Hager I Berker, bugüne kadar ülkemizde 60 bine yakın daireye zengin ürün gamı ve çözümleri ile hizmet verdi. Markanın bu başarısında hiç kuşkusuz müşterilerinin ihtiyaçlarına özel çözümler geliştirmesinin rolü büyük… Yarının ihtiyaçlarını bugünden öngörerek çalışmalarına yön veren markanın hedefi ise insanların hayatlarının bir parçası haline gelmek. Akıllı bina sistemlerinin kaçınılmaz bir gelecek olduğunu vurgulayan Türkiye Genel Müdürü Medeni Kahraman ile gündemlerindeki çalışmaları ve daha birçok konuyu konuştuk.


Bu yılın ilk dönemini geride bıraktık. Sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz bu yılı?
Son dönemde ülke ekonomisinde yaşanan daralma müteahhitleri de olumsuz etkiledi. Konut satışlarının düşmesi ve talep edilenden fazla konut üretilmesi sektörde nakit sorununa sebep oldu. Bu durum bir süredir yaşanıyor, etkisi ise daha hissedilir oldu. Avrupa’da tüketici yalnızca bir daire satın alır ve yaşam standardını bozmayacak şekilde uzun vadede ev kredisini öder. Türkiye’de ise Avrupa ülkelerinden farklı olarak gayrimenkul bir güvence olarak görülüyor. İnsanlar ev sahibi olmayı önemsiyor, birden fazla gayrimenkule yatırım yapmak istiyor. Bu da otomatik olarak inşaat sektörünü yanlış yönlendirmeye meyilli hale getiriyor. Müteahhit arzın ve talebin ne olduğunu bildiği halde daha fazla arz ederek satmaya çalışıyor. Ekonomin daraldığı bu gibi dönemlerde maalesef konut alımları düşüyor ve de müteahhitler sermayelerini çeviremez hale geliyor, nakit sorunu yaşanıyor. Türkiye ekonomisinde inşaat sektörü önemli bir paya sahip. Ülke ekonomisinin bu kadar çok inşaat sektörüne bağlı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir ülkenin kalkınmasında üretim önemli… Üretim ile ülkenin ihracatı artacak, dışa bağımlılığı azalacaktır. Enflasyonun düşmesi için dövizin düşmesi gerekiyor, döviz düştüğünde ise ithalat artıyor. Bu da bütçe açığının yükselmesine sebep oluyor. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de bu… Bu ana makro denklemin içerisinde birçok parametre var. Bunların biri de içerdeki insanların mevduatları aktif hale getirmesidir. İnsanlar geleceğe güvenle baktıklarında yatırım yapmaya yöneliyor, kaygılı olduklarında ise altın ya da dövizini bekletiyor. İnşaat sektörü açısından değerlendirmek gerekirse, akıllı bina sistemleri kaçınılmaz bir gelecek. Dijital çağa doğru hızlı bir geçiş yaşanıyor. İnsanlar sosyal ihtiyaç, servis hizmeti ve ticaret gibi birçok gereksinimini dijital ortamda yapmayı tercih ediyor, nitekim bu gelecekte daha da artacak. Konutlar, gelecek kuşaklara yönelik tamamen dijital platformda haberleşilebilinen, tek bir dokunuşla yönetebileceğimiz şekle dönüşüyor. Türkiye’nin her bir şehrinde akıllı evler yapılıyor. Örneğin Kahramanmaraş’ta 2 bine yakın akıllı ev yapıyoruz. Evlerin geleceği de “smarthome”mantığında… Dijital platformla haberleşebilen, internet platformlarıyla doğrudan iletişim kurabilecek bambaşka evlere doğru yönelim var. Otel ve rezidanslarda da manuel olarak yapılan hizmetlerin otomatikleştiğini görüyoruz. Akıllı telefon ya da tabletler ile tek bir dokunuşla faturalarınızı ödeyebiliyor ya da yemeğinizi sipariş edebiliyorsunuz. Bu çok hızlı bir şekilde hayatımızın bir parçası olacak. Hager olarak biz de dijital platformlar üzerinden buluşarak, farklı senaryolar ile insanların bu ihtiyaçlarını berlirlemeye ve cevap vermeye yönelik aktivitelerde bulunuyoruz. Özellikle evlerde ve ofislerde enerji tüketimini azaltacak, konfor ve güvenliği sağlayacak çalışmalarımız var. Isıtma- soğutma ve aydınlatma yönetiminin otomatikleşmesinde kullanım alanına göre farklı senaryolar oluşturuyoruz. Bu senaryolarımız bugün birçok önemli projede ve otellerde başarılı bir şekilde uygulanıyor. Bu senaryoların sonucunda firmalara projelerinde yaklaşık yüzde 40 verimlilik sağlıyoruz. Hager bu alanda söz sahibi olan, ana spesifikasyonları belirleyen firmalar arasında yer alıyor. Özellikle rezidanslarda yüzde 80’e yakın pazar payına sahibiz. Öte yandan Türkiye gibi ülkelerde güvenlik entegrasyonu söz konusu. İnsanlar evlerini yönetebilmenin yanı sıra güvenliği de sağlamayı talep ediyor. Su ve gaz kaçağı, hırsızlık gibi sorunlar karşısında güvenliği sağlayacak birtakım senaryolarımız mevcut. Bu senaryolar içerisinde biraz daha ileri seviyede çözümler oluşturuyoruz. Örneğin su kaçağı gibi bir sorunda suyu kapatacak; yangın durumunda gazı ve elektriği kapatacak uyarı sistemlerini devreye sokan çözümler geliştiriyoruz. Dolayısıyla kullanıcının istediği güvenlik entegrasyonlarını sağlıyoruz. Hager olarak bu çalışmaları bir adım daha ileriye götürerek çeşitli platformlara taşıyoruz. Örneğin yönetim merkezinde online izlemeyi sağlıyoruz. Dairedeki su kaçağından, ev sahibinden önce yönetim merkezinin haberdar olmasını sağlıyoruz. Her bir cihazı görerek, olası bir soruna adresli bir şekilde müdahale ediyoruz. Bin dairenin yer aldığı bir projede her dairedeki cihazın kontrol edilmesini, izlenmesini, yönetilmesini sağlayacak otomatik senaryolar geliştiriyor, uyguluyoruz. Böylece insan hatalarını bertaraf ediyor, binayı kendi içerisinde otomatize ederek kendi kendine yönetebilir hale getiriyoruz. Son yıllarda ses sistemi, mobil ve IoT kavramı hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. Örneğin kullanıcı, site yönetimine olan borcundan haberdar olmak ve tek bir dokunuşla borcunu ödemek istiyor. Tüm bunların entegrasyonu mümkün… Bu gibi çok daha fazla geliştirilebilecek servis modülleri var. Hager olarak tüm bunları ve daha fazlasını müşterilerimizin isteklerine göre dizayn ediyoruz.

Daha önceki röportajımızda Hager grup içerisinde Türkiye’nin dünyada büyümede birinci sırada yer aldığını söylemiştiniz. Bu başarıda ne etkili?
Türkiye’de, akıllı bina sistemlerine odaklanan bir organizasyon ve servis platformu oluşturduk. Dünyada hiçbir benzeri olmayan servis ağı kurduk. Büyük şehirlerin hepsinde showroomlar açarak, partner firmalarımızla anlaştık. 7/24 servis platformları oluşturduk. Bu işi çok iyi bilen mühendis ekipler oluşturduk. Hager I Berker’in tecrübesini, Türkiye’deki partnerlerimizle buluşturmaya çalıştık. Hager’in endüstri, Berker’in ise dizayn alanındaki başarısını öne çıkardık. Türkiye’ye özel hizmetler sunmamız gerekti, örneğin rezidanslarda servis hizmeti uygulamamız gerekiyordu. Interra ile olan partnerliğimiz markamıza katmadeğer sağladı. Birlikte Türkiye’nin pazar reflekslerine uygun çözümler geliştirdik. Tüm bunlar ciddi bir enerji doğurdu. Ürün ve servis kalitemizin yanı sıra işinde uzman ekibimiz ve partnerlerimizle yaptığmız işbirliği başarılı olmamızı sağladı. En önemlisi ise Ar-Ge platformu ile müşterilerimizin her türlü talebine cevap verebiliyor olmamız. İnsanları dinleyerek hareket etmemiz, terzi misali müşterilerimizin istedikleri ölçüde elbise dikebiliyor olmamız markamızı tercih edilir kıldı. 2010 yılında ziyaret ettiğimiz müşterilerimiz, pazardaki diğer markalardan farkımızı sorduğunda “Kendilerine üç ürün yerine bir tek ürün vermek istediğimizi” dile getirmiştik. Böylelikle daha tasarruf sağlayacaklarını ve de daha fazla fonksiyon elde edeceklerini kendilerine belirtmiştik. Örneğin güvenliği, interkomu, akıllı ev sistemlerini ve anahtar- prizi bir arada bulunduran dokunmatik bir ekranı kendilerine sunduk. O zamanın şartlarında rakiplerimizde böyle bir çözüm yoktu. Bu gibi Türkiye pazarına özel birçok çözüm sunduk ve her geçen gün yaptığımız çalışmanın üzerine biraz daha koyarak kendimizi geliştirdik. Bu çalışmalarımız bugün bizi açık farkla pazar lideri yaptı. Artaş gibi önemli firmalar, ilk çalışmalarında markamızdan memnun kalmaları neticesinde diğer projelerinde de bizi tercih etti. Bunda kendilerine doğru ürün ve çözümler sunmamızın, müşteri memnuniyetine önem vermemizin rolü büyük. Kurumsal firmalar akıllı bina teknolojilerini benimsedi, artık daha tasarım aşamasında akıllı bina teknolojilerini projelerine dahil ediyorlar. Bireysel kullanıcıların ise ilgisi her geçen gün artıyor. Türkiye’de on yıl sonra çok daha farklı şeyler konuşacağız. Bugüne kadar 60 bin daire tamamladık. Gelecekte çok daha fazla ev, akıllı bina teknolojilerini kullanacak.