2020 yılına hedeflerine odaklı, planlı ve başarılı bir şekilde başladıklarını ancak bu sırada öngörülemeyen Corona virüsünün yayılması ve ortaya çıkması, devamında alınan önlemler ve getirilen kısıtlamalarla birlikte hem Türkiye hem de dünyanın büyük bir çoğunluğunun beklenmedik olumsuz bir sürecin içine girdiğini belirten PERI Kalıp ve İskeleleri Genel Müdürü İnşaat Yüksek Mühendisi Ayhan Akpınar, şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“Dolayısıyla inşaat sektöründen diğer tüm sektörlere firmaların hemen hemen hepsi bu durumdan etkilendi. Bu yaşadığımız sıkıntıların sadece şirketlere değil toplumun tüm kesimlerine kurumlarını ve insanlara zararlar vereceği muhakkak, bunun boyutlarını şimdiden bilmek olası değil ancak etkisinin uzun sürebileceğini söylemek abartı olmaz. Bugün geldiğimiz noktada, PERI olarak bütün kriz dönemlerinde aldığımız erken önlemler ve başarılı planlama sayesinde en az zararı alarak yolumuza devam ettiğimizi düşünüyorum. Virüsün ilk oraya çıkışı ve yayılma döneminde önceliğimiz çalışanlarımızı korumak ve onları moral olarak yüksek seviyede desteklemek oldu, akabinde idari ve mali önlemler alarak iş akışımızı en ideal seviyede sürdürmeye çalıştık. Aşama aşama home-office çalışma düzenine geçtik, işyerlerimizde vardiya sistemini kurduk ve personelin salgına karşı bilinçlenmesini ve gerekli sağlık tedbirlerini alarak riayet etmesini sağladık. Bu salgın karşısında kimsenin hayal bile edemeyeceği ve öngöremeyeceği düzeyde zorluklar oluyor yaşantımızda, ayrıca ne olacağına dair endişeyi belirsizlikler besliyor maalesef. Sadece profesyonel iş akışımızı değil özel hayatlarımızı da etkiledi tüm bu olanlar, aslında başka bir pencereden hayata ve olanlara bakmaya başladık. 

“SÜREÇ ÇOK DİNAMİK, DİKKATLE TAKİP ETMEK LAZIM”

Salgının işlerimize olumsuz etkileri oldu ve olacak. Salgının etkisi tüm sektörleri kapsayıp bütün firmaları etkilerken kazanç yani cirolar doğal olarak azaldı ve gelir sağladığımız pazarlar daralmaya başladı. Dolayısıyla bu virüs salgınının hangi aşamada sonlanacağı tam olarak bilinmemekte, neticede bir gün nihayete erecek ama kısa vadede net bir tablo çizmek mümkün değil. Bu nedenle olabildiğince ayakta ve sağlıklı ve operatif kalmak bu krizden başarı ile çıkmak diye yorumlanabilir. Tedarik zincirimizi, sevkiyatlarımızı müşterilerin talepleri doğrultusunda en güvenli şekilde sürdürmekteyiz. Servis hizmetlerimizde, örneğin şantiyelerin süpervizor ihtiyacı olması durumunda zorunlu olmadıkça şehir dışı şantiyelere uzaktan iletişim sağlamakta ve yönlendirme yapmaktayız, şehir içinde ise sağlık tedbirlerini alarak hizmete devam etmekteyiz. Bazı şantiyeler belli bir süre için faaliyeti durdurdu ya da kısmen çalışmaya devam etti, ama yüzde 75’e varan kadarı gerekli tedbirleri alarak çalışmaya, üretime devam ettiler. Bizde açık ve yürüyen şantiyelere destek vermeye, hizmet etmeye devam ettik. Bu durum müteahhitlere mal ve hizmet sağlayan, mühendislik ve servis desteği veren tedarikçi firmaların gücünü ve devamlılığını da belirledi, süreci sürdürebilenler gelecekte de kazanacaktır. Süreci dikkatli bir şekilde takip etmek lazım, zira anlık yani çok dinamik bir durum. Sağlıkla ilgili tedbirlerden hiç geri adım atmamak lazım benim kanaatim ama işleri en iyi şekilde yürütmek için her zaman geçerli bir formül yok bu ortamda. Bu nedenle dinamik olan bu süreci yakından takip edip anlık düzeltmeler, güncellemeler yapmak ve pozisyon almak şart, ikincisi işi mutlaka devam ettirmek ve müşterilere hizmet vermeyi sürdürmek lazım, soğuma-soğutma daha büyük hasarlar verebilir, gücümüz nispetinde belli bir hızda ve güçte devam ettirebilmeliyiz işlerimizi.  

