İzmir’de ve çevresinde yaşanan depremde çöken ve hasar gören binalara işaret eden Arı Yalıtım Danışmanlık Genel Müdürü Koray Bandak, binanın güvenli ve uzun ömürlü olmasında su yalıtımın önemine değinerek şunları söyledi:

“KONTROL MEKANİZMASI İŞLETİLMELİ”

“Yine acı haberler ile hepimizin yüreği dağlandı. İzmir’e bağlı Seferihisar merkezli yaşanan deprem, bu afetin dehşetini bizlere yeniden yaşattı. “Daha 15 gün önce ST Endüstri Radyo ile katılmış olduğumuz röportajda ve sonrasında ST İnşaat, Yapı ve Malzeme dergisi ile yapmış olduğumuz söyleşide; mevcut binalardaki zafiyetlerden ve olacak depremlerde karşılaşacağımız zararlardan ziyade özellikle can vurgusunda bulunmuştum. Kanunlar, yönetmelikler ve şartnameler çıkarılması tabii ki çok önemli lakin bu düzenlemelerin kontrol mekanizması işletilmez ise fayda sağlamayacaklarının da aşikar olduğuna bir kez daha şahit olduk. Dünya deprem coğrafyasının tam ortasında olduğumuzu yıllardır okuyor, duyuyor ve biliyoruz. Buna rağmen binalarımızın bir kısmını mezar olmaktan kurtaramıyoruz. Kentsel dönüşüm konusunda hızlı bir ivme yakalanmış, yeni yönetmenliklere göre uygun, depreme dayanıklı ve teknik yeterlilikleri daha iyi düzeyde binalar imal edilmeye başlanması umut vericiydi. Fakat 2018 yılı son günlerinde kendini gösteren, inşaat sektöründe yaşanan ekonomik koşulların sebep olduğu ciddi bir durağanlık yaşanmaya başladı. Sektördeki durağanlık ve konut stoğu fazlalığı kentsel dönüşüm konusunda gecikme yaşamamıza, ne yazık ki yaklaştığı söylenen Marmara depremi için de hazırlıklı olamamamıza sebep olacak. Bu deprem felaketi bizlere bir kez daha gösterdi ki, acil olarak devlet destekli kentsel dönüşüm seferberliği başlatılmalıdır.”

DOĞRU PLANLAMA, İNŞA, YALITIM ŞART

Şehirciliğin sadece şehrin peyzajı ve çevre düzenlemeleri ile değil; öncelikle can güvenlikli, uzun vadede hizmet verecek, teknik altyapılı binalar imal edilmesini sağlamakla olacağını belirten Bandak, bu konuda doğru planlama, projelendirme, inşa, yalıtım, denetim ve kesinlikle ciddi yaptırım bilinci ile yol almak dışında bir alternatifin bulunmadığını vurguladı. Yapı stoğumuzun yenilenmesi ya da teknolojik ürün ve teknikler ile güçlendirilmesinin devlet yaptırımına alınması gerektiğini dile getiren Bandak, “Yalıtım sektörümüzün öncüsü Isı-Su-Ses-Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) ile Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) yıllardır bu konuda farkındalık ve bilinç oluşturma çabasında önemli yol katetmiştir. Önemli olan bu kıvılcımı genele yayabilmek için bu STK’ların çalışmalarına devlet ve yerel yönetimlerce de destek vermektir.” dedi.
Bina yalıtımlarının ve güçlendirilmesinin ne kadar önemli olduğuna, İzmir’de yıkılan ve kullanılmaz hale gelen binalarda bir kez daha şahit olduklarını söyleyen Bandak, basından da takip edildiği gibi; yapısal yetersizliklerin yanı sıra suyun yıllara matuf etkisi ile oluşan demir donatı korozyonu ve betonarme yapıdaki bütünselliğin yok olmasının kaçınılmaz sonu beraberinde getirdiğinin altını çizdi.

“SU YALITIMININ PROJE GENEL MALİYETİ İÇERİSİNDEKİ PAYI YALNIZCA YAKLAŞIK YÜZDE 3”

Çeşitli görsel ya da işitsel platformlarda kendisinin ve sektör profesyonellerinin de defaten belirttiği gibi su yalıtımının proje genel maliyeti içerisindeki payının yaklaşık yüzde 3 oranına tekamül ettiğini aktaran Bandak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Başka bir değişle; canları hiçe saymanın, su yalıtımı konusunda şartlara uymamanın karşılığında edilen kar da sadece yüzde 3 oluyor bu durumda. Bu yönden ele alındığında inanılır gibi değil mi? Aslında toplum bilinci yanı sıra sosyokültürel yapı ve ekonomik düzeyimiz de bu konuda önemli etken. Devlet ve sektör STK’ları teknik, denetim ve yaptırım başlıklarına konsantrasyon sağlarken, finansal destek amacı ile bankalar ile görüşerek yalıtım ve yapısal güçlendirme konuları için düşük faizli kredi modeli üretmelidir. Bunun örneğini İZODER ısı yalıtımı konusunda uzun zaman önce gerçekleştirdi ve başarılı da oldu. Isı yalıtımı konusunda yapılan bu çok değerli çalışma, enerji verimliliği ve ülke ekonomisine katkı sağlanmasını hedefler iken, su yalıtımı ve yapısal güçlendirme açısından yapılacak finansal destek çalışmaları ise önce can, sonrasında da ilave olarak ülke ekonomisine de direkt katkıda bulunacaktır. Devletin bu yöndeki her türlü politikaları ve kanunları sonrasında dahi halen gayri ciddi ya da gayri resmi davranan her türlü şahıs, tüzel kişilik ve kurumlara da çok ağır yaptırımlar getirilmelidir. MÖ.2000 yılı da Babil İmparatoru Hammurabi kanunlarının güncellenmiş hali uygulanmadıkça bu acıları ve makus talihimizi yaşamaya devam edeceğiz sanırım. Yoksa söylemlerimiz asla değişmeyecek; ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileriz.”