Steril ve hassasiyet konusuna fazlasıyla önem veren kozmetik ve ilaç sektörü, bu ihtiyacını karşı-lamak için robotlardan güç alıyor. Sektörün ihtiyaçlarını analiz etmek ve sundukları çözümleri öğrenmek için görüştüğümüz ABB Robotik Türkiye Teknik Satış Destek Mühendisi Akın Sürücü, “otlu otomasyon projeleri ile, hızın yanında, sağlanan hassasiyet, hataları en aza indirerek eko-nomik ve verimli bir üretim sunabiliyoruz.” diyor.
Endüstriyel robotların kozmetik ve ilaç sektörüne getireceği kazanımlar nelerdir?
Sektörde ürün geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerine mevcut durumda büyük yatırımlar yapılmakta. Aynı şekilde robotlu otomasyon uygulamalarına da ilgi günden güne artmakta. Endüstriyel ro-botlar, talep edilen steril çalışma ortamlarına, bulundurdukları koruma sınıfları ile uyum sağla-yabiliyor. Robotlu otomasyon projeleri ile, hızın yanında, sağlanan hassasiyet, hataları en aza indirerek ekonomik ve verimli bir üretim sunabilmekte.
Kozmetik ve İlaç sektörünün gelecekte Robotik sistemlere eğilimi için ne düşünüyorsunuz?
Çoğu sektörde olduğu gibi kozmetik endüstrisi de endüstriyel robot ve otomasyon tedarikçileri için büyüyen bir pazardır. Mevcut durumda otomotiv, elektronik ve diğer sektörlere kıyasla kü-çük bir pazar olmasına rağmen, yapılan araştırmalara göre sektördeki birim sevkiyatlar 2022 yılına kadar yüzde 20’den fazla büyümesi öngörülüyor. Uluslararası Robotik Federasyonu (IFR) da şu anda tam sayıyı ölçmek zor olsa da kozmetik endüstrisinden “artan sayıda sipariş” bekliyor. Sektör ile ilgili yapılan bir diğer araştırmadan edindiğim bilgiye göre, küresel kozmetik sanayinin gelirinin şuan 300 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmekte. Büyümenin etkisiyle 2021 yılına kadar 340 milyar doların ötesine ulaşacak bir sanayi geliri öngörülüyor. Bu elbette ki, kozmetik üreticilerinin operasyonlarında karlı uygulamalara sahip olmak istedikleri takdirde robotik ve otomasyon sistemlerine yatırım yapabilecek olduklarını göstermektedir.