Şu an için kendimizi gelişmelere anlık tepki verecek şekilde konumlandırdık. Uzunluk göreceli, kimine göre bir yıl kısa kimine göre bir gün uzun. Bugün yaşayan insanların hiçbiri daha önce pandemi görmedi ve sonucun nereye evrilebileceği hakkında bir tecrübemiz yok, dolayısıyla belki B planı yapmaya gerek kalmayabilir veya B planı bile yetmeyebilir! Arz ettiğim gibi, süreç dinamik ve tek bir doğrusu yok, burada sürdürülebilirlik amacına hizmet eden, insanı önceleyen, sermayeyi koruyan, şirketin/ürünlerinin marka ve pazar değerinin devamlılığını sağlayan tüm planlara B diyebiliriz aslında, bunların her biri bir plan ve erişilmesi ya da korunması halinde başarı olacaktır. Biz bu bakış açısıyla, çalışanlar arası eşgüdüm ve iletişimi aksamadığından ve müşterilerimizin istediği mal ve hizmetleri teminin noktasında onlara elimizdeki tüm imkanlarla destek verdiğimizden emin olacak şekilde süreci yönetiyoruz. Özellikle ekstra yatırım yapmama ve kritik olmayan projelerin ertelenmesi gibi önlemler aldık mali istikrar için. Çalışma düzenimizi kısa çalışmaya ve vardiyalı çalışmaya göre ayarladık. Genel giderleri en aza indirme, maliyetleri azaltma, öncelikli olmayan harcamalardan kaçınma gibi kısacası kemer sıkma ya da ayağımızı yorganımıza göre uzatma diyebiliriz.  

Şuan hayatta olan hiç kimse yaşamakta olduğumuz böyle bir küresel salgını yaşamadı, bu konuda endişeli olmak son derece normal. Ancak inşaat sektörü özelinde söylemek gerekirse, bir iki senedir özellikle konut ve konut dışı yapılarda bir daralma yaşandı. Buna öncelikler değiştiği için ya da finansman açısından destek göremediği için bu süreçte cazibesi azaldı diyebiliriz, fakat esasen ihtiyacın aynen devam ettiğini söylemeliyiz. Diğer taraftan inşaat zaten kendi içinde yüksek istihdam yaratan bir sektör ve ayrıca genç, yetki ve iyi eğitim almış nüfusumuza iş ve gelecek sağlamak için de üretim ve hizmet sektörleri başta olmak üzere kalıcı yatırım yani inşaat yapılması gerekli. Altyapı projeleri ise bu süreçte devam etti ve planlanan pek çok proje var. Salgın nedeniyle yurtdışı taahhütlerin ifasında da sorunlar, engeller ve ertelemeler oldu. Jeopolitik olarak bulunduğumuz coğrafyanın avantajı ile mal ve hizmet temininde istikrarlı olduğumuz için hakikaten çok güçlüyüz ve gelecekte de rekabetçi olacağımız için tercih edileceğiz. Bu günler er ya da geç bir noktada dengeye ulaşacak ve buna yeni normal diyeceğiz. Sonuç olarak, hem birikmiş ihtiyaçların inşası, istihdam yaratılması ve devamı, yurtdışı mütahhitlik hizmetlerinin ivmesi, ihracat olanakları, halen devam eden altyapı projeleri ve yine de hayata geçirilecek pek çok proje düşünüldüğünde daha yapacak çok işimiz var.

 Tabii bütün olumsuzluklar devam ederken bir yandan halihazırda içinde bulunduğumuz hızlı dijitalleşme çağında birçok dijital aracı daha yoğun bir şekilde kullanmaya başladık. Şirketler başlamış oldukları birçok projeyi aslında online olarak da gerçekleştirebildiklerini ve uzaktan da nasıl sistematik bir şekilde çalışabildiklerini gördüler. Daha önceden uluslararası deneyimlediğimiz dijital araçları arayüzleri kullanarak bir araya gelme, görüşme ve çalışmayı günlük hayatımızda şirket için de daha sık uyguladık. Tabii fiziksel olarak ofiste olmanın artıları yadsınamaz ama esnek olarak da uzaktan da verimli bir şekilde çalışabildiği görüldü. Birçok etkinlik iptal edilirken aynı zamanda birçok meslek içi ya da kişisel gelişim ile ilgili online eğitimler düzenlenmeye başlandı ve bunların konularında uzman kişiler tarafından en verimli şekilde aktarıldığını gördük. Biz PERI olarak bu dijital araçları uzun süredir kullandığımız ve altyapımızı buna uygun hale getirdiğimiz için uyum sağlama konusunda pek zorluk çekmedik. Şirketimizdeki çalışanların bu kavramlar ve uygulamalara yatkın olması bize zaman kazandırdı. Şirketimize değer katan yeni nesil çalışanlar da, zaten bu dijital dünyaya daha aşina oldukları için, bu sürece en iyi şekilde adapte olabildiklerini kanıtladılar. Satış, mühendislik, pazarlama gibi aslında yüz yüze yaptığımız birçok işleri yürüten departmandaki çalışanlarımız işlerimizi uzaktan online olarak yürütmeye başladı. Çalışanlarımız buna çok iyi bir şekilde uyum sağladığını gururla söyleyebilirim. Daha önce uluslararası ve şehirlerarası yaptığımız online eğitim ve toplantıları, başta kriz ve salgınla ilgili konular ve güncel gelişmeleri paylaşmak olmak üzere en üst düzeye çıkardık. Çalışanlarımızın kendilerine ve şirketimize değer katabileceği birçok online eğitim almalarını sağladık. Aslında onlar da bize kendilerine daha önceden kattığımız değerin geri dönüşünü sağladılar.

Genel görüşümüz; sürekli hızlı bir şekilde ilerleyen teknolojik gelişmeler ile ilgili gerekli yatırıma sahip olan ve olmayan şirketler arasında bundan sonra daha büyük bir dijital uçurum olacak. Bu yüzden bu konuda eksik olan işletmelerin çok geçmeden planlamalarını bu gelişmelere göre yapmaları gerekir. Elimizde sahip olduğumuz pazarlarla ilgili birçok veri mevcut. Önemli olan sadece bu verilerin miktarı değil aynı zamanda bu verileri doğru bir şekilde okuyup kullanabilmek olacak. Dolayısıyla şirketlerin de kendi içinde bu veri okur yazarlığı kültürünü oluşturmaları gerekecek. Çalışanların çalıştığı alanlar ne olursa olsun bu dijital analiz araçlarınını kullanması konusunda eğitimli olması bu kültüre önemli katkılar sağlayacak.  Yapay zekanın kullanımı daha çok artacak. Sonuçta satış süreci müşterinin bir ürünü ve hizmeti satın almasıyla bitmiyor. Satış ve kira sonrası servis hizmetleri bu sürecin önemli parçalarından biridir. Dolayısıyla yapay zeka ile müşteri deneyimi sunmak için işletmeler kullandıkları yazılımları geliştirecekler. Böylece satış stratejileri bu araçlar üzerinde inşaa edilecek ve daha hızlı, görsel ve kaliteli olacak. 

Bu süreçte birçok arkadaşımız iş dışında kalan zamanlarının, dışarıdaki aktivitelerini de sınırlandırmak zorunda olduklarını düşünürsek kendilerini evde üretken kılmaya yöneldiler. Aslında bir süredir ev içi aktivetelerden ne kadar uzaklaştıklarının farkına vardılar. Bir kısmı yemek yapma yeteneklerini geliştirip yeni tarifler denerken, bir kısmı daha çok okumaya vakit buldu. Çalışanlarımızı yönlendirdiğimiz online eğitimlerin dışında kendileri aynı zamanda alanlarıyla ilgili gelişmeleri takip edebilmek için kitap ve dergi gibi birçok yayını daha yoğun bir şekilde takip etmeye başladıklarını söylüyorlar, buna online yapılan alışverişleri ve bunun ilk deneyimleyenlerin heyecanını da eklemek lazım. Özellikle pazarlama, satış, finans gibi kendileri ile ilgili ve alanlarına yönelik kitapları okuyorlar. Kodlama, photoshop benzeri birçok program kullanarak kişisel gelişimlerine katkıda bulunuyorlar. Yine masa tenisi oynamak gibi evde uygulayabilecekleri basit egzersizlere de başladıklarını paylaştılar. Benzer şekilde bu süreçte daha önceden izlemeye fırsat bulamadıkları birçok filmi izleme fırsatı buldular. Birçoğu daha önce görüşemedikleri arkadaşlarıyla video aramaları yaparak iletişim kurdular. Ben ktiap kurdu sayılmam ama kendi ölçeğimde belli bir hızda değişik konularda kitap okurum, bu süreçte uzun zamandır yapmayı çok arzu etmeme rağmen yapamadığım dijital fotoğraf arşivlerimi parça parça düzenlemeye derlemeye başladım, Atatürk Barajı’ndan, Olimpiyat Stadyumu’na Swis Otel’den Akmerkez’e ve Galata Köprüsü’ne kadar geçmiş ve emeğimizi olan nice projelerin fotoğraflarıydı bunlar, dile kolay onbinlerce proje … Bir taraftan hem keyif aldım hem de ne güzel işler yapmışız ve ne hoş zamanlar geçirmişiz diye moral topladım. Diğer taraftan bugün artık aramızdan olmayan o günlerde birlikte olduğumuz, çalıştığımız eski dostları, arkadaşları, büyüklerimizi gördükçe de hüzünlendim.”