Siz zor zamanlarda hızlı kararlar alabilen bir yönetici olarak biliniyorsunuz, Covid-19’un ortaya çıkışıyla hangi kararları uygulamaya geçirdiniz?

Aslına bakarsanız hızlı karar alınacak bir durum yoktu; çünkü bildiğiniz gibi yeni Koronovirüs’ün (Covid 19) etkileri Türkiye’de çok geç görünmeye başladı. Dolaysıyla “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi” diyebilirim. Biz henüz Türkiye’de tek bir vaka dahi yokken idari personelin tamamı için evde çalışma sürecini başlattık. Uzun zamandır teknolojik altyapıya yatırım yaptığımız için uzaktan çalışma yöntemi ile şirket içi süreçlerimizin idamesinde hiçbir zorluk yaşamadık. Manisa fabrikamızda ise üretim ve lojistik süreçlerimiz hiçbir aksaklığa mahal vermeyecek şekilde devam ediyor. Çalışanlarımızın sağlığını güvence altına almak için fabrikamıza, özel yazılımlı termal kameralar yerleştirdik. Bunlar günlük hayatta kullanılan termal kameralardan farklı, yüksek vücut ısısını anında tespit ettiği için sistem derhal uyarı mekanizmasını çalıştırıyor. Bunun yanı sıra sosyal mesafenin korunmasına yönelik bir dizi önlemi de hayata geçirdik. Şükürler olsun ki bugüne kadar herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık. Biliyorsunuz çalışanlarımız bizim en önemli değerimiz, onların sağlığı bizim için tüm süreçlerin başında geliyor. Bu vesile ile pandemi süreci boyunca şirket iç süreçlerini devam ettirebilmek adına büyük bir özveri gösteren çalışanlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.

Pandemi sonrası dönemin sektör üzerindeki etkileri nasıl olacak?

Şimdi bu sorunuzu sadece sektör özelinde değil de genel olarak Türkiye ve dünyadaki sosyo-ekonomik değişimler üzerinden ele almak daha doğru olacak. Öncelikle dijitalleşme, otomasyon ve uzaktan yönetim, hayatın ve ekonominin tüm süreçlerini etkisi altına alacak. Bu durum bir yandan da siber güvenlik tehdidini artıracak. Bir diğer önemli konu ise Covid-19 kaynaklı can kayıpları. Hem ülkemizde hem de dünyada vaka ve ölüm sayısında ciddi bir azalma eğilimi görülse de bunun geçici bir süreç olduğu ve yaz aylarının sonunda istatistiklerde olumsuz yönde artış olacağı hem DSÖ hem de BM tarafından açıklandı ve henüz en kötüsüne ulaşmaktan çok uzakta olduğumuz söylendi. Şimdi bu açıklamalar, pandeminin daha uzun süre hayatımızda olacağını gösteriyor. Bu durumun sosyal izolasyonun uzunca bir süre daha hayatımızın bir parçası olacağının göstergesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu kapsamda AVM, hotel, restoran, cafe ve fuar alanı gibi yerlere metrekare başına belirli sayıda insan alınacağını, okullarda uzaktan eğitimin kısmi olarak devam edeceğini öngörebiliriz. Seminer, sempozyum veya çalıştay gibi uygulamalara katılım kısıtlı sayıda olacak. Kısacası hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak bunu çok iyi kavramalıyız. Ayrıca bir başka önemli konuda ofislere geri dönüş sürecinde kademeli bir politika izlenmeli. Öncelikle çalışanlar arasında bir tedirginlik olmamalı. Şayet böyle bir durum varsa hassasiyetlere dikkat edilmeli. Bunun yanı sıra evden çalışma süreci boyunca herhangi bir aksama yaşamayan departmanlar varsa, buralarda geri dönüş daha ileri bir vadeye bırakılabilir. Bunun yanı sıra tüm departmanların aynı işe dönüşüne gerek olmadığını düşünüyorum. İşe dönüş sürecine başlamış departmanların yarı eleman kapasitesiyle ve rotasyon sistemine dayalı bir çalışma metodu izlemeleri gerek. Ayrıca toplu taşıma araçlarını kullanmak durumunda olan çalışanların mutlak surette evden çalışma sürecine devam etmeleri son derece önemli. Bunun dışında bir önemli hususta, tüm çalışanların acil bir durum halinde çok hızlı biçimde yeniden evden çalışma sürecine dönmeye hazırlıklı olmalı.

Sizce ülkemiz pandemi sürecini doğru biçimde yönetebildi mi? 

Ben gayet iyi yönetildiğini düşünüyorum. Zaten DSÖ’nün (Dünya Sağlık Örgütü) beyanlarıyla da tescillendi. Vaka sayısı, entübe sayısı, ölüm sayısı ve ölüm vakalarının, toplam vakalara oranına baktığınızda Batı Avrupa ülkeleri ve ABD’ye göre gayet iyi durumdayız. Günlük test sayısı oldukça yüksek. Maske sıkıntımız yok. Bugüne kadar ki sağlık altyapı yatırımları da sürecin idaresinde son derece önemli bir paya sahip. Yoğun bakım ünitelerinin ve aspirasyonların sayısı pandemiyle mücadelede destekleyici unsur oldu. Karantina uygulamalarının mümkün olduğunca sosyo-ekonomik hayatı etkilememesine dikkat edildi. Unutmayalım ki bir aylık sokağa çıkma yasağının ekonomik bedeli 12 milyar dolar.