2020 yılı seramik sektörü için özellikle yurt dışından talebin yoğun olduğu bir dönem oldu. Bu talebi nasıl değerlendiriyorsunuz, sektördeki gelişmeler hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
2020 yılı Mart ayından itibaren başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada etkisini hızla göstermeye başlayan Covid-19 salgını her alanda olduğu gibi tüm sanayi dallarında da üretimleri ciddi anlamda etkilemiştir. Seramilk ve vitrifiye sektöründe dünyanın en önemli iki üreticisinin İtalya ve İspanya olduğunu da dikkate aldığımızda özellikle Avrupa pazarında üretimden kaynaklı sıkıntı hızla etkisini göstermeye başlamıştır. Pandemi dolayısıyla üretime ara veren birçok fabrikanın olması kısa süre sonra özellikle Kuzey Amerika piyasalarında da etkisini göstermeye başlamıştır. Tüm bu sıkıntıların yanı sıra Çin’den Avrupa ve Amerika kıtalarına yapılan taşımanın navlun ücretleri tarihte görülmedik şekilde neredeyse yüzde 500 artmıştır. Navlun ücretlerindeki bu inanılmaz artış ürün fiyatlarını da ciddi anlamda yükseltmiştir. Dünya piyasalarındaki tüm bu olumsuzluklar Türk seramik sektörü için müthiş bir fırsat yaratmıştır. Ancak 2020 Temmuz ayında konut kredilerine verilen düşük faiz oranları iç pazarda da sektörün suni olarak hareketlenmesine sebep olmuş ve yaklaşık iki yıldır hareket görmeyen ve ihtiyaçtan fazla üretilmiş yüzbinlerce konutun çok kısa bir sürede satılmasına sebep olmuştur. Dolayısı ile bu durum iç piyasada özellikle seramik ve vitrifiye üreticilerinin de ellerindeki stokların hızla erimesine sebep olmuştur.
Sonuç olarak hem iç hem de dış piyasalardan gelen yoğun talep, bu döneme hazırlıksız yakalanan yerli üretici için ciddi bir sıkıntı yaratmıştır. Bugün için hemen hemen tüm üreticiler neredeyse tam kapasite ile çalışmakta ve kur’dan kaynaklanan avantaj nedeni ile üretimlerinin önemli bir bölümünü de ihraç etmektedirler. Seramiksan olarak bizlerde uzun yıllara dayanan yurt dışı bağlantılarımızın artan taleplerini karşılamak için kapasitelerimizin el verdiği ölçüde üretmeye ve ihraç etmeye devam ediyoruz.
Banyo mobilyalarını da ürün portföyünüze dahil ettiniz. Bu kapsamdaki çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?
Özellikle geriye dönük son 10 yıla baktığımızda eskiden dört parçadan oluşan (lavabo, ayak ,klozet rezervuar) vitrifiye grubu ürünler asma klozetin yaygınlaşması ile üç parçaya daha sonra da banyo mobilyalarının hemen her banyoda kullanılmaya başlaması ile beraber tek parçaya sadece klozet kullanımına dönüştü. Seramiksan olarak üretmiş olduğumuz lavaboları banyo mobilyası olmadan satmak artık neredeyse imkansız duruma geldi. Türkiye geneline yayılmış 250’nin üzerindeki Seramiksan showroomlarımız ve bunlara bağlı 1000’den fazla satış noktalarımızda mevcut ürünlerimizi, banyo mobilyalarımız ile tamamlamak banyolardaki yaşam alanlarının tek bir konsept altında tamamlanması ile bir bütünlük sağlamış olacaktır. Seramiksan Banyo mobilyaları grubunda tamamı Seramiksan Vitrifiye fabrikalarımızda üretilmiş vitrifiye grubu ürünlerimizle ve 46 farklı modelle pazara girmiş bulunuyoruz. Bu amaçla öncelikle modellerimizi Türkiye genelindeki bayilerimizin beğenisine sunduk. Onlardan aldığımız yorumlar ve geri dönüşlerle de ürünlerimize son rötuşları yaparak, Mart ayından itibaren Türkiye genelindeki tüm Seramiksan showroomlarında sektör profesyonellerinin ve tüketicilerin beğenisine sunulacaktır.
Seramiksan olarak 2021 yılında hangi yenilikleri hedef kitlenizle buluşturacaksınız, hedefleriniz neler?
2021 yılında da her ne kadar artan faiz oranlarının konut kredilerine yansıması, yeni konut satışlarına olan talebi bir miktar azaltsa da başlayan yeni projelerin hızla ilerlemesi, devam eden konut projelerinin tamamlanması, tadilat ve dekorasyon işlerinin de aynı tempoda devam edeceği kanısındayız. Yurt dışı pazarlarında da Türk seramik sektörünün eskiye göre çok daha etkili ve başarılı olacağını düşünüyoruz.
Dolayısı ile tüm bunlara paralel olarak Seramiksan mevcut kapasitesinin tamamını kullanarak iç ve dış pazarlara, buralardaki dağıtım noktalarına, dünyadaki en son trendlere göre hazırlanmış ürün portföyünü sunmaya devam edecek. Büyüme dediğimiz zaman Türkiye’de genellikle kapasite artışı olarak değerlendirilen büyüme kriterleri, aslında ürün bazında ürüne yarattığınız katma değer ve bu katma değer üzerinden elde ettiğiniz gelir olarak değerlendirilmelidir. Bu prensiplerden yola çıkarak Seramiksan olarak öncelikle inovatif ürünlere portföyümüzde daha çok yer vererek ilerlemeyi planlıyoruz. Bunların yanı sıra hem yurt içinde hem de yurt dışında rakiplerimizde çok fazla olmayan ve teknik olarak daha fazla bilgi beceri ve know how gerektiren ürünlere yoğunlaşarak mevcut insan gücümüzü ve makine parkımızı daha verimli kullanacağımız bir ürün portföyü üzerine çalışıyoruz.