Yurt içi ve yurt dışında 1986 yılından bu yana faaliyet gösteren Artes Havuzculuk, yüzme ve süs havuzları, sauna, Türk Hamamı, Fin Hamamı gibi işlerin standartlara uygun projelendirilmesi, malzeme ve ekipmanlarının sağlanması, sistem montajının yapılması ve sistemin çalıştırılarak teslim edilmesi işlerini 35 yıldır başarıyla sürdürüyor. Kaba inşaatı işveren tarafından yapılan havuzların; projelerini, filtrasyon, dezenfeksiyon ve elektrik tesisat işlerini, sıva, şap, izolasyon, kaplama, tutamak ve kaymaz işlerini yaptıklarını aktaran Artes Havuzculuk Firma Ortağı Makine Mühendisi Üzeyir Uludağ, sorularımızı yanıtladı.

Firmanızın projelere sunduğu özel katkılar nelerdir, sizi neden tercih etsinler?

Kurulduğumuzdan bu yana izlediğimiz temel politikalar; Standartlara uygun iş yapmak, mühendislik ilke ve kurallarından taviz vermemek, ticari ve teknik etik kurallara uymak, yaptığımız işin halkın sağlığını doğrudan ilgilendirdiğinin bilincinde olmak, izlediğimiz temel politikaların tercih nedeni olabileceğini düşünüyorum.

Yaz aylarında özellikle otellerde havuzların kullanılabilir olması çok önemli. Pandemi ile havuzların temizliği, bakımı daha da önem kazandı. İnsan sağlığı açısından havuzların bakımında ve temizliğinde neye dikkat edilmeli sizce?

Pandemi koşullarında açık ve kapalı yüzme havuzlarının sağlıklı ve güvenli kullanılabilmesi için, dünya ülkeleri ekonomik, sosyal ve kültürel durumuna, vaka sayısına bağlı olarak birçok önlem almış ve hayata geçirmiştir. Toplum sağlığı için önemli olan halka açık spor salonlarını, açık kapalı yüzme havuzlarını ve diğer ortak aktive yapılan kamusal alanlarını kullanırken alınması gereken önlemleri ABD ve Avrupa ülkelerinin birçoğu ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Center for Desease Control Prevention (CDC) Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin çalışmalarını esas almaktadır. CDC resmi web sitesinde “Su ve Covid-19 SSS, İçme Suyu, Arıtılmış Eğlence Suyu ve Atık Su Hakkında Bilgi Başlığı” altında, “Covid -19’a neden olan virüs; Havuzlar, SPA küvetleri, kaplıcalar ve su oyun alanlarına yayılabilir mi” sorusuna cevap olarak; 
“Covid-19'a neden olan virüsün insanlara havuzlarda, hidro masajlı küvetlerde, kaplıcalarda veya su oyun alanlarında yayılabileceğine dair bir kanıt yoktur” açıklamasını yapmıştır.

CDC’den yapılan açıklamada bu tesislerin standartlara uygun işletilmesi, periyodik kontrol ve bakımının zamanında yapılması, dezenfektan olarak kullanılan klorun ve havuz suyundaki “serbes klor” değerinin sağlanması ve sürekliliği halinde sudaki virüsü etkisiz hale getirebilir.

CDC’nin açıklamalarına göre; Halka açık açık ve kapalı yüzme havuzlarını işleten, yöneten ve kullanan insanların bu tesislerde, Covid 19 virüsünün yaygınlaşmasını engellemek için genel hijyen ve sanitasyon kurallarına ve bireysel hijyene uyulması gerektiği açık olarak belirtilmektedir. Ülkemizde havuz suyunun hijyen değerlerinin sağlanabilmesi için, halka açık tesislerin TS 13661, UHE 4 ve Sağlık Bakanlığı ilgili yönetmeliklerine uygun yapılması ve bu standartlara uygun işletilmesi gerekiyor. Ayrıca bu tesislerin, proje yapım aşamasında uygulama ve işletme aşamasında ilgili bakanlık ve yerel yönetimler tarafından denetlenmesi gereklidir. Dünya genelindeki ve ülkemizdeki günlük vakalara baktığımızda, kısa zamanda Covid-19’dan kurtulmamızın mümkün olmadığı gözükmektedir. Kısa ve orta vadede Covid 19’un yaygınlaşmasını engelleyebilmek için AB, Çin ve ABD’de geliştirilen aşıların ticari kaygı olmadan yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Otel, villa gibi projelerin yanı sıra artık markalı siteler ve bireysel konutlarda da açık ve kapalı havuz uygulamalarına da yer verildiği gözlemleniyor. Siz bu eğilimi neye bağlıyorsunuz? 

Dünyadaki ve ülkemizdeki, ekonomik ve sosyal yaşamı, kentleşmeyi değerlendirirken pandemiyi milat olarak almamız gerektiğini düşünüyorum. Dünya genelinde baktığımızda küresel iklim değişiminde fosil esaslı yakıtların etkili olduğunu, ormanların tarım alanlarının hızla yok edildiğini ve ekolojik dengenin bozulduğunu görmekteyiz. Bilim insanları ekolojik dengenin bozulması sonucu doğanın kendini yenileyemediğini ve korumasız kaldığını, doğal dengenin bozulduğunu, var olan yararlı mikroorganizmaların hızla yok olduğunu bugün yaşadığımız Covid 19 pandeminin son olmayacağını söylüyor. Doğal kaynakların hızla yok edildiği, tüketim ekonomisinin egemen olduğu kapitalist sistemde insanlık adına ortak bir önlem alınamaz ise, sistem değişmediği sürece dünyanın Covid 19 ‘a benzer birçok pandemiyle karşı karşıya gelmesi olasıdır. Paris Sözleşmesi onaylanmayan ülkemizde, doğanın ve ekolojik dengenin korunması konusunda uygulanan vahşi madencilik politikaları sonucu tarımsal alanlar hızla yok olurken, köylerde nüfus azalmış kent nüfusu hızla artmıştır. Ayrıca büyükşehir uygulaması ve izlenen yanlış politikalar sonucu kentlerdeki yığılmalar, Covid 19 pandemisi gündeme geldiğinde insanları tedirgin etmiştir. Ekonomik durumu iyi olan insanlar kentlerden kaçarak günlük yaşamlarını kent yoğunluğu ve karmaşasından uzak, kente ve  doğaya yakın tek katlı, bahçeli aynı zamanda açık, kapalı havuzları olan konutlara yönelmiştir.