Önceliğini dijitalleşme ışığında yapı sektöründe verimliliği artıracak ürün, servis ve yazılımlar geliştirmeyi sürdürmek olarak belirleyen Hilti Türkiye’nin Pazarlama Direktörü Özgecan Işıltan ile binaları depreme hazırlayan çözümlerini konuştuk.

Şirketinizin yapılanmasını ve yakın dönem iş gündemini anlatmanızı rica ediyoruz. 

1941 yılında Martin Hilti tarafından Lihtenştayn Prensliği’nin en büyük yerleşim birimi olan Schaan’da bir aile şirketi olarak kurulan Hilti, bugün inşaat el aletleri sektörünün jenerik markası konumunda yer alıyor. Hilti’nin ana ürün gamı içinde; kırıcı-deliciler, akülü sistemler, direkt tespit sistemleri, dübel sistemleri, elmaslı delme-kesme sistemleri, barutlu ve gazlı çivi çakma sistemleri, kesme ve taşlama sistemleri ve lazerli ölçme sistemleri ile yapılarda yangın güvenliği amacıyla kullanılan pasif yangın durdurucu ürünler yer alıyor. Ancak Hilti olarak bu ürünlerden çok daha fazlasını bünyemizde barındırıyoruz. Ekipman ve makina parkuru yönetimi servisleri, sertifikalı İSG eğitimleri, mühendislik hizmet ve yazılımlarıyla müşterilerimize proseslerinde verimlilik ve imalatlarında hız kazandırıyoruz. 

Hilti Türkiye olarak ise 250 kişilik kadromuz, beş mağazamız, bir eğitim ve teknik servis kuruluşumuz ile inşaat, enerji ve endüstri sektörlerine hizmet veriyoruz. Gündem maddelerimiz arasında kullanıcıların sağlık ve güvenliğini korumanın yanı sıra Ar-Ge yatırımları ile yeni teknolojiler ve patentli sistemler geliştirmeye devam etmek var. Aynı zamanda Türkiye’de kurduğumuz partnerliklerle yerel üretimimizi artırmayı hedefliyoruz. Önceliğimiz dijitalleşme ışığında yapı sektöründe verimliliği artıracak ürün, servis ve yazılımlar geliştirmeyi sürdürmek yönünde. 

Düşük dayanımlı betonların güçlendirilmesi projelerinde İTÜ ile birlikte yaptığınız iş birliğinin kapsamını paylaşır mısınız? Firmanız, bu projelerde nasıl bir rol alıyor? 

Türkiye aktif fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle birçok kez deprem felaketi yaşadı ve bu risk halen devam ediyor. Hilti olarak bu acıların tekrar yaşanmaması ve güvenli yaşam alanları yaratmak adına ürünlerimizin dışında çeşitli iş birliklerine de imza atıyoruz. Bu kapsamda ilk olarak mevcut yapıların incelenmesi ve envanterinin çıkarılması için yerel yönetimlere donatı tespit cihazlarımızla destek oluyoruz. 

Bununla beraber İTÜ’de düşük dayanımlı betonlarda beton-çelik birleşimlerinde kimyasal ankrajların davranışları üzerine bir araştırma projesi geçen sene bitirildi. Ayrıca bu sene güçlendirme projelerinde çokça karşımıza çıkan düşük dayanımlı betonlarda sonradan ekilen donatı filiz birleşimlerinde kullanılan kimyasallların sismik etkiler altında davranışlarının incelenmesi üzerine dünyada bir ilk olan bir araştırma projesine başlıyoruz. Bu kapsamda tam ölçekli kolon numunelerinde mantolama tekniği ile kimyasal ankrajla filiz ekimi yapılıp sismik etkilere maruz bırakılacak.

Depremin yıkıcı etkisine yönelik çalışmalarınızı ve bu konuda sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetleri anlatır mısınız? 

Binaların depreme dayanıklılık durumunu bilmek ve buna göre aksiyon almak hayat kurtarıyor. Bu konuda biz de Hilti Türkiye olarak çok kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Çünkü ürün portföyümüzde binaların depreme karşı güçlendirilmesine ve deprem karşısında hazırlıklı olup olmadığını öğrenmeye yönelik birçok teknoloji ve ekipman bulunuyor. Bunlardan ilki adeta binaların röntgenini çeken yeni donatı tarama cihazımız olan PS 300. Aslında Türkiye’de profesyonel donatı tespit cihazlarıyla olan sürecimiz RV 10 modeli ile başladı. Ardından Türkiye’de yaygın bir kullanımı olan PS 200 ürünümüz ile devam etti. 2020 yılı başı itibariyle artık yeni donatı tarama cihazımız PS 300 ile müşterilerimize profesyonel ürün ve hizmet sağlıyoruz. PS 300 Ferroscan, entegre ekranıyla üst görünümde inşaat demiri yerleşiminin görsellerini ve yerinde yapısal analiz için kesit görünümünü veriyor. Akıllı algoritması, inşaat demirleri için hassas derinlik ölçümü yapılmasına yardımcı olurken, geniş sensör alanı büyük alanların taranmasını hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor. Aynı zamanda belgeleme ve yapısal analiz için tarama verilerini kaydediyor. 30 dakika şarj ile 4 saatlik uzun bir kullanım sağlıyor. Birinci inşaat demiri katmanının doğrulanması ve analizi, yapısal onarım işlerinde geniş alanlarda paspayı kontrolü, yapı muayeneleri ve kalite kontrol gibi alanlarda maksimum performans sergiliyor.
 
Filiz ekiminde yeni tasarım metodu olan EOTA TR069 ise daha önce yönetmelik kapsamında olmayan filiz ekim işlerini kapsıyor ve binanın dayanıklılık performansının iyileştirilmesinde etkili bir rol üstleniyor. Bu bağlamda pazara bu yıl sunduğumuz EOTA TR069’a uyumlu RE500 V4 ve HY200 V3 kimyasal ankrajlar ile güçlendirme projelerine önemli bir katma değer sunmayı hedefliyoruz.
 
Depremin etkilerinin sadece yıkılan binalar olmadığını biliyoruz. Bu kapsamda yapı elemanlarını sabitleyen dübeller ve taşıyıcı sistemlerle de olası can ve mal kayıplarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin de içinde bulunduğu en zorlu deprem kuşağı göz önüne alınarak verilen C2 sismik onayına sahip, yapı elemanlarını sabitleyen dübeller ile depremin olası hasarlarının azaltması sağlanıyor. Deprem anında dübellerde oluşabilecek aksaklıklar tehlikeli kazalara neden olabiliyor. Küçük bir inşaat malzemesi gibi görünen dübeller aslında yapı elemanların binaya sağlıklı bir şekilde sabitlenmesini sağladıkları için hayati önem taşıyor. Avrupa Teknik Onay Organizasyonu (EOTA) tarafından verilen C2 sismik onaylı bazı dübellerin üretimini gerçekleştiren ilk firmalardan biri olarak binaların güçlendirilmesinde bu dübellerin yasal zorunluluk olmasını destekliyoruz.