Dijital dönüşümün kalbinde yer alan otomasyon teknolojileri, iş yapma biçimlerini köklü şekilde değiştiriyor. Artık fabrikalardan ofislere kadar birçok iş kolunda robotik sistemler ve yapay zekâ destekli çözümler sahada aktif olarak görev alıyor. Bu teknolojik dönüşüm, üretkenliği ve verimliliği artırırken iş gücü piyasasında da yeni beceri alanlarını ve fırsatları beraberinde getiriyor. Otomasyonun iş gücü üzerindeki etkilerini değerlendiren uzmanlar, teknolojinin istihdamı yok etmek yerine dönüştürdüğünü vurguluyor. Bu kapsamda işverenlerin, çalışanlarını bu değişime hazırlamak için nasıl stratejiler geliştirmesi gerektiği de tartışılıyor.

FANUC Türkiye Fabrika Otomasyonu ve Robotik Bölümü Yöneticisi Murat Kısa, otomasyon ve robotik teknolojilerin yaygınlaşmasının, iş gücü piyasasında hangi becerileri öne çıkardığını şöyle anlatıyor:

"Otomasyon ve robotik teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel beceriler yerine dijital yeteneklerin daha değerli hale gelmesi kaçınılmaz bir hal almış durumda. Bu da şu an çok revaçta olmayan meslek gruplarının daha popüler hale gelmesine veya yeni mesleklerin ortaya çıkmasına da yol açabilir. Örneğin büyük miktarda veriyi işleyen yapay zeka sistemleri ve robotlar için verilerin gizliliği ve güvenliği günümüzün en önemli konularından biri. Bu noktada veri gizliliği ve güvenilirliğine dair meslek kollarının daha da önem kazanması ihtimal dahilinde. Bir başka örnek olarak lojistik sektöründe rota optimizasyonu yaparak taşıma maliyetlerini düşüren robot mühendisleri ve veri analistleri de yine aynı şekilde yakın geleceğin mesleklerinden olabilir."

İŞ GÜCÜ GELECEĞE HAZIRLANIYOR

Bu dönüşümde işverenlerin de çalışanlarını otomasyona uyum sağlayacak şekilde eğitmek için stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Kısa, konuya ilişkin düşüncelerini şöyle aktarıyor:

Endüstriyel Otomasyon Gelecekte Hangi Yönlere Evrilecek?
Endüstriyel Otomasyon Gelecekte Hangi Yönlere Evrilecek?
İçeriği Görüntüle

"İşverenlerin, çalışanlarını otomasyona uyum sağlayacak şekilde eğitmek için kapsamlı ve sürekli bir eğitim stratejisi geliştirmeleri gerekiyor. Bu stratejiler, çalışanların mevcut becerilerini güncellemelerini ve otomasyon teknolojilerine uyum sağlamalarını sağlamak için çeşitli eğitim ve geliştirme programlarını içermeli. Öncelikle, çalışanların otomasyon sistemlerinin temel prensiplerini anlamalarını sağlayacak teknik eğitimler sunulmalı. Bu, robot programlama, veri analitiği ve otomasyon yazılımlarının kullanımı gibi konuları kapsayabilir. Ayrıca çalışanların problem çözme, yaratıcılık ve stratejik düşünme gibi yetkinliklerini geliştirecek eğitim programlarına da odaklanılmalı. Bu beceriler, otomasyonla birlikte gelen daha karmaşık ve katma değerli görevlerde başarıyı artıracaktır.

Eğitim stratejileri, pratik deneyimleri de içermelidir. Çalışanların, robotlar ve otomasyon sistemleriyle doğrudan etkileşimde bulunabilecekleri simülasyonlar ve uygulamalı eğitimler sunmak, öğrenilen bilgilerin iş yerinde daha etkili bir şekilde uygulanmasını sağlar. Ayrıca, işverenler, çalışanların otomasyona adaptasyon sürecini desteklemek için mentorluk ve sürekli öğrenme kültürü oluşturmalı. Bu durum, çalışanların yeni teknolojilere uyum sağlamalarını kolaylaştırır ve motivasyonlarını artırır."

"Otomasyonun iş gücü üzerindeki etkileri konusunda genel olarak optimistim. Otomasyon, üretkenliği artırma ve iş süreçlerini daha verimli hale getirme potansiyeline sahip, bu da uzun vadede iş gücünün daha yaratıcı ve stratejik rollere yönelmesini sağlayabilir." diyen Kısa, "Otomasyonun getirdiği değişikliklerin, iş gücünün daha yüksek beceri gerektiren alanlara odaklanmasına ve yeni fırsatlar yaratılmasına olanak tanıyacağına inanıyorum. Bu dönüşüm, çalışanların daha zorlu ve tatmin edici görevlerde yer almalarını sağlayabilir, aynı zamanda işletmelere daha yüksek verimlilik ve rekabet avantajı kazandırabilir. Ancak bu dönüşüm sürecinin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için, iş gücünün otomasyona uyum sağlamasına yönelik eğitim ve yeniden beceri kazandırma programlarının desteklenmesi gerektiğini de kabul ediyorum. Bu süreçte yaşanabilecek geçiş zorluklarının üstesinden gelinmesi, toplumsal ve ekonomik etkilerin doğru bir şekilde yönetilmesi için kritik öneme sahip." diye devam ediyor.

SÜREKLİ EĞİTİM FARK YARATACAK

Son olarak otomasyonun iş gücü üzerindeki etkileri konusundaki mesajını paylaşan Kısa, "Otomasyonun iş gücünün niteliğini ve iş yapma şeklini dönüştürürken, aynı zamanda yeni fırsatlar ve gelişim alanları sunduğudur. Otomasyon, tekrarlayan ve rutin görevleri üstlenerek çalışanların daha yaratıcı, stratejik ve yüksek değerli işlerde yer almasına olanak tanır. Bu dönüşüm sürecinde eğitim ve beceri geliştirme programlarının kritik öneme sahip olduğunu vurgulamak istiyoruz. Çalışanların otomasyon teknolojilerine uyum sağlamaları ve bu yeni teknolojileri etkin bir şekilde kullanabilmeleri için sürekli olarak eğitim alması gerekiyor. Bu şekilde, iş gücünün mevcut yetenekleri daha ileriye taşınabilir ve yeni iş alanlarına geçiş süreci daha sorunsuz hale getirilebilir." diyor.

Sonuç olarak, otomasyonun iş gücü üzerindeki etkisi, bir tehditten çok bir dönüşüm olarak ele alındığında, hem çalışanlar hem de işletmeler için sürdürülebilir bir gelecek mümkün hale geliyor. Bu dönüşüm sürecini fırsata çevirebilmenin anahtarı ise: doğru becerilere yatırım yapmak, eğitimi sürekli kılmak ve teknolojiyi insana rağmen değil, insanla birlikte inşa etmek.