdır, yeni bir makinaya ihtiyacımız var mı ya da dışarıdan partnerlere gereksinimimiz var mı konularında ön fizibilite çalışmalarımız yapılıyor. Sipariş kesinleştikten sonra da sipariş kabul komitesiyle iş planını hazırlıyoruz. Sipariş bilgi formuyla geliştirdiğimiz planı müşterimize sunuyoruz. Makina yapımının termini planımızda mevcut zaten. Herkes kendi bölümü içerisinde geliştirdiği iş planıyla çalışmalarına başlıyor zaten. Müşterimiz, kendilerine verdiğimiz “gantt chart” ile iş yapım sürecini takip edebiliyor. Sipariş alındıktan sonra tasarım yapılacak bölüm varsa tasarım ve Ar-Ge ofisimiz çalışıyor. Otomasyon bölümü projenin elektrik şemaları ve otomasyon kısmında çalışıyor. Malzeme seçimleri yapılıyor parça imalatı için sipariş veriliyor ya içeride ya da dış tedarik olarak bunlar temin ediliyor, ticari malzemeler yine yurtiçi ve yurtdışı olarak siparişler verilip, bunların hepsi organize bir şekilde, zamanlamasına da bağlı olarak fabrikaya getirilmesi sağlanıyor. Tüm bunların ardından da bir montaj süremiz var. Tabi ki uzun hatlarımızı fabrika içerisinde kurmamız mümkün değil, bunları yerinde kuruyoruz. Sadece kurulması gereken ufak parçaların o hat içinde kurulumunu gerçekleştirip, montaja hazır hale getiriyoruz. Sonrasında da sadece bir boyama işlemiyle sevkiyatı gerçekleştiriliyor.  Asıl son montajı müşterinin yanında kendi teknisyenlerimizle gerçekleştiriyoruz.

Üretimde sıfır hata için hangi otomasyon sistemlerini kullanıyorsunuz?

Murat Sevilmiş: Üretimin başlangıcı tasarım bölümü, tasarım bittikten sonra çıkan resimleri son revizyonları, ünitenin üzerindeki son değişiklikleri imalat fabrikası “online” olarak izleyebiliyor.  Açıkçası, bizim bir kalite kontrol edilir mantığımız yok. Çünkü; her bölüm kaliteli üretmek, her operatör kaliteli çalışmak zorunda.  Bu arada, kalite güvence altında çalışan kontrol mühendislerimiz tabi ki var. Bunlar, rastgele arama yapıyorlar. Üzerlerinde testler uyguluyorlar. Bu şekilde, üretilen parçalar kontrol edildikten montaj alanına geri gönderilip Ar-Ge destekli monte edilmesi sağlanıyor. Bu arada, yeni bir üniteyse, montaj yapılacak parçalarla veya sistemleriyle alakalı montaj ekibine veya imalat fabrikasındaki çalışan arkadaşlarımıza önceden eğitimler veriliyor.  Bu şekilde de son aşamada montaj sağlanıyor. 

Geriye doğru izlenebilirlik çalışmalarınız var mı?

Murat Sevilmiş: Geriye doğru izlenebilirlik çalışmaları mevcut. Fabrikamızda üretim, komple Dinamo ERP diye isimlendirdiğimiz programla takip ediliyor. Açılan her bir sipariş, iş emri, kullanılan ticari malzemeler, LOT numarasına kadar takip ediliyor. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı olsun, gönderdiğimiz makinanın herhangi bir parçası olabilir, ticari aldığımız bir ünite de olabilir hepsi o LOT’lardan, o iş emirlerinden, o reçete bölümünden işleniyor. Aynı zamanda geriye dönük takip edilebiliyor. Bunun haricinde, barkod sistemine geçmeye de başladık. Artık ürettiğimiz her ürünün üzerine barkod takılıyor. Bu sayede ürünlerin depoya giriş – çıkışları da kolaylaştı. Barkod sistemine oldukça önem veriyoruz. Daha da geliştirip, ürün giriş – çıkışlarını en iyi düzeye getirmeyi hedefliyoruz.

Ürünlerinizin satış sonrası bakım ve kontrolünü hangi teknolojileri kullanarak sağlıyorsunuz?

Murat Sevilmiş: Zaman hızlı olma, hızlı servis verme zamanı. Hızlı servis verenin kazandığını biliyoruz. Has Group’da tabiri caiz ise güneşin batmadığı bir firma. Vietnam’dan Ekvator’a kadar her yerde makinalarımız var. Her yere de 7/24 servis vermek zorundayız. Bu hizmetleri, altyapımızda eğitimlerini bu konuda tamamlamış mühendislerimizle ve uzaktan bağlantı ekipmanlarıyla yapıyoruz. Bu sayede de dünyanın her yerindeki makinalarınıza dilediğimiz zaman bağlanıp, arıza çözümü uygulaması yapabiliyoruz. 

İyi bir proje ekibi ne tür niteliklere sahip olmalı? 

Murat Sevilmiş: İşin ilk başından beri biz otomasyona çok önem verdik. Makinalarımızın mekanik montajını, mekanik parça üretimini öğrendiğimiz gibi otomasyonu da öğrendik. Bizim İtalyanlardan farklı olarak yaptığımız ilk yeniliklerden biri de otomasyon alanında oldu. Daha önce bu makinaların panoları hazır halde İtalya’dan gelirken 2000’li yılların başında ilk yaptığımız proje de otomasyon projesiydi. Hep şuna inandık; “bu işin kalbi olan otomasyonu ne kadar çok kendi bünyemizde tutarsak bu işi kadar iyi başarırız, o kadar iyi servis veririz”.

Sizin ve iş partnerlerinizin kullandıkları makinalardaki yerlilik oranı nedir ve makina sanayinin gelişimi için ne gibi adımlar atılmalı?

Murat Sevilmiş: Yerlilik oranı konusunda biz de muzdaribiz. Örneğin, 50 metrelik veya 100 metrelik hatlar yapıyoruz ancak bu makinanın parçalarının büyük çoğunluğunu yurtdışından temin ediyoruz. Isı kaynağı brülör kullanıyoruz, temini yurtdışından, çeşitli üniteler alıyoruz ama hep yurtdışından. Özetle paranın çoğunu biz yurtdışına veriyoruz ve bir nevi biz onların satıcılığını yapıyoruz. Bir de müşteri tarafında, “makinanın yapımında ne kadar çok X marka ürününü kullanırsanız, makina o denli iyi olur” gibi yanlış bir algı var. Ben satış desteği olarak gittiğim zamanlarda da, “Farklı malzemeleri kullanmak, bizim makinamızın bir özelliği olmamalı. Bizim teknolojimiz, mühendisliğimiz ile size katmaya çalıştığımız şey nedir, buna dikkat edin” diyorum. 

Enerji verimliliği sağlayan makinalar üretmek için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? 

Murat Sevilmiş: Enerji verimliliği ve yenilikleri uygulama konusunda özellikle Ar-Ge merkezimiz çok fazla çalışıyor. Mesela, bir ram makinamız var. O makina özelinde, enerji verimliliği çalışmaları kapsamında; standart, mevcut 4 kW fanlarla yapılan bir işlem şu anda 3 kW’lık fanlarla daha verimli hale getirilmeye çalışılıyor. Bu da müşteriye makina başına 40 kW gibi bir enerji tasarrufu sağlayacak. Hava hızının daha farklı vurması, daha açısal vurması ve bunların üretim hızını arttırabilmesi adına enerji verimliliği çalışmaları yapıyoruz. Enerji verimliliği çalışmalarını hep müşterimizin enerji maliyetlerini düşürebilmek için gerçekleştiriyoruz. 

Otomasyonla IT’nin entegrasyonu bünyenizde nasıl sağlanıyor?

Murat Sevilmiş: Firmamızın işleyişin dijitalleşmesi adına birtakım çalışmalar yapmaktayız. IT de burada, imalat takvimi programları, proje yönetimi yöntemleri gibi alanları dijitalize etme konusunda çalışıyor. Mesela, Ar-Ge merkezinde kullanılan programların bir proje dahilinde çalışması için dijitalize etme planlarımız var. Hâlihazırdaki IT ekibimiz bizim ERP sistemimizi çalıştırma konusunda yoğun mesai harcıyor ama burada ERP’nin; satış, satın alma ve diğer tüm bölümlerinin beraber çalışabileceği bir yapının entegrasyonu projelerimiz de devam ediyor.

Schneider ve HAS Group hangi projede buluştu?

Murat Sevilmiş: Schneider Electric ile 2006 yılında RAM makinası projesiyle bir araya geldik. Bu işi yapacak arkadaşların eğitimiyle işe başlandı. Hedefimiz global, komple çözüm. Bu mantıkla gidiyoruz. Makinalarımızda kullanılan tüm otomasyon sistemlerini, tüm ekipmanları ürün/hizmet portföyü içinde bulundurduğu için Schneider’ı seçtik. Şu anda üretim yelpazemizde bulunan tüm makinaların otomasyonlarını Schneider Electric ile birlikte yapıyoruz. 

Şu ana kadar çalıştığımız partnerimiz olan Schneider Electric’ten bu destekleri oldukça efektif bir şekilde alabiliyoruz ve 11 yıldır beraber çalışıyoruz. Elektrik elektronik ve otomasyon anlamında ürün gruplarımızın tamamında bir partnerlik ilişkisi içinde çalışıyoruz.  Kullanıcının daha kolay kullanabileceği ürünleri geliştirmesini ve makinalarımıza adapte etmesini arzuluyoruz.  

Proje çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Yılmaz Karakaya: Yaklaşık 10 yıldır Schneider Electric bünyesinde çözüm grubunda çalışıyorum. Has Group ile ilk makinamız RAM’di. Daha sonra birçok makinada da birlikte görev aldık. Makinalar için genellikle 1 ya da 2 yıl öncesinden çalışmaya başlıyoruz. Şu anda Has Group makinaları yaklaşık olarak 60 – 65 ülkede çalışmaya devam ediyor. Tamamına Machine to Machine (M2M) çözümleriyle bağlanabiliyoruz. Bu bağlantılarla devreye alma veya teknik servis hizmetleri de verebiliyoruz. Has Group üzerindeki güneşin hiç batmadığı bir firma. Amerika’da, Avrupa’da makinası var. İleride İngiltere’de de bir makinası olacak. Son 2 yıldır Ethernet üzerine ciddi yatırımlar yapıyoruz. Has Group, ITF Tekstil Makinaları Fuarı’nda da full Ethernet tabanlı bir makinayı sergiledi. 

Daha önceden müşterilerimizin kullanmakta olduğu dataları; enerji tüketimi, doğalgaz tüketimi gibi sarfiyatları lokal olarak tutuyorduk. 2018 itibariyle bu verileri “Machine Advisor” adı altında buluta taşıyacağız. Sonra bunları analiz edip, makinanın, operatörün verimliliklerini, çalışma durumlarını, ne kadar süre hatadan dolayı ne kadar süre boşta durduğunu müşterimize sunacağız. İşlenen kumaş bazında birim maliyet raporlarının çıkartılması şeklinde çalışmalarımız da mevcut. Ethernet altyapılı tüm makinalara; inverterinden HMI ve PLC’sine kadar müdahale edebiliyoruz.  Tüm sistemi uzaktan yönetebiliyoruz. 

Murat Sevilmiş: 2000’li yılların başında bu işe başladığımızda, 3 – 5 sene öncesine kadar bizim için en önemli unsur makinaların arızasız çalıştırılmasıydı. Bugün ise gelinen noktada makinalarımız artık kendini ispatladı. Artık makinaların çalışması değil, verimli çalışması önemli. Biz bu katma değeri müşterilerimize ne kadar çok sunarsak o kadar olumlu karşılık alırız düşüncesini geliştirdik ve artık biz de makinalarımızı konuşur hale getirmeye başladık. Müşterilere ne kadar çok veri iletebilirsek o kadar çok mutlu oluyorlar. Evlerinden, çalışan makinanın verimini, üretkenliğini, duruş ve arızasını takip edebilirlerse, ayrıca ileride makinalarının ne zaman arıza yapabileceğini de söyleyebilirsek daha iyi bir diyalog sağlayabileceğiz. 

Yazılımsal anlamda tüm süreci kendiniz mi gerçekleştiriyorsunuz yoksa partnerlerle mi çalışıyorsunuz?

Yılmaz Karakaya: Tüm süreçler EcoStruxure mimarisi altında gerçekleşiyor. Bu senenin ortasından itibaren “Machine Advisor” adında yeni bir programımız çıkıyor. Bu programla birlikte, makinaların çalıştığı bölgelere coğrafi işaretler koyabileceğiz. Bu verilerin hepsinin toplanması ve işlenmesi Schneider Electric tarafından yapılıyor. Aradaki arayüz programları da Schneider Electric’e ait. Sadece buluta verilerin gönderilmesinde farklı sistemler kullanılabiliyor. 

Server anlamında, verilerin tutulması için ne gibi tercihler olacak?

Yılmaz Karakaya: Şu anda Microsoft Azure ile bir çalışmamız var. Yakın zamanda HAS Group’un bünyesinde de bir bulut ve server kullanılması gerekecek. Çünkü verilerin büyük bir kısmını artık müşterileri ile paylaşacaklar. O yüzden ilk dönemlerde Schneider’in kendi server’ları, onların kullandıkları çözümler, sonrasında da ilerledikçe bunu HAS Group’un lokalinde, kendi server’ları ile işi çözmeyi hedefliyoruz.

Fuara getirilen pano ve makinayla ilgili biraz bilgi alabilir miyiz?

Yılmaz Karakaya: Bu panoda yeni çıkan bir seri invertör olan ATV340’ı kullandık. Cihaz, dahili olarak ModBUSTCP ve  Ethernet IP destekliyor. Bütün invertörlere uzaktan web server üzerinden bağlanabiliyoruz. PLC’miz M580 cybersecurity 2 destekleyebilen bir CPU. Uzaktan, dışarıdan ataklara karşı korumalı. Yeni nesil HMIGTU serisi paneller  ve Vijeo XD diye adlandırılan bir yazılıma geçiyoruz. Bir tablette sahip olduğunuz multitouch ve zoom out gibi tüm özelliklerini sağlayabiliyoruz. Daha sonra Vijeo360 ile makinanın tüm görsellerini tablet üzerinden takip edebileceksiniz. Bu verileri dünyanın herhangi bir yerinden takip etmek mümkün olacak. 

Yakın dönemde üzerinde çalışmayı düşündüğünüz projeleriniz var mı?

Yılmaz Karakaya: Sanal gerçeklik üzerine çalışmalarımız var. Makinaların kendi kendine kestirimci bakım bilgilerini çıkartıp bize verebilmesi üzerine çalışmalar bunlar. Zaten makinanın durumu ile ilgili belli saatlerde ofise mail atılıyor. Bunu biraz daha ilerletip son kullanıcıya mail veya SMS yoluyla bilgi verip, ayrıca oluşturacağımız info sayfalarıyla ani duruşlarda bakımı, son projeyi yapabilecek noktaya kadar getirmeye çalışıyoruz. Bunun için de tablet ve sanal gözlükten faydalanacağız. En büyük uğraşımız sanal gerçeklik ve sanal bakım üzerine olacak. 

Bizim her şeyden önce asıl hedefimiz “Ecostruxure”. Tüm analitik çalışmaları EcoStruxure başlığı altında toparlıyoruz. En önemli parametre, alınan bilgilerin güvenlik altında tutulması, yani “Cyber Security”. Schneider Electric buraya çok fazla yatırım yapıyor. Bu dataların hiçbir yerde hiçbir şekilde kaybolmasını veya bir atak ile deforme olmasını istemiyor. Sonraki aşamaların bir tanesi de “Analitik”. Analitik çok önemli bir unsur. Bu sayılan unsurların istisnasız hepsini artık insanlar yerine programlarla çok hızlı şekilde analiz edip gerekli programları çalıştırarak son kullanıcı ve makinacıya net mesajlar göndermek mümkün olacak. Biz makinadan aldığımız verileri analiz edip derledikten sonra tekrar makinaya ulaşıp bu bilgiler ile birlikte yeni çalışma standartlarını oluşturma hedefindeyiz.