Konutlardan ofislere, otellerden endüstriyel tesislere… Her yapı türü, ihtiyaç duyduğu ışığı kendi fonksiyonuna ve kullanıcı profiline göre belirler. BAB Architects İç Mimarı Hüseyin Beş, farklı yapı türlerine göre değişen aydınlatma tasarımı kriterlerini ST İnşaat Yapı & Malzeme Dergisi’ne anlattı. Işığın yalnızca teknik değil, aynı zamanda psikolojik ve duygusal bir araç olduğunu vurgulayan Beş; doğal ışığın rolünden yeni nesil teknolojilere kadar pek çok başlıkta çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

I M G 1246

FOTO: BAB Architects İç Mimarı Hüseyin Beş

Farklı yapı türlerinde (konut, ofis, otel, endüstriyel yapılar vb.) aydınlatma tasarımının temel kriterleri nasıl değişiyor?

Her yapı türü kendi ritmini ve ihtiyaçlarını beraberinde getirir. Konutlarda aidiyet ve mahremiyet öne çıkarken, ofislerde odaklanma ve verim; otellerde atmosfer ve deneyim belirleyici olur. Endüstriyel yapılarda ise iş güvenliği ve operasyonel verim ön plandadır. Dolayısıyla ışığın kelvin değeri, dağılımı ve kontrol biçimi, yapının işlevi ve kullanıcı profiline göre şekillenir.

"Yapılar, Yönetmeliklere Uygun Projelendirilmeli"
"Yapılar, Yönetmeliklere Uygun Projelendirilmeli"
İçeriği Görüntüle

Mekânın fonksiyonu aydınlatma projesinde nasıl bir rol oynuyor? Örneğin bir hastane ile bir müze aydınlatması arasında hangi teknik ve estetik farklar ön plana çıkıyor?

Aydınlatma, işlevin ötesine geçerek insan psikolojisine de hizmet etmelidir. Örneğin bir hastanede yönlendirme, hijyen ve konfor esastır; ışık homojen ve fonksiyonel olmalı, kullanıcıyı rahatsız etmeyecek ve açıkta hissettirmeyecek oranlarda beyaz ışık kullanılmalı ve güven duygusu pekiştirilmelidir. İnsan sağlığının kontrollü bir şekilde ele alındığı, gözden kaçan bir şeyin olamayacağı, hiçbir detayın atlanmadığı duygusu kullanıcı üzerinde psikolojik olarak sağlanmalıdır.
Bir müzede ise ışık, nesne ile izleyici arasında bağ kurar. Lokal ve dramatik kullanımlar yaygındır, vurgular konseptle şekillenir. Aynı yüzey farklı ışıkla farklı atmosferler yaratır; bu nedenle öngörülü ve esnek tasarım önemlidir. Ayrıca, nesnelerin gerçek renklerini doğru göstermek için renksel geriverim indeksi dikkate alınmalıdır.

E K A P5520 Ekl W

Doğal ışığın kullanımı ve yapay aydınlatmanın dengesi konusunda tasarım yaklaşımınız nasıl şekilleniyor? Bu dengeyi kurarken sürdürülebilirlik ve enerji verimliliğini nasıl gözetiyorsunuz?

Doğal ışık tasarımın başlangıç noktasıdır; günün ve yılın farklı zamanlarında içeri alınış biçimi mekanın atmosferini belirler. Yapay ışık bu bütünün bilinçli bir tamamlayıcısıdır. Enerji verimliliği, sürdürülebilir malzeme ve otomasyon sistemleriyle desteklenen çözümlerle denge sağlanır. Yapı türü ne olursa olsun, doğal ışığın kullanımı her zaman önceliklidir.

Kullanıcı deneyimini artıran yeni nesil aydınlatma teknolojileri (akıllı sistemler, sensörlü çözümler vb.) hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu teknolojilerin mimari tasarıma etkileri neler?

Akıllı sistemler artık yalnızca teknik bir çözüm değil, tasarımın ayrılmaz parçası. Hareket, zaman ya da ortamla senkronize çalışan çözümler hem enerji tasarrufu sağlar hem de mekan deneyimini zenginleştirir. Bu teknolojiler, tavan ve yüzey kurgularında yeni bir esneklik getirerek ışığı yalnızca görünür hale getirmez, aynı zamanda hissedilir bir katmana dönüştür.Özetle; ışık; biçim, doku, malzeme eşliğinde mekanı kurgulayan, insan psikolojisi üzerindeki gücü sayesinde işlevi tamamlayan birincil tasarım aracıdır. Duygusal ve işlevsel deneyimi, yapı tipinden bağımsız, kullanıcının aidiyet hissini pekiştirerek görünmez bir dille şekillendirir